Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Suç Ve Suçluluğun Kontrolü ...
ÜCRET
Şehir ve kasabat civarındaki bağ ve bahçe ve tarlaların muhafazası için istihdam olunacak korucuların ücreti piyade korucuları ile korucu basıların adetleriyle miktar-ı maaşatı mahalleri komisyonlarının takdirine va-bestedir Bu maaş dip kapunlu ilm ve haberle eshab-ı arazi namına {Merkezde ziraat odasındaki katip liva ve kazalarda belediye katibi aynı zamanda bu hususdaki kitabet vazifesinde ifa edeceğinden} mezkur ilam ve haber-i kat'i edilip koruculara verilecektir
Yirmi İkinci Madde: Korucuların maaşları gerçi aylık ise de tesviyeleri üç taksit ile yani şubat, haziran, eylül gayelerinde vuku bulacaktır
Yirmi Üçüncü Madde: Korucuların alacakları maaş muhafaza ettikleri eshab-ı arazinin bir nispet-i muine tahtında her sene ita ile mükellef oldukları paralardan tesviye edilir
Yirmi Dördüncü Madde: Eshab-ı araziden bir veçhe ati korucu ücreti namıyla ve bağ ve bahçe ve tarlasıyla emlakinin vesatına göre muhtelif derecelerde tahsilât icra olunur Şöyle ki: Bahçenin her dönümünden üç ve bağ ve zeytinlikten iki bostanın beher dönümünden kezalik iki kestaneliğin beher dönümünden iki ve yoncalığın beher dönümünden iki kuruş vilayet merkezi civarındaki hububat tarlalarının beher dönümünden bir kuruş liva ve kasabat ve nevahi ve civarındaki hububat tarlaları için mahalleri komisyonları marifetiyle takdir edilecek ücret istifa ve bahçelerden gayri ayrı tarlada yetiştirilen sebze bahçelerinin beher dönümünden üç kuruş ehez olunacaktır Bursa garbi ve civarındaki bahçelerden istifa edilecek ücretin tayin ve takdiri komisyona mevduadır
FASIL 5
Bekçi ve Korucuların Müddet-i Memuriyetleri ile İcra Mücazatları Beyanındadır
Yirmi Beşinci Madde: Korucular vazifeleri cihetiyle ilk vukuatları tebyin ederse nısf maaşı kafi tekerrüründe tard ile mücazat olunurlar Hasarana uğrayan arazi sahibinin derece-i zarar ve ziyanı ziraat odası tarafından muin ehil marifetiyle takdir edilecektir
ZEYL
Yirmi Altıncı Madde: Bekçi ve korucular kasımdan, kasıma birer sene müddetle tayin olunurlar fakat komisyonlarca devam-ı istihdamları tecvir olunamayanlar ile istifa edenlerin bir sene hitamına kadar istihdamı lazım gelmeyeceği gibi müddet-i mezkure zarfında hüsn-i hidmeti meşhud olanların tebdili icab etmeyip yalnız yedlerindeki varaka-ı resmiyeye devam memuriyetlerine dair komisyonlarca işaret olunacaktır Korucuların ifa-ı vazife edip etmediğini teftiş etmek üzere süvari korucu basıları tayin edilecektir Korucu basıların okur yazar takımından olmasına itina olunacaktır
Yirmi Yedinci Madde: Kaçakçılık ve sair gibi su-i hallerinden dolayı aleyhlerinde şikayat vuku bulan bekçiler ve korucular komisyonlar tarafından icra edilecek tahkikat-ı umumiye üzerine tebyin edecek hale göre ihraç olunurlar ve bir daha istihdam edilemezler
Yirmi Sekizinci Madde: Mahalle ve çarşı bekçilerinin ahval-i umumisi jandarma ve polis daireleri vasıtasıyla teftiş-i daime altında bulundurularak devair-i mezkure memurları tarafından verilecek raporlar üzerine müstehak-ı ceza olanlar kat-ı maaş veya tardları hakkında komisyonlarca itihazı lazım gelen mukarrerat tasrih ve derhal tatbik edilecek ve devriye ve jandarma ve polis efradının bunlar hakkında verecekleri raporlar aksi sabit oluncaya kadar muteber tutulacaktır Şehir ve kasabalar civarındaki bağ ve bahçelerle köy korucularının ahval-i umumisi dahi jandarma devriyeleri tarafından tetkik ve teftiş ile bunların bir güna su-i halleri meşhut ise delail-i subutiyeyi mübeyyin tanzim olunacak raporlar komisyonlara tevdi edilecektir
Memurin-i saire dahi hesab-ül vazife nevahi ve kurada bulundukları sırada tesadüf edecekleri ahval hakkında komisyonlara malûmat verebileceklerdir
Yirmi Dokuzuncu Madde: Jandarma ve polis daireleri tarafından kanunu dairesinde vuku bulacak tenbihat ve tebligatı isga etmeyen ve heyet-i ihtiyariyelerce haklarında şikayat-i muhakka der-meyan edilen ve vezaif-ı mevdualarını hüsn-i suretle ifa etmeyen bekçi ve korucular birinci defada nısf-ı maaş, ikinci defa da tard edilmek suretiyle komisyonlarca tecziye edileceklerdir Bundan başka kanunen mucip mücazat bir halleri görülürse pençe-i kanuna teslim olunurlar
Otuzuncu Madde: Bekçi ve korucular kaaffesi zeyl-i talimattaki numunesi veçhile kefalete rabt edilecekleri gibi kendilerine bedel-i maktua mukabilinde matbu bir nüsha talimatname verilecektir
FASIL 6
Mezruata Vukubulacak Haşarat Hakkındadır
Otuz Birinci Madde: Gerek köy ve gerek şehir ve kasabalar civarındaki korucular her nevi mahsulât ve marusat-ı araziye vuku bulacak zarar ve ziyan müsebbipleri hakkında hud be-hud karar itasına selahiyetdar olmadıklarından kurada bu gibi zarar ve ziyan vukuunda mütecasirleri derhal heyet-i intihabiyeye ihbar olunacak ve heyet-i mezkurece yapılacak keşif varakası-şehir ve kasabalarda dahi ziraat odaları tarafından yapılacak- zabıta dairelerine tevdi olunacaktır İşbu varakalar usulen cihet-i adliyeye tevdi olunacaktır Keşif için mutazarrır olanlar istida-ı şahsi itasına mecburdurlar Keşif masarifıyle araba ve bar-gir ücreti evvel emirde müddeiden (iddia eden) alınacaktır İşbu ücret bilahare haksız çıkan taraftan tahsil olunacaktır Hayvanat teminat-ı nakdîye veya kefalet-i maliye verilinceye kadar hükümetçe zabt edilecektir Muhtar ve korucuların su-i istimalleri ve hilaf-ı vaki hareketleri tebeyyün ettiği takdirde haklarında muamele-i kanuniye ifa edilecek ve bu takdirde alınan hayvanat sahibine iade edileceği gibi eshab-ı hayvanatın zarar ve ziyanı dahi muhtar ve koruculara tazmin ettirilecektir
Otuz İkinci Madde: Mezruat bağ ve bahçe arasında çoban ve sair kesatı tarafından hayvan rai edilmesi ve ahali canibinde dahi başıboş hayvan bırakılması suret-i kafiyede memnudur İşbu madde ahkamına riayet etmeyerek zarar ve ziyan ika edenler hakkında otuz birinci madde ahkamı tatbik edilecektir
Otuz Üçüncü Madde: Otuz birinci maddede bahis olunan rapor ziyanın vuku bulduğu gün ve saati ve miktar-I zararı ve mütecasirin ismi ve muamelat-ı saireyi muhtevi olacak ve köy korucularının tanzim edecekleri raporlar heyet-I ihtiyariye tarafından tasdik edilecektir
[color="gray"]Otuz Dördüncü Madde: Dahil-i vilayette bulunan mülkiye ve jandarma ve polis memuru işbu talimatın muhafaza-i ahkamı ile mükelleftirler
Sanık ve Hükümlülerin Yakalanmasının Usul ve Esasları
Tanzimat yönetimiyle birlikte Avrupai uygulamalara yönelen zamanın yöneticileri, suç ve suçluluğun kontrolü ile hükümlü ve sanıkların yakalanmasını büyük oranda zabıta güçlerinin yükümlülüğüne bıraktılar Geçmişteki asayiş hizmeti verenlere hizmeti alanların sağladığı kolektif yükümlülük ilkesinden kısman vazgeçildi Bu da, zabıta güçlerinin yeniden yapılanmasına ve ortaya çıkan durum karşısında yeni yöntemler geliştirilmesinin zemini ortaya konuldu
Bu maksatla polis teşkilatınca hazırlanan “Rehnüma-i Zabıta” ‘Zabıta Kılavuzu’ adlı eserde, hükümlü ve sanıkların yakalanmasının usul ve esasları hakkında bilgi zabıtayı aydınlatıcı bilgiler verilirken; “Maznunen ve mahkumen hal-i firarda bulunan mücriminin derdesti Müdüriyet-i Umumiden merakize (polis merkezleri) tamim edilir Bu tamimde, nazar-ı dikkate alınacak mevadın başlıcaları, mücrimin kâmeti, vücûhi ‘yüzü, çehresi’ kaşı, gözü, bıyığı, sakalı, kulakları, başı, kolları, elleri, alamet-i farikası ‘ayırıcı özellikleri’ yazılmakla beraber bir adet fotoğrafı gönderilir
Mücrimler alel umum tebdil-i kıyafet ettikleri gibi bıyığı var ise bıyığını tıraş eder, yoksa sahte bıyık takarlar Ekseriye topallamak, kametini mümkün olduğu kadar küçültmek için ileriye doğru meylederler Bu tamimi merakizde bulunan polis efendiler cep defterlerine aynen geçirirler Nokta ve devriyede, her nerede olursa olsun b şekilde şüphelendikleri bir adama tesadüf ettikleri zaman mücrimi şüphelendirmeyecek bir surette hareketini takip etmeye başlamalıdırlar
Zabıta-i hafiye (sivil polisler) memurları ise, kahvehane, tiyatro, meyhane, tünel, tramvay, vapur, misafirhaneler ile memalik-i ecnebiyeye muhacir sevk eden ve kendilerine orada bir iş bulan acente idarehaneleriyle kumarhaneler, demir yolu mevkufları, fuhuş hanelerde ve daha bu gibi mahallerde bulunanları tetkik ve tecessüs edeceklerdir Aranılan mücrimin şahıs ve alameti-i farikasında müşabehet ‘benzeyiş, benzeme’ görür görmez derhal takip edecek ve kendisine kanaat-ı kâmile geldikten sonra tevkife teşebbüs eyleyecektir”[87] denilerek, yakalamanın hangi şartlarda icra edileceğinin usul ve esasları açıkça anlatılmaktadır
SONUÇ
Türk Topluluklarının sosyal hayatının şekillenmesinde çok önemli bir yeri olan gelenek ve göreneklerin şekillendirdiği ve Türk insanının itirazsız olarak kabul ettiği gelenek ve görenek ortaklığı konumunda yer alan“Töre” ile kucaklanan toplum, kurallara uymakla huzur ve güven içinde yaşamanın beratını aldı Toplumun çoğu tarafından kabul edilen “Töre” kavramı ve o kavramının kurallarına uymayan topluluk içi ve topluluk dışı insanlar, toplumun çoğunluğu tarafından yine törenin verdiği yetkiler oranında cezalandırılıyor veya töreyi uygulamakla görevli olan kamu güçlerine ihbar ediliyor veyahut da dışlanıyorlardı Toplum tarafından dışlanma, insanlıkları gereği topluca yaşama ihtiyacı güden bu tür insanların ister istemez kurallara uymasını sağlıyordu
Bu uygulama biçimi de törelerin yüzde yüze yakın oranda kabul görmesini, dolayısıyla da içinde yaşanılan toplumun huzur ve güvenliğinin tam olmasının yanında, her toplumu rahatsız edecek nitelikte olan suç ve suçluluğun kontrol altında bulundurulmasını da sağlıyordu
Suç ve suçluluğun artmasının başlıca sebeplerinden olan aykırı davranış ve hareketlerin çoğalmasının ana unsurlarından olan hükümlü ve sanıkların yakalanamaması topluma büyük zararlar vermektedir Böyle bir toplumda görev yapan zabıta kuvvetleri yükümlülüklerini yerine getirirken bir hayli zorlanırlar Buna karşılık yasa mahiyetindeki törenin kavramının hayat bulduğu Türk topluluklarında görev yapan zabıta güçleri yükümlülüklerini yerine getirirken fazla zorlanmazlar
Töre uygulamasının mimarları olan Türkler, günümüze gelinceye kadar içinden geçtikleri veya birlikte yaşamak zorunda kaldıkları kültürlerin etkisiyle, kendi kültürlerine uygun veya uyarlanabilen değerleri bünyelerine katarak mevcut kültürlerini zenginleştirmeyi büyük oranda başardılar
Bu yolculuk döneminde içine girip bünyelerine aldıkları İslam dininin kurallarının katkısıyla geçmişten gelen yaşantılarının şekillendirdiği töreleriyle oluşturduğu benzerliğin etkisiyle kültür yapılanmalarını en üst seviyeye çıkardılar
Gökten yağmur olarak yeryüzüne düşen su damlacıklarının bir yeraltı kanalında birleşerek çeşitli toprak katmanlarından geçişi esnasında bünyesine uyum sağlayacak çeşitli minerallerle birleşmesi misali önüne gelen ve dünya görüşüyle bütünleşebilecek yeni anlayışlarla bütünleşmekten asla imtina etmediler Suyun yeraltındaki yolculuğu benzeri dünya üzerindeki bir yolculuğun sonucunda; mevcut töreleriyle büyük bir istekle kabul ettikleri İslam’ın kurallarını birleştirerek, günümüzde dahi birçok insan tarafından kabul gören töre anlayışının doğmasına sebebiyet verdiler
Bu gün, törenin hukuki hayatımıza yoğun müdahalesi söz konusu olmamasına karşılık, o dönemin günümüze uzantısı konumunda olan ‘ulu emre itaat’ duygusuyla kanunların emir ve yasaklarına itaat eden insanların hakkının korunmasını üstlenen zabıta kuvvetlerinin toplumun bu kabul edişinden yararlanması en doğru olanıdır Bu gün, iyi ve yararlı işler yapan insanların düşüncelerinde yaşayan hakka ve haklılığa saygının değerlendirilmesinde büyük yarar vardır
Örnek vermek gerekirse; suç ve suçluluğun toplumdan izole edilmesinde azımsanamayacak derecede faydası olan tanıklık müessesinin, can güvenliğinin olmaması gibi kaçınmayı getiren olumsuzluklardan temizlenmesi gerekir
Aynı zamanda, herhangi bir olayın tanığı olan bir kimsenin, tanıklığına ihtiyaç duyulduğu her zaman dilimi için iş kaybının ortadan kaldırılması, bu müessesenin daha çok kabul görmesini sağlayacaktır Herhangi bir yargılama anında tanıklığına ihtiyaç duyulanın çağrılıp gelmemesi veya gelememesi durumunda, ayırım yapılmaksızın bir sonraki duruşmaya ihzarlı olarak yani, zabıta marifetiyle getirilmesi istenmektedir Bu istem sonrası, zabıta tarafından sabahın erken saatinde kendi birimine getirilip, daha sonra topluca ve suçlu gibi gözetim altında mahkemeye götürülerek, insani haklarının çiğnenmesinin yanında bütün gününün zayi olması ve maddi zarara uğraması durumunda kendisine zararını karşılayacak herhangi bir ödenti yapılmamaktadır Bu durumda hem manevi ve hem de maddi zarara uğramaktadır
Hâlbuki oluşturulacak yepyeni bir sistemle, mağdur ve bilhassa tanıkların, tanıklık için mahkemelere geldikleri gün için en azından asgari ücret üzerinden bir gündelik almaları bu müessesenin güçlenmesinde ve toplum tarafından kabul edilmesinde itici güç olacağı kesindir Duruşma sonucu, ilgili birimden anında alınacak gündelik ücret bu müessesenin kabul edilirliği üzerindeki olumlu etkisi tartışılmaz olsa gerektir
Netice itibariyle bir toplumun huzuru; kendilerini rahatsız eden huzur ve güven ortamının yeniden tesis edilmesi, suç ve suçluluğun artarak üzerlerinde yarattığı psikolojik baskının azaltılması, bu psikolojik baskıya sebep olan hükümlü ve sanıkların yakalanmasından geçer
Suç ve suçluluğun yoğun olduğu bir toplumda hizmet eden ve hizmet alanların yaşamaları hiç de kolay değildir Toplum tamamıyla olmasa da suç işleyen, suç işlemeye meyilli olan ve suç ortamından maddi kazanç sağlayanların kontrolüne girer
Böylesine bir olumsuzluğu yaşayan toplumun veya böyle bir konuma düşmesi her zaman muhtemel olan toplumun, asayiş ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olan zabıta kuvvetlerinin halkın desteğini arkalarına aldıktan ve onlara toplumun polisliği rolünü verdikten sonra, başarısız olmaları mümkün değildir Yeter ki, halka gitmesini bilsinler ve bunu gerçekten istesinler
Eyüp Şahin
|