Konu
:
Tufan Ve Nuh'un Gemisi / Tufan Ve Nuh'un Hakkında Bilgiler
Yalnız Mesajı Göster
Tufan Ve Nuh'un Gemisi / Tufan Ve Nuh'un Hakkında Bilgiler
08-16-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Tufan Ve Nuh'un Gemisi / Tufan Ve Nuh'un Hakkında Bilgiler
tufan ve Nuh'un Gemisi
Tufan ve Nuh'un Gemisi
Zaman:
Efsane / İÖ 6
binyıl ortaları
Mekân:
Güneybatı Türkiye / Karadeniz?
Ve allah Nuh'a dedi: Önüme bütün beşerin sonu geldi; çünkü onların sebebile yeryüzü zorbalıkla doldu ve işte ben onları yeryüzü ile beraber yok edeceğim
Kendine gofer ağacından bir gemi yap
Ve ben işte ben kendisinde hayat nefesi olan bütün beşeri yok etmek için yeryüzü üzerine sular tufanı getiriyorum
TEKVİN 6: **17
Kitabı Mukaddes'te dünyanın tümünü boğan büyük Tufan hikâyesi Tekvin kitabının 6-9 bölümlerinde anlatılır
Tanrı yarattıklarını insanlığın günahları nedeniyle yok etmeye karar verdiğinde namuslu bir insan olduğu için yalnızca Nuh'u kurtarmıştı
Tanrı ona küçük küçük odaları olan bir eve benzeyen bir gemi yapması için ayrıntılı bir talimat verdi
Yağmurlar başlayınca Nuh ailesini ve yeryüzündeki yaratıkların her birinden birer çifti gemisine aldı
Yağmurlar toprağın tümü örtülene kadar yağdı ama sonra kesildi ve sel suları çekilmeye başladı
Gemi Ağrı Dağı üzerinde kaldı
Nuh gemiyi terk edip edemeyeceğini anlamak için kuşları salıverdi
Önce bir kuzgun ve sonra da üç kere bir güvercin gönderdi
Sonuncu kuş geri dönmeyince yeryüzünün kurumakta olduğunu ve gemiden inebileceklerini anladı
Kuru toprağa ayak basınca ilk işi bir kurban adamak oldu
Tanrı bunu kabul etti ve bir daha insanların günahları için dünyayı cezalandırmamaya karar verdi
Nuh ile bir ahit yaptı ve ona "Semereli olun ve çoğalın ve yeryüzünü doldurun" emrini verdi (Tekvin 9:1)
Yeryüzündeki bütün hayvanlara insanlar bakacaktı ve bu ahdin işareti olarak Tanrı gökyüzüne gökkuşağını yerleştirdi
Nuh'un Gemisi'nin Aranması
İnsanlar çok eski çağlardan beri Nuh'un gemisinin oturduğu dağ tepesini aramışlardı
Zamanımızda bile geminin kalıntılarını bulmak için seferler düzenlenmiştir ve Yakındoğu'da seçilecek pek çok dağ vardır
Bunlardan biri Irak'ta (eski Mezopotamya'da) Kerkük yakınlarında eskiden Nısır Dağı olarak anılan Pir Ömer Gudrun'dur
Burası Zagros Dağları'nda eski Asur ülkesinin doğusundadır
Yine gözde yerlerden biri Van Gölü doğusundaki yüksek dağlardır
Asur İmparatorluğu zamanında (İÖ yaklaşık 9-7
yüzyıllar) burası Urartu krallığıydı (bu adla Kitabı Mukaddes'teki Ararat adının benzerliğine dikkat ediniz)
Bu sıradağların en yüksek tepesi olan Masis Dağı da zaman zaman Nuh'un gemisinin arandığı yerlerden biri olmuştur
Van Gölü'nün güneydoğusundaki dağlar da aranmış ve kimi zaman iyimserlik dalgalarına neden olmuşsa da gemi asla bulunamamıştır
Tekvin Kitabı'ndaki Nuh hikâyesi tarihi terimlerle ifade edilmiş olmadığı için bunda şaşılacak bir şey yoktur
Hikâye biçim olarak mitolojiktir
Kendisine tapanlarla doğrudan doğruya konuşan bir Tanrı imajını korumaktadır
Tanrı "tek ve mutlak" olarak tanımlanmıştır ama her nasılsa insan karakterlidir ve o dönemin diğer Yakındoğu halklarının Tanrılarından pek farklı değildir
Tufanın İzlerinin Araştırılması
Büyük bir Tufan ve sonra dünyaya yeni bir hayat getirmek üzere oradan sağ çıkan kahramanın hikâyesi Güney Amerika'dan Avustralasya'ya ve Akdeniz' den Mezopotamya'ya kadar eski mitolojilerin çoğunda görülür
Yunan Tufan kahramanının adı Deucalion'du
Nuh gibi o da karısıyla bir gemi yapmış içini hayvanlarla doldurmuş ve yok olmaktan kurtulmak için denizlere açılmıştı
Eski Mezopotamya'da Tufan kahramanı çeşitli dönemlerde Ziusudra Atrahasis ve Utnapiştim adlarını almıştır
Tevrat'taki Nuh hikâyesine en çok benzeyen bu Mezopotamya efsanesidir
Brİtish Museum'dan George Smith **73'te Gılgamış Destanı'nı yayınlamıştır
Uruklar'ın bu efsane kralı yakın dostu Enkidu'yla bir çok serüven yaşar
Enkidu ölünce çok üzülen Gılgamış karısıyla beraber Tufan'dan sağ çıkan ve Tanrılar'ın ölümsüzlük bağışladığı atası Utnapiştim'den ebedi hayatın sırrını öğrenmek üzere yola çıkar
Utnapiştim'in hikâyesi ayrıntılı olarak anlatılır ve Tanrılar'ının çokluğu dışında Tevrat'ın Nuh ve Gemisi hikâyesinin benzeridir
1920'li yıllarda İngiliz arkeolog Leonard Woolley Tevrat'ın patriyarkı İbrahim'in doğum yeri olan güney Mezopotamya'daki Ur kentinde kazı yapmıştır
Woolley Ur'da Tufan'ın kanıtlarını bulduğu telgrafıyla Londra'da büyük bir heyecana neden olmuştu
Ama yazık ki aradığını bulamamıştı ve Güney Mezopotamya ovasındaki diğer yerlerde kazılar yapan sonraki arkeologlar da herhangi bir şey bulamadılar
Arkeologlar buralarda çanak çömlek mezarlar ve binalarla yerleşim izlerinin altında ve üstünde suyla getirilmiş kalın alüvyon katmanları bulmuşlardı
Ancak bu alüvyon katmanları yerleşim bölgelerinin belirli alanlarındaydı ve hiçbir zaman tümünü örtmemişti
Bunlar Tufan'ın olmasa da Sümer ve Akad ülkesinin büyük nehirleri olan Fırat ile Dicle'nin yerel taşmalarının kesin kanıtlarıdır
Mezopotamya'nın bütün kentleri zorunlu olarak bu nehirlerin ya da onların kollarının birinin boyunca kurulmuşlar ve nehirler yerleşim birimlerine hayat verirken taşkın tehlikesi de getirmişlerdi
Eğer nehrin yukarısında Suriye ya da Türkiye'de aşırı yağışlar olmuşsa ya da karlar dağlarda çok çabuk erimişse o zaman bu büyük nehirler taşar ve çevrelerindeki küçük yerlere büyük zararlar verirdi
Bu gibi durumlarda bir taşma izi beklenen bir şeydir
Günümüzde güneyde pek çok eski yerleşim birimi artık çöllerde kalmıştır
Bunun nedeni zamanla nehirlerin yataklarını değiştirmiş olmasıdır
Arkeologlar ve tarihçiler uzun yıllar boyunca Tufan'ın özellikle de çok şiddetli olan böyle bir taşkının halkın belleğinde kalmış anısı olduğunu kabul etmişlerdi
Bu anı Hz
İbrahim klanıyla Ur'dan Kenan İli'ne taşınmış ve yeni anayurtlarında taze ve tektanrılı bir biçim verilmiş olabilir
Tekvin'deki yazılı hikâyenin sözlü geleneği yüzyıllar boyunca usta hikayecilerin dillerinde dolaşmış olabilir
Tevrat metnindeki tutarsızlıklar da bu kaynakların her ayrıntıda fikirbirliği içinde olmadıklarını göstermektedir
Karadeniz mi Taştı?
William Ryan ve Walter Pitman adlı iki Amerikalı bilimadamı yeni ve gayet ilginç bir kuram ortaya atmışlardır
Bunların ikisi de özellikle Karadeniz'le ilgilenen jeofizikçilerdir
Onlara göre Büyük Tufan Karadeniz'de İÖ 6
binyılda gerçekten olmuş çok büyük bir âfettir
Karadeniz o zamanlar şimdi jeologların Yeni Euxine Gölü adını verdikleri bir tatlı su gölüydü
O sıralarda yüzeyi deniz düzeyinin 150 metre altındaydı
Buzul çağı sonunda buzdağlarının erimesi dünyanın tümünde denizlerin yükselmesine neden oldu
Akdeniz (ki o da Cebelitarık Boğazı yoluyla Atlas Okyanusu'ndan beslenmekteydi) tuzlu suyunu Çanakkale Boğazı'ndan Marmara Denizi'ne boşalttı
Denizin doğusunda bir kara parçası Marmara'nın Yeni Euxine'yle birleşmesini önlüyordu
Ancak deniz yükseldikçe su bu bölgeyi ilk başlarda yavaş ve sonra belki daha büyük bir hızla aşmaya başladı
Sonra herhalde Türkiye'de çok olan depremlerden biri sırasında toprak ayrıldı ve milyonlarca ton tuzlu su günümüz Boğaziçi'ne dolup oradan da çok aşağılardaki göle dolmaya başladı
Ryan ve Pitman iki yıl boyunca bu dar kanaldan günde 10 mil küp suyun batıdan doğuya boşaldığını ve böylece kendisine bir yatak kazarak önündeki her şeyi silip süpürdüğünü tahmin etmektedirler
Bu durumda bile Karadeniz'in tümü günde 15 santim yükselecek gölün kıyısındaki düz arazi günde 15 km kadar toprak altında kalacaktır
Gölün çevresinde tıpkı Yakındoğu'nun diğer yerlerinde olduğu gibi çiftçilikle geçinen insanlar yaşamaktaydı
Bunların çoğu yükselen sulardan hayvanlarını alıp kayıklarla eşeklerle hatta gerekirse yaya olarak kaçmış olacaklardır
Dört bir yana kaçan bu gruplar Tufan'ın korkunç anılarını da taşıyacaklardı
Bu anılar zamanla kuşaklar boyu saz şairleri ve sıradan insanlar tarafından şarkı sözlerilar ve hikâyeler olarak anlatıldıkça folklora ve efsanelere dönüşeceklerdi
Kuram buydu ve bu kuram da şimdi Karadeniz'in tabanı uzaktan kumandalı kameralı denizaltı araçlarıyla araştırılarak sınanmaktadır
Kameraların gönderdiği görüntüler grubun gemisinde izlenmektedir
ilk bulgular heyecan vericidir: 91 metre derinlikte binaya benzer kalıntılara rastlanılmıştır ve bu araştırmalar sıklaştırılacaktır
İki Amerikalı bilimadamına göre Tufan efsanesinin kökeni budur
Nuh'un hikâyesi bunun bir anısı Mezopotamya destanları ikinci ve hatta Yunanistan'daki Deucalion efsanesi bir üçüncüsü olabilir
Bu fikrin kanıtlanması güçse de kolaylıkla gözardı edilemeyeceği de kesindir
Tekvin'den Tufan Seçmeleri
"Ve onu şöyle yapacaksın: Geminin uzunluğu üç yüz arşın genişliği elli arşın ve yüksekliği otuz arşın olacaktır
Gemiye ışıklık yapacaksın ve onu yukarı doğru bir arşına tamamlayacaksın ve geminin kapısını yan tarafına koyacaksın; alt ikinci ve üçüncü katlı olarak onu yapacaksın
(
)
Fakat seninle ahdimi sabit kılacağım ve sen ve seninle beraber oğulların ve senin karın ve oğullarının karıları gemiye gireceksiniz
Ve seninle beraber sağ kalmak için her yaşayan bütün beden sahibi olanlardan her nevinden ikişer olarak gemiye getireceksin erkek ve dişi olacaklar
Cinslerine göre kuşlardan ve cinslerine göre sığırlardan cinslerine göre toprakta her sürünenden her neviden ikişer olarak sağ kalmak için sana gelecekler
Ve sen yenilen her yemekten kendine al ve yanını topla ve sana ve onlara da yiyecek olacaktır
Ve Nuh Allah'ın kendisine emrettiği her şeye göre yaptı; öyle yaptı
"
Tekvin 6: 15-22
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul