Yalnız Mesajı Göster

Tımarlı Sipahiler -Tımarlı Sipahiler Kimlerdir?-Tımarlı Sipahiler Osmanlı

Eski 08-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tımarlı Sipahiler -Tımarlı Sipahiler Kimlerdir?-Tımarlı Sipahiler Osmanlı



Tımarlı Sipahiler



Klasik çağ Osmanlı ordusunun belkemiğini oluşturan Tımarlı Sipahiler, ordu içindeki en kalabalık asker sınıfını oluşturur Tımarlı sipahilerin Osmanlı askeri ve idari sistemi içindeki konumları Avrupalı tarihçilerce Orta Çağ Avrupası'nın şövalye sistemi ile karşılaştırılmalarına ve bazı kaynaklarda "Osmanlı şövalyeleri" olarak tanımlanmalarına neden olmuştur
Kökenleri


Sipahi


Tımarlı sipahi sınıfı temel olarak Türk atlı göçebe hayat tarzından kaynaklanan, Alp veya Batur olarak adlandırılan beye yeminle bağlı, asil, atlı savaşçı tipinin Klasik Osmanlı çağındaki ifadesidir Bu asker sınıfı, Türklerin Ön Asya'ya göçerek yerleşik devletler kurması sürecinde bir



profesyonel ordunun yaratılması amacıyla, göçebe savaşçı sisteminin yerleşik hayat düzenine uyarlanmasıyla doğmuştur Büyük Selçuklu Devletinde "ıkta" adını alan ve daha sonraki süreçte "dirlik" olarak Türkçeleştirilen bu idari ve ekonomik sisteme bağlanan ve sipahilik ("sipahi" Farsça: silahşor, asker) adını alan bu savaşçı sınıfı Büyük



Selçuklu ordusunun temelini oluşturmuş; daha sonra Büyük Selçuklu Devletinin mirasçısı olan Anadolu Selçuklu ve diğer Türkmen devletleri de tımarlı sipahi sistemini geliştirerek sürdürmüşlerdir Anadolu Selçuklu Devleti'nin halefi olan (ve Ertuğrul Gazi'nin Söğüt ve Domaniç bölgesini Anadolu Selçuklu Hanı'ndan tımar olarak aldığı düşünülürse kendisi de kuruluşunu bu sisteme borçlu olan) Osmanlı Devleti tımarlı sipahi asker sınıfını da diğer kurumları ile beraber miras almış, devletin genişleyerek Anadolu'ya yayılması sürecinde Sultan 1 Murad Han zamanında tam anlamıyla düzene oturmuştur
Özellikleri


Tımarlı sipahilerin temel vazifesi savaş zamanında savaşa katılmak, barış zamanında bulundukları bölgenin güvenliğini sağlamak ve Tımar sistemine göre tımarı dahilindeki halktan vergi toplayarak bununla hem kendini geçindirmek, hem de tımarının büyüklüğüne göre asker yetiştirmekti Böylece hazineye yük olmadan ve ayrıca masraf gerektirmeden ordunun insan, silah, malzeme ve eğitim açısından her an harbe hazır olması ve barış zamanı da ülke genelinde asayişin korunması sağlanıyordu


OKLARI

Timarlı sipâhiler tamâmen Türk soyundan gelirdi Hatta bu durum tımarlı sipahi kanunnamesinde özellikle belirtilerek Türk soylu olmayanların sipahi olması yasaklanmıştır Bu yasağın kökeninde tımarlı sipahiliğin Oğuz kabile toplum sistemine dayanan kökenleri olduğu düşünülmektedirBu sebepten ötürü sadece nüfus çoğunluğunun Türk olduğu eyâletlerde timar ve zeâmet teşkilâtı yapılmıştır Tımar her eyâlette bulunmazdı Meselâ Cezâyir, Tunus, Trablusgarb, Mısır, Yemen, Bağdat gibi eyâletlerde tımar ve zeâmet yoktu
“Ednâ” denilen küçük timar sâhipleri er ve erbaş; “evsâf” denilen orta tımar sâhipleri astsubay; “âlâ” denilen büyük timar sâhipleri küçük rütbeli subay derecesindeydiler Küçük zeâmet sâhipleri binbaşı, orta zeâmet sâhipleri yarbay, büyük zeâmet sâhipleri alay beyi rütbesindeki yüksek rütbeli süvâri subaylarıydı


İki türlü tımarlı olurdu: Tezkireli ve tezkiresiz Tezkireli tımarlılar, tımarı merkezden, yâni İstanbul’da Dîvân-ı Hümâyundan doğrudan doğruya alanlardır Tezkiresiz timarlılar ise dirliklerini Beylerbeyinin arzı üzerine alırlardı
Bir tımarın ilk üç bin akçalık çekirdek kısmına kılıç gerisine terakki denilirdi Her üç bin akça için sipâhi yanında kendisi gibi atlı ve teçhizatlı bir asker getirmeğe mecburdu Cebeli (cebe: zırh) denilen bu erler, sipâhinin çocukları, kardeşleri, akrabâsı olacağı gibi, toprağı işleyen herhangi bir kimse de olabilirdi Bâzı tımarlarda kılıç iki bin akçaya, hatta daha aza düşebiliyordu Bâzı timarlarda ise en çok altı bin akçaya kadar çıkabiliyordu

Sefer ilân edilince sipâhiler, Seraskerin bulunduğu yere gelir, yoklama olurlar, dirlik sipâhileri ve cebelileri ayrı ayrı deftere yazılırdı “Sipâhi ve cebeli falanca paşanın defterlisidir” diye bilinirdi Sefere dâvet olunup da sefere iştirak etmeyen sipâhinin elindeki timar zaptolunur, başkasına verilirdi Kânunen götürmek mecburiyetinde oldukları cebeliyi getirmeyenler ve götürüp de kaçanların yerlerine diğerlerini tedârik edemeyenler hakkında da aynı muâmele tatbik olunurdu
SUNUM ALMİRA

Alıntı Yaparak Cevapla