Yalnız Mesajı Göster

Beyin Zihin Ve Duygu / Geçmişi Yeniden Yaşamak - Eidetic (Fotografsı) Bellek ...

Eski 08-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Beyin Zihin Ve Duygu / Geçmişi Yeniden Yaşamak - Eidetic (Fotografsı) Bellek ...



BEYİN ZİHİN VE DUYGU | GEÇMİŞİ YENİDEN YAŞAMAK - EİDETİC (FOTOĞRAFSI) BELLEK - MUTLULUK VE ÖFKE - BİLGİLER BEYNİMİZDE NASIL SINIFLANDIRILIYORLAR




GEÇMİŞİ YENİDEN YAŞAMAK


Beyninizde özel bir bölge uyarılıyor ve geçmişte yaşadığınız sıradan bir olayı en ince detaylarıyla yeniden yaşamaya başlıyorsunuz Hem de o anda içinizden geçen tüm duygular ve koku, görüntü, dokunma hissi gibi duyularla beraber Bu bir bilim kurgu filminin senaryosu değil, tarihten bir sinir bilim öyküsü






1934 yılıydı Kanadalı nörolog Wilder Penfield az sonra gireceği bir beyin ameliyatı için son hazırlıklarını da tamamlamıştı Operasyon sırasında epileptik kadın hastasının duyma ve konuşma yetilerinden sorumlu temporal korteksinden bir parça alınacaktı Ameliyat başlamadan önce hastaya sınırlı uyuşturma (lokal anestezi) uygulandı Dolayısıyla bilinci yerindeydi, ancak operasyonun uygulanacağı bölgede acı hissetmeyecekti Dr Penfield epilepsi ameliyatları konusunda oldukça deneyimliydi Hastalar bu ameliyat sırasında doktorla konuşabiliyor, sorduğu soruları yanıtlayabiliyorlardı İlginç olansa, böylesi bir diyalogun beynin yalnızca bu bölgesi operasyon geçiriyorken gerçekleşebilmesiydi Doktor, bu beyin bölgesinin niçin bu denli "özel" olabileceği konusunda her geçen gün daha da fazla kafa yormaya başlamıştı






Beyinde temporal kortekse uygulanacak elektriksel bir uyarım hastaların geçmişteki sıradan olayları en ince detaylarına kadar yeniden yaşamasını tetikliyordu


Ameliyat başladığında, Dr Penfield'i oldukça şaşırtan bir gelişme yaşandı Kadın hastası, beyin ameliyatı masasında bebeğini doğurduğu ana geri dönmüş olduğunu iddia ediyordu Öyle ki, bu bir anıyı hatırlama gibi değildi O anı yeniden yaşamıştı, tüm o duygusal patlamaları, acıları ve duyusal hisleriyle Dr Penfield, bu bulgunun psikiyatri alanında çığır açacağını düşünmüştü Ne de olsa kişilerin geçmişte yaşadıkları olayların hâlihazırdaki ruhsal durumlarını nasıl da etkileyebileceğine dair fizyolojik bir ipucu elde etmiş olabilirdi Bu etkiyi yalnızca kendisi araştırabilmek ve işleyişi derinlemesine çözebilmek adına konuyla ilgi olarak tam 20 sene boyunca bilim dünyasına tek bir kelime bile etmedi Ta ki 1954 yılında bir sunumunda bulgularını kendisi gibi doktor arkadaşlarıyla paylaşana dek Penfield konuşmasında temporal kortekste yaratılacak elektriksel bir uyarımın geçmiş deneyimleri uyandırdığını ve akan bir nehir gibi bilince taşındığını anlatmıştı Hastalar, geçmişlerindeki herhangi bir zaman dilimini tüm detaylarıyla yeniden yaşıyorlardı Bu deneyim, beyne yerleştirilen elektrot geri çekilene kadar sürüyordu

Bu bulgu gerek tıp, gerekse psikoloji dünyasında büyük bir heyecan uyandırdı Dr Penfield, hayatımız boyunca bilincimiz yerindeyken yaşadığımız her bir olayın en ince ayrıntılarına kadar sinirsel olarak belleğimize depo edildiğine inanmaya başlamıştı Çünkü gerekli beyin uyarımı yapıldığında değil yalnızca olayları, o olaylar sırasında hissettiğimiz duyguları bile yeniden yaşayabiliyorduk Öyleyse hiçbir şey unutulmuyordu Her şey, zihnimizde bir yerlerde kayıtlı tutuluyordu






Sinir sistemimiz hayatımız boyunca yaşadığımız her anı tüm detaylarıyla saklı tutabilir mi?


Penfield'in bulguları yorumu şüphe uyandırmıştı Çünkü sinir sistemi kapasite itibariyle sınırlıydı ve kişinin tüm yaşamı boyunca yaşadıklarının böylesi ayrıntılı kayıtlarını tutabilmesi mümkün değildi Dahası sonradan yaptığı çalışmalar, konuyu başka bir platforma taşıdı Bir ameliyat sırasında beyninde belirli bir nokta uyarılan hasta kavga eden bir adam gördüğünü söylemişti Aynı nokta tekrar uyarıldığında gördüğüyse yol boyunca yürüyen bir adam ve köpek olmuştu Penfield, hastaların yaşadıkları bu deneyimin psişik bir sanrı ya da algısal bir yanılsama olabileceğine ancak geçmişe dair kaydın yine de temporal kortekste, bu bölgeyle ilişki içerisinde bulunan hipokampüste ya da bu alanlardaki gri maddede tutulduğuna inanmaya başlamıştı Olaylara dair yargılara gerçekleştikleri sırada varılıyor, daha sonra zihne gelen yeni kayıtlar geçmişteki bu bilgilerle karşılaştırılıyordu Dr Penfield'in bulguları yalnızca tıp alanında değil, bilişsel psikologlarca da yıllarca tartışıldı Bugün, belleğin sınırlarına ve sistemin nasıl işlediğine dair çalışmalar halen sürüyor



EİDETİC (FOTOĞRAFSI) BELLEK






Sessiz ve ferah bir deney odası Önünüzde boş ve beyaz bir zemin var Biraz sonra asistan, önünüzdeki bu bembeyaz zeminin üzerine renkli, ilgi çekici bir resim koyarak sürenizi başlatıyor Yalnızca yarım dakikanız var Resmi belleğinize kazıyabilmek ya da imgesini canlı tutabilmek adına yarım dakika Daha sonraysa resim görüş alanınızdan çekiliyor ve en ince ayrıntısına kadar resmi hatırlamanız isteniyor: "Öndeki yaprağın kaç damarı vardı?"

Karmaşık bir doku ya da resmin detaylı görsel imgesini canlı tutabilme yetisi olarak tanımlanan " eidetik imgeler ", konu hakkında yapılan ilk deneylerden bir asır sonra halen psikologların aklını kurcalamaya devam ediyor Dilimize çoğu kez " fotoğrafsı bellek" olarak çevrilse de eidetik imgeler asıl uyaranın tıpatıp kopyası olmayabiliyor Bu nedenle de "yeniden biçimlendirilen imgeler" oldukları düşünülüyor Ancak eidetik imgeler kişiye nesneleri görselleştirme ya da onları zihinde canlandırabilme imkanı veren görsel imgelerden farklı Çünkü herhangi bir zamanda örneğin bir elmayı gözlerinizin önüne getirebiliyorken (görsel imge), eidetik belleğe sahip olabilmeniz için size gösterilmiş bir şeyi her detayına dek aktarabiliyor olmanız gerekiyor Örneğin matematik denklemleriyle dolu bir sayfaya yalnızca saniyeler içinde bakarak tümünü hatırlayabilmeniz! Fotoğrafsı belleğe sahip kişilerle yapılmış pek çok çalışma var İlginç olansa, "eidetik" olarak tanımlanan grubun genellikle çocuklardan oluşması Araştırmacılar, bunu evrimle bağlantılandırıyor Bir çocuk görsel uyaranlara sonuna dek açık olmalı ki, bellekte ne tutup ne tutmaması gerektiği bilgisini öğrenebilsin Büyüdükçeyse, imgelerden ziyade "kelimeler" ile düşünme oranı artıyor

Peki, "eidetik" ya da daha sık anılır şekliyle "fotoğrafsı bellek"e sahip bu çocuklar baktıkları her sahneyi akıllarında tutabiliyorlarsa dünyayı algılarken nasıl oluyor da sorun yaşamıyorlar Örneğin, annelerinin yüzüne bakıp başlarını babalarına çevirdiklerinde nasıl oluyor da annelerinin imgesi gözlerinin önünde kalmaya devam etmiyor İşte bu sorunun yanıtı göz hareketlerinde ve kodlama zamanında saklı Fotoğrafsı imgeler en az beş saniye boyunca söz konusu görüntüye birebir bakma gerektiriyor Eidetik çocuklar, sürekli göz kırparak imgeyi silebildiklerini, ayrıca onu görebilmeleri için kaynak yüzeye bakmaları gerektiğini, yoksa imgenin yok olduğunu söylüyor Yani anne görüntüsünün gözlerinin önünde canlı kalabilmesi için annelerini önünde gördükleri duvara bakmaları gerekiyor Başlarını babalarına, yani diğer duvara çevirdiklerinde ise gözlerinin önündeki görüntüsel imgeyi kaybediyorlar

Alıntı Yaparak Cevapla