08-16-2012
|
#5
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kurtuluş Savaşı İle İlgili Kısa Hikayeler Anılar -Kurtuluş Savaşı İle İlgili Anılar
Gazi Mehmet Aşkının Anlattıkları
“İngiliz donanması Saroz’dan top atışları ile bize son derece ağır kayıplar verdiriyordu Böyle bir atıştan sonra, aynı, birlikte silah arkadaşım Recep Eniştemin iki ayağı kopmuş çalıların üzerinde gördüm, henüz sağ idi Yanına kadar gidebildim Onu o vaziyette görünce ağlamaya başladım Henüz ruhunu teslim etmeyen Recep Eniştem:
“Kardeşim niçin böyle ah edip aglarsin, benim cigerimi daglarsin! Allah’ in verdigine merhaba! Takbir- i Rabbani böyle imiş! Onun kazasi geri çevrilmez ve hükmüne mani yoktur Elimizden ne gelir Arzuladigim savaş yolunda oldu O saadet bana yeter! Sen sag kalirsan, anamin elini benim içinde öp! Emzirdigi sütleri helal etsin!” dedikten sonra:
“Başimi kibleye dogru çevir!” diye bildi  Ruhu çoktan uçmuştu  
“Halil, bölükte süngü hücumuna kalkmıştı, ağır bir yara alarak yanıma yıkıldı Bir mütted sessiz kaldı ve sonra: “Ahiretlik ölümüm yaklaştı, öldükten sonra cesedimi geriye götürtme, buraya ellerinle göm! Üzerimde harbediniz! Ta ki Gazilerin ayak seslerini Allah! Allah! Nidalarını rahatlıkla duyayım!” dedi ve gülerek ruhunu teslim etmişti
“Karayürek deresi’ne doğru iniyorduk: Bir akşam beni keşif kolu çıkardılar bu derenin yatağında geziniyordum Çok susamış idim Dere şırıldıyordu, mataramı doldurdum Birkaç yudum içtiğimde, içtiğim suyun tadı çok başka idi avucuma mataradan su aldığımda, matarama doğdurduğum suyun kan olduğunu anladım ”
Kocadere köyünde büyük bir sargı yeri kuruluyor Kimi Urfalı, Kimi
Bosnalı, Kimi
Azerbaycanlı, Kimi Adıyamanlı, Kimi Gürünlü, Kimi Halepli çok sayıda
yaralı getiriliyor…
Bunlardan biri Lapsekinin Beybaş Köyündendir ve yarası oldukça ağırdır
Zor nefes
alıp vermektedir Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için
komutanının elbisesine yapışır Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama
tane tane kelimeler dökülür dudaklarından
‘Ölme ihtimalim çok fazla… Ben bir pusula yazdım… Arkadaşıma
ulaştırın…’
Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur: ‘Ben…Ben köylüm Lapseki’li
İbrahim Onbaşından 1 Mecidiye borç aldıydım… Kendisini göremedim Belki
ölürüm Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin’
‘Sen merak etme evladım’ der Komutanı, kanıyla kırmızıya boyanmış alnını
eliyle
okşar Az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözü de
’söyleyin hakkını helal etsin’ olur…
Aradan fazla zaman geçmez Oraya sürekli yaralılar getiriliyor
Bunlardan çoğu
daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşüyor Şehitlerin üzerinden
çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor
İşte yine bir künye ve yine bir pusula Komutan göz yaşlarını silmeye
daha
fırsat bulamamıştır Pusulayı açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere
yığılır kalır Ellerini yüzüne kapatır, ne titremesine ne de göz
yaşlarına engel olamaz…
Pusuladaki Not
‘Ben Beybaş Köyünden arkadaşım Halil’e 1 mecit borç verdiydim Kendisi beni
göremedi Biraz sonra taarruza kalkacağız Belki ben dönemem Arkadaşıma
söyleyin ben hakkımı helal ettim ’
Siz bu olayın neresindesiniz?
|
|
|