08-16-2012
|
#15
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Yenilikçi Birey Zinde Toplum...
BİREYCİLİK VE SINIRLARI
KAYITSIZLIK
İnsanlar yalnızca çeşitli kimyasal maddelerle bir kova suyun bileşimi değildir yalnızca biyososyolojik sistemin bir elemanı yada kalıtım zincirinin bir halkası da değildir Yalnızca sosyal gurubu kuvvetlendirmek için kullanılabilecek beşeri bir kaynakta sayılamaz İnsanla ilgili önemli şeylerin yanı sıra dokunulmazlığı olan şeylerde vardır Bireysel gizliliğin ihlal edilmemesi, kişiliğin baskı altına alınmaması ve insan onurunun zedelenmemesi türünde insan dokunulmazlığıyla ilgili daha başka kısıtlamalarda vardır
İnsan sosyal bir varlık olmasından dolayı, sosyal sistemden söz etmeden bireycilik hakkında konuşmak anlamsız olur Bu yüzden birey ile guruplar arasındaki ilişkileri daha yakından incelemek yararlı olacaktır Dünyaya ayak basmış insanların pek çoğu kendi toplumlarının kültürüne gömülmüştür Gelenekçi toplum içinde büyümüş bir kişi kendisini yaşadığı toplumdan ayrı yada ayrılabilir olarak düşünmemektedir Bu tür bir insan kendi kültürü içinde kaybolmuştur
Böyle bir insan için kendi toplumu, onun dünyasını oluşturur Dainel Lerner Türk köylülerine, “Eğer Türkiye”de yaşamasaydınız nereye gitmek isterdiniz?” diye sorduğunda herhangi bir cevap alamamıştı Çünkü onlar başka bir yerde yaşamayı düşünemiyorlardı Aşina oldukları çevreden ayrılmaktansa “ölürüm, daha iyi!” diyebiliyorlardı Bu tür dışa kapalılık, düşündüğümüz anlamdaki bireycilik ve özgürlük üzerinde aşılamaz kısıtlar oluşturmasına rağmen insanlar bu kısıtların farkında değildir Bu tür dışa kapalılık, toplumun kendisini diğer kültürlere kapatmak istemediği sürece mümkün değildir
KAÇIŞ
Yirminci yüzyıl başlarında herhangi bir gözlemci bu tarihsel sürecin bireysel özerkliğin doruk noktasıyla son bulacağına kolaylıkla inanabilirdi Bu gelişmelerden ilki, çağdaş kitlesel yaşamın birey için yeni kısıtlar getirmesidir İkincisi ise, elde edilen başarıları yıkmaktan hoşlanan yeni otoriteler yönetim şekillerinin ortaya çıkışıdır Çağdaş totalitarizmin her yerde yükselerek, özgür insanlar üzerine nasıl bir şok etkisi yarattığını bugünkü gençliğin anlaması kolay değildir İnsanın yavaş ama emin adımlarla kendisini karanlık inançlardan, tiranlaşan toplumsal kurumlardan ve güce susamış kurallardan kurtardığına inanılmıştı
Fakat sonra yirminci yüzyıl totalitarizmi karşısında, yetişmesi yüzyıllar alan ulu özgürlük çınarı kurumaya başladı Pek çok gözlemciye göre burada üzücü olan, insanoğlunun doğasına istibdada karşı olmaktan öte, istibdadı davet eden bir şeylerin olabileceği düşüncesiydi İnsanın kendi kendisinin efendisi olduğu, kendi kaderini yalnız başına tayin edebileceği yada hiç bir bağı olmayan özgür bir kuş misali romantik fikirlerle sık sık karşılaşırız
Çağdaşlık uygarlık bireyin kendi geleneklerine ve ailesine olan bağlarını zayıflattığında, toplumsal açıdan bu daha çok özgürlük yada yabancılaşma ve toplumsallaşmama sonucu doğurabilir Aynı şekilde, birey daha çok özerklik aradığında daha özgür ve ahlaki açıdan daha sorumlu bir kişi olabilir Olgun bir insan, bireysel özgürlük ve onur anlayışımızda saklı ideal standartlarla karşılaştığında, kendi bağımsızlığı için önlemler alabilmelidir
Birey ile onun dışında oluşan değerler arasındaki anlamlı ilişki bireysel özgürlükle çalışma halinde değildir Tam tersine, bu değerler özgür insanı karakterize etmesi gereken manevi gücün ayrılmaz bir parçasıdır
|
|
|