Yalnız Mesajı Göster

İstanbul Hakkında Bilgi

Eski 08-14-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İstanbul Hakkında Bilgi



İstanbul Sözlü Tarih

İstanbul’un kuruluşuna ilişkin söylence

Megaralı Bizans,Kendi halkı için bir kent kurmaya niyetlenirDelf bilicisine başvurarak yer sorarBilici şöyle der:"Bu kenti körler ülkesinin karşısına kur"

Bizans bilicisinin söylediği yeri bulmak için hazırlıklara girişirgöç başlarGünün birinde Sarayburnu’na gelirlerBuradan çevreyi seyerderken,Kadıköy’de kurulmuş kenti görür"Bu kenti neden halşen benim bulunduğum yere değilde karşıki çorak yere kurmuşlarBu adamlar körmü"diye düşünürBirden bilicinin sözlerini hatırlarAradığı yeri bulmuşturKentini bulunduğu kıyıdaki yemyeşil yedi tepeüzerine kuracaktırKısa sürede kurulan kente Bizans adı verilir
İstanbul’un Fethine ilişkin söylence ll

İstanbul’un fethine ilişkin bir söylence de şudur:Fatih Padişah olunca İstanbul’un fethini görüşür devlet yetkilileriyle fakat kimse bu işe rıza göstermezHulefai Raşidin’e nasip olmayan fetih ancak Mehdi Hazretlerine nmasip olur derler fakat Ak Şemseddin "Konstantiniyyeyi Muhammed Han Fetheder,sonra Beni asfar alır"der

Devlet ileri ileri gelenleri bu söze pek rağbet etmezlerse de Fatih inanıradamlarını gönderip tekrara tekrar sordurursonunda da "Bu yılın Rebiülevvel ayının yirminci günü seher vakti ihlas ve gayretle falan falan tarafdan yürünür,o gün feth olunur,Konstantiniyye Ezan sesleriyle dolar" dedi

Savaşa devam edildiği bir esnada Fatih bir ara Akşemseddin’i davet ederFakat Akşemseddin çadırına kimsenin alınmamasını talebelerine tembih ettiğinden kimse yanına varamazGelmeyince Fatih hiddetlenirKendi gelir fakat bakar ki çadırı çadırı örtülmüş vaziyette kapalıKılıcını çekerek yarar ve içeri girerGörür ki içeride hiç bir şey yok Akşemseddin sadece toprak üzerind esecdeye kapanmış,tacı mübarek başından yuvarlanmış,başının ak sacı ve sakalı parlamaka Ak sacını ve sakalını toprağa sürmüş toprak olmuş,gözlerinden boşanan yaşlar yeri ıslatmışAllah’a yalvarmak’ta

Fatih bu durumu görünce dönüp makmına gelirKaleye bir bakar ki :İslam askeri Hisara yürümüş önlerind e ak elbise ( aba) giymiş bir taife hisaar gelmektedirArdından islam askeri,derken İstanbul feth edilir

fetihten sonra Akşemseddin’e fethi nasıl bildiğini sorunca o şöyle der:

-Kardeşim Hızır’la İlm-i ledünde Konstantiniyye’nin fethini istihrac etmiştikKale fetholunduğu gün hızır’ı gördüm,aba giymiş velielrle askerin önünde Hisara girmiştiKalenin fethinden sonra da hızır kardeşim kale duvarının üzerine çıkmış ayaklarını sarmış oturyorducevabını verir

Fetihten sonra da Fatih Akşemseddin’i aratır ,bulamazlar Nihayet Edirnekapı’da bir eski oda da ibadet ederken bulurlar

İstanbul’da bulunduğu sürece Akşemseddin o evde otururOraya bir mescit yapmıştırHalen oraya Akşemseddin mahallesi denir
Eyüp Sultan’a ait söylence

Söylenceye göre Peygamberimizin müjdesini duyan Emevi orduları İstanbul’u fethetmek için kuşatır fakat bir türlü fethedemezKuşatma orduları içinde Pegamberimizin sancaktarı Eyüp Sultan Hzleri de vardırSefer sırasında ağır hastalanırÇevresindekilere ölünce surlara en yakın yere gömülmesini vasiyyet ederÖlünce de gerçekten de en yakın bir yere gömülürGece olduğunda kabrinden çıkan nur Bizans imparatoru’nun dikkatini çeker ve durumu araştırıp öğrenir ve buraya bir türbe yaptırarak dört kandil yakılmasını emrederBöylece Eyüp Sultan’ın kabri Bizanslılar’ca da kutsal kabul edilir

Eyüp Sultan’ın kabrinin bulunuşuna ilişkin birçok söylence vardırBunlardan biri de şöyledir

Fatih İstanbul’u ferthettikten sonra Hocası Akşemseddin ile beraber Eyüp Sultan tarafına gider at üzerinde ki yolculuk bugünkü Eyüp Sultan’ın kabrinin bulunduğu yere gelince Akşemseddin:

-Hünkarım bugünkü yolculuğumuz buraya kadar olsun,der ve yere iki çınar dalı sokarGece fatih vezirini çağırıp çınar dallarının yerini değiştirmesini ve kimseye söylememesini emreder

Sabahleyin yine aynı yere geldiklerinde Akşemseddin atından iner ve :

-Hünkarım bizim çınar dalları yerlerini değiştirdi der ve yerin kazılmasını isterBir müddet kazıldıktan sonra Eyüp Sultan’ın kabri bulunurYıkanıp temizlendikten sonra tekrar gömülür ve bugünkü cami ve türbe yapılır,buradaki çınar dalları bugünkü çınar ağaçları olduğu söylenir
Ayasofya ya ilişkin Söylence

İmparator Justinianus bir gece düşünde bir aziz görürAziz ,çevresine bakmakta ve her köşede bir duraklamaktadırJustinianus hemen yanına varırAziz’in elinde gümüş bir levha levhada da şimdiye değin eşi benzeri görülmemiş bir kilise resmi vardırİmparator:" keşke bu resim bend olsaydı da bu topraklarda aynısını yaptırsaydım" diye düşünürAziz resmi imparatora uzatarak " Justinianus ,tam şuraya bir kilise yaptır,adını da Aaysofya koy ",der

İmparator,ertesi dün çağırttığı mimarın elinde düşündeki yapı resmini görünce çok şaşırırAziz Mimarın da düşüne girmiştirUyandığında resmi kağıda döken mimar İmparatorun buyruğuyla Ayasofya’nın yapımına girişir

HzMuhammet’in doğduğu gece İstanbul’da büyük bir zelzele olurAyasofya’nın büyük kubbesi yıkılırbir türlü onarılamazBunun üzerine Hızır’ın uyarısıyla Mekke’ye 300 keşiş gönderilirKeşişler Henüz çocuk olan HzMuhammet’in tükrüğünden alır,biraz Kabe toprağı ve zemzem suyula İstanbul’a dönerlerKubbenin onarımında kullanılan harca bunlar katılınca kubbe tutar

İstanbul fethedildiğinde Fatih "Bu kubbe Peygamberimizin tükrüğüyle yapılmıştır"diyerek kubbenin ortasına paha biçilmez bir altın top astırmıştırİnanışa göre bu Hızır’ın makamıdır40 gün bunun altında namaz kılanlar mutlaka Hızır’ı görürler

Ayasofya’nın büyük kubbesinin dört yanında birer melek resmi vardırbunlardan Cebrail kanat açıp nara atınca ,tüm doğu mücevherlerle dolarİsrafil nara atınca batıda kıtlık olur,Mikail seslenince Kuzeyde bir ermiş kişi ortaya çıkarAzrail bağırınca da tüm evrende veba salgını başlarBir başka söylenceye göre de Cebrail ve İsrafil gelecekte olacakları ,Mikail düşman saldırısını ve kıtlığı Azrail’de hükümdarların ölümünü haber verirAyasofya’nın orta kapısı üzerinde pirinçten uzun bir sanduka vardırİnnaışa göre içinde kraliçe Sofia’nı mumyası bulunmaktadırSanduka’ya el sürülürse korkunç bir gürültü çıkacak ve her yan sarsılacaktır

Güney kapılarından soldan 10sunun iç yanında dört köşe bir mermer sütun vardırBuna "Terler Direk" denirSütun kış yaz nemlidirBuna ilişkin olarak ta:Fatih İstanbul’u fethetmiş,Ayasofya’yı da cami yapmıştırİş bittiğinde Hızır cami’yi gezer bakarki Mihrap Kabe’ye yönelik değil,Terler Direk’in kaideini parmağını sokarak binayı Kabe’ye çevirirTerler Direk’te ki delik Hızır’ın parmağını soktuğu yer olarak kabul edilirBurası bir çok hastalıkların çaresi ve dileklerin gerçekleşeceği yer olarak bilinir

Büyük Kıble kapısının da Tufan’da Nuh’un kullandığı geminin tahtasında yapıldığı görülürDeniz ticaretiyle uğraşanlar ,sefere çıkmadan önce buraya uğrar dualar eder Nuh AS a dualar okur ve kendilerine iyi geleceğine sağsalim dönüp geleceklerine inanırlar
llBayezid Camii ne ilişkin söylence

Bayezid camisinin temelleri atıldığında ,Mimar Başı Bayezid’e Mihrabı nasıl yerleştirmeleri gerektiğini sorarBayezid:

-"Şu ayağıma bas" der Mimar başı denileni yaptığında Kabeyi görür ve Mihrabı ona göre yerleştirir
Ahmed Paşa Camisine ilişkin söylence

Söylenceye göre Hafız Ahmet Paşa Fatih Camii nin yanına bir cami sebil medrese ve çeşme yaptırırCami bittikten sonra Paşa bir düş görür ve düşünde Fatih:"amimin yakınında cami yaptırıp neden cemaatimi aldın" diye onu azarlar ve başını vurdurturAhmet Paşa heyecanla uykudan uyanır,düşünü yorumlatırYetmiş gün sonra paşa ölürCesedi gömülürken lahdin kenarından kopan bir taş başını kılıç gibi keser
Rahime Sultan ve Merkez Efendi söylencesi

Sümbül Efendi’nin Rahime adlı bi rkızı vardırMüritlerden Merkez Efendi onunla evlenmek isterSümbül efendi kızı vermek istemediğinden ancak kırık deve yükü altın getirirse razı olacağını söylerMerkez Efendi günümüzde gömütünün bulunduğu yerin arkasındankırık çuval toprak alırBunları develere yükleyerek Sümbül Efendi’ye götürürÇuvallar açıldığında altınla dolu oldukları görülürSümbül Efendi onun kerametlerini görünce "Sen artık yetiştin kale dışına çık ve Hakkın sana verdiği görevi yerine getir"derBunun üzerine Merkez efendi şimdi bulunduğu yere yerleşir

Günün birinde kızıyla damadını ziyarete giden Sümbül Efendi,kapıyı açık bulurKızı ayaklarını uzatmış,çıkan ateşle yemek pişirmektedirBabası ne yaptığını sorar o da odunları olmadığından dervişlere ancak böyle yemek pişirebildiğini söylersümbül Efendi kızının da olgunluğa eriştiğini anlar,bir süre sonra ölür
Yuşa Peygamber Söylencesi

Yuşa ,HzMusa’nın kızkardeşinin oğlu ve sancaktarıdırMusa ölünce İsrailoğulları’nın başına geçmiş ve onları filistin’e ulaştırmıştırbu arada yapılan savaşlarıon birind etam savaşı kazanmak üzere iken gün batmaya başlaryuşa sol elini havaya kaldırarak güneşi durdururGüneş bir saat daha aydınlık kalrak savaşı kazanır

söylenceye göre yuşa İstanbul’da da savaşmış ama Boğaziçi’nde Sütlüce köyü yakınlarında vurulmuş,bedeni ikiye ayrılmıştırBelinden aşağısı Sütlüce köyü’nde kalmış üst bölümü ise şimdi gömütünün bulunduğu yere dek gelmiş ve burada ruhunu teslim etmiştirOnyedi metre uzunluğudaki gömütünde,sadece belden yukarısının yattığına inanılırayaklarının kaldığı yerden fışkıran suyun da şifalı olduğuna inanılırAb-ı hayat suyu denir

Yuşa gömütünün başı Kudüs’e doğru iken İslamiyet’in doğuşuyla kendiliğinden Kabe’ye yönelmiştirBeykozlular Yuşa’yı koruyucuları ve kurtarıcıları sayar"Beykozlular’ı önc Allah sonra Yuşa korur" diye söyleniş yaygındır

Yuşa’nın İsrailoğuları’nın başına geçişi,savaşımı ve güneşi durdurması olayı Kitab-ı Mukaddes’te anlatılmaktadır
Şeyh Yahya Söylencesi

Kanuni’nin süt kardeşi olan Yahya döneminin en tanınmış müderrsilerindendirFatih sultan Mehmet Medresesi’ndeki görevinden ayrıldıktan sonra Ortaköy’de günümüzde kendi adıyla anılan toprakları alırBurada bir ev,medrese,mescit ve çeşme yaptırırsöylenceye göre en yakın arkadaşı Hızır’dırHatta bahçesindeki asmayı da beraber dikmişlerdir

Kanuni onunla hızıe arasındaki yakınlığı bildiğinden bir gün kendisini de Hızır’la görüştürmesini isterGünün birinde Padişah’ın saltanat kayığı ortaköy önlerine gelirHaberciler Şeyh Yahya’ya hünkarın kendisini çağırdığın bildirince o hızırla gelip kayığa binerarkadaşını Kanuni’ye tanıtmazPadişah’ta sormazBiraz ilerlediklerinde Hızır,Parmağındaki yüzüğü işaret ederek "Kerem eder verirmisiniz?"derPadişah uzatırHızır yüzüğü suya atıverirKanuni birşey demez ama çok öfkelenmirtirHızır Kurçeşme’de elini suya uzatıp yüzüğü çıkarır:"Buyur Hünkarım çok üzüldün çok ta öfkelendin" der

Kıyıya çıktıklarında Yahya ,Padişah’a yanınadakinin kim olduğunu söylerPadişah daha önce söylemediği için Yahya’ya çıkışır,Hemen ardına dönüp onu ararOrtada kimseler yoktur"o sana kimliğini söyledi ama sen anlamadın der"
Baba Haydar’a ilişkin söylence

Şeyh Haydar ünlü bir Rufai şeyhidirÜsküdar’daki dergahında yaşarYoksuldur,ama gönlü zengindirEline geçeni Üsküdar’ın yoksullarıyla paylaşır

Bir ramazan günü dergahında toplantı vardırİstanbul’un her yerinden gelen yoksullar yiyip içeçek,dua edecektir Ama dergahta yiyeceğin kırıntısı bile yokturHaydar’ın kardeşi Ethem Bey bunu görüp endişelenmektedirBaba Haydar ise hiç aldırış etmez"şimdi her şey gelecek yolda" diyerek kardeşini paylarRamazan topunun patlamasına beş dakika kala Padişah’ın adamları tepsiler dolusu yiyeceklerle çıka gelir
Yeni Kapı Söylencesi

lVMurat tebdili kıyafet halk arasında dolşamaktadırBir gün yine kıyafet değiştirerek Üsküdar’dan kayığa binerYanında bir kiş daha vardırBoğaz’a doğru yol alırken yanındakine adını sorar O da "bana Üsküdarlı Remmal Ağa derler " derNeiş yaptığını sorunca Remmil atıp gaipten haber verdiğini söylerlVMurat Remmil atıp Padişah’ın yerini söylemesini isterAdam Remil atar ve 1Padişah deniz üstünde görünür der yeniden bakınca "Sultan Murat bizimle beraber,Sultan sizsiniz " diye nara atar Padişah :"Aferin hüner sahibiymişsin" derŞimdi bir remil daha at bakalım "ben İstanbul’a hangi kapıdan gireceğim,bilirsen seni ödüllendiririm bilemezsen gerisini sen düşün "derAdam remilini atmadan önce "padişahım bunu yazıp vereyim siz İstanbul’a girdikten sonra okuyun"derPadişah kabul ederKıyıya gelince lVMurat adamlarına kayığı kıyıya çekip sur kapısını kırıp İstanbul’a girerRemil’i açıp okur "Padişahım Yeni Kapınız hayırlı olsun!" kapının açıldığı semte "Yeni Kapı" adı verilir
Beşiktaş’a ilişkin söylence

Beşiktaş bölgesi ormanlıkken Yaşka adlı bir papaz bir kilise yaptırırHzİsa’nın Taş Beşiği’ni de Kudüs’ten getirterek buraya yerleştirirBu beşik konulunca kilseye Taş Beşik Kilisesi denmeye başladıPapaz ölünce beşik Ayasofya’ya götürülürama semtin adı Taşbeşik’tirzamanla bu ad Beşiktaş olarak değişir

Başak bir söylenceye göre Barbaros Hayrettin Paşa , Akdeniz’e çıkacağı zaman gemileri burada demir atınca ,halatları bağlamak için ,kıyıya taştan beş direk diktirirBu nedenle buralara Beşiktaş denilir
Cibali’ye ilişkin söylence

İstanbul’un fethinde önsaflarda çarpışan yiğitlerden biri olan Cebe Ali Mısır sultanının şeyhidirİstanbul’un fethinde bulunmak istemektedirBu amaçla Anadoluya gelirAt çulundan bir cebe giydiği için bu adla anılır

Cebe ali orduyla İstanbul önlerine geldiğinde kendisine ekmekçibaşılığı görevi verilirBinlerce kişilk ordunun ekmeğini hiçbir aksaklığa meydan vermeden pişirir ama sırrını kimsecikler bilemez

Fatih gemileri karadan denize indirdiğinde Cebe Ali bu gemilere binmez Üç yüz Zeyni Fakiriyle Postlarını denize yayar,def ve küdüm eşliğinde denize açılırBunu gören Bizanslılar korkuyla kaçışırlarBu günün cibali kapısı denilen yere geldiklerinde surlara saldırır ve kente girerlerCebe Ali açıkça keramet gösterdiğinden şehit olur ve kente girdiği yere onun adı verilirbu ad zamanla Cibali olur
Unkapanı’na ilişkin söylence

Sefer Dede adlı şahıs bir gün Unkapanı’nda ki bir fırına girer ve uyurfırının en harlızamanıdırBir süre sonra dışarı çıkıp tanıdıklarıyla vedalaşır;Unkapanından kendini denize atarak yiterYedi yıl sonra Cezayir’den gelen bir gemi ile yine Unkapanı’na dönerAma dili tutulmuşturOnu getiren gemiciler Sefere Dede’yi Septe Boğazı’nda bir timsahın üstünde ardlarından gelirken görüp gemiye almışlarkıyıya ulaşana değin timsah kendilerini izlemiştirKıyıya ulaştıklarında timsah ölmüşSefer Dede’nin ricasıyla orada gömülmüştür
KAYNAK :http://okuyan_2tripodcom/efsaneler/efsaneler1htm

İSTANBUL

Dünyada güzeldir yeri
İstanbul bir cennet şehir
Mescitleri, camileri
İstanbul bir cennet şehir

Yedi tepe üzerinde
Eyüp Sultan yatır onda
Sevgisi yürekte, canda
İstanbul bir cennet şehir

Ayasofya, Sultan Ahmet
Fatih Sultan çekmiş zahmet
Allah ona vermiş rahmet
İstanbul bir cennet şehir

Beyazıt'ta gezin şöyle
Tarih, kültür seyir eyle
Gören kişi doğru söyle
İstanbul bir cennet şehir

Beşiktaş'ı, Eminönü
Topkapı, Üsküdar yönü
Çamlıca'dan görün onu
İstanbul bir cennet şehir

Sahabeler dolu bir yer
Yatır veliler, şehitler
Bağrında Yûşa Peygamber
İstanbul bir cennet şehir

Çobanoğlu elde kalem
Peygamber'den almış selâm
Hadis ile olmuş kelâm
İstanbul bir cennet şehir

Alıntı Yaparak Cevapla