Konu
:
Asr-I Saadette Türkler / Asr-I Saadette Türkler Hakkında
Yalnız Mesajı Göster
Asr-İ Saadette Türkler / Asr-İ Saadette Türkler Hakkında
08-16-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Asr-İ Saadette Türkler / Asr-İ Saadette Türkler Hakkında
ASR-I SEADETTE TÜRKLER
Eshab-ı kiram arasında Türkler varmıydı? Böyle bir soru
bir Türkü belki de en çok heyecanlandıracak sorulardan birisidir
Zira genlerine kadar işlemiş olan Peygamber sevgisi
bu sorunun cevabını merakla bekletecektir
Hadis-i Şerif kaynakları tarandığı zaman
GÖKTÜRKLER
Bizi bu kanaate götüren en büyük sebeplerden birisi
asr-ı saadet döneminde Göktürk Devleti'nin varlığıdır
Eski ihtişamında olmasa da İran'ın kuzeyinde organize bir devlettir
İpek Yolu adı verilen eski dünyanın en önemli ticaret yolunun büyük bir kesimi bunların kontrolü altındadır
Dahası
İran Sasani Kisrası Nuşirevan
Göktürk Hakanı'nın kızı ile evlidir
Bütün bunlar o dönemde Türklerin yakından bilindiğini göstermektedir
Ayrıca asr-ı saadette bulduğumuz öyle ipuçları vardır ki
Eshab-ı Kiram içerisinde Efendimizin mübarek dizleri dibinde yetişmiş Türklerin bulunabileceği kanaatini kuvvetlendirmektedir
Ancak bugüne kadar Türk tarihçileri ve hadis-i şerif uzmanları bu konuda müşahhas çalışmalar yapmamışlardır
Bizim yaşadığımız şanlı bir tarihi maalesef b
aşk
aları kaleme almıştır
Bugün
ASLA ŞAMANİST DEĞİLLERDİ
Bunlardan en belirgini
Türklerin İslam öncesi Şamanist oldukları iddiasıdır
Oysa Türkler
tarihi boyunca asla Şamanist olmamıştır
Şamanlık Moğolların dinidir
Ortaasyada yaşayan üç büyük milletin üçü de kültür bakımından birbirlerine taban tabana zıttır
Bunlar; Türkler
Moğollar ve Çinlilerdir
Hem ırk
hem de din bakımından birbirleriyle yakınlıkları yoktur
Çin'de
Türklerin mızmız dinler olarak vasıflandırdığı Konfüçyanizm
Budizm gibi inanışlar yaygın iken
Moğollar Şamanist idiler
Din adamlarına da Şaman adı verilirdi
Türkler
Şamanist olmadığı gibi aralarında Şaman adı verilen din adamları da yoktu
Çin ve Moğolistan'daki inançların çok daha saf olanına sahiptiler
Bir olan yaratıcıya
Ulu Tanrı anlamında Gök Tanrı adını kullanılıyordu
(1)
İslamiyetten önceki Türk dini inancına bakıldığında şaşılacak derecede İslam akaidine benzeyen noktalar görülür
Bunları Çin ve Moğol dinlerinde görmek mümkün değildir
En başta geleni vahdaniyet / yaradanın bir olması inancıdır
Doğulu ve batılı bütün tarihçiler bunda birleşmişlerdir
Bunun yanısıra ahirete
OĞUZ HAN
Türklerin Soy Kütüğü kitabında
Nuh aleyhisselamdan Kara Han'a kadar Türklerin islam itikadında oldukları
bu hükümdardan itibaren bozuldukları kaydı vardır
Kara Han
Oğuz Han'ın babasıdır
Oğuz Han'ın hayat hikayesi de ilginçtir
Doğumundan itibaren üç gün boyunca annesini emmez
Annesi bu duruma çok üzülür
Rüyasında
oğlunun "bir olan yaratıcıya inan
aksi halde seni emmeceğim" dediğini görür
Şefkatinden dolayı annesi bir olan yaratıcıya iman eder
Oğuz da böylece annesini emmeye başlar
Büyüyüp serpildiğinde ise etrafındaki nice güzel kızları
putperest oldukları için kabul etmez
Fazla güzel olmayan amcasının en küçük kızı ile putperest olmadığı için evlenir
Bundan erkek evlatları olur
Aradan uzun yıllar geçer
Türk Töresini çiğneyen babasıyla çatışır ve obayı terkeder
Bir süre sonra aralarında bir savaş çıkar
Bu savaşta babası hayatını kaybeder
(2)Devletin başına Oğuz geçer
Oğuz Kağan'ın bu haliyle bir peygamberin rahle-i tedrisinde bulunmuş olduğu tahmin edilmektedir
Bu nedenle bir çok islami kaynakta ismi anıldığında Rahmetullahi aleyh / Allah'ın rahmeti üzerine olsun diye dua edilir
(3)
Oğuz Han'ın bir b
aşk
a özelliği de Büyük Okyanus'tan Akdeniz'e kadar muazzam bir bölgeye hakim olmasıdır
O zaman dünyasının neredeyse dörtte üçünü kontrol altına almış olmasıdır
Bu özelliğinden dolayı Oğuz'un
KANTURAOĞULLARI
Efendimiz bazı hadisi şeriflerinde Kanturaoğullarının bu ümmetin idaresini uzun süre ellerinde tutacaklarından bahsetmektedirler
Hadis-i Şerif otoriteleri
bundan kastın Türkler olduğuna hemfikirdirler
Kaynaklar tarandığında Kantura'nın
Hazreti İbrahim'in hanımlarından birinin adı olduğu görülür
İbrahim aleyhisselamın bilinen üç hanımı vardır
Sare
Hacer ve Kantura
Bunlardan Sare Hazreti İshak'ın
Hacer Hazreti İsmail'in
Kantura da ismi henüz tesbit edilemeyen birkaç erkek evladın annesidir
Hazreti İbrahim'in Hacer'den doğan oğlu İsmail aleyhisselamdır
Allahü tealanın verdiği emir üzerine Hazreti İbrahim tarafından bugünkü Kabe'nin hemen yanıbaşına bırakılan İsmail aleyhisselam
yerli toplumlardan olan Cürhümilerden bir kızla evlenmiş ve bunun soyundan gelenler giderek büyük bir güç olmuşlardır ki
zamanla Nabtiler (MÖ IV-MS
II
yy)
Palmirana/Tedmur (MÖ
3
000-MS
275) gibi dönemlerinin güçlü devletlerini kurmuşlardır
Hazreti İbrahim'in ikekşi oğlu İshak'tan olan torunu Hazreti Yakub'un 12 oğlunun soyundan gelenlere İsrailoğulları adı verilir
Yakub aleyhisselamın diğer ismi İsrail olduğu için bu isimle anılmışlardır
Bunlar Musa aleyhisselamın Mısır'dan çıkarmasından sonra Filistin'de İsrail ve Yahuda devletini kurmuşlar
Hazreti Süleyman döneminde de Yemen'deki Sebe devletini yeniden organize etmişlerdir
(M
Ö
900 senesi) Bundan sonra bir daha toparlanamamışlardır
Hazreti İbrahim'in Kantura isimli üçüncü hanımından da birkaç erkek evladı olmuştur
Bunları Vahdaniyeti tebliğ etmek için Horasan'a göndermek istediğinde çocukları ağlaşırlar ve "Kardeşimiz İshak'ı kendi yanında bırakıyorsun
İsmail'i de kutlu bölge / Mekke'de bıraktın
Bizi neden çok uzaklara gönderiyorsun?" derler
Hazreti İbrahim de onlara gitmeleri gerektiğini izah ederek; "Kuraklığı çok olan bir beldeye gideceksiniz
Size öğreteceğim şu duayı sıkışınca okursanız inşallah yağmur yağacaktır" diyerek bir dua öğretir
Çocuklar Horasan'a yerleştikten uzun bir süre sonra büyük bir kuraklık yaşanır
Çaresiz kalan halk
bunlara başvurunca öğrendikleri dua sebebiyle yağmurun yağmasına sebep olurlar
Bunun üzerine insanlar
bu iş ancak hanların işidir diyerek bu çocukların ve soyundan gelenleri han kabul ederler
Öyle ki
kanlarının yere düşmesini bile bir felaket olarak gördüklerinden hiç ilişmezler
Bu adet daha sonra han sülalesinden idam edilmesi gerekenlerin kılıçla değil yay kirişi ile boğmak usülünün doğmasına neden olur
(Bu adet Göktürk devlet geleneğini takip eden Selçuklu ve Osmanlıda da aynen devam etmiştir
) Kaynaklarda buna benzer bir b
aşk
a olaya rastlıyoruz
Eski Türklerin elinde Yada Taşı denilen bir taş vardır
Bunun aracılığı ile yağmurun yağdırıldığından bahsedilir
Yerli yabancı gezginler
bunu bizzat gördüklerini naklederler
Bu taş yüzünden sık sık boylar arasında çatışmalar çıkmıştır
(4)
Orkun kitabelerinde güç zamanlarda Yaratıcı'nın
Semavi kaynaklı bir kahraman göndererek Türklerin imdadına yetiştiği kayıtlıdır
Kitabelerde; "Ben Tanrı'dan olma
" gibi ifadeler geçmektedir
Bu
Hakan'ın ancak Allah'ın tasvib ve desteği ile hakan olabileceğini gösterir
Yine eski kaynaklar
ancak Tanrı tarafından kut verilmiş kişilerin hakan olabileceği de kayıtlıdır
Nitekim Hun Hakan'ı Mete'nin Tanrı'dan kut alarak Hakan olduğu kayıtlıdır
Hazreti İbrahim'in bu çocukları Horasan'a göndermesinin sebebini annelerinin Orta Asya kökenli olmasında aramak lazımdır
Hazreti İbrahim'in ve Sevgili Peygamberimizin hayatları incelendiğinde
Hazreti İbrahim'in yaşadığı tarih olarak MÖ 2000'li yıllar gösterilmektedir
Eğer bu doğru ise bunun hemen akabinde Türklerin millet olarak belirgin bir şekilde ortaya çıktıkları ve devlet kurdukları görülür ki; bu da MÖ 1500-1000 yılları arasıdır
Bu tarihler dünya tarihinin kavşak noktalarından birisidir
Bu yıllardan itibaren eski milletler sahneden çekilip birer birer erirken üç ana koldan gelişen üç ayrı millet dünya siyasetine yön verir olurlar
Birekşisi İsrailoğullarıdır
Üçüncü kol bunlardan çok uzakta Türkistanda ağırlıklarını koymaya başlamıştır
Bunlardan İsmailoğulları ve Türklerin hayat şartları birbirlerine benziyordu
Kuraklıkların şiddetli geçmesi
birinde çöl
diğerinde bozkırların
halkların milli karakterlerini dış tehlikelerden koruması hep birbirine benzemektedir
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul