Konu
:
Sultan İbrahim Deli Miydi? / Sultan İbrahim Deli Miydi Divane Miydi?
Yalnız Mesajı Göster
Sultan İbrahim Deli Miydi? / Sultan İbrahim Deli Miydi Divane Miydi?
08-16-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Sultan İbrahim Deli Miydi? / Sultan İbrahim Deli Miydi Divane Miydi?
Sultan İbrahim Deli miydi?
D
ördüncü Murad’ın vefâtı üzerine
9 Şubat 1640 Perşembe günü
Osmanoğulları’nın on sekizincisi olarak 25 yaşında tahta çıkan Sultan İbrahim
Birinci Ahmed’in oğlu ve Dördüncü Murad’ın en küçük kardeşidir
Birinci Ahmed’in diğer evlâdları; Süleyman
Kasım ve Bâyezid Sarayda boğdurulduğundan beri ve Dördüncü Murad’ın erkek çocukları hep küçük yaşta öldüğünden ağabeyi Dördüncü Murad’ın vefâtıyla saltanat yolu
hânedânın yegâne erkek evlâdı Veliahd – Şehzâde İbrahim’e açılmış ve böylece biraz da tesadüflerin yardımıyla Sultan İbrahim
tahta çıkmıştır
5 ay 28 gün devam eden saltanatında
devşirme vezirlere Harem’deki hasekilerin korkunç faaliyeti görülmüş; Sultan İbrahim
sözde tedavi kasdiyle bu gürûh elinde kalmıştır!
Meşhûr “Cinci Hoca”
bu devirde Saraya hulûl ile şöhret ve servet sahibi olmuş
bilhassa Vezir-i Azam Semin Mehmed Paşa ile Padişâhın vâlidesi Kösem Sultan’ın Sultan İbrahim üzerindeki tesirleri pek feci olmuştur
Saltanatının ilk yıllarında Kemankeş Kara Mustafa Paşa’yı sadâret makamında tutmak basîretini gösteren Sultan İbrahim
gerek bu Vezir-i A’zamın
gerek Şeyhülislam Yahya Efendi’nin müspet tutumlarıyla devleti ağabeyi devrindeki düzenle idareyi becerebilmişse de
Cinci Hoca’nın melânetiyle Kemankeş Kara Mustafa idam olunmuş
bu idamdan 27 gün sonra da Şeyhülislam’ın da vefatıyla devlet idaresi
tamamen devşirmelerin eline geçmiştir
İşte Semin Mehmed Paşa’nın Sultan İbrahim üzerindeki korkunç tahribatı
bu devrede görülmüş ve bu Vezir-i Azam
Sultan İbrahim devri ılgınlıklarında mühim rol oynamıştır!
Sultan İbrahim ile bu Sadrazam Semin Mehmed Paşa arasında geçen aşağıdaki konuşma
devletin o yıllarda ne tiynetteki kimseler elinde kaldığını tespit bakımından mühimdir
Sultan İbrahim’in; «Lalam
Kara Mustafa Paşa gâhi bana itiraz edip “Bu iş
nâ’mâkûldür
” derdi; senden hiç anın (onun) gibi söz sâdır olmadı
Cümle kelâmın
“sadaka’l emîr” kaidesine bina olduğunun aslı nedir?» suâline bakınız bu Semin Mehmed Paşa nam(lı) hâin
ne cevap veriyor; «Siz
yeryüzünün halifesi
zıllu’llâhsınız
(Allah’ın gölgesi)
zâmîr-i münîrinize lâyih olan havâtır fil’l cümle ilhâm-ı Rabbânîdir (hatırınıza ne gelirse
Allah’ın ilhâmıdır) ve kavlen ve fiilien sizden bî-hûde hatâ zuhûr eylemez ki
itiraza mecâl ola
»
Sultan İbrahim devrine işte bu tip kimseler hâkim olmuş ve bu çeşit telkinler sonunda Sultan İbrahim
saltanatının ilk yıllarında Hatt-ı Hümâyûnlarını; «Eğer bir yanlış yazdım ise bildiresin
» diyerek gönderir iken
birdenbire değişivermiştir!
Padişâhdaki bu âni değişikliği inceleyen İsmail Hâmi bey
Kronolojisinde şöyle diyor: «Dördüncü Murad’ın 16 sene
4 ay
29 gün süren saltanat devrinin her dakikasını kemend bekleyerek ve her ayak sesini cellâdların ayak sesleri zannederek ecel buhranları içinde geçirdikten sonra
hiç ummadığı bir anda kendisini mutlak bir kudretin rakipsiz sahibi vaziyetinde gören Sultan İbrahim’in bütün çılgınlıkları
şehzâdelik esâretiyle pâdişahlık hürriyeti arasındaki tezâdın hâsıl ettiği rûhî sarsıntılarla izah edilebilir: Hayatının sonuna kadar çektiği “Hafakan ve sevdâvî illet”
işte bunun neticesidir
Sultan İbrahim’in rûhî bir tedavi ihtiyacından dolayı Cinci Hoca ve diğer birtakım üfürükçüler
devletin başına musallat olmuş
Osmanlı hânedânında kendisinden başka erkek kalmamış olmasından dolayı da neslin devamını temin için vezirlerden valilere kadar bütün devlet adamları
kendisine güzel câriyeler takdîme derek baştan çıkmasına sebep olmuş
nesli inkırazdan kurtulmuşsa da muhtelif Şark ve Garp milletlerine mensup hasekilerle câriyeler
Sultan İbrahim’i sonsuz bir sefâlet girdâbına sürüklemiştir
Devletin bütün varidatını yuttuktan sonra memuriyetlerin bile tevcihine sebep olan saray israfatı
işte bu yüzdendir
»
Sultan İbrahim’in cülûsunda şikayetçi olduğu asâb bozukluğu ile müzmin başağrısı
ne hikmetse bazı tarihçilerce deliliğe kadar götürülmüş ve yukarıya aldığımız İsmail Hâmi Bey’in tespit ettiği gerçekler
incelenmeden çalakalem yazılan eserlerde hayâlî türlü vakâlarla Sultan İbrahim ve devri karikatürize edilmiş
hatta bu yazılanlar
sonraları yerli-yabancı bir çok muharrire mezvû olarak çeşitli roman ve piyes(ler) yazılmıştır
Bu yazılanlara devrin Şeyhülislamı Karaçelebi-zâde Abdülaziz Efendi’nin “Zeyl-i Ravzatü’l Ebrâr”ı kaynak olmuştur ki
bu eserin sahibi Şeyhülislam
Sultan İbrahim düşmanlığıyla mâruftur ve Hammer dahil bütün tarihçiler
Şeyhülislam’ın hislerine mağlup olduğunda ittifak etmişlerdir
Taht’a çıktığı gün; «Elhamdülillah
yâ Rab ki
benim gibi za’if kulunu bu makama lâyık gördün
Yâ Rab
eyyâmım’da (saltanatım sırasında ümmeti (milleti) hoş – hâl eyle ve birbirimizden hoşnut eyle» diyerek şükür ve niyazda bulunan Sultan İbrahim
saltanatının bir devrinde Semin Mehmed Paşa gibi dalkavukların ve validesi Kösem Sultan’ın telkiniyle bazı aşırı hareketlerde bulunmuşsa da
iddia edildiği gibi deli değildi!
Ahmet Refik adlı tarihçi
Sultan İbrahim’in devr-i saltanatına “Samur devri” demektedir
Halbuki devrin Vezir-i Azamı Rum asıllı Hezâr-pâre Ahmed Paşa
bu samur meselesinin kahramanıdır
İhdas ettiği “Samur(kürk) ve Amber(koku) Vergisi” ile Yeniçeri Ocağı’nın isyanını hazırlamış
hatta bu sebepten azledilip cesedi parçalanmıştır
Böyleyken Sultan İbrahim’in samur ibtilâsı dillere destan olmuş ve işte yukarıda görüldüğü gibi bir tarihçi
o devre “Samur devri” diyebilmiştir!
Sultan İbrahim
bu idam edilip cesedi paramparça olunan Hezârpâre Ahmed Paşa’dan sonra Sadârete getirilen “Sofu” lakâbıyla meşhur Koca Mehmed Paşa devrinde hal’edilmiştir
Hezârpâre Ahmed Paşa’nın ihdâs ettiği “Samur ve anber vergisi” dolayısıyla ayaklanan Ocak ağalarına ilmiyye sınıfı da katılmış ve Fatih Camiinde toplananların başında bulunanlar
Sadrazam Sofu Mehmed Paşa’yı dinledikten sonra Sultanahmed meydanına ilerleyip
Sarayı muhafazaya memur bostancıbaşıyı elde ederek hal’i gerçekleştirmişlerdir
Hal’i tebliğe memur heyeti
«Bre hâinler
********ler!” diyerek tahkir eden Sultan İbrahim’le Kara Çelebi-zâde Abdülaziz arasında çok sert bir konuşma cereyân etmiş ve bu konuşma esnâsında Karaçelebi-zâde
velevki mahlû da olsa bir padişaha söylenemeyecek sözler sarf etmiştir! İşte Sultan İbrahim devrini karikatürize eden yazarların hemen hepsi
bu adamın yazdığı “Zeyl-i Ravzatü’l Ebrâr” adlı eseri kaynak edinmişlerdir ki
bu eserin sıhhatini şu yukarıdaki olay
ortaya koymaktadır
Hal’ olunan Sultan İbrahim
iki câriyesiyle beraber sarayın bir odasına hapsedilmiş
bu odanın kapı ve pencereleri tamamen örülüp sadece yemek alıp vermek için küçük bir delik bırakılmıştır
Sultan İbrahim
bu odada 10 gün kalmış ve bu müddet içinde devamlı bağırıp çapırarak feryat etmiş
küfürle karışık tehditler savurmuştur
Mahlû padişahın tekrar cülûsu için girişilen bazı teşebbüsler dolayısıyla hal’ erkanı başı başta Kösem Sultan olmak üzere Sultan İbrahim’in idamına karar vermişlerdir ki
Kösem Sultan’ın iktidar hırsıyla evlâdına kıyması
tarihin nefretle kaydettiği bir gerçektir!
Kösem Valide Sultan’ın arzusu üzerine bazı Yeniçeri Ağalarıyla Sadrazam Koca Mehmed Paşa ve Şeyhülislam
yanlarına meşhur cellâd Kara Ali’yi alarak 18 Ağustos 1648 Salı günü
Sultan İbrahim’in hapsolunduğu odaya girerek kemendle boğdurmak suretiyle mahlû’ (tahttan indirilen) padişahın işini bitirmişlerdir
Otuz üç yaşında idam olunan Sultan İbrahim
Ayasofya avlusuna amcası Sultan Mustafa’nın yanına gömülmüş ve 7 yaşındaki oğlu Dördüncü Mehmed tahta çıkarak Kösem Valide Sultan
“Saltanat Nâibesi” olmuştur
çocuk yaşına rağmen
babasının idamıyla ilgili 70 şahsı tespit ederek
bilâhare bunların cümlesini ortadan kaldırmasını bilmiştir
Evlâd kâtili Kösem Valide Sultan ise
bir müddet saltanattan sonra günün birinde o da bir perde ipiyle boğdurulmuştur
(Yalan Söyleyen Tarih Utansın
Mustafa Müftüoğlu)
Kösem Sultan
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul