Prof. Dr. Sinsi
|
80'Li Yıllar / 80'Li Yıllarda / 80'Li Yıllar Hakkında
Sezen Aksu'nun başkalarına verdiği her şarkının 'bir koparılma öyküsü' mevcuttur Ondan beste alanların daha sonra bu şarkıyı Sezen'den nasıl kopardığının öyküsünü anlatmaları da elzem bir durumdur Bu 'koparılma' öyküleri genelde birbirine benzer Muhakkak Sezen'in evine uğranılmıştır, Sezen tam o sırada bir beste üzerinde yoğunlaşmış haldedir, misafir sanatçımızın yanında o şarkıyı biraz mırıldanır Sezen ve elbette çok beğenilir dinleyenler tarafından Sonrası hep aynı 'Alcam, vermiycem, vercen' hikayesi 
Hangi Sezen şarkısı kime yazıldı?
Sezen şarkılarının 'koparılması'ndan önceki aşama elbette bu şarkıların 'kotarılma' anlarıdır Sezen Aksu'nun hangi bestesini neden, kimin için ve ne zaman yaptığı her zaman merak konusu olmuştur İlk bestelerinden başlayarak gerek kendi söylediği, gerekse başkalarına kaptırdığı şarkıları hakkında doğru-yanlış bir çok teori dolaşır müzik ve basın çevrelerinde En çok da bir birliktelik yaşadığı insanlar için yaptığı şarkıların hangisinin kime olduğu üzerinde kafa yorulur
- Örneğin sözlerini yazdığı ve bestesi Cenk Taşkan'a ait olan 'Dört Günlük Bir Şey'i Sinan Çetin için yazdığı söylenir
- Bir ara evli olduğu Ahmet Utlu için yazdığı bestelerinden en bilineni ünlü gazeteciyle aynı adı taşıyan 'Ahmet'tir Bu şarkı da tipik bir şekilde el değiştirmiş ve Sezen yerine Deniz Seki tarafından yorumlanmıştır Ahmet Utlu için yaptığı bir başka şarkının da 'Seni Yerler' olduğu biliniyor
- Yine aynı dönemlerde birlikte olduğu marangoz Cem Baba için yazdığı şarkınınsa 'Erkek Güzeli' olduğunda çok kimse hemfikirdir
- Ölümlerinden önce olduğu kadar öldükten sonra da Aksu'nun hayatında bir hayli önemli yer tutmuş iki müzisyeni ise hepimiz hatırlarız Bu 'erken ölüm'lerden daha erken geleni Onno Tunç'unkidir Sezen Aksu, Tunç için sağlığında da, ölümünden sonra da birçok şarkı yapmıştır Hatta Düş Bahçeleri albümü Onno Tunç'a ithaf olunan bir albümdür Son büyük Sezen hit'lerinden sayılan 'Tutuklu'nun da Onno için yazıldığı söylenir
- Aksu'nun diğer büyük kaybıysa Uzay Heparı'dır Gülümse albümünden sonra çıkan Sezen albümü Deli Kızın Türküsü'nün altında ikilinin ortak imzası vardır Bu albümdeki şarkılardan özellikle 'Küçüğüm'ün Uzay için yapıldığı bilinir
- Sezen Aksu'nun kamuoyunun yakından bildiği ilişkilerinin yanı sıra bir de gözden ırak yaşadığı birliktelikleri olmuştur Örneğin 'Sarı Odalar'ı böyle bir İzmirli işadamı için yaptığı yayılmıştır kulaktan kulağa
- Halen birlikte olduğu Önder Fırat için yaptığı son şarkı 'Şanıma İnanma' yeni albümünde yer alıyor Ancak bu Aksu'nun Fırat için yaptığı ilk şarkı değil 'İstanbul İstanbul Olalı'nın da ona yazıldığı söylenir
- Oğlu Mithat Can için yaptığı beste 'Kınalı Kuzum' son albümü Bahane'de yer alıyor
   Başkalarının hayatına
Sezen Aksu'nun besteleri sadece kendi hayatı ve kendi ilişkileriyle sınırlı değildir Diğer insanların hayatları da ona ilham kaynağı olmuştur çoğu zaman
- Artık kanlı-bıçaklı olduğu Hıncal Uluç yakın bir zaman önce gazetedeki köşesinde 'Sen Ağlama'yı ilk dinleyen kişinin kendisi olduğunu yazmıştır Amerikalı karısı Holly'den henüz ayrılan Uluç'u teselli etmek isteyen Sezen'in dilinden, hemen oracıkta 'Sen Ağlama'nın melodileri dökülmüştür
- Yasemin Penceresi programına konuk olan Gülben Ergen'in Erol Evcil'e olan aşkını gören Sezen çok etkilenmiş ve 'Sandık Lekesi' şarkısı ortaya çıkmıştır 'Adı Bende Saklı' ise şarkının sözlerini beraber yazdıkları Meral Okay'ın hayatından alınma olduğu söylenmektedir Bir de Şarkı Söylemek Lazım albümündeki 'Dansöz Dünya' şarkısı vardır ki, o da o günlerde gazetelerin birinci sayfalarına kadar çıkan haberlere göre Tarkan için yazılmış bir şarkıdır
Sezen'in entelektüel çevresi
Sezen Aksu'nun yanında her zaman entelektüel arkadaşları oldu Onlardan zaman zaman fikir alışverişlerinde bulundu, evinde ağırladı, hatta bazılarıyla ortak işler bile yaptı En önemlisi entelektüelleri yanından hiç ayırmadı, onlardan hiç vazgeçmedi
Ali Saydam'la birlikte yayımcılık yaptı
'1976'da askerdeyken televizyonda gördüm Sezen Aksu'yu ilk kez' diye anlatıyor Sezen Aksu'nun hayatına girişini Saydam, 'Sonranda öğrendim ki onun da ilk televizyona çıkışıymış 'Kaybolan Yıllar'ı dinledikten sonra onunla tanışmak istediğimi çevremdekilere söyledim, ortak dostlarımızdan Üstün Barışta bizi biraraya getirdi ' Ali Saydam'la Sezen Aksu'nun dostluğu o yıllardan beri sürüyor Hatta Dönemli Yayıncılık'tan topluca istifa edildiğinde Sezen Aksu, aralarında Ali Saydam'ın dışında Enis Batur, Ömer Madra, Sevin Okyay gibi isimlerin de bulunduğu ekibe destek çıkmak ve yayınlarının sürmesi için yalısını satmayı önerdi Ancak, ekip bir sermayedar bulmanın daha mantıklı olacağını söyledi Böylece de Sezen Aksu, Mehmet Ali Yılmaz'la temasa geçti ve Güneş Yayınları bünyesinde ekiple işlere imza attı
Ahmet Tulgar onunla son söyleşiyi yaptı
Sezen Aksu'nun imtiyaz sahibi olarak gözüktüğü tek dergi olan Boom'da yayın yönetmeniydi Aksu'nun basın patroniçeliği döneminde çok yakınındaydı, sonra da dostlukları devam etti Tulgar, Aksu'nun eviyle ilgili dekorasyon dergilerine yazı yazacak kadar yakınındaydı Hem Ulus'taki hem de Kanlıca'daki yalısının ilk gazetecisi oldu, ilk fotoğrafları bu röportajlarla basına yansıdı Bu dostluk 2000 yazında Milliyet'teki röportajla sekteye uğradı, dört sene sonra Berlin'de barıştılar
Ahmet Altan sesini geri getirdi
Gazeteci-yazar Ahmet Altan'ın Sezen Aksu'nun hayatındaki rolü epey önemli Zira, sesini geri kazanmasını Altan'a borçlu Aksu'dan dinleyelim: 'Ahmet Altan 'Alexander Tekniği diye bir kitap var' dedi Adam çok hüzünlü bir şey yaşıyor, sahneye çıktığı anda kilitleniyor Ben bu kitabı getirttim yurtdışından Adam aynalarla çevirtiyor odasını ve şarkı söylerken ya da konuşurken vücuttaki organize hareketlerin nasıl bozulduğunu aynalardan izliyor Çözdüm ben bunu Allah vergisi, o kadar güçlü bir sesim var ki en olmayacak durumlarda şarkı söyledim '
Sevin Okyay onun için kitap çevirdi
Dostlukları birlikte çalıştıkları Güneş Yayınları dönemine dayanan Okyay, ileriki yıllarda Sezen Aksu'ya Alexander Tekniği kitabını çevirdi Her zaman da Sezen Aksu'nun yakın dostu olarak kaldı Hatta Hıncal Uluç'la Aksu'nun son polemiğinde, Radikal'e Sezen'i savunan bir yazı yazmıştı Aradığımız Sevin Okyay, Aksu için 'Sezen Aksu benim için, beni duygulandırmasının yanı sıra dönem dönem hislerime de tercüman olmuş iyi bir şarkıcı anlamına geliyor' yorumunu yaptı
Pakize Barışta'yla feci bir kavga etti
Eskiden Sevin Okyay, Pakize Barışta'nın ağabeyiyle evliydi Pakize Barışta da 10 parmağında 10 marifet olan bir kadın Şimdi gazetem net'i yönetiyor ve reklamcı Üstün Barışta'yla evli Üstün Barışta için Sezen Aksu 'Ustam' diyor Hatta, 'Alaturka' klibini de o çekti Barışta'nın bir başka özelliği de bir dönem Oğuz Atay'la evli olması Bu konu, yıllar öcne Güneş Yayınları'nın reklam filmi çekilirken Aksu'yla Barışta arasındaki gergin tartışmada da gündeme gelmişti Pakize Barışta 'Sen bu gözaltlarımdaki şişliği ne olduğunu biliyor musun, bunlar Oğuz Atay'la evli kalmış bir kadının gözaltları' mealindeki sözlerle Aksu'ya çıkışmış ve büyük kavga çıkmıştı Ancak, dostlukları bugün hala sürmektedir Hatta pek çok Sezen şarkısında onun sözlerine rastlamak mümkün Barışta'ya 'Sezen Aksu sizin için ne anlam ifade ediyor?' diye sorduk ve şu cevabı aldık: 'Şefkat  Bence Sezen gerek müziğiyle, gerek davranış diliyle, bize gönderdiği samimiyetiyle, safiyet ve sadakatten oluşan bir 'şefkat'i ifade ediyor İnsanının ve toplumunun kültürel mirasını da değerlendiren kollayıcı-koruyucu bir şefkat bu Sezen'in sesi ve nefesi, içimizdeki en kuytu odalarda saklı duyguların ifadesi sanki Söyleyemediğimiz ama söylemek istediğimiz her şey onun sözcükleriyle ve şarkılarıyla hayata geçiyor adeta Sezen, acılarımızdan, kederlerimizden, arzularımızdan, bazen de dalgacılığımızdan, dilin en gündelik özelliklerini kullanarak şarkılar yapıyor O şarkıları çok seviyoruz, 'biz de tam böyle hissetmiştik' diye düşünüyoruz Hayatın içinde tüketilen en sıradan kelimelerle, en sıra dışı duyguları anlatan ve hepimizin hayatlarına dokunan şarkılar yazabiliyor, o bir yaratıcı çünkü Yaratıcılar da en sıradan ayrıntıları ve sözcükleri bile bir büyüye çevirebilirler! Sezen'in son albümü Bahane'yi dinliyorum şimdi Çığlık yok, drama yok, olgun bir fısıltı gibi  Şehrin duvarlarına, odaların duvarlarına, içimizdeki odalara, kocaman kocaman resimler yapıyor sanki, bildiğimiz hayat resimleri işte  '
Ali Bayramoğlu'yla aşk yaşadı
Eski akademisyen ve köşe yazarı olan Ali Bayramoğlu'yle Sezen Aksu bir dönem aşk yaşamıştı Magazin basınının arşivine göre Aksu'nun adı daha önce, Yeni Yüzyıl'ın yazı işleri müdürü Gürsel Göncü'yle anılmıştı Ancak daha sonra aynı hafta içinde iki kez Ali Bayramoğlu ile yemeğe çıkınca basına şu açıklamayı yapmıştı - o zamalar gazetecilerle konuşurdu çünkü: 'Ben açık konuşan biriyim Evet, Ali Bayramoğlu ile ciddi bir arkadaşlığımız söz konusu İki gece yemeğe çıktık Yanımızda ortak dostlarımız vardı İzin verilirse ve 'Bastık  yakaladık' teröründen fırsat bulursak birbirimizi tanıyacağız ve bu konuda en kısa zamanda bir açıklama yapacağız ' Kısa süre sonra ayrıldılar
Enis Batur'un ardından 'Derlemeci' dedi
Gergedan dergisi bitmiş, Argos'un sahibi Mehmet Ali Yılmaz, Sezen Aksu da yönetim kadrosuna dahil, Ömer Madra, Enis Batur, işte o ekip hep birlikte yayıncılık yapıyorlar O zamanlar şair-yazar Enis Batur, Figen Batur'dan ayrılmış, hala eşi olan ressam Fatma Tülin'le de aralarının soğuk olduğu bir dönem Enis Batur'un Güneş Yayınları'ndan ayrılmasından sonra Sezen Aksu'yla aralarında kısa bir dönem aşk başlar Aksu, daha sonra Enis Batur için 'Ben Murat Belge'den öğrendim, Enis yazar değil, derlemeciymiş zaten' diye konuşur arkadaş çevresinde
Murat Belge onu ilk dinleyen aydın oldu
Popüler kültürden korkmayan bir sosyalist entelektüel olan Murat Belge, nasıl zamanında Birikim dergisi için Orhan Gencebay'la söyleşi yaptıysa, Sezen Aksu'yu da hiçbir kaygı taşımadan dinleyen ilk aydın olur Daha sonra yakın arkadaş olurlar ve bir dönem çok sık görüşürler Aksu, Belge'nin kendisine verdiği destekten dolayı hala minnettardır
Selim İleri'yle 80'lerde arkadaş oldu
Selim İleri'yle Sezen Aksu'nun ilk karşılaşmaları 80'li yıllara denk düşer Hümeyra'nın Yıllar Sonra albümüne ismini veren şarkının sözleri İleri'ye aittir ve Sezen Aksu bu şarkıyı birkaç yıl sonra kendi albümünde söylemek ister Her ne kadar Hümeyra'nın yorumundan bir hayli uzak bir yorum olmuşsa da Aksu-İleri dostluğunu pekiştiren bir şarkı olmuştur 'Yıllar Sonra ' İleri ayrıca, sahipleri arasında Aksu'nun da bulunduğu Argos dergisini kısa bir süre yönetmiştir
Deniz Türkali onu Cihangir'e tanıttı
Çok iyi arkadaşlar Dostlukları çok eskiye dayanır Hatta can dostu tanımı bile uygundur Kızı Zeynep Casalini bir ara Sezen Aksu'nun vokalistiydi Deniz Türkali, Sezen Aksu'ya Cihangir Cumhuriyeti'nin yollarını açan kişi aynı zamanda Önce 5 Kat, sonra da Leyla'yı işleten Türkali, onu Yıldırım Türker'le tanıştırdı
Yıldırım Türker'e söz yazarı olarak iş verdi
Her şart altında Kraliçesi Sezen Aksu'yu savunan Radikal yazarı Yıldırım Türker, onun için pek çok övgü dolu yazı da kaleme aldı Hatta bu yazılardan birinin Sezen Aksu imzasıyla yayımlanan 'Hıncal sen bir zalimsin  ' olduğu da konuşuldu 'Ablan Aşktan Öldü', 'Bir Kış Masalı' ve altına her nedense kendi adını koymadığı 'Yaz (Doya Doya Seviş Benimle Hadi)' şarkılarının sözlerini yazdı Türker Son albümüne isim veren 'Bahane' şarkısının da de sözleri ona ait Bir ara, Türker'le Aksu'nun birlikte fotoğraflarını basan Star gazetesi, ikilinin aşk yaşadığını iddia etmiş, o zamanlar dazlaklarla sevgili olan Aksu'ya da zamanında uzun saçlı olan Yıldırım Türker'i yakıştırınca 'bu sefer dazlak bulmadı' demişti Ancak ikisinin de tercihlerini bilenler tabii ki bu haberi bir fars olarak yorumladı
Gani Müjde ve Tekin Aral'la aynı mizah dergisinde yazdı
Sezen Aksu'nun yolunun memleketimizin mümtaz mizahçılarıyla ilk kesişmesi, 70'li yılların mizah efsanesi Gırgır dergisi sayesinde oldu Aksu'nun ilk yazıları Gırgır'ın kendisinde değil ama derginin yaratıcıları Aral kardeşlerden Tekin Aral'ın, 70'li yılların sonlarına doğru Günaydın gazetesi için hafta sonu mizah eki olarak hazırladığı Laklak dergisinde yayınlandı Onun 'Minik Serçe' imajının yerleşmesine vesile olan yazılardı bunlar Bunda bir serçenin gövdesine kondurulmuş kocaman kulaklı bir Sezen karikatürünün de etkisi olduğu inkar edilemez (Belki artık hayal meyal hatırlıyoruz ama Sezen'in bir zamanlar kepçe kulakları vardı ) Sanatçı, genç kızlık dönemlerinde bir kız arkadaşıyla ortaklaşa açıp işlettiği kuaför dükkanında yaşadıklarını her hafta ballandıra ballandıra anlatarak, mizah ve mizahçılarla olan bağlarını ilk olarak Laklak'ta oluşturmuştu Aksu'nun Oğuz-Tekin Aral kardeşler dışında Laklak aracılığıyla tanıştığı bir başka mizahçı, derginin editörü Gani Müjde'ydi Müjde, daha sonra Sezen Aksu-Uğur Yücel Şov'u yazacaktı
Şener Şen ve İlyas Salman'la müzikallerde oynadı
80'li yıllarsa ülkemize sadece askeri darbeler değil aynı zamanda 'Müzikal' darbeler de getirmişti Peş peşe sahnelenen müzikallerden çok azı iş yaptı Bunlar arasında 1981 yılında Aziz Nesin'in bir romanından uyarlanan Gol Kralı Sait Hopsait de yer alıyordu Sezen Aksu bu müzikalde bir başka mizahçı İlyas Salman ile başrolü paylaşması için yapılan teklifi kabul etmişti 1982 yılındaysa Sezen Aksu Aile Gazinosu adlı müzikal perdelerini açıyordu Müzikalde yedi ayrı tipi canlandıran Aksu, Şener Şen ile aynı sahneyi paylaştı Şener Şen o günlerde henüz Muhsin Bey olmamış ve insanların Süt Kardeşler, Tosun Paşa ve Hababam Sınıfı gibi filmlerden komedyen olarak hatırladığı bir oyuncuydu Aksu'nun Şener Şen'le olan bağları o günden bu yana hiç eksilmedi Sanatçı son olarak, Şen'in İkinci Bahar dizisinde konuk oyuncu olarak katılmıştı
Uğur Yücel'den hiç ayrılmadı
Uğur Yücel Aksu'nun her daim en gözde 'komik adam'ı olageldi Çok kere birlikte sahneye çıktılar, aynı şarkıyı söylediler, aynı filmde oynadılar 90'lı yılların başında kendi adlarını taşıyan Sezen Aksu-Uğur Yücel gösterisini önce Oba restaurant'ta daha sonra da halka 'götürülmüş' versiyonuyla Bostancı Gösteri Merkezi'nde sahneye koydular Aradan geçen 6-7 yılın ardındansa 1997 yılında Kakara Kikiri Show'u yaptılar Hatta bu şovda Uğur Yücel'in söylediği 'Yalnızlık Senfonisi' yıllarca unutulmadı İkilinin en son birliktelikleri Uğur Yücel'in yönettiği Show TV dizisi Alacakaranlık'ta oldu Aksu'yu, dizinin geçen sezondaki birkaç bölümünde Tahir Kemal rolündeki Yücel'in eski sevgilisi Alev rolünde izledik
Cem Özer'in sürpriz nikahında hazır bulundu
Güldürmek konusunda ismini saymak abesle iştigal olsa da Cem Özer'in de yolu sık sık Sezen Aksu'yla kesişmiştir 80'li yıllardaki Şan müzikholünde sahneye konan bazı oyunların kadrosunda yer alan Cem Özer'in, bu sayede Sezen'le aynı anda sahne üzerinde bulunmuşluğu olmuştur Özel TV kanallarının yayına geçmesinin ardından Laf Lafı Açıyor adında bir talk show sunmaya başlayan Özer'in program orkestrasında sahne alan Yıldız Tilbe ve Zeynep Cassalini gibi isimler daha önce Sezen Aksu'nun vokalistliğini yapmıştı Cem Özer'in Esin Maraşlıoğlu'yla 'güya' sürpriz nikahında da Aksu hazır bulunanlar arasındaydı En son olarak Sezen Aksu, bugünlerde sinemalarda gösterime giren Eğreti Gelin filminin müziklerine imza attı Filmde bildiğimiz gibi Özer'in yeni eşi Nurgül Yeşilçay oynuyor
Beyazıt Öztürk'le Sevgililer Günü'nde sahneye çıktı
Yıllardır istikrarlı bir şekilde Beyaz Show'u sunan Beyazıt Öztürk, bundan birkaç yıl önce programına konuk olarak katılanlara bir defter imzalatıyordu Toplanan imzaların hedefi Sezen Aksu'nun Beyaz Show'a katılmasını sağlamaktı Yıllardır hemen hiçbir programa katılmayan Aksu, Beyaz Show'a da katılmadı Ancak Beyaz'a daha büyük bir ödül vererek geçtiğimiz yıllarda Sevgililer Günü'nde onunla birlikte sahneye çıktı Böylece hem Beyaz Sezen'le ortak bir şeyler yapma emeline ulaştı, hem de Sezen Aksu 'birlikte sahne aldığı komik adamlar' listesine Beyaz rengini de eklemiş oldu
Ata Demirer'in yıldızı parlayınca onu da kapıverdi
Sezen Aksu'nun en son 'Sevgililer Günü partneri' Ata Demirer oldu Son yıllarda, özellikle Avrupa Yakası'ndan sonra en popüler komedyenlerin başına yerleşen Demirer geçtiğimiz 14 Şubat'ta Sezen'le aynı sahneyi paylaşarak bir geleneğin de sürmesini sağladı Bu yakınlaşmada Avrupa Yakası'nda Demirer'in annesini canlandıran 'efsane kadın' Hümeyra'nın da rolü olduğu söylenebilir Çünkü Hümeyra ve Aksu'nun uzun yıllardır yakın arkadaş olduğu biliniyor
Cem Yılmaz'ı da boş bırakmadı
Sezen Aksu geçtiğimiz hafta sonunda Demet Akbağ, Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan'la birlikte Hakkari'de depremden zarar görenler için aynı sahneyi paylaştı Geceye damgasını vuran isimse 'dominant komik karakter' Cem Yılmaz oldu Gecenin en büyük özelliği, son 10 yılın en çok 'iş yapan' iki erkek komedyeninin birden Sezen Aksu'nun listesine eklenmesiydi Bir başka 'güldüren adam' Okan Bayülgen de geçen sene Aksu'nun fasıl heyetine dahil olarak sahnede şarkı söyledi
(26 02 2005 tarihli Akşam Cumartesi'den)
posted by S A B at Cuma, Kasım 11, 2005 0 comments
10 Kasım 2005
Manifesto
"Dinleyiciyle ilişkiyi oldum olası biraz baba-kız ilişkisine benzetmişimdir Ne kadarının korku, ne kadarının sevgi olduğunu uzun süre kestiremezsiniz, babanızın gözüne girmek için onun istediği gibi olmakla, işinizin size söylediği arasında gelip giderken  
Bir yandan onun onayını istersiniz, bir yandan doğanız gereği, daha hızlı yürümek  Korku aradan kalkıncaya kadar gelip gidip yolumuzu keser Halledilmesi hiç de söylendiği kadar kolay değil
Salih Ecer'in Deliveren'i elime geçtiğinde üçüncü şahısların gözündeki önemden bütünüyle feragat edebilecek kadar özgürlüğün asla mümkün olmadığını iyice hissettim
37' sıcaklıktan birdenbire dünya üstüne fırlatılıveren bir çaresiz fani olarak kendi işbirlikçiliğimi de esefle kabul ettim Tamamen teslim olmayı büyük ihtimalle yediremediğimden ya da kalbime ihanet saydığımdan bir cesaret makyajı sildim Deriyi kaldırabilir miyim, onu ben de bilmiyorum
Bu durumda hayatı bir ikinci halden geçirebilme şansı verip katlanabilir (?) kılan yeteneklerim için Tanrı'ya şükranlarımı sunarım "
_Sezen Aksu_
(Deliveren, albüm leaflet'inden)
posted by S A B at Perşembe, Kasım 10, 2005 0 comments
Las Musicas de Turquia
İspanya’da Türk müziğine ilgi artıyor Sezen Aksu ve Türk gruplarının Temmuz ayında İspanya’da düzenlenen ‘La Mar de Musicas’ festivali kapsamında verdikleri konserlerle başlayan bu akım, ‘Turquia’ albümüyle sürüyor Geçen Temmuz ayında İspanya’nın Cartagena kentinde düzenlenen ‘La Mar de Musicas’ festivali kapsamında konserler veren Sezen Aksu, Mercan Dede, Baba Zula gibi Türk müzisyenlerini İspanyollar unutamadı
Festivale katılan Türk sanatçıların eserlerinden derlenen yeni bir albüm, İspanya’da piyasaya çıktı Festivalden bir ay sonra çıkarılan ‘Las Musicas de Turquia’ adlı albüm İspanya’da şimdiye kadar 10 bin sattı Güney Amerika ülkelerinde de dağıtımı yapılan albümün satışlarının yükselmesi bekleniyor Kapağında Atatürk’ün ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ özdeyişi yazılı olan albüm, sanatçılarımızın Latin ve Akdeniz müzik pazarında sesini duyurmalarını sağlayacak İngiliz müzik yazarı Simon Broughton’ın her şarkıcı ve grupla ilgili tanıtım ve yorumlarına yer veren bir sunumun da yer aldığı ‘Las Musicas de Turquia’nın 48 sayfalık kitapçığında, Türkiye haritası üzerinden, grupların hangi bölgelerden geldiği de anlatılmış  
ALBÜMDEKİ İSİMLER
1- Orient Expressions (Ehmedo)
2- Sezen Aksu (Pişman Olduğun Zaman)3- Ö Faruk Tekbilek (Lachin)
4- Mercan Dede & Secret Tribe (Nar-ı Ney)
5- Kudsi Ergüner (Mediterranien)
6- Aynur (Bexo)
7- Oojami (Identity)
8- Burhan Öçal and Trakya All Stars
9- Babazula (Kısaltmalar)
10- Kardeş Türküler (Mirkut)
11- Erkan Oğur - Djivan Gasparyan
12- Harem (Virtual Voices)
posted by S A B at Perşembe, Kasım 10, 2005 0 comments
Aşk ile Allah Allah!
TİM'in açılışında konser veren Sezen Aksu, hareketli bir şarkı seslendirirken zeybek oynamaya başlayınca, olanlar oldu! Kollarını iki yana açan Minik Serçe'nin sağ göğsünün ucu göründü Başına gelenlerden habersiz şarkısını söyleyip, dans etmeyi sürdüren Aksu'nun bu görüntüsü barkovizyondan tüm salona yansıdı
Türk Sineması'nın duayeni Türker İnanoğlu'nun 2 bin kişilik dev sanat ve eğlence merkezi, önceki gece ilk konuklarını ağırladı Renkli açılış; iş, sanat ve medya dünyasının ünlülerini buluşturdu
Renkli gece, kırmızı halılar, koltuklar ve kadife perdelerle döşeli antik tiyatro tarzındaki ana salonda; atv anchorman'i Ali Kırca'nın sunum konuşması ve Türker İnanoğlu'nun katkıda bulunanlara teşekkürüyle başladı Yılmaz Erdoğan ve Demet Akbağ'ın ardından sahneye 'CMYLMZ 2005' adlı gösterisiyle çıkan Cem Yılmaz, davetlileri kahkahaya boğdu Pop müziğin divası Sezen Aksu ise görkemli açılışa hem şarkıları hem de esprileriyle damgasını vurdu
(10 11 2005 tarihli Sabah Günaydın'dan)
posted by S A B at Perşembe, Kasım 10, 2005 0 comments
Hadi indir bakalım -12-
- Oh Oh : (Club Mix)
- Oh Oh : (Full Vox Remix)
- ***** Kader : (Club Mix)
- Susma : (Aşkın Nur Yengi, Vokal: Sezen Aksu)
- Ayıpsın : (Aşkın Nur Yengi, Vokal: Sezen Aksu)
- Bırak Seveyim : (Nazan Öncel, Vokal: Sezen Aksu)
- Aldatıldık : (Rengin)
- Yanıyom Ölüyom : (Rengin)
posted by S A B at Perşembe, Kasım 10, 2005 0 comments
Böyle bir kadın 
Fazla gösterişli sevgi sözcükleri hep yapmacık gelmistir bana  
Erkeklerin en fazla ne kadar sevilebileceğini tahmin edemediğimden,
ağlayan, yas tutan, hatta ağıt yakan ‘terk edilen kadın figürünü’ kabul edemedim uzun süre  
Sezen’in ağzından çıkan her ağıt, duam oldu bugün  
Bir kadın en çekici böyle acı çekebilir  
Ve sen, ağzının suları akarak dinlersin bu haykırışları  
Benzer bir acıda kavrulmayı dilersin!
Karşına çıkan erkeklerde en ufak bir rol kabiliyeti ararsın,
Sezen’in yazdiğı aşkları sahnelemeye hazırlanırken  
Kandırılmak istersin, aldatılmak, unutulmak, dayanamamak;
gitmesini istersin, kesmesini, kırmasını, ağlatmasını  
Bir kadın en dokunulmaz böyle ağlayabilir 
'Tüm dünya onun olsun’lar, ‘önemli olan onun mutluluğu olsun’lar  
‘Ben her şekilde seni sevmeye devam edicem’ler,
ve ‘seni hiç unutmayacağım’lar  
Bir kadın en mutlu böyle acı çekebilir  
Kıskanırsın  Lanet edersin kendine;
“ben de kadın mıyım?” diye  
Gerçek bir kadın olabilmek için,
acını da tüm ihtişamıyla sergileyebilmelisin  
Önce kendinden saklandığın yerden çıkmalı, sonra tüm korkularını sobelemelisin  
Gerçek bir kadın olabilmek için,
gebermelisin aşkından!
Bir kadın en genç böyle tarihe geçebilir 
(Ekşi Sözlük'ten Kırmızı tuborg)
posted by S A B at Perşembe, Kasım 10, 2005 0 comments
Show dünyası Top 10
28 Ekim-03 Kasım tarihlerinde, 28 TV kanalında ve yazılı basında en fazla haberi çıkan isimlerde Sezen Aksu 69 haberle 4 sırada yer aldı Show dünyasındaki sıralamada Hülya Avşar beş haftadır zirveyi kimseye bırakmıyor Hülya Avşar 113 haberle ilk sırada yer alırken, O'nu 82 haberle Tarkan ve 70 haberle Gülben Ergen izliyor Kardelenler projesi için yoğun günler geçiren Sezen Aksu yorgunluğunu dinlenerek atıyor ve 69 haberle dördüncü sırada yer alıyor Beşinci sırada 66 haberle köşe yazarlığı yapmaya başlayan İbrahim Tatlıses var En çok haberi çıkan ünlüler listesinde ilk 5'ten sonra sırasıyla 55 haberle Sibel Can, 53 haberle Seda Sayan, 45 haberle Mehmet Ali Erbil, 44 haberle Ajda Pekkan ve 44 haberle Okan Bayülgen yer alıyor
posted by S A B at Perşembe, Kasım 10, 2005 0 comments
07 Kasım 2005
Git, git, git  me dur ne olursun
"madem ki istiyorsun öyleyse durma git
beni düşünme rahat ol yalnız kalabilirim
sen de bilirsin hiçbir acı sonusuza dek sürmez
hatta her an yeniden sevebilirim
olmazdı ben de biliyorum haklısın haydi git
korkma seninle gerçekten dost olabilirim
aslında ben de uzun zamandan beridir sana
ayrılmak istediğimi söylemedim haydi git
git, git  
"  İnsana böyle bi efelik gelir ilk önce Daha doğrusu, yani, hepimiz bildiğimiz halde ilişkilerdeki iktidar mücadelesini; kendimize yeniliyoruz, aynı numaraları döne döne yapıyoruz Yani, o karşısındakini tartıyo o sırada Yani, ben çok yaptım da Bi sallıyosun, bi gidiyo Bırakınca, işte o zaman çok fena oluyor Peki diyip giden bütün oyunu bozuyo Ondan sonra " me" demesi, dünyanın en onur kırıcı şeyi Yani, nereden çeviriceğini, ne dümen yapıcağını, şaşırıyo insan onun için ben artık değiştim yani direk "gitme, otur" diyorum ya, "şimdi napıcan?" diyorum Hani gitcen de ne olucak, başka bişey mi olucak? yine de tabi bu şarkılar çok şiddetli bi aşk sırasında yazıldığı için, acayip bir gerçeklik Ama kan, cinayet yani, ortalığı kan Tabancayla kovaladım adamı Evet, yemin ediyorum İçi boştu gerçi ama, tabancayla kovaladım Uzun namlulu smith wesson Benden büyük tabanca Levent sokaklarında Naapsın? O da dünya değiştirdi  "
  me dur ne olursun
gitme kal yalan söyledim
doğru değil ayrılığa daha hiç hazır değilim
aramızda yaşanacak yarım kalan bir şeyler var
gitme dur daha şimdiden deliler gibi özledim
ikimiz için de doğru olan böylesi git
inan bana sandığın kadar üzgün değilim
içimde yepyeni bir hayata başlamanın
sevinci ve heyecanı var artık git
posted by S A B at Pazartesi, Kasım 07, 2005 0 comments
Sezen Aksu ile Tarkan el ele
Müzik sektörünün 2005 yılı için şu ana kadar ki bandrollü satış rakamları açıklandı Gördük ki satışlar geçen yıla göre yüzde 43 azalmış 2004 yılında, bu ülkede 19 milyon 926 bin adet bandrol alınırken bu rakam 2005'de 11 milyon 362 bine düşmüş Bu arada bandrol konusuna da bir açıklık getirelim Kültür Bakanlığı'ndan satın alınan bandroller mutlak satış demek değil Yapımcı bir albüm için istediği kadar bandrol satın alabilir Önemli olan alınan bandrol sayısı kadar net satışa ulaşmaktır 2005 yılında alınan 11 milyon 362 bin bandrol gerçek satışı ifade etmiyor Müzik sektörünün geçen yıla göre verdiği fire çok daha ciddi boyutlarda Şu anda depolarda bekleyen ve satılamayan yüz binlerce bandrollü kaset ve CD var Sektörün içinde bulunduğu bu vahim durumun yanıtını yine MÜYAP veriyor
MÜYAP, geçen yıl 300 bin satış adedini geçen albümleri ödüllendirilmişti Bu yıl ise ödülü 100 bin satış adedini geçenlere verecek  Bence bu değerlendirme ile sektör kendini kandırıyor 100 adetlik satışı başarı olarak görüyor ve açık seçik hedef küçültüyor Halbuki 2005 yılında 300 bin barajını geçen albümlerde var Sezen Aksu "Bahane" albümü ve Tarkan "Ayrılık Zor" single ile bunu başardılar Her ne kadar Tarkan'ın satış başarısı Avea'nın kontör karşılığı verdiği promosyon başarısı olsa da sonuçta bu kadar insan gidip single'ı almış Bu yüzden MÜYAP kendini kandırmak yerine ödül gecesinde Sezen Aksu ve Tarkan'ı ödüllendirmeli Öbür türlüsü biraz danışıklı dövüş olmuyor mu?
(Şafak Karaman'ın 30 10 2005 tarihli Bugün'deki yazısı)
posted by S A B at Pazartesi, Kasım 07, 2005 0 comments
06 Kasım 2005
Ah hayat nerede başlar, ya kader?
İstanbul’da mimoza zamanı  
Hayat, sarı minik çiçek toplarından, yamacıma kadar gelen bir tarifsiz bahar kokusu bu günlerde Öyle Bildiğim diğer baharlara benzemiyor bir yandan da; erik ağaçları önce beyaza duruyor, sonra; daha önce hiç duymadığım bir ses gelip tüm çiçekleri mavi, lacivert ve beyaza boyuyor, aynı anda
Bir afacan çocuğun sesinden şarkı söyler oldu bahar kuşları, Boğaz, asırlık can dostum, hem mavi, hem lacivert, hem beyaz akıyor aynı anda Ve ben ilk kez, binleri aşan yaşımla ilk kez olduğum yerde çakılı kalmak yerine, onunla akıyorum Hayat bu günlerde kareli mavi-lacivert-beyaz bir gömlek çünkü  Küçük, zayıf bir bedeni sarıp sarmalayan sıradan bir gömlek  Hayat bu günlerde, radyo başlarında tutulan nöbet demek
Hayat, bu günlerde hüzün, hayat, bir o kadar da “yaşanmamış yıllar”a yazılmış ağıt
Size de olur mu? Bir duyulup, bir kaybolan ses misali, hayat duvarlarınıza vurup vurup durur mu?
“Ben beni kendi içimdeee, bilmem ararsam bulur muyum?”
Bilmem, ben sormuyorum bu kez, bir genç ses soruyor, bir koca dudak, harelerinde dünyanın turladığı elâ göz soruyor Adı Sezen
Bir deniz şehrini bırakıp, bu deniz şehrine geldiydi, birkaç yıl önceydi, 1974 Sonbaharı idi tam olarak  Derdi şarkı söylemekti  O zaman olmamıştı, söylediği ilk şarkı yüreğine uymamıştı Bir serap gibiydi, cebinde 500 lira, yanında neredeyse boyu kadar üç bavul ve arkadaşı Nilgün ile birkaç gün içinde geçti gitti şehrimden o vakit  
Tam bir daha gelmez, taş duvarlarıma konmaz, kulemden şehrime bakmaz diyordum ki, bugün, mavi-lacivert-beyaz bir gömlek olup çıktı karşıma yeniden
“Yaşanmamış genç yıllarımııı, ve sebebini suskunluğumun?”
Salacak’ta ev hanımları bahar odaya dolsun diye pencereleri açık bırakmıyor mu, ben kendimi pervazların dibinde buluyorum, her açık radyoda, her cızırtılı orta dalgada “Yaşanmamış Yıllar”ı arıyorum
Görüyor musun Sezen, şimdi radyolar arka arkaya çalıyor şarkılarını; bir “Yaşanmamış Yıllar”a ağıt yakıyorsun, bir “Kusura Bakma” diyorsun
Yüzünü zar-zor hatırlıyorum Unkapanı yollarında bindiğin bir taksi ile şehrimi turlarken kaşık kadar yüzünü bir an için görmüştüm, bir de bir televizyon programında görünmüştün serap misali Ya sen hatırlar mısın, başını çevirip göz ucuyla bana baktığını, sıkıntılarını suyuma kattığını? Sormadan duramayacağım bu şehir halâ gurbet midir senin için yoksa alıştın mı? Sahi Sezen, seninle karşılaşmamız, kaynaşmamız henüz görmediğin bir rüyanın tılsımında mı saklı?
Yazayım mı? Zaten bildiğin, zamanı gelince fark edeceğin tılsımı dökeyim mi kelimelere?
Kanada’ya gideceksin birkaç ay sonra, eşinin yanına Biz burada şarkılarını dinlerken, bedenin Kanada’da, aklın notalarda olacak  Ve bu şehre dönmek isteyeceksin bir süre sonra
Herşey nasıl da sığacak bavula, aşk dışında Aşk, öylece orta yerde kalıverecek, kim bilir belki de aşk ile hüzün yumak olup o gün yerleşecek yüreğine
Bir gece, tam da yola çıkmana bir gün kala, uykuya yatıp, hayata uyanacaksın Bunu yapacaksın Sahi sen o an mı gireceksin asıl hayatıma? Sahi ya, sen o an gireceksin asıl hayatıma
Kanada-İngiltere-Almanya-Türkiye Bu uzun yolun bir yerinde bindiğin uçağın düştüğünü göreceksin rüyanda “Eğer rüyamda gördüğüm uçak tipi, yarınki uçuşta da aynıysa, imkânı yok binmem” diyeceksin eşin Engin’e Doğru çıkacak rüyan Rüyanda düşen uçakla aynı diye binmeyeceksin, başka bir uçuşla değiştireceksin ucuz olsun diye aldığın öğrenci biletini  
10 Eylül 1976 olacak zaman Biz henüz şarkılarını yeni yeni duyarken  
Hay Allah, o rüya olmasa, o uçağa binsen sen, çıkıp gideceksin demek ki yeni girdiğin hayatlardan, daha asıl şarkılarını söylememişken  
Ah hayat nerede başlar Sezen, ya kader?
Şimdi, İstanbul’da Nisan ortaları, “İzmir’den genç bir ses”diye takdim ediyor seni radyolar, bir yüzünde “Yaşanmamış Yıllar”, diğerinde “Kusura Bakma” olan kırkbeşlik plağın kapışılıyor Ben ise, asırlık yaşımda gördüklerime rağmen halâ, şu mimoza zamanı, dallara konan her serçe kuşuna aynı soruyu soruyorum: Hayatın içinde mi gizlenir kader? Hayatın neresinde gizlidir kader? Hayatın bizzat kendisi midir kader?
(Fügen Ünal Şen'in 'Kuzey Yanım Ayazım' adlı kitabından)
|