Yalnız Mesajı Göster

Tarihe Yön Verenler - Tarihe Yön Verenler Hakkında...

Eski 08-16-2012   #38
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihe Yön Verenler - Tarihe Yön Verenler Hakkında...



Charles Darwin

Varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Charles Darwin , sekiz yaşına geldiğinde annesini yitirdi Çocuğunun iyi yetişmesi yolunda hiçbir şey esirgemeyen babası, başarılı ve saygın bir hekimdi Dedesi , Erasmus DARWiN , evrim konusuyla ilgilenen tanınmış bir doğa bilginiydi Entellektüel bir çevrede büyüyen Charles, okulda parlak bir öğrenci değildi Öğretmenleri arasında ona "aptal" gözüyle bakanlar bile vardı Oysa bu bakış yüzeysel bir izlenimi yansıtmaktaydı Sıkıntı, Charles'in okul programıyla bağdaşmayan kendine özgü ilgilerinden kaynaklanıyordu Hayvanlara özellikle de böceklere derin bir ilgisi vardı Daha küçük yaşında onu saran bu ilgi, ileride belirginlik kazanan üstün gözlemleme yeteneğinin itici gücüydü

Üniversitede, ilk iki yılını alan tıp öğrenimi başarısız geçti Dönemin tartışma konuları arasında, canlıların kökeni sorunu ilgilendirmekte idiAma babası umudunu tümüyle yitirmek istemiyordu; hekim olmak istemeyen oğlunu hiç değilse din adamı olmaya ikna etti Edinburgh'dan Cambridge Üniversitesine geçen Darwin, burada da teoloji öğreniminin yanı sıra böcek toplama etkinliğini sürdürdü; oluşturduğu zengin koleksiyonla bilim çevrelerinin beğenisini kazandı Bu arada Botanik ve Jeoloji derslerini de izlemekten geri kalmadı Yirmi iki yaşında üniversiteyi bitirdi; ama kilisede görev almaya eğilimi yoktu Bir rastlantı aradığı olanak kapısını ona açtı Güney Amerika kıyılarından başlayarak uzun süreli bir araştırma gezisine çıkmaya hazırlanan kraliyet gemisi Beagle'e doğa araştırmacısı aranmaktaydı Botanik profesörünün tavsiyesi üzerine Darvin’e, masraflarını kendisinin karşılaması koşulu ile , bu görev verildi Ancak genç bilim adamının, babasının desteğini sağlaması kolay olmadı 1831 yılında başlayan gezide Darwin, beş yıl süren yoğun ve çetin bir uğraşla , dünyanın henüz bilinmeyen pek çok kıyı ve adalarında türlere ilişkin fosil ve örnekler topladıGözlemsel bilgiler edindi, notlar aldıDoğa onun için tükenmez bir laboratuardıÖzellikle Gallapagos ile kuşlar üzerindeki gözlemleri, değişik çevre koşullarında türlerin nasıl oluştuğu konusunda önemli ip uçları sağlamıştıKimi türlerin çevreyle uyum kurarak sürdürdüğü, kimi türlerin ise değişen çevre koşullarında uyumsuzluğa düşerek yok olduğu izlenimi kaçınılmazdıÜlkesine döndüğünde Darvin’in yapması gereken şey , topladığı bilgileri işlemek, evrim olgusuna , kanıtlara dayalı açıklık getirmektiNe var ki, bu kolay olmayacaktıBir kez toplanan gözlem verilerinin düzenlenmesi bile yıllar alacak bir iştiSonra, evrim konusu dikenli bir sorundu; yerleşik önyargılara ters düşmek kolayca göze alınamazdı

Darwin, incelemelerinden türlerin sabit olmadığını, uzun süreli de olsa, çevre koşullarına göre değiştiğini öğrenmişti Ama "evrim" denen bu değişimin düzeneği neydi? Bu soruya yanıt arayışı içinde olan Darvin’e, 1938'de okuduğu bir kitap ışık tuttu Thomas Malthus'un yazdığı Nüfus üzerine deneme adlı bu kitap, ilginç bir tez ortaya koyuyordu: Canlılar için yaşam, bir var olma ya da yok olma savaşımıdır; çünkü, hemen her çevrede nüfus artışı beslenme olanaklarını kat kat aşmaktadır Bu savaşımda güçlüler karşısında zayıf kalanlar yok olup gider; çevresiyle uyumsuzluğa düşenler elenirken, uyum kuranlar çoğalır 19yyın acımasız kapitalizminin "laissez faire et laissez passer" (Türkçe’si: Bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler) sloganına da yansıyan bu düşünce, Darvin’in yirmi yıl sonra açıkladığı evrim kuramının özünü oluşturur: Doğal seleksiyon evrimin itici gücü, ilerlemenin dayandığı düzenektir

Evrimden ilk söz edenler ,MÖ6yy da yaşayan İyonyalı filozoflar olmuşturThales tüm nesneler gibi canlılarında sudan oluştuğunu savunmaktaydıDaha çarpıcı bir görüşü onu izleyen Anaximander'de bulmaktayız:"Canlıların kaynağı denizdirBaşlangıçta balık olan atalarımızdan bugünkü formumuza evrimleşerek ulaştık" Gene o dönemin bir başka filozofu, Herakleitus, canlıların gelişmesinde , aralarındaki çatışmanın rolüne değinirBunlardan iki yüzyıl sonra gelen antikçağın ünlü filozofu Aristoteles’te evrim düşüncesi daha belirgindirOnun görüşünde aşağıdaki ilginç noktaları bulmaktayız:

Canlıların en ilkel düzeyde kendiliğinden oluştuğu
Organizmaların basitten daha karmaşık formlara doğru geliştiği,
Canlıda organların ihtiyaca göre oluştuğu
Ancak ortaçağ teolojisinde bu tür düşüncelere yer yokturGerçek, kutsal kitaplarda açıklanmıştı Evrim düşüncesi bir sapıklıktı

Evrime bilimsel yaklaşım, Aydınlık çağının sağladığı göreceli özgür düşünme ortamını bekledi Bu alanda ilk adımı, Fransız doğa bilimci Buffon'un attığı söylenebilir Buffon, canlıların sınıflanmasına ilişkin Aristotales sistemini düzeltme ve geliştirme amacıyla çalışmaya koyuldu İlgilendiği konuların başında evrim geliyordu Fosil ve diğer kanıtlara dayanarak canlı türlerin evrimle oluştuğu görüşüne ulaşılmıştı Ama kilisenin sert tepkisiyle karşılaşınca , Buffon, "Kutsal kitapta bildirilenlere ters düşen sözlerimi geri alıyorum diyerek sessizliğe gömüldü

Ünlü İsveç botanikçi Linnaeus'un modern sınıflama yöntemine ilişkin çalışması, evrim düşüncesine destek sağlayan başka bir girişimdir Darvin’in dedesi Erasmus Darwin de , Buffon gibi, canlıların yaşam dönemlerinde edindikleri beceri veya özelliklerin yeni kuşaklara geçmesiyle evrimleştiği görüşündeydi Bu görüşü geliştiren Fransız doğa bilimcisi Lamarck ise, evrim konusunda oldukça tutarlı ilk kuramı oluşturdu Kısaca, "canlıların yaşam dönemlerinde kazandıkları özelliklerin ya da uğradıkları değişikliklerin (Bunlar çevre koşullarının etkisinde ortaya çıkabileceği gibi, organların kullanılış veya kullanılışsız nedeniyle de olabilir) kalıtsal yoldan yeni kuşaklara geçtiği " şeklinde özetleyebileceğimiz bu kuram, sağ duyuya yatkın görünmesine karşın , bilim dünyasında beklenen ilgiyi bulmadıKuramın olgusal içerik yönünden yetersizliği bir yana, bilinen kimi gözlemsel verilere ters düşmesi, benimsenmesine olanak vermiyordu Açıklama gücünü bugün de koruyan, daha kapsamlı ve tutarlı evrim kuramını Darvin’e borçluyuz1859'da yayımlanan " TÜRLERİN KÖKENİ " adlı yapıtta ortaya konan bu kuramın benimsenmesine ortam hazırdı Kısa sürede birkaç yeni basım yapan kitap, insanlığın dünya anlayışında eşine pek rastlanmayan köklü bir devrime kapı açmaktaydı Dönemin seçkin bilginlerinden THHuxley'in şu sözlerinin, çağdaşı pek çok bilim adamının duygularını dile getirdiği söylenebilir

Biz türlerin oluşumuna ilişkin, doğruluğu olgusal olarak yoklanabilir bir açıklama arayışı içindeydikAradığımızı "Türlerin Kökeni" nde bulduk Kutsal kitabın masalımsı açıklaması geçerli olamazdıBilimsel görünen diğer açıklamaları bulamıyordukDarwin kuramı her yönüyle bilimsel yeterlikte idi

Kuramın dayandığı iki temel nokta vardır :

Canlı dünyada, yeni türlerin oluşumuna yol açan sürekli ama yavaş giden değişim ;
Doğal Seleksiyon dediğimiz , evrim sürecini işler kılan düzenek
Birinci nokta, türlerin sabitliği varsayımını içeren yerleşik öğretiye ters düşmekteydiİkinci nokta , evrimin, tüm ereksel görünümüne karşın salt mekanik terimlerle açıklanabileceğini göstermekteydi

Darwin kuramının özünü oluşturan doğal seleksiyon , başlangıçtan günümüze değin , değişik eleştirilere uğramıştırBu nedenle, ilkenin öncelikle açıklığa kavuşturulması gerekir

Darvin’in evrim kuramı, gözlenebilir üç olgu ve iki ilke içerirİlk olgu, üreme biçimleri ne olursa olsun , canlıların geometrik diziyle çoğalma eğilimidirİkinci olgu, bu eğilime karşın türlerde nüfusun aşağı yukarı sabit kaldığıdırDarwin, bu iki olgudan "yaşam savaşımı" ilkesine ulaşırÜçüncü olgu, canlıların (bir türü hatta bir aileyi oluşturan bireylerin bile ) az ya da çok belirgin farklılıklar sergilenmesidirYaşam savaşımı ilkesiyle birleşen bu olgu, Darvin’e temel ilkesi olan doğal seleksiyon kavramını sunarBelli bir çevrede farklı özellikler taşıyan bireyler arasında yaşam savaşımı varsa , doğal koşullara uyum bakımından, özellikleri üstünlük sağlayan bireylerin (veya türlerin) egemenlik kurması, diğerlerinin elenmesi kaçınılmazdırEvrim sürecinin dayandığı bu düzeneğe, tüm eleştiri ve uğraşlara karşın, daha geçerli diyebileceğimiz bir alternatif bulunamamıştırAyrıntılarında kimi değişikliklere uğramakla beraber, kuramın sürgit Darvinci kalmayacağını bir belirti ortada yoktur

Alıntı Yaparak Cevapla