Konu
:
İstanbul’Un Can Damarı Divanyolu /İstanbul’Un Can Damarı Divanyolu Hakkında Bilgiler
Yalnız Mesajı Göster
İstanbul’Un Can Damarı Divanyolu /İstanbul’Un Can Damarı Divanyolu Hakkında Bilgiler
08-16-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
İstanbul’Un Can Damarı Divanyolu /İstanbul’Un Can Damarı Divanyolu Hakkında Bilgiler
Osmanlı devri Türk edebiyatının son büyük şairlerinden Şeyh Galib Hüsn ü Aşk adlı eserinin sonlarında şiirde tuttuğu yolun Divanyolu gibi rahat bir cadde değil tehlikelerle dolu bir vadi olduğunu söyler
Demek ki Avrupa şehirlerini görüp geniş bulvarlarına hayran olan Jön Türkler’in çok dar ve kasvetli buldukları için kesip biçtikleri Divanyolu XVIII
yüzyıl sonlarına kadar İstanbul’un en geniş caddesi olarak kabul ediliyordu
İki tarafı camiler medreseler hanlar hamamlar çeşmeler sultan sarayları ekâbir konakları ve önlerine hasır iskemleler atılmış kahvelerle donatılmış Yeniçeri isyanlarına çeşit çeşit törenlere (alay) düğünlere şenliklere geçit
resimler
ine kısacası Osmanlı şehir hayatının bin bir çeşit tezahürüne şahit olmuş renkli cıvıl cıvıl bir cadde…
İSTANBUL’UN CAN DAMARI
Bizans devrinde Mese adı verilen ve Ayasofya Meydanı’ndan başlayıp Edirnekapı’ya kadar uzanan iki tarafı üzeri örtülü sütunlarla çevrili ana caddeye Osmanlı devrinde Divanyolu deniyordu
Fâtih devrinden itibaren Topkapı Sarayı’nda salı günleri sabah namazından sonra toplanan Divan-ı Hümayun üyelerinin kullandığı yol olduğu için bu adla anılan cadde kurulduğu tarihten beri İstanbul’un can damarıydı
Türk devrinde şehrin ana arteri ve tören yolu olma özelliğini korumakla beraber ciddi bir dönüşüm geçirdi; artık düz bir cadde değil zaman zaman daralıp genişleyerek harika sürprizler hazırlayan ve kendiliğinden oluştuğu izlenimini veren uzun bir ‘yol’du
Ne var ki modern Türkler Avrupa şehirlerindeki gibi düz geniş ve rahat yollar istiyorlardı
1865 yılında Divanyolu’nda da çok sayıda yapının yok olmasına yol açan büyük yangın devrin önemli devlet adamlarından Keçecizade Fuad Paşa’ya bu caddeyi yeniden düzenleme fırsatı kazandırdı
Genişletme çalışmaları sırasında birçok önemli yapı yıkıldı bazıları da hoyratça kesilerek tanınmaz hale getirildi
YENİÇERİLERİN HAYKIRIŞLARI
Daha sonraki imar hareketlerinde de tarihî kimliğinden çok şey kaybeden Divanyolu 1934 Şehir Rehberi hazırlanırken ikiye ayrılmış ve Atik Ali Paşa Camii ile Beyazıt Meydanı’nın arası Yeniçeriler Caddesi diye adlandırılmıştı
Bu isim sadece kayıtlarda ve tabelalarda geçerliyse de Yeniçeriliğin Divanyolu’yla ilişkisini unutmamak gerekir
Cadde boyunca eski yapılardan birinin duvarlarına kulaklarınızı dayayıp modern hayatın gürültülerinden bir an uzaklaşabilseniz bir zamanlar kazan kaldırıp Etmeydanı’ndan Atmeydanı’na yani Aksaray’dan Sultanahmet’e yürüyen öfkeli Yeniçerilerin taşlara sinmiş haykırışlarını duyabilirsiniz
Divanyolu ve çevresi büyük isyanlara yangınlara depremlere ve imar adı altında yapılan yıkımlara rağmen hâlâ İstanbul’un tarihî eser bakımından en zengin muhitlerinden biridir
BÜTÜN YOLLARIN BAŞLANGICI
Ayasofya’dan yola çıkıp Beyazıt’a kadar yürürseniz sizi önce Bizans devrinde sadece Divanyolu’nun değil bütün yolların başladığı noktayı belirleyen Million Sütunu Su Terazisi Beşir Ağa Çeşmesi ve havuzlu mini bir park olarak düzenlenmiş alandaki iki çılgın erguvan ağacı karşılayacaktır
Eğer karnınız açsa -yolumuz uzuncadır- vakit varken ileride sağdaki tarihî Sultanahmet Köftecisi’nde köfte piyaz ve irmik helvasından oluşan nefis bir yemek yiyebilirsiniz
Hemen bitişiğinde II
Mahmud’un kendisini ölümden kurtaran cariye için yaptırdığı Cevri Kalfa Mektebi yükselir
Biraz ileride karşıda Türklerin İstanbul’da inşa ettikleri ilk camilerden olan Firuzağa Camii vardır
1491 yılında yani fetihten sadece 38 yıl sonra yapılan ve Mese Caddesi’nde yeni bir başlangıca ve şehir estetiğine işaret eden bu cami küçüklüğüne rağmen orantıları bakımından klasik ölçüleri kusursuz bir biçimde yansıtır
Yine sağa geçip biraz ilerleyelim ve Hoca Rüstem Sokağı’na girelim
Buradaki Kızlarağası Mehmed Ağa Medresesi bir Mimar Sinan yapısıdır
Sağdan ilerlemeye devam ederseniz karşınıza bir Osmanlı ‘panteon’u çıkacaktır
Bir türbe çeşme sebil ve okul binasından oluşan etrafı duvarlarla çevrili etkileyici bir mekândayız şimdi
Türbe Sultan II
Mahmud için yapılmış olmakla beraber daha sonra Sultan Abdüaziz ve II
Abdülhamid ile aile fertleri de buraya gömülmüştür
Mimar Sarkis Amira Balyan tarafından yol hizasında değil geriye çekilerek yapılan Ampir üslubundaki bu türbe Divanyolu’nda modern dönemlerin başlangıcıdır ve caddenin bundan sonra nasıl şekilleneceğine belirler
Nitekim hemen sonraki bina Türbe’yle aynı hizada yapılmıştır
1860’larda Darülfünun (üniversite) binası olarak yapılmışsa da hep b
aşk
a amaçlar için kullanılan bu bina günümüzde Basın Müzesi’ni barındırmaktadır
DEĞİŞEN İSİMLER
Türbe’nin karşısında bir zamanlar büyük bir han küçük ve zarif bir cami ve KöGoogle Page Rankingülü Kütüphanesi bulunuyordu
Bugün ilk ikisinin yerinde betonarme yapılar yükselmektedir
Basın Müzesi’nin hemen yanındaki Çemberlitaş Hamamı da Mimar Sinan eseridir
Klasik hamam mimarisinin seçkin örneklerinden olan bu hamam ne yazık ki 1865’te yol genişletilirken soğukluk kısmı kesilerek kuşa benzetilir
Onun karşısındaki KöGoogle Page Rankingülü Medresesi’nin bir bölümü de yol genişletme gerekçesiyle kesilerek yok edilmiştir
Babıali Caddesi Divanyolu’nu keserek Klodfarer Caddesi olarak devam eder
Klodfarer’den sonraki caddenin adı ise Piyerloti’dir
Bu caddelerde hatıraları yaşatılan iki Fransız yazar yani Claude Farrère ve Pierre Loti Türk dostu olarak bilinirler
Loti Divanyolu’nda hâlâ ayakta duran bir evde kısa bir süre kalmıştı
Yürümeye devam ederseniz Bizans’ın meşhur meydanına Forum Konstantinos’a ulaşacaksınız
Osmanlı devrinde Tavukpazarı adını taşıyan bu meydandaki ünlü sütun şehrin kurucusu Konstantin tarafından diktirilmişti
Yangın ve depremlerde zarar gördüğü için demir çemberlerle sağlamlaştırılmıştır
Bugünkü adını bu çemberlerden alır
Tam karşısında bir zamanlar elçilerin ikamet ettiği iki katlı büyük bir han yer alıyordu
1865 yangınında harabeye dönen han Aslında Atik Ali Paşa külliyesinin bir parçasıydı
İstanbul’da yapılmış ilk mimari komplekslerden biri olan bu külliyenin camisi yani Atik Ali Paşa Camii çok önemli bir eserdir
Hemen karşısındaki medrese ise cephesi kesilerek küçültülmüştür
Tekrar sağa geçelim; çünkü Çarşıkapı’da Sinan Paşa ve Çorlulu medreseleri bizi bekliyor
Çorlulu Medresesi’nin köşesindeki sebil klasik sebil mimarisinin en güzel örneklerinden biridir
Avrupalı ressam ve fotoğrafçılar bu sebilin sağa kıvrılan Bileyciler Sokağı ve Çorlulu Medresesi’yle birlikte oluşturduğu manzaraya bayılırlardı
Çorlulu Medresesi’nin avlusu şimdi halıcılar ve nargile kahvelerince işgal edilmiş bulunuyor
Yorulduysanız burada bir fincan Türk kahvesi içebilir vaktiniz varsa nargile bile fokurdatabilirsiniz
Ama hemen karşıdaki medreseyi ihmal etmemelisiniz
İkekşi Viyana kuşatmasının ünlü kumandanı Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın yaptırdığı bu medrese Viyana kuşatmasında başarısız olunca idam edildiği için tamamlanamayan külliyenin bir parçasıdır
Divanyolu klasik dönemde Edirnekapı’ya kadar uzanırdı demiştik; ancak günümüzde Divanyolu deyince kısaca tanıtmaya çalıştığımız Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Medresesi’yle sona eren cadde anlaşılır
Bu caddedeki medreselerin hemen hepsi şimdi çeşitli vakıflar tarafından Osmanlı-Türk kültürünün yaşatıldığı mekânlar olarak kullanılıyor
Dün olduğu gibi bugün de son derece işlek bir cadde olan ve araç trafiğine kapalı tutulan Divanyolu tarihî yapıları renkli kalabalığı gürültüsü zemini sarsa sarsa geçen tramvayları ara sokakları ve kaldırımları işgal eden ‘restaurant’larıyla heyecan verici bir yaşama alanıdır
Divanyolu’nda İstanbul’un nabzını dinleyebilirsiniz
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul