Konu
:
Bir Osmanlı Askerinin Sıradışı Anıları / Esirliğe Düşüş
Yalnız Mesajı Göster
Bir Osmanlı Askerinin Sıradışı Anıları / Esirliğe Düşüş
08-16-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Bir Osmanlı Askerinin Sıradışı Anıları / Esirliğe Düşüş
ESİRLİĞE DÜŞÜŞ
1688 senesinin Haziran başlarıydı
Sıcak bir gündü
Temeşvar muhafızı Koca Cafer Paşa beni yanına çağırtmıştı
Paşanın huzuruna çıktığımda
odada oturanlar arasında
uzak yoldan geldikleri anlaşılan yabancılar dikkatimi çekti
İstanbul’dan yeni gelen ulaklarmış bunlar
Yanlarında Arad Kalesi’nde görevli yeniçeri
topçu ve cebecilerin maaşları varmış
Adamları bana tanıtan paşa
oturmam için yer gösterdi ve hemen “Bu paranın acil olarak Arad Kalesi’ne ulaştırılması gerekiyor” diye konuşmaya başladı
Niçin çağrıldığımı bilmiyordum; fakat paşanın sözlerinden ulaklar ve yanlarındaki parayla ilgili bir göreve gönderileceğimizi tahmin etmekte gecikmemiştim
“Çevremiz düşmanlarla çevrili” diyen paşa
“böylesine kıymetli bir postayı ulakların Temeşvar’dan ileriye götürmeleri mümkün değil Bu iş
kale görevlisi süvarilere
yani sizlere düşüyor” diyerek sözlerini tamamladıOldukça önemli ve tehlikeli bir görevdi bu Ben henüz çok gençtim ama o tarihe kadar pek çok çarpışmalarda bulunmuş
savaş tecrübesi kazanmış
iyiden iyiye takdir edilen bir asker olmuştum
Paşa hazretleri de zaten buna vurgu yapmış;
bir gece içinde ulaştırmak gerekiyordu”
Emri alır almaz
hemen hazırlıklarımı tamamladım Düşmana yakalanmamak için gece karanlığını değerlendirmemiz gerekiyordu
Akşama bir saat kala Baba Hüseyin sahrasına çıktım ve seksen kadar askerimle paşayı beklemeye başladım Cafer Paşa gelerek bizzat kendisi bizi denetledi Hazineyi elleriyle teslim etti ve dualarla uğurladıLipova Kalesi
Temeşvar’a on saatlik bir yerdir[1]
Gece boyunca hiç durmadan yol aldık
Ancak iki üç yerde hayvanlarımızı dinlendirip yemledik Onun dışında attan inmedik
Ve nihayet tam hesapladığımız gibi
sabah vakti Lipova Kalesi’ne ulaşmayı başardık
Kalenin Temeşvar Kapısı’nda yetkililere hazineyi teslim ettik Görevimizi başarmanın rahatlığı içinde geri dönecektik ama öylesine yorgun ve uykusuzduk ki
Lipova’daki
ağalar ve tımar sahipleri bir iki gün kalıp dinlenmemizi önerdiklerinde hayır diyemedik
Aslında
yorgunluğumuzun dışında Lipova’da misafir olarak kalmamızın b
aşk
a bir nedeni daha vardı:
Lipova’nın kirazları…
Üstelik öyle kolay kolay geri çeviremeyeceğimiz bir nedendi bu Lipova bağ ve bahçeleriyle çevresinde meşhurdur Özellikle kiraz zamanı bir b
aşk
a güzel olur Çok güzel kirazlar yetişirdi O kadar boldur ki okkası bir akçeye bile kimse dönüp bakmaz Pazarlarda yığın yığın durur
Aramızda “Bir gün kalalım hem dinlenelim hem de biraz kiraz yiyelim” diye kararlaştırdık
Fakat
bu kararımızın ne kadar yanlış olduğunu anlamak için bir gün bile geçmeyecekti Hâlâ ne zaman kiraz görsem
aklıma hep o uğursuz gün gelir
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul