Prof. Dr. Sinsi
|
Atatürk Ün Kurtuluş Savaşı Başarısı
Dumlupınar, Türk Milletinin Tarihinde Bir Dönüm Noktasıdır
26 Ağustos 1922 sabahı, saat 04 30:
Topçularımızın, kulakları çınlatan atışları ile Büyük Taarruz başladı
26 Ağustos sabahı başlayan saldırı, 29 Ağustos gününe kadar sürdü ve çok kanlı geçti Nihayet Yunan ordusu, aynı gün kaçmaya başladı Ama Dumlupınar da kıstırıldı
30 Ağustos 1922 akşamı, Yunan ordusunun büyük bir bölümü yok edilmişti Esirler arasında Yunan ordularının komutanı General Trikopis de vardı
Dumlupınar Savaşı, yeni bir devletin tarih sahnesine çıkışının belgesidir Gazi Mustafa Kemal, 31 Ağustos 1922 akşamı muharebe meydanında gördüğü manzarayı şöyle anlatıyor:
Yeniden bu savaş meydanını dolaştığım zaman Ordumuzun kazandığı zaferin büyüklüğü, buna karşılık düşman ordusunun uğratıldığı felaketin korkunçluğu beni çok duygulandırdı O karşıki sırtların gerilerindeki bütün vadiler, bütün dereler, bütün korunmuş ve kapanmış yerler, bırakılmış toplarla, otomobillerle ve sayısız araç ve gereçlerle ve bütün bu bırakılanların aralarında yığınlar meydana getiren ölülerle, toplanıp karargahlarımızla gönderilmekte olan sürü sürü esir kafileler, geçekten bir mahşeri andırıyordu 
Gazi Mustafa Kemal, savaşın neticesini yüce Türk Ulusu na şu sözleriyle ilan ediyordu:
Büyük ve Asil Türk Milleti, Garp Cephesinde 22 Ağustos 1922 de başlayan taarruz hareketimiz, Afyonkarahisar ı, Altıntaş, Dumlupınar arasında büyük bir meydan muharebesi halinde, beş gün beş gece devam etti
Türkiye Büyük Millet Meclisi Ordularının, yiğitliği şiddet ve sürati, Allah ın yardım etmesine sebep oldu Acımasız ve gururlu düşman ordusunun esas öğeleri, akıllara dehşet verecek katiyetle yok edildi Teşkilat ve donanım gibi gelecek ve zaferleri ve ismi, yalnız milletimizin aklından, ezeli ve ebedi imanından meydana gelen Ordularımızı, fedakarlıklara layık olarak size takdim ediyorum
En büyük kumandanından, en genç neferine kadar Ordularımıza hakim olan fikir, milletin gösterdiği vazife uğruna şehit olmaktır Milletimizin yapısındaki kudret ve ülküyü, üç buçuk sene evvel, çalışma arkadaşlarımla ifade etmeye başlayarak, dayanılmaz müşkülat içinde devam eden mücadelelerimizin neticeleri artık meydandadır
Milletimizin rey ve idaresine dayanan her işin neticesi, millet için hayır ve selamet olduğu sabit, geleceğe emindir Ve söz verilen zaferi ordularımızın elde etmesi muhakkaktır
Büyük zaferi, önce Mudanya Konferansı (3 Ekim 1922) sonra da Lozan Konferansı (20 Ocak 1922) takip eder 11 Ekim 1922 tarihinde Mudanya Ateşkes Antlaşması İsmet Paşa nın başkanlığındaki Türk heyeti ile, İngiltere (General Harrington), Fransa (General Chappy) ve İtalya (General Mobelli) delegeleri arasında imzalanır Anlaşmanın imzalanmasının ardından, 16 Ekim 1922 tarihli New York Times gazetesi şunları yazıyordu: Küçük ve sonsuza kadar uzanıyormuş gibi görünen toprak yolun nihayetindeki Mudanya kasabasına, barış antlaşmasını, Türk delegesi İsmet Paşa ya dikte ettirmeye gelen müttefik kuvvetlerinin temsilcileri, İsmet Paşa tarafından kendilerine dikte ettirilen anlaşmayı imzaladıktan sonra, rıhtımda kendilerini bekleyen gemilerine, Türk Ordusunun çaldığı hareketli bir marş eşliğinde biniyorlardı
Mustafa Kemal Cesur Bir Askerdi
Mustafa Kemal cesur ve ataktı; isabetli kararlar alan ve hiçbir zorluk karşısında yılmayan, son derece kararlı bir askerdi Savaş alanlarındaki davranış ve konuşmaları, onun bu üstün özelliklerini kanıtlardı Bu güçlü karakteri, onunla birlikte savaşan ve onu yakından tanıyan insanlar üzerinde çok büyük bir etki meydana getiriyordu Ayrıca, onunla tanışan yabancı siyasetçi ve gazeteciler, kendisine hayran kalıyorlardı
Onun cesaretini anlatmak için binlerce hatıra anlatmak ve binlerce örnek vermek mümkündür Ancak aşağıda aktaracağımız birkaç örnek, bu cesaretin boyutlarını anlamak için yeterlidir:
"Mustafa Kemal, her zaman ateş altında dolaşıyordu Askerlerin maruz kaldığı her türlü tehlikeyi paylaştığı ve etrafında yüzlerce insan öldüğü halde, ona birşey olmuyordu Bir keresinde yeni kazılan bir siperin önünde otururken, bir İngiliz bataryası üstlerine ateş açtı Top menzilini bulmaya çalışırken, gülleler de gittikçe yaklaşıyordu Vurulması, matematiksel bir kesinlik arz ediyordu Yanındakiler sipere girmesi için yalvarmaya başlamışlardı O; Hayır , diye itiraz ediyordu, Sipere gizlenecek olursam, askerlerime kötü bir misal olurum  Geride, siperde bulunanlar korku ve hayretle kendisini seyrederken, o sigarasını yakmış, hiçbir şey yokmuşçasına sakin sakin konuşuyordu Düşman topçusu menzili biraz daha yaklaştırdı Patlayan şarapnel yağmuru altında üstü başı toz içinde kaldığı halde, Mustafa Kemal e bir şey olmamıştı "
|