08-16-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Yenilikçi Birey Zinde Toplum...
BÜYÜME, ÇÜRÜME VE YENİLENME
Sürekli yenilenen sistem “ Çürümeye karşı oldukça bağışıklık kazanmış, kendini sürekli yenileyen bir toplum düşünelim Bu topum neye benzeyecektir? Topluma bu bağışıklılığı kazandıran öğeler neler olacaktır ?” öyle bir toplumun tek özelliği uzun ömürlülük olsaydı, bütün çabalarımız son derece olumsuz olurdu Yenilenmenin sırrını keşfetmiş olan bir toplum ise bir anda daha ilginç ve canlı bir toplum haline gelebilir Sürekli yenilenebilme, kişiliğin gelişmesini sağlayacak koşullara bağlı olduğundan böyle bir toplum özgür insanın da yaratıcısı olur Titizlikle yapılan incelemeler sonunda, uygarlıkların yükseliş ve yıkılışlarını açıklamaya çalışan yaygın ve bilimsel teorilerin doğru olmadığı görülmüştür
Ele alınması gereken, yalnızca toplumların canlılığı olmayıp, kurumların ve bireylerinde canlılığıdır Bunların hepsi bir birine bağlıdır Bir hükümet yetkilisi, eski türden bir devlet kuruluşundan söz ederken şöyle diyordu: “Devlet kuruluşu halkın pek fazla dikkatini çekmiyor ve sesiz sedasız bir şekilde uykuya dalıyor Yönetimde bir değişiklik olduğunda, düzensiz bir şekilde harekete geçiyor Fakat hiç uyanmıyor ” Her iş adamı bazı firmaların “tetikte” olduğunu bilir Her üniversite rektörü, bazı akademik bölümlerin olağan üstü bir canlılık içinde olduğunu ve bazılarının da tohuma kaçtığının farkındadır
Bunlar, beşeri kurumların yükseliş ve yıkılışlarında rol oynayan faktörlerdir Roma imparatorluğunun çöküşü, eski bir aile işetmesinin iflasa sürüklenmesi ve bir devlet kuruluşunun kendi kırtasiyeciliği içinde yavaş yavaş boğulması gibi olaylar arasında tahmin edilenden çok daha fazla benzerlik vardır Örgüt veya toplum yaşlandığında ise canlılık kaybolur, esneklik yerini katılığa bırakır Aynı şekilde çocukta yeni deneyimler kazanmaya açık olmanın bir simgesidir Her hangi bir şeyi denemek için istekli, korkusuz, sabırsız, meraklı, açık ve en önemlisi bazı kalıplaşmış alışkanlıklar ve tutumlarla engellenmemiş bir durumdadır Bunu yapmadığı takdirde ise, daima çocuk kalacak ve çevreden gelecek tepkileri karşılamada tamamıyla aciz durumda olacaktır Bütün bu söylediklerimizin sonunda, karşımıza ne şekilde genç kalınabileceği konusu çıkmaktadır Ancak şu var ki gençlik, toyluğu ifade eder Herkes genç olmayı ister ama hiç kimse toy olmak istemez Ne yazık ki bu ikisi de bir birine sıkı sıkıya bağlıdır Genç kalmaya çabalayan pek çok kimse bunu bilir Gelecekte toplum ve bireylerin başlangıçtaki esneklik ve uyum yeteneği azaltan olgunlaşma faktörleridir Olgunlaşma süreci Amerika”daki öncü toplulukların enerjisini ve maceracı niteliğini azaltmakla birlikte, onları yaşamaya istekli, daha düzenli ve bazı önemli noktalarda da daha güçlü kılmıştır Kısacası, yeteneklerimizin sınırlandırılmasına ve uyumu güçleştirmesine rağmen, olgunlaştırma sürecini durdurmak istemeyiz
Bu noktada şu soruyu sorabilirsiniz: “ Öyleyse, bir bireyin (veya bir örgütün yada toplumun) katılaşmada veya ihtiyarlamada olgunlaşmasına imkan yok mudur? Yapılacak olan, bu ikisi arasındaki farkı bilerek yaşlılığın önüne geçmek değil midir?” Her bireyin, örgütün veya topumun olgunlaşması gerekir Ancak, bu olgunlaşmanın ne şekilde gerçekleşeceği önemlidir Sürekli yenilenen toplumda olgunlaşan unsur, sürekli olarak yeni buluşlara, yenilemeye ve yeniden doğuşa olanak veren bir sistem veya çevredir Büyüme ve çürümeye ilişkin düşüncelerimizde, tek bir hayvanın veya bitkinin yaşamını esas alırız Fide çiçek açma ve ölüm   “Bir kere açan çiçek ölüme mahkumdur ” Bazı şeyler doğmakta, bazıları gelişmekte ve bazı şeylerde ölmektedir Yaşamaya devam eden ise sistemdir ”Teşhis edilebilen mevcut hastalıklarla işe başlayıp, henüz bilmediğimiz hastalıkları araştırarak, sürekli olarak kendini yenileyecek bir sistemi ne şekilde kurabiliriz?”
|
|
|