Konu
:
Yavuz Sultan Selim'in Sandığımız Bu Fotoğraf Aslında Kimin? / Yavuz Sultan Selim
Yalnız Mesajı Göster
Yavuz Sultan Selim'in Sandığımız Bu Fotoğraf Aslında Kimin? / Yavuz Sultan Selim
08-16-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Yavuz Sultan Selim'in Sandığımız Bu Fotoğraf Aslında Kimin? / Yavuz Sultan Selim
İran Şahı İsmail’e aittir
Yavuz Selim bahsinin geçtiği hemen her kitapta
hükümdarın mutlaka kulağı küpeli bir tablosunun fotoğrafı da yeralır
Ama bu tablo aslında Yavuz’a değil
İran Şahı İsmail’e aittir
Küpe
Şah İsmail’in Şiiliğinin yanısıra Hayderî-Kalenderî dervişi olmasının sembolüdür ve Hayderîler bu küpeye “mengûş” derler
İddia ilk defa bundan 25 sene kadar önce
eski bir gazeteci olan Nezih Uzel tarafından ortaya atıldı ve Uzel bir antika dergisine “Bu resimbu adamın değil” diye yazdı
Söylediği “adam” bizim meşhur Yavuz Sultan Selim
bahsettiği resimde
Yavuz’un taa ilkokullardan itibaren hemen bütün ders kitaplarına girmiş olan küpeli tablosuydu
Yazılmasının üzerinden çeyrek asır geçti ve konu o derginin sayfaları arasında unutulup gitti
Nezih Uzel tablonun Yavuz Selim’i değil
aksine onun can düşmanı İran Şahı İsmail’i gösterdiğini söylüyordu ve söylediği doğruydu
Yavuz’un küpe taktığı yolundaki söylenti
döneminden sonraki tarih yazarları tarafından ortaya atılmıştı
Resim ise saray nakkaşhanesinde ama Yavuz’dan çok sonraki dönemlerde yapılmış
asırlar öncesine dayanan bazı efsaneler neticesinde
hükümdarın kulağına bir de küpe oturtulmuştu
Küpe
aslında Şah İsmail’e aitti ve Şah’ın inançlarıyla ilgiliydi
Şii olan Şah
aynı zamanda 13
yüzyılda ortaya çıkan bir yola
Hayderî-Kalenderî tarikatine bağlıydı ve kulağındaki küpe de bu inancının belirtisiydi
Hayderiliği
1221’de ölen Kutbüddin Hayder isminde bir derviş
Kalenderî tarikatının bir şubesi olarak kurmuştu ve o devirde varolan tarikatların enmarjinaliydi
Hayderîliğin temelinde Hazreti Ali’ye duyulan aşırı bağlılık ve günlük hayattan uzaklaşıp kendine mahsus bir dünyada yaşamak vardı
Dervişler kulaklarının sadece tekine küpe takar
saçlarını
kaşlarını
kirpiklerini ve hatta göğüslerinin kıllarını bile tıraş eder
göğüslerinde bir tutamkıl bırakır ve bazıları bu tutama da tek bir inci tanesi geçirirlerdi
Hayderîler’in belli bir yerleri yoktu
bazan tek başlarına
bazan da birarada gezer
diyar diyar dolaşırlardı ve eski dönem Türk Edebiyatı’nın birçok önemli eseri Kalenderîler’e aitti
İşte meşhur tablodaki küpe Şah İsmail’in bu yönünün
Hayderî-Kalenderî dervişi olmasının sembolüdür
Yavuz Selim’e yapılan yakıştırma günün birinde belki düzeltilir ama
araştırılması
üzerindemutlaka durulması gereken bir başka konu var: Her iki hükümdarın da şairliği ve şiirlerinde kullandıkları dil
Türk hükümdarı olan Yavuz Selim’in Farsça
İranlılar’ın Şah’ı ama aslında özbeöz Türk olan İsmail’in de sadece Türkçe yazmış olmalarının sebebi
Alman baskısı Yavuz divanı
Alman İmparatoru Wilhelm
1904’te zamanın sultanı Abdülhamid’e çok ilginç bir hediye gönderdi: Hükümdarın cedlerinden Yavuz Selim’in altın yaldızlı divanını
O yıllar
Türk-Alman dostluğunun temellerinin atıldığı dönemlerdi
Sonraları gerçi Birinci Dünya Savaşı’na girmemiz imparatorluğun Anadolu dışındaki bütün topraklarının elimizden çıkmasıyla sonuçlandı ama o senelerde Alman dostluğundan başka şeyler bekleniyordu
Wilhelm’in bastırdığı kitap Abdülhamid için çok önemli bir manevî hediyeydi
Yavuz’un şiirleri o zamana kadar sadece el yazmalarının sayfalarında kalmış
kitap haline getirilmemişti
İmparator
divanı bir Alman Üniversitesi’nin doğu dilleri profesörü olan Paul Horn’a hazırlatmıştı
132 sayfaydı
Berlin’de Devlet Matbaası’nda 47
5 santim boyunda basılmış ve her sayfasına tezhip yaptırılmıştı
Aradan tam 106 yıl geçti ve Almanlar’ın bastığı Yavuz Selim divanı
bugüne kadar bir daha basılmadı
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul