08-16-2012
|
#19
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Yenilikçi Birey Zinde Toplum...
AHLAKIN ÖNEMİ
20 yüzyılın ilk yarısında pek çok kişi, değerler konusunda bilgisiz ya da “bilimsel” tarafsız kalmanın akıllılık olduğuna inanmışlardır Bununla birlikte, tüm ahlaki değerlere karşı yansızlık fikrinin yaşamın bütününe yaygınlaştırılması da anlamsızlıktır Bazı çağdaş düşünürlerin ahlaki değerlerle ilgilenme konusundaki bu isteksizlikleri “ahlaki görecelik” kavramıyla güçlenmektedir
Bununla ilgili anlaşılması daha zor bir güçlük de, yüzyılımızın başlarında ahlaki gerçekçiliği inkar etmede zirveye ulaşılmış olması ve bu inkarcılığın * pek çok kültürlü insanı hala etkiliyor olmasıdır Başlangıçta tutucu ahlakın balonlarını iğneleyerek patlatmak yürekli kişiler için çok keyif vericiydi Viktoryan** tutuculuğun getirdiği katılıkların, 20 yüzyılın yaratıcı güçleri için bir engel oluşturduğunu tartışmak gereksizdir
Günümüzde pek çok insan ahlaki ilgilerini açıkça söylemektense korlaşmış kömürün üstünde yürümeyi tercih ediyor Ahlaki ciddiyet dogmatizm, resmiyetçilik yada uyumluluk ile bir tutmak yanlıştır Ahlaki değerlerle tüm içtenliğiyle ilgilenmiş bir insan olarak Sokrates, dogmatizm ve resmiyetçilikten çok uzak ama döneminin saygın fikirlerine saygısızca davranabilen bir kişiydi
KURUYAN SARNIÇLAR
Jacques Barzun, “bugünkü fırtınaların artık havayı temizleyeceğinden” yakınan yaşlı, küçük bir hanımefendiyi anlatır Aslında bu tür yakınmalar ne meteorolojik olaylarla, ne de yaşlı, küçük hanımefendilerle sınırlandırılamayacak bir düşünce tarzının ifadesidir Bugün pek çok kişi, ahlaki değerlere ve hakkaniyete olan bağlılığımızı, yıllar öncesinde doldurulmuş ama o günden beride sürekli sızdıran bir sarnıca benzetmektedir
Sarnıç boş değil Çünkü ahlaki düzen bir taraftan çürüyor, bir taraftan da kendini yeniliyor Joseph Campbell şunları yazmıştı:
“Ölümü ancak doğum yenebilir  Sürekli tekrarlanan ölümün hükümsüzlüğü, sosyal bir varlık olarak insanın içindeki, ruhundaki doğumun sürekliliği ile mümkündür ” Gençler içinde yaşadıklar toplumun gerçeklik, hakkaniyet gibi kavramsal değerlerini özümseyemiyorlar Bu nedenle gençler hem hayal dünyaları, hem de olabilecekleri en iyi insan tipi için bir model arayışı içindedirler Karşılaştığımız en güç sorunlardan bir diğeri de gençlerin önemli görevler katılmalarını sağlayabilmektir Bu gün gençler için kendilerini gösterebilecek fırsatlar yok denecek kadar azdır İskender yirmi yaşındayken bilinen dünyanın yarısını fethedebiliyor Gençlere görevleri eski değerleri korumak olduğunu söylemek yerine, yaşadıklar dönemin ikilemlerini ve acılarını göğüsleyerek kendi değerlerini sürekli olarak yeniden yaratmak olduğunu söylemeliyiz
Kısacası toplumun ahlaki yapısını oluşturan değer kaynakları, iyi yada kötü, varlıklarını sürdürmektedir Bu değerler, bugün bazı yetişkinlerin yapar gibi göründükleri eskinin dindarlığında hayat bulamazlar Ahlaki düzen, statik, tarihi dokümanlarda kutsanmış, aileye ait gümüşler gibi uzun yıllardır saklanan, yaşlı ahlakçıların ve dindarların kafalarında yer etmiş bir şey değildir
Toplumların tarihin her hangi bir anında icat edilmiş bir makine olmadığını, toplumun üyelerince sürekli olarak yeniden yaratıldığını bilirler Bu bilinç, insana sıkıntılı sorumluluklar yükler, fakat insanlığın daha da yükselebilmesinin yolu da buradan geçer
|
|
|