03-19-2007
|
#1
|
rebellious23
|
Sevgiliye Mektup..
Evlerin duvarlarını neden duvar kağıdıyla kaplarlar ki  Duvar kağıdı olmasa  Bembeyaz  İstediğin düşle doldurabileceğin kadar geniş bir sinema perdesi gibi  Neden evlerin duvarları bembeyaz, lekesiz değil  Benim ki bile 
Hiç dağda yaşadığın oldu mu, dağda ve çadırda?
Çadırda yaşamak nasıl bir şeydir bilir misin?
Hayatında aynı günde aynı topraklarda yüzden fazla çiçek gördüğün olmuş mudur?
Ya geceleri gökyüzüne baktığında ne kadar yıldız sayabildin en fazla?
Saman yolunu görme şansına kaçımız sahip oldu bugüne dek  
Seninle ne zaman tanıştık Hiç bilmiyorum  
Yoksa hep tanışıyorduk da bir türlü yüz yüze mi gelememiştik  
Ne iyi ettim de geldim
Daha önce de kaç kez gelmiştim
Ama söyler misin bana neden
Neden tanışamadık bir türlü
Tesadüf müydü yoksa bilerek mi gelmiştim çalıştığın yere?
Seni orada bulacağımı biliyor muydum?
Seni ilk gördüğüm anı hiç unutmuyorum
Ama bir türlü yanına gelmeye cesaret edememiştim
Çocuk gözlerinle bana bakmıştın
Bir sevgiliydi ya da bir çocuk ne fark eder ki
İkisini birden seviyordum
İkisiyle birden konuştum
Çocuk gözler,
Sevgili gözler,
Kocaman hüzünlü gözler  
Bir yüze,
Bir çift göze ancak bu kadar yakışırdı hüzün  
Boş bırak bir yanını
Ben geleceğim nasılsa
Taş plaklardan kalma bir sevdayla
Oturacağım yanına
Ben geleceğim boş bırak bir yanını
Unutma!
Bir yanından bir yanına sırılsıklam olacak avuçların
Yasak bir köy olacak değilsin o zaman  
ve özlemlerin taze kalsın diye limon kolonyası kokacak değilim sana
Sen gibisini bulamadım gülüm
Ödünç paralarla katettiğim
Bu çalıntı yollarda
Boş bırak en sevdiğin yanlarından birini
Ben geleceğim nasılsa
Şimdi sen uykudasın  
Bir resmin var başucumda
Gözlerindeki hüzün
Daha bir ortada
Daha bir uzun  
Kızıl, kıpkızıldı saçların
Ve başımın üstünde yerin
Yaz geldi mi gitmek bilmeli
Kış geldi mi dondurmalı sevgileri
Şimdi sen uyuyorsun
Senin gecelerin uzunsa
Benim sevgim uzun, upuzun  
Sana o kadar çok şey yazmak istiyorum ki  

Senin her anını
Yaptığın her şeyi fotoğraflamak isterdim Hiç durmadan  
Parmaklarım artık deklanşöre basamayacak duruma gelse bile  
Küçük bir kız çocuğu gibiydin
Seni çok özlüyorum
Buna hakkım var mı diye sormak bile saçma
Önce sordum ama,
Ne hakla özlüyorsun sen onu diye  
Sonra kızdım kendime  
Evlerin duvarlarını neden duvar kağıdıyla kaplarlar ki  
Duvar kağıdı olmasa  
Bembeyaz  
İstediğin düşle doldurabileceğin kadar geniş bir sinema perdesi gibi  
Neden evlerin duvarları bembeyaz, lekesiz değil  
Benim ki bile  
Kendime bir kahve yaptım
Pencerem açık
Hava çok sıcak  
Dışarıda bir kedi yavrusu ağlayıp duruyor
Bahçeye çıkıp bir şeyler verdim sustu  çıkmışken ağaçtan iki tane olmuşlarından şeftali kopardım Biri senin içindi 
Radyoda bir şarkı çalıyor
Yarısı hasret yarısı savaş
Bütünü ayrılık kokan bir şarkı  
Anılarını eskitmeyenlerin acıları çok olur
Umutları çok  
Sana çok şey söylemek istiyorum  
Belki yıllardır kimselere söylemediğim her şeyi sana söylemek istiyorum
Seninle ilgili bir sürü proje geliştiriyorum senden habersiz  
Ama herşeyi de sana söyleyemem ki
Ah şimdi burada, İstanbul’da olsan ne iyi olurdu
Bu istek belki de dünyada ki en son olacak şey şimdilik
Yani ben böyle düşünüyorum Bana kızıyorsun biliyorum
Ancak senin istanbul’da olman kadar hiçbir şey beni daha fazla heyecanlandıramazdı  
İstanbul’u anlatmaya gerek yok
Biliyorsun işte
İstanbul  
Ama onun şimdi çok büyük bir eksiği var
Neredeyse olmazsa olmaz denecek kadar büyük bir eksik  
Gülüyorsun biliyorum  
Ama öyle ne yapayım  
İşlerimi bir an önce bitirmeliyim
yakında orada olacağım
Daha çok var Sen ne kaldı ki demiştin 
Ama 25 koca gün
Neredeyse bir ay  
Ve ben seni çok özledim
Kendine çok iyi bak
Hoşça kal 
|
|
|