Konu
:
İstanbulun Tarihi Ve Turistik Yerleri Resimli
Yalnız Mesajı Göster
İstanbulun Tarihi Ve Turistik Yerleri Resimli
08-14-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
İstanbulun Tarihi Ve Turistik Yerleri Resimli
İstanbulun Tarihi ve Turistik Yerleri Resimli
İstanbul'un Tarihi Mekanları ve Anıtları
Yerebatan Sarnıcı
Bizans Sarnıcı olarak da anılan sarnıç Ayasofya'nın yakınındadır
Büyük salonun ince tuğla kemerleri 136 adet korint stili sutünla desteklenmektedir
Kız Kulesi:
İstanbulun sembolü olan Kız Kulesi Boğaz girişindeki kayalık üzerine kurulmuş küçük şirin bir kuledir
Tarih içinde gözetleme kulesi deniz feneri olarak kullanılan kule günümüzde turizme tahsis edilmiştir
Batı kaynakları burayı sevgilisi Hera'ya kavuşmak için yüzerken boğulan Leander'in kulesi olarak tanıtır
Bir diğer hikayeye göre de burası kızının yılan tarafindan sokulacağını rüyalarında gören İmparatorun emniyette olması için genç kızı yerleştirdiği kule idi
Meyve sepeti içinde gelen yılan trajediye sebep olur
Galata Kulesi:
Bizanslıların Cenevizliler aleyhine hareketlerine karşılık Cenevizliler tarafından yapılmıştır
Bölgeyi her türlü saldırıdan korumak için de bu kuleyi yaptırmışlardı
Kulede büyük sahanlığa kadar duvar içinde dönerek çıkan bir taş merdiven vardır
Son yıllarda 1967'de restore edilmiş içine asansör konmuş diğer katlarına da lokanta yapılmıştır
Beyazıt Kulesi:
Bugünkü İstanbul Üniversitesi merkez binasının bulunduğu yerdeki yapı (eski saray) II
Mahmut devrinde Milli Savunma Bakanlığı (Seraskerlik) olarak kullanılmıştır
Seraskerliğin avlusundaki ahşap kule yangın gözcüleri için uzun süre varlığını sürdürmüştür
II
Mahmut daha güzelini yaptırtmak için bu kuleyi yıktırmıştır ve kitabesine göre onun emri ile 1828 yılında Serasker Hüseyin Paşa tarafından o devrin mimari özelliklerini yansıtan kagir bir kule yapılmıştır
50 m yüksekliğindeki bu abide belirgin kütlesiyle kente karekteristik bir çizgi kazandırmaktadır
Ahşap bir merdivenle çıkılan yukarıdaki sahanlık şehrin büyük bir kısmını kuşbakışı seyretme olanağı sağlar
Hisarlar
Üçgeni andıran eski İstanbul yarımadasının etrafı 5
yüzyılda Roma döneminde yapılan 22 km
yi bulan surlarla çevrilidir
Byzantion şehir sitesi kurulmasından itibaren batı yönüne doğru genişleyerek 4 defa yeni surlarla çevrilmiştir
Marmara Denizi ve Haliç kıyıları da tek sıra fakat güçlü surlarla çevrili idi
Şehrin akropolisini çevreleyen surlardan 3
yüzyılda yapılmış İmparator Septimus Severius ve 320'de Büyük Konstantin'in yaptırdığı 3
sur tamamen yıkılmıştır
Kara surları deniz kıyısından başlayarak tepeleri ve vadileri geçerek Haliç surlarına iner
Yedikule:
Bu surlardaki en görkemli kapı Marmara Denizi'ne yakın olan "Altın Kapı" idi
Bu Imparator merasim kapısı iki mermer kule arasında zafer takı gibi yerleştirilmişti
Zaferden dönen ordular Imparator ve erkanı şehre bu kapıdan girerdi
Burayı çevreleyen Türk devri eseri 5 kule ilavesi ile 7 kule bir iç kale haline sokulmuştu
Zaman içerisinde hazine depo ve elçi hapishanesi olarak kullanılmış iken günümüzde enteresan girişi ve "Altın Kapı" kuleleri ile şehrin bir diğer müzesidir
Yaz aylannda çeşitli etkinlikler ve konserler yapılmaktadır
Anadolu Hisarı:
Karadeniz'in tek çıkışı Boğaziçi'nin Asya kısmında yer alan hisar 1390'lı yıllarında Sultan Bayazıt tarafından yaptırılmıştır
Karşı kıyıdakı Rumelihisarı ile birlikte Boğaziçi transit geçişinin tam kontrol altında tutulması sağlayan bu küçük kale burçlarına yaslanan eski ahşap evler ve civarı ile pitoresk bir manzara oluşturur
Rumeli Hisarı:
İstanbul Boğazı'nın Rumeli yakasındadır
Bizans'a kuzeyden yardım gelmesini önlemek amacıyla Fatih Sultan Mehmet tarafından 1452 yılında yaptırılmıştır
Üç büyük kule yapımını üstlenen Çandarlı Kara Halil Saruca ve Zaganos Paşaların adlarıyla anılır
Saraylar Köşkler ve Kasırlar
Aynalıkavak Kasrı
Aynalı Kavak Yazlık Köşkü 18 inci yüzyılda yapılmış ve daha sonra çeşitli sultanlar tarafından restore ettirilmiştir
1718'de takılan bir kısmı Venediklilerden hediye aynaları nedeniyle bu ismi aldığı sanılmaktadır
Haliç üzerindeki saray geleneksel Türk mimarisinin en güzel örneklerinden biridir
Beylerbeyi Sarayı
Boğaziçi Köprüsü Asya kulesinin dikili olduğu Beylerbeyi Bizanstan beri saraylara tahsis edilmiş güzel bir semttir
Beylerbeyi Sarayı 1861-1865 yıllarında eski ahşap bir sahil sarayının yerinde Sultan Abdülmecit tarafından yaptırılmıştır
Cephe ve iç dekorasyonda Doğu ve Türk motifleri Batı süs öğeleri ile birlikte kullanılmıştır
Dolmabahçe Sarayının havasını taşıyan üç katlı yapı harem ve selamlık bölümlerini oluşturan 26 oda ve altı salondan ibarettir
Bu küçük sarayın içi her biri küçük çapta bir servet olan Bohemya avizeleri Yıldız imalatı çiniler ve seramik vazolarla süslenmiştir
Yaldızlı mobilyaları ile nefis halıları buraya ayrı bir güzellik vermektedir
Otantik mobilyalar halılar perdeler ve diğer eşyalar olduğu gibi korunmuşlardır
Denize bakan cephe süsleri bakımlı bahçe ve orta bölümdeki havuzlu salon ile spiral merdivenler dikkat çeken yerlerdir
Arka yamaçta bir büyük havuz teraslar ve türünün güzel örneği at ahırları yer almıştır
1970'li yıllara kadar kullanılan eski yol bir tünel saray bahçesinin altından geçerdi
Sahilde iki küçük seyir köşkü bulunan sarayda devlet misafirleri de ağırlanırdı
Çırağan Sarayı
Haliç ve Boğaziçinin en güzel yerleri sultanlar ve önemli kişilere saray ve köşkleri için tahsis edilmişti
Zaman içinde bunların bir çoğu yok olmuştur
Büyük bir saray olan Çırağan 1910 yılında yanmıştır
Önceki bir ahşap sarayın yerinde 1871 yIında Sultan Abdülaziz tarafından Saray Mimar Serkis Balyan'a yaptırılmıştı
Dört yılda dört milyon altına mal olan yapının ara bölme ve tavanı ahşap duvarlarda mermer kaplıydı
Taş işçiliğinin üstün örnekleri sütunları zengin döşenmiş mekanlar tamamlardı
Odalar nadide halılarla mobilyalar altın yaldızlar ve sedef kalem işleri ile süslüydü
Boğaziçi'nin diğer sarayları gibi Çırağan da birçok önemli toplantıya mekan olmuştu
Renkli mermerle süslenmiş cepheleri abidevi kapıları vardı ve arka sırtlardaki Yıldız Sarayına bir köprü ile bağlanmıştı
Cadde tarafı yüksek duvarlar ile çevriliydi
Yıllar boyu harabe halinde duran kalıntı büyük tamirler sonunda yeniden ihya olmuş yanına ilave edilen eklentiler ile 5 yıldızlı güzel bir otele dönüştürülmüştür
Dolmabahçe Sarayı
19 uncu yüzyılda Sultan I
Abdülmecit tarafından yaptırılan Dolmabahçe Sarayı'nın cephesi Boğaz'ın Avrupa kıyısında 600 m boyunca uzanmaktadır
Dolmabahçe Sarayı Avrupa sanatı üsluplarının bir karışımı olarak 1843-1856 yılları arasında inşa edilmiştir
Sultan Abdülmecit'in mimarı Karabet Balyanın eseridir
Osmanlı Sultanlarının her devirde birçok sarayı bulunurdu
Ancak esas saray Topkapı Dolmabahçe Saraylarının tamamlanmasından sonra terk edilmiştir
Dolmabahçe Sarayı üç katlı simetrik planlıdır
285 odası ve 43 salonu vardır
Denizden 600 metrelik bir rıhtımı kara tarafında ise birisi çok süslü iki abidevi kapısı vardır
Bakımlı ve güzel bir bahçenin çevrelediği bu sahil sarayının ortasında diğer bölümlerden daha yüksek olan tören ve balo salonu yer alır
Büyük 56 sütunlu kabul salonu 750 ışıkla aydınlanan 4
5 tonluk muazzam kristal avizesi ile ziyaretçileri hayrete düşürür
Sarayın giriş tarafı Sultanın kabul ve görüşmeleri tören salonunun diğer tarafındaki kanat ise harem bölümü olarak kullanılmıştır
Iç dekorasyonu mobilyaları ipek halı ve perdeleri ve diğer tüm eşyası eksiksiz olarak orijinaldeki gibi günümüze gelmiştir
Dolmabahçe Sarayı mevcut hiç bir sarayda bulunmayan bir zenginlik ve ihtişama sahiptir
Duvar ve tavanlar devrin Avrupalı sanatkarlarının resimleri ve tonlarca ağırlığında altın süslemeleri ile dekore edilmiştir
Önemli oda ve salonlarda her şey aynı renk tona sahiptir
Bütün zeminler birbirinden farklı çok süslü ahşap parke ile kaplıdır
Meşhur Hereke ipek ve yün halılar Türk sanatının en güzel eserleri birçok yerde serilidir
Avrupa ve Uzak doğunun ender dekoratif el işi eserleri sarayın her yerini süsler
Pırıl pırıl kristal avize şamdan ve şömineler sarayın pek çok odasında güzelliklerini sergiler
Dünyadaki saraylar içerisinde en büyük balo salonu buradakidir
36 m
yüksekliğindeki kubbesinden ağırlığı 4
5 ton olan devasa kristal avize asılı durur
Önemli siyasi toplantılarda tebrik ve balolarda kullanılan bu salon önceleri alttaki fırına benzer bir düzen ile ısıtılırdı
Saraya kalorifer ve elektrik sistemi daha sonraları eklenmiştir
Altı hamamdan Selamlık bölümündeki eşi olmayan güzel oymalı alabaster mermerleri ile dekorludur
Büyük salonun üst galerileri orkestra ve diplomatlar için ayrılmıştır
Uzun koridorlar geçilerek varılan harem bölümünde sultan yatak odaları ve sultanın annesinin bölümü ile diğer kadın ve hizmetkarlar bölümleri bulunmaktadır
Sarayın kuzey eklenti bölümü şehzadelere tahsis edilmiştir
Girişi Beşiktaş semtinde olan yapı Resim ve Heykel Müzesi olarak hizmet vermektedir
Cumhuriyet döneminde Atatürk'ün Istanbul ziyaretlerinde ikametgah olarak kullanıldığı sarayda en önemli olay 1938'de Atatürk'ün ölümüdür
Filizli Köşk
Florya Atatürk Deniz Köşkü
Atatürk'ün Florya Deniz Köşkü Türkiye cumhurbaşkanlarının yazlığı şeklinde kullanılmıştır
Marmara Denizi'ne T biçiminde uzantısı ile bu köşk 1935'de inşa edilmiştir
Erken 20 inci yüzyıl mobilyalarından en iyi örneklerin görülebildiği bir sergendir
Atatürk burada kalan ilk cumhurbaşkanıdır
Ihlamur Kasırları
19 uncu yüzyıl yaptırılan Ihlamur Köşkü ismini bahçesinde yetişen ıhlamur ağaçlarından almıştır
Şimdilerde İstanbul'un ortasında yer alan bu köşk eskiden şehrin dışındaydı
Küçüksu Kasrı
Yazlık olarak kullanılan saray 19 uncu yüzyılın ortasında I
Abdülmecit tarafından yaptırılmıştır
Maslak Kasırları
Sultan Abdülaziz tarafından av evi olarak tasarlanan Maslak Köşkü 19 uncu yüzyıl Osmanlı süsleme sanatının kayda değer en güzel örneklerini taşımaktadır
Merasim Köşkü
Resmi törenler için kullanılmaktayken Maiyet Köşkü sultanın maiyetini bazı hallerde de saraydan gezinti için ayrıldıklarında haremini barındırmıştır
(Pazartesi ve Perşembe hariç her gün açıktır
)
Tekfur Sarayı
Topkapı Sarayı
15-19 uncu yüzyıllar arasında Osmanlı İmparatorluğu'nun merkezinde bulunan Topkapı Sarayı labirentleriyle Boğaz Haliç ve Marmara Denizi'nin sularının karıştığı noktada bir kara parçası üzerinde yer almaktadır
Yeni sarayın (Topkapı Sarayının) yapımına 1466'dan sonra başlanmış ve Fatih ölmeden birkaç sene önce 1478'de tamamlanmıştır
Bu saray diğer Avrupa Sarayları gibi tek bir binada olmayıp çeşitli köşk ve dairelerden oluşmuştur
İlk olarak yapılan Çinili Köşk Sırça Saray'dır ve 1472'de bitmiştir
Orta Asya mimarisi karakterinde ve iki katlı köşk 1875'te Arkeoloji 1908 senesinde de Türk İslam Eserleri Müzesi olmuştur
1953'te ise Fatih Eserleri Müzesi olarak açılmıştır
Çinili Köşkü Kubbealtı Arzodası Hasoda Hazine Kiler ve Seferliler gibi koğuşlar mutfakların bir kısmı hastalar odası hamam şimdi kütüphane olan Ağalar Cami ahır ve diğer binaların yapımı izlemiş ve son olarak da yapı 1478'de Saray surlarının ve Bab-ı Humayun denen Sultanahmet yönündeki asıl kapının inşaatı ile tamamlanmıştır
Fatih devrinde ortalama 750 kişi olan saray halkı gittikçe artmış ve XIX
yüzyılda normal günlerde 5000 bayram günleri gibi fevkalade zamanlarda ise 10
000'i bulmuştur
Bu sebeple bu saraya zamanla yeni yeni ilaveler yapılmıştır
Topkapı Sarayı Harem kısmı III
Sultan Murat devrinde 1574 - 1595 yıllarında yapılmış ve ondan sonra Bayazıt'daki harem halkı buraya nakledilmiştir
XIX
yüzyıl başlarında harem halkı 474 kişi idi
Harem'e girerken Kızlar Ağası Dairesi ve onun üst katında da küçük şehzadelerle Sultanlar için Şehzadeler Mektebi vardı
Sarayda zamanla Enderun Mektebi Hekimbaşı Odası Enderun Eczanesi iç avlulardaki köşklerle Sarayburnu sahillerinde yazlık köşkler yapılmış mutfaklar ahırlar genişletilmiş yeni yeni cami ve küyüphaneler ilave edilmiştir
Yıldız Sarayı
Boğaziçine hakim tepeler ve vadileri kaplayan geniş alan üzerine serpiştirilmiş yüksek duvarların çevrelediği avlular içerisinde köşkler bahçeler kompleksidir
İstanbul'un bu ikinci büyük sarayı günümüzde değişik hizmetlere ayrılmış bölünmüş durumu ile gelmiştir
Yıldız Sarayı III
Selim'in annesi Mihrişah Sultan tarafından ilk yaptırılan bir köşkler bütünüdür
II
Mahmut Yıldız adını verdiği ikinci bir köşk yaptırmış bu isim daha sonra Abdülmecit Abdülaziz ve Abdülhamit'in hükümdarlığında yaptırılan bütün gruba geçmiştir
Sultan Abdüaziz zamanında köşkler çoğalmaya başlamış Malta Çit Çadır Şale Köşkleri yapılmış koru usta bahçevanların elinde bakir görünüşüne dokunulmadan düzenlenmiştir
Sultan Abdülhamit burada 32 yıl yaşamış 33 yıllık saltanatında şehir içinde şehir gibi olan bu korunaklı sarayı resmi daire ve haremi olarak kullanmıştır
Yönetim Kısımları'na ilaveten Yıldız Sarayı'nda birçok bölüm ve bir de cami bulunmaktadır
19 uncu yüzyılın sonunda II
Abdülhamit zamanında tamamlanmıştır
Yapıların en büyük ve zarifi Şale sultanların nasıl bir lüks içinde yaşayıp eğlendiklerini göstermektedir
Dünyanın her yöresinden getirilen çiçekler ağaçlar ve bodur bitkilerle bezeli büyük saray parkından Boğaz'ın panoramik görüntüsü çok güzeldir
Restorasyon çalışmaları nedeniyle sadece Şale ve park halka açıktır
Camiler Kiliseler ve Sinagoglar
İsanbul'un ünlü camileri arasında Sultanahmet Cami Süleymaniye Cami Rüstem Paşa Cami Fatih Cami Eyüp Cami Yeni Cami Sokullu Mehmet Paşa Cami ve Mihrimah Sultan Cami sayılabilir
Kente pek çok kilise ve manastır faal durumdadır
Bir kısmı ise cami haline dönüştürülmüştür
Studios Manastin Kilisesi Sergios-Bakhos Kilisesi Hagia Eirene Kilisesi Pantakrator Manastir Kilisesi Vefa Kilisesi (Hagios Theoderos) Nyrelaion Manastır Kilisesi Eglise D'hagia Thekla Manastırı Eski İmaret Cami (Pantepoptes Manastin Kilisesi) Kalenderhane Cami (Akataleotos Manastırı) Fenari İsa Cami (Lios Manastır Kilisesi) ve Fethiye Cami (Pammakaristos Manastr Kilisesi) ünlüleridir
Bedestenler
Kapalı Çarşı:
Dev ölçülü bir labirent gibi 60 kadar sokağı üç binden fazla dükkanı ile dünyanın en eski ve büyük kapalı çarşısı olan "Kapalı Çarşı" İstanbul şehrinin merkezinde yer alır
Adeta bir şehri andıran bütünü ile örtülü bu site zaman içerisinde gelişip büyümüştür
15
yüzyıldan kalma duvarlı bir seri kubbe ile örtülü eski iki yapının etrafı sonraki yüzyıllarda gelişen sokakların üzerleri örtülerek ekler yapılarak bir alışveriş merkezi haline getirilmiştir
Geçmişte burası her sokağında belirli mesleklerin yer aldığı ve bunların da el işi imalatın sıkı denetim altında bulundurulduğu ticari ahlak ve törelere çok saygı gösterilen bir çarşıydı
Çarşının ana caddesi sayılan sokakta çoğunlukla mücevher dükkanları buraya açılan yan bir sokakta altıncılar bulunur
İstanbul'u ziyarete gelen turist grupları için alışveriş olanakları çarşının ana girişindeki modern ve büyük alışveriş merkezleri tarafından sağlanmaktadır
Mısır Çarşısı:
İstanbul'un ikinci kapalı çarşısıdır
IV
Mehmet'in annesi Hatice Turhan Sultan tarafından Yeni Cami'ye vakıf olarak yaptırılmıştır
Çarşıda 6 kapı vardır
Bunlardan 3'ü revak olup yapıyı daha da güzelleştirmektedir
Bakırcılar Çarşısı:
İstanbulun özellikle yabancıların dikkatini çeken bir çarşısı da Beyazıttaki Bakırcılar Çarşısıdır
Şimdiki İstanbul Üniversitesi Merkez Binası bahçesinin doğu ve kuzey duvarları altında bir sıra dükkan halindedir
Burada çeşitli bakır işi levha bakırdan döğme olarak elle yapılmakta ve kazan tencere kuşhane sahan tava tas leğen ibrik güğüm bakraç kova maşrapa sini mangal şamdan bakırdan "gülabdab" olarak satılmaktadır
Kapalı Çarşı:
(Kuleli Cami Altındaki Kapalı Çarşı) Üstü kapalı çarşıların bir örneği de 19 yüzyılda yapılan son senelerde restore edilen Laleli Camii altı dükkanlarıdır
Su Kemerleri
Mualla Kemeri:
Mimar Sinan tarafından yapılan su kemerlerinden biridir
Alibey deresi vadisindedir
Orta kesimde 4 büyük kemer vardır
Uzun Kemer:
Mimar Sinanın yaptığı kemerlerden biridir
Kemerburgazın 1500 m kadar kuzeybatısıdadır
Kanuni Sultan Süleyman zamanında yaptırılmıştır
Güzelce Kemer:
Cebeci Köy Kemeri olarak da bilinen eser Kanuni Sultan Süleyman devrinde Mimar Sinan tarafından yapılmıştır
Kemerburgazın güneyindeki Cebeci Köyün 1500 m
kadar doğusundadır
Bahçeköy Kemeri:
Sultan Mahmut Kemeri olarak bilinen kemer Bahçeköyden Büyükdere'ye doğru 1 km mesafededir
I
Mahmut zamanında 1731'de tamamlanmıştır
Çeşmeler
Sultanahmet Çeşmesi (III
Ahmet Çeşmesi):
Topkapı sarayının Bab-i Hümayun kapısı önündedir
Binanın dört cephesindeki taş ve bronz işçiliği yazılar kadar tahta saçaklann süsleri birer sanat şaheseridir
Çeşme klasik dönemin mütevazi çizgilerinden sıyrılmış hatların zerafeti zenginlik ve güzelliği ile emsalleri arasında sivrilmiştir
Üsküdar III
Ahmet Çeşmesi: Üsküdar'da iskele meydanında yer alır
1728'de yapılmıştır
Ahşap çatılı ve dört yüzlü bir meydan çeşmesi olup mimarlık hattatlık taş işçiliği ve şiir sanatının bir şaheseridir
Alman Çeşmesi:
Sultanahmet meydanında parkın içindedir
Alman İmparatoru II
Wilhelm'in İstanbul'u ikinci ziyaretinin anısı için bütün kısımları ile Almanya'da yapılmış İstanbul'a getirilerek hazırlanan kemerlerin üzerlerine konmuştur
20'inci yüzyılın ilk günü olan 1 Ocak 1901'de açılış töreni yapılan bu çeşmenin üç kubbesi altın mozaik kaplıdır
Tophane Çeşmesi:
Tophane Meydanındadır
1732'de I
Mahmut tarafından Hassa Baş Mimarı Mehmet Ağa'ya yaptırılmıştır
Beykoz Ishak Ağa Çeşmesi: İstanbul'da Beykoz ilçesindedir
Türkiye çapında en güzel çeşme anıtlarımızdan birisidir
Ayazma Çeşmesi:
Üsküdar'da Ayazma Camii avlusundadır
18
yüzyılda III
Mustafa tarafından yaptırılan Çeşme devrin mimari özelliklerini taşır
Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi:
1732'de Sultan I
Mahmut tarafından annesi Saliha Sultan adına yaptırılmıştır
Göksu Çeşmesi:
Sultan III
Mustafa'nın eşi ve III
Selim'in annesi Mihrişah Sultan tarafından yaptırılmıştır
Esma Sultan Çeşmesi:
1799 da III
Ahmet'in kızı Esma Sultan tarafından yaptırılmıştır
Meydan çeşmelerinin bir örneğidir
Osmanlı Dönemi İstanbul Çeşmeleri
Anıtlar ve Meydanlar
Hipodrom:
Günümüze çok az kalıntıları ulaşan Roma devri önemli yapıları ve abideleri Hipodrom çevresinde inşa edilmiştir
"Büyük Saray" diye bilinen İmparatorluk Sarayı Hipodromun yanında başlar aşağılara deniz kenarına kadar uzanırdı
Bu saraydan günümüze bir büyük salonun yer mozaik panosu gelebilmiştir
Semt Bizans ve Türk devirlerinde de merkezi önemini devam ettirmiştir
İstanbul'un en önemli abideleri Ayasofya Sultan Ahmet Cami Türk ve İslam Eserleri Müzesi Yere Batan Sarnıcı burada Hipodromun çevresindedir
Günümüzde Hipodromdan günümüze Theodosius Dikili Taş Konstantin Sütunu (Orme Odelisk) Yılanlı Sütun (Burmalı Sütun) ları kalmıştır
Theodosius Dikili Taş:
Aslı eski Mısır eseridir
MÖ 1547 yıllarında Firavun III
Tutmosis (Toothmesis) adına Heliopolis'de dikilmiştir
Pembe granitten ve yekparedir
Üzerinde Hiyeroglif yazısı ile II
Tutmosis'in zaferleri yazılmıştır
390 yıllarında Bizans İmparatoru Iç Theodosius tarafından İstanbul'a getirilerek Hipodroma dikilmiştir
Kaidedeki kabarmalar üzerinde I
Theodosius oğulları karısı Arkedios Honorios ile İmparator II
Valantinianos görülür
Ayrıca Hipodrom sahneleri ve anıtın dikilişini gösteren tasvirlerde vardır
Gotlar Sütunu:
Topkapı Sarayı dış bahçesinde Gülhane Parkı Sarayburnu girişinde bulunan ve Roma Devri'nden günümüze hiç değişikliğe uğramadan gelen çok eski bir abidedir
3
veya 4
yüzyılda dikilmiş olan bu sütun yüksek kaide üzerinde 15 m
boyunda monolit mermerden ibarettir
Sütun başı korint üslubunda kartal arması ile süslüdür
Gotlar'a karşı kazanılan zaferden bahseden kitabe satırlarından dolayı abide "Gotlar Sütunu" adıyla da anılır
Çemberlitaş (Konstantin Sütunu):
MS 330'da Başkentin Roma'dan İstanbula nakli sebebi ile kentin ikinci tepesindeki büyük oval bir meydan ortasında Konstantinin şerefine dikilmiş olan ve Çemberlitaş sütunu olarak da bilinen bu abide orijinalinden daha kısa olarak günümüze gelebilmiştir
Yılanlı Sütun (Burmalı Sütun):
Bu sütun Delphi'deki Apollon tağınağından 4
yüzyılda istanbula getirilmiştir
İstanbuldaki en eski anıtlardan birisidir
Orijinalinin M
Ö
409' da yapıldığı bilinmektedir
Birleşmiş olan çeşitli Yunan sitelerinin Perslere galip gelmesi üzerine Pers ordusunun silahlarının eritilip dökülmesinden meydana getirilmiştir
Beyazıt Meydanı:
İmparator Teodosius devrinde MS
393 yılında şehrin en büyük meydanı olarak inşa edilmiştir
Ortasındaki dev boyutlu zafer takının üzerinde yer alan bronz boğa başlarında dolayı buraya "Form Tauri" meydanı ismi verilmiştir
Üzerinde İmparatorun da heykeli yükselen zafer takından günümüze bir kaç mermer blok ve sütun kalmıştır
Kuzeyde Fatih'in yaptırdığı ilk sarayın yerinde İstanbul Üniversitesi bulunmaktadır
Üniversite girişi abidevi kapı ve bahçedeki yangın kulesi 19
yy yapılarıdır
Meydanı süsleyen ve adını veren 15
yüzyıl Beyazıt Camii kalabalık ve hareketli Kapalı Çarşının komşusu olup buraya ait külliyeden günümüze medrese hamam ve dükkanlar kalmıştır
Ve son olarak Avcılardaki Atamızın doğduğu evin aynısı 1999 da yapıldı
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul