Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimler Sözlügü ( H )
Hesabını görmek: 1 Alacağını ödeyip ilişkisini kesmek 2 Cezalandırmak, vücudunu ortadan kaldırmak ya da öldürmek ”Çabuk şu adamın hesabını görün!”
Hesap açmak: 1 Hesap defterinde, bir kişiye alış veriş için alacağını borcunu kaydetmek üzere bir yer ayırmak 2 Bankada, gereğinde çekilmek üzere yatırılan para için işlem yapmak 3 Birine kredi açmak, birine borçlanma imkânı tanımak
Hesap etmek: 1 Kazançla gideri karşılaştırıp bir sonuca ulaşmak 2 Düşünmek, tasarlamak, ayrıntıları gözden geçirip ihtimalleri değerlendirmek ”Hesap etmeden sakın işe girişmeyin!”
Hesap görmek: Taraflarca alacakla vereceği karşılaştırıp ödeşmek ”Çok uzadı, hesap görmek için ne zaman bir araya geleceğiz?”
Hesap kitap: Düşünüp taşındıktan sonra, hesap sonunda ”Hesap kitap, baktım işler kötüye gidiyor; hemen sizi çağırdım ”
Hesapsız kitapsız: 1 Sorumsuz, ölçüsüz, tutumsuz 2 Deftere geçirilmeden, herhangi bir belgeye dayanmadan ”Ne hesapsız kitapsız işlerin içine girmişiz de haberimiz yokmuş ”
Hesap sormak: Bir kimseyi kanunsuz, kural dışı, ahlâka aykırı, usulsüz davranış ve sözlerinden ötürü sorgulamak, o kişiden savunma istemek ”Size hesap sormak için mutlaka geri döneceğim ”
Hesaptan düşmek: Borçtan, alacaktan, hesaptan çıkarıp yok saymak ”Elli bin lirayı hesaptan düşmeyi unutmadın inşallah ”
Hesap tutmak: Alış verişle ilgili alacağı ve vereceği bir kâğıda ya da deftere yazmak
Hesap vermek: 1 Herhangi bir davranışının ya da sözünün sebebini açıklamak 2 Bir işin sorumluluğunu üstlenmek ”Rahat olun, bu konuda hesap vermek bana düşer ”
Hevesi kursağında kalmak: Çok istediği, imrendiği, kavuşmak dilediği şeyi elde edememek ”Pikniğe gitmek istiyorduk, yağmur yağınca hevesimiz kursağımızda kaldı ”
Hevesini almak: İmrendiği, çok istediği şeye kavuşup ona doymak
Heyheyleri tutmak (üstünde): Çok kızıp sinirlenmek
Hık mık etmek: Bir işi yapmamak için bahaneler ileri sürmeye çalışmak, bir soruyu cevaplandırırken net şeyler söylememek ”Hık mık edip durma, bu işi eninde sonunda yapacaksın!”
Hık demiş burnundan düşmüş: “Her durumuyla ona çok benziyor” anlamında kullanılır
Hır çıkarmak: Kavga, gürültü, patırtı ve olaya sebep olmak ”Orada hır çıkarmaya kalkışmayacaksın değil mi?”
Hızır gibi yetişmek: Dara düştüğü, çok sıkıştığı, çaresiz kaldığı bir zaman da, beklemediği bir kişi yardımına yetişmek
Hiçe saymak: Hiç önem ve değer vermemek
Hiç yoktan: Sebepsiz, ortada hiçbir neden yokken ”Hiç yoktan adamı dövemezsiniz ya!”
Hizaya gelmek: 1 Düz çizgi durumunda dizilmek 2 Aykırı, yanlış davranışlardan vazgeçmek; doğru yola gelmek, düzelmek
Hodri meydan: “Kendine güvenen ortaya çıksın” anlamında kullanılır
Hop oturup hop kalkmak: Ya heyecanından ya da öfkesinden yerinde duramaz olmak
Hora tepmek: 1 Ayaklarını yere vurarak oynamak 2 Gürültü çıkarmak ”Yandaki sınıfta hora tepiyor, ortalığı birbirine katıyorduk ki…”
Hor görmek (veya bakmak): Önem vermemek, değersiz saymak, adam yerine koymamak, küçümsemek ”Beni, yoksul diye hep hor gördüler ”
Hor kullanmak: Özen göstermeden, kabaca, dikkat etmeyerek, hırpalayarak kullanmak ”Çok hor kullanmışsınız bu dolabı ”
Hoş beş etmek: Şundan bundan konuşarak sohbet etmek ”O iki ihtiyar kadın hoş beş etmek için yaratılmışlar sanki ”
Hurdası çıkmak: İşe yaramayacak, kullanılamayacak hâle gelmek
Huyuna suyuna gitmek: İsteklerine, alışkanlıklarına, yapısına göre onu kızdırıp ürkütmeyecek davranışlarda bulunmak
Huyunu suyunu almak: Onun özelliklerini, davranışlarını ve karakterini yapısına geçirmek
Huzur vermek: Gönül rahatlığı, iç dirliği vermek; dinlendirmek
Huzurunu kaçırmak: Huzurunu bozmak, tedirgin ve rahatsız etmek
Hüküm giymek: Mahkemece ya da birileri tarafından kendisine ceza verilmek
Hüküm sürmek: 1 İş başında olmak 2 Yaygın olmak 3 Bir şeyin güçlü varlığı sürüp gitmek ”Beşinci Kral beş yıl hüküm sürdü ”
Hükümet kapısı: Devlet dairesi ”Hükümet kapıları halka açık kılınmalıdır ”
Hür düşünüş: İstediğini, düşündüğünü baskı altında kalmadan söyleme
Hüsn-ü kuruntu: İhtimalî bulunmadığı hâlde güzel bir şeyin olacağını sanma, hayal etme, buna kendini inandırma
Hüd dağı gibi şişmek: Bir hastalık sebebi ile bir tarafı, özellikle de karın tarafı şişmek
|