Prof. Dr. Sinsi
|
Mısır İnisiyasyonu-1 İlk Adım / Mısır İnisiyasyonu-2 İsis Mabedi
Bu sözün hemen ardından "Kutsal Sembol Muhafızı" "Sırlar Galerisi"nin bronz parmaklıgınuı arkasına geçip ağır ağır kapıyı kapatarak oradan uzaklaşırdı Artık aday "Sırlar Galerisi"nde yine tek basınadır Bronz parmaklıklı kapının kapanmasıyla adayın geri dönüş şansı da engellenmekteydi Artık önünde sadece tek bir çıkış yolu kalmıştı O da dibinde alevlerin bulunduğu ateş çukuruydu!  
İster istemez o anda tüm adayların aklına, az önce mabedin derinliklerinden yansıyan şu söz geliyordu:
"Sırlar Bilimi'ne ve kudrete göz diken akılsızlar burada telef olup giderler!  "
- "Yoksa sırlarla karşılaşmaya layik olmadığımı anladılar ve beni bu yüzden ateşe atmak mı istiyorlar!  "
Zihninden böyle düşünceler geçen birçokları paniğe kapılmakta, korku içinde bağırıp çağırmaya ve kendisini buradan çıkartmaları için yalvarmaya başlamaktaydı Böylelikle işte tam bu noktada, sınavı kaybetmekte ve derhal mabedin hizmetkârlarınca bulunduğu yerden çıkartılmaktaydı Eğer cesaretini toplayıp ateş odasına doğru yürüyebilirse, aslında bütün bu olup bitenlerin bir illüzyondan ibaret olduğunu anlamakta gecikmemekteydi Çünkü uzaktan gördüğü alevlerin büyük bir bölümünün ışık gölge oyunlarıyla yapılmış görüntüler olduğunu farketmekteydi Orada bulunan gerçek alevlerin ise, rahatlıkla arasından geçebileceği kadar bir mesafede olduğunu anlamaktaydı
Adayı böylesine zor bir durumla karşı karşıya bırakmalarının iki amacı vardı:
Birincisi, yaşamın birçok alanının aynen burada olduğu gibi büyük bir illüzyondan ibaret okluğunu, bu sembolik oyunla adaya aktarmaktı Evet buradan adayın çıkartması gereken birinci ders yaşamın sadece görünenden ve zannedilenden ibaret olmadığıydı  
Bu sınavdan beklenen ikinci amaç ise; sonu ölüm bile olsa, "Sırlar Bilgisi"ne doğru yürüyüşüne devam etme kararlılığını gösterip gösteremeyeceğinin anlaşılmasıydı Bu aynı zamanda eğitmenlerine kayıtsız şartsız kendisini teslim edip etmediğinin de bir göstergesini oluşturmaktaydı Eğitmenlerine duyduğu güven bu şekilde test edilmekteydi
İşte bu kararlılıkla ateş odasına doğru yürüyebilen aday, sonunda alevlerin arasından rahatlıkla geçip, kendisini bir başka galeride buluyordu Bu galeride ise kendisini simsiyah bir su beklemekteydi Ne kadar derin olduğu ve içinde ne olduğu dışarıdan anlaşılamayan bu sudan da geçip yoluna devam etmesi gerekmekteydi
İçinde ne olduğu belli bile olmayan kapkaranlık bu sudan geçme cesareti gösterebilen adaylar için önemli bir merhale atlatılmış olmaktaydı Ama bu henüz mabede kabul edildikleri anlamına gelmiyordu Daha önlerinde geçmeleri gereken başka engeller kendilerini beklemekteydi Ne var ki, onlar henüz bunu bilmiyorlardı  
Özellikle de tüm bu zorlukların bittiği zannedildiği bir anda kendilerini bekleyen bir başka zorulu sınav belki de her şeyin sonunu getirecekti  
Zorlukların bittiği zannedildiği anda  
Önce ateş sonra da su sınavından başarıyla geçebilen adaylar, iki rahip tarafından karşılanmaktaydı Rahipler adayı alıp, kubbeli geniş bir odaya götürmekteydi Burada hizmetkârlarca banyo yapmasına olanak sağlanır, üstü başı iyice temizlendikten sonra, güzel kokular sürülen adaya, Mısır'a özgü bir modelde hazırlanmış ince keten bir cüppe giydirilmekteydi Odada bulunan son derece rahat bir yatakta uzanıp dinlenebileceğini, daha sonra Başrahip'in gelip kendisiyle görüşeceğini söyledikten sonra hizmetkârlar odayı terkederlerdi
Artık derin bir nefes alma zamanıdır  
Yorgunluk ve stresten o ana kadar bitkin düşen aday bu sükûnet ortamında rahat bir nefes alıp, yatağına serilmekteydi Geçtiği dehlizlerde gördükleri ve yaşadıkları teker teker gözlerinin önünden geçmekte ve acaba bundan sonra ne olacak diye düşünmekten de kendisini alamamaktaydı  
Bu düşünceler içinde tam içi geçip uykuya dalmak üzereyken, mabedin derinliklerinden gelen, insanda cinsellik temasını uyandıran müzik nameleriyle tekrar kendisine gelmekte ve neler olup bittiğini anlamaya çalışmaktaydı Tam bu sırada yavaş yavaş odanın karanlık bir bölümünden kendisine doğru yaklaşmakta olan bir bayanın silueti, tüm zihnini allak bullak ediyordu!?  Pembe bir tüle bürünmüş, boynunda muskası olan Sudanlı bir kadındı bu  Sol elinde bir kupa tutmakta ve adaya şehvetli gözlerle bakmaktaydı Çıkık elmacık kemekleri, kırmızı etli dudakları, loş ışıkta parlayan gözleri adayın aklını başından almak üzereydi ki, aday ne yapacağını şaşmnış bir vaziyette yerinden kalkıp ellerini yüzüne kapatıp, öylece donup kalmaktaydı Bir mabette, hele ki bir Mısır mabedinde bir kadına yaklaşmak  Olacak şey değildi  Bütün bunlar yetmiyormuş gibi kadın, adayın işini iyice zorlaştırmaya çaba sarfedermişcesine yanına iyice yaklaşarak, "Yabancı benden korkuyor musun? Sana galiplerin ödülünii, mutluluk kupasını getirdim Yorgunluğunu giderir " diyerek elindeki içki ile dolu kupayı uzatmaktaydı Aday kupayı alıp almamakta tereddüt ederken, kadın yavaşça yatağa oturup adayı süzmeye devanı ediyordu
O etli dudakların üzerine eğilenin, o bronzlaşmış omuzlardan etrafa yayılan mis gibi kokulara kendisini kaptıranın vay haline! Elini kadının eline sürdüğü ve dudaklarını o kupada ıslattığı anda, iş çığırından çıkıvermekle ve aday kendisini sarmaş dolaş halde yatakta bulmaktaydı Ama olan olup, arzusunu tatmin ettikten sonra, daha önce kupadan içtiği sıvı, adayı derin bir uykuya sevketmekte, uyanmca da darmadağınık yatağının içinde, yanlış bir şeyler yapmış olmanın huzursuzluğu içinde kendisini yapayalnız bulmaktaydı Tam o sırada, kapı açılmakta, odaya ağır adımlarla
Başrahip girmekte ve adaya hitaben şunları söylemekteydi:


Bu her şeyin sonu demekti  Ne mabetten dışarı çıkıp geldiği ülkesine geri dönebilmekte, ne de inisiyasyona devam edebilmekteydi Bu artık mabedin bir hizmetkârı olarak ölünceye kadar burada kalması anlamına geliyordu Kendisine o ana kadar sıradan bir insanın bilmemesi gereken bazı sırlar aktarılmış olduğu ve mabedin sınavlarına şahit olduğu için dışarıya çıkmasına kesinlikle müsade edilemezdi Çünkü bunları dışarıda başkalarına anlatma ihtimali vardı Ketumiyet yasası gereği artık o ömrünün sonuna kadar burada tutulacaktı Böyle bir sonuçla karşılaşabileceği kendisine daha önce defaatlarca hatırlatılmış ve o da bunu kabul etmişti Yapılacak bir şey yoktu!  Ve ne yazık ki, affedilme ihtimali de  Çünkü Mısır mabetlerinde işler affedilme, affedilmeme, ceza ya da mükâfat sistemlerine göre yürümüyordu Burada her şeyin bir karşılığı vardı ve bu harfiyen uygulanıyordu
Kayırma diye bir şey zaten söz konusu bile olamazdı  
Kurallar vardı ve bu kurallara herkes uymak zorundaydı Eğer aday, tüm bunların bir sınavın parçası olduğunu unutmayıp, duygularına bir an için yenilmeyerek kupayı eliyle itip, kadını reddetseydi, o anda ellerinde meşalelerle 12 rahip gelip onu alacaklar ve yarım daire oluşturacak şekilde dizilmiş ve beyaz giyisiler giyinmiş olan Majlar'ın tam mevcutla bekledikleri İsis Mabedi'ne görkemli bir şekilde götüreceklerdi Fakat bu sınavı atlatamayanlar, ömürlerinin sonuna kadar mabedin hizmetkârlığını yapmak kaderiyle baş başa kalmaktaydılar
Tüm bu yaşananlar aslında adayın mabede kabul töreninden başka bir şey değildi Bu törenin en önemli özelliği, adayın burada yaşadığı her sınav ve her aşama, bundan sonra geçeceği inisiyasyonun safhalarını sembolize etmesiydi Yani kısaca özetlemek gerekirse, mabette kalacağı uzun yıllar boyunca yaşayacaklarının tamamı, kısa bir özet tarzında adaya önceden sembolik bir şekilde gösterilmiş olmaktaydı Ve bütün bu tören boyunca inisiyasyonunda karşılaşacağı tüm zorluklar adaya bir sınav tarzında gösterilmekte ve ne kadar zor bir işe giriştiği kendisine aktarılmaktaydı İşte tüm bu zorlukları yenmeye göğüs germe cesaretini gösterenlerin dahil edildiği "Sırlar Öğretisi"ne, aday bu şekilde kabul edilmiş oluyordu Bu nedenle de, tüm bu yaşananlara Ezoterizm'de "İnisiyasyona Kabul Ritüeli" adı verilmektedir
|