08-16-2012
|
#16
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Yenilikçi Birey Zinde Toplum...
GÖREVİMİZİN ÖZELLİĞİ
Çağdaş toplumsal yaşam bir yandan birey üzerinde gizli fakat güçlü kısıtlar oluştururken, öbür yandan da bireyi geleneklerine, gurubuna ve kendi dışındaki değerlere bağlayan bağları parçalamaktadır Bireyin bu tür bağlılıklar edinmesine yardımcı olacak bir geleneğe fiilen sahip değiliz Tersine, onun çocukluk dünyasından koparmaya yardım eden çok güçlü geleneklerimiz var Öğretmenlerin çoğu gençleri çocukluk inançlarından vazgeçirmek için bilinçli şekilde çaba harcıyorlar
Bireyselliği feda etmeden bu tür toplumsal bağlılıkların nasıl oluşturulabileceği konusunda bireye yardım etmeliyiz Onun, bir akıma veya doktrine teslim olarak, bireysel seçim sorumluluğundan kaçmasına neden olacak güçleri tanımasına ve bunlara karşı direnebilmesine de yardımcı olmalıyız
BAĞLILIK VE ANLAM
BİREYSEL BAĞLILIK
Olgun insan, William James”in meşhur deyimiyle kendisi için çırpınan egosunun ötesinde sevdiklerine, toplumsal kurumlara, dine ve ahlaki sisteme de bağlılık gösterir Herhangi bir kişi, hayatta zevk veren şeyleri küçümsemeden sözünü ettiğimiz bu gerçeği kabullenebilir Bu kişi, yoksul insanların, aç kalmayı yüceleştirenlerin yoksulluk içinde tatmin bulabileceklerini söyleyenlere de haklı olarak kuşkuyla bakar Her insan, iyi yaşamanın zevklerini ve rahatlığı tadabilme fırsatına sahip olmalıdır
Doğal olarak insanın kendi fiziksel tatmini için ne gerekiyorsa yalnızca onu yapacağına inanır Fakat her antropologun kanıtlayabileceği gibi bu doğru değildir İlkel insan bile kendi toplumsal gurubuna ve algılayabildiği ölçüde ahlak sistemine derinden bağlılık göstermiştir
ANLAM ARAYIŞI
Yapısı gereği insan anlam arayıcısıdır Bedeni için, nefes almak yada vücudunu belli bir ısıda tutmaya yardımcı olmaktan başka bir şey yapamaz Çok kaba ve düşünce derinliğinden yoksun olsalar da bazı dinler, mitolojiler ve kabilelerin batıl inançları günlük olayları yorumlamaya yönelik anlamlar geliştirmişlerdir
“Pragmatik modernizm”in bayrağı altında birey güvenliğe, paraya, güce, duygusal doyuma ve insan olarak yüksek bir statüye sahiptir İnsanın anlam arayışı bir açıdan bütünüyle zihinseldir Algılama ve ilgili araştırmalar insanın bu çabasının sonradan akla gelip yapılan ya da bilinçli bir tepkinin ürünü olmadığını, algılama sürecinin bütünleştirici bir özelliği olduğunu göstermiştir İnsanın kendi arzularını ve statüsünü dikkate almaması anlamında doğa ve evrenle ilgili kuramların kişisel olmaması Fakat insan elde ettikleriyle asla yetinmemiştir Tarihi boyunca, kendi öz yaşamına saygı kazandırabilecek bir ev ren anlayışını bulabilmek için kendini zorlayan bir eksiklik içinde olmuştur Kierkegaard”ın sözleriyle, insan “kendisi için olan doğruyu” aramaktadır O kendisine saygınlık, değerli bir amaç ve kendini varlığının anlamını kazandıracak bir evren anlayışının arayışı içindedir
|
|
|