Prof. Dr. Sinsi
|
Yalova Şiirleri
AGLIYOR YALOVA
17 Agustos’ta ;
Bir çocuk Agliyor
Enkazlarla Yigili Malazgirt caddesinde
Dogdugu ev yikilmis
Az ilerde ise bir anne
Iki elini basana götürmüs, agladi, aglayacak 
Içecek ne bir suyu
Ne de Akitacak gözyasi var
Kurumus göz pinarlarinda
Bir baba agliyor Hacimehmet ovasinda
Tirnaklariyla kaziyarak enkazi bagiriyor
“ Boncugum, Dilara neredesin?”
Agliyor Yalova, kan ter içinde
Ve gökyüzünde bulutlar agliyor Yalova için
Günes olabildigince kizgin
Yalova’ya ihanet edenler
AYHAN ALSAN'A
Söyle Karayagiz!
Neden kapattin perdeyi ?
Oysa seninle siirler okuyacaktik 
Içinde ayrilik ve hüzün olmayan  
Mendirekte özgürlük türküleri söyleyecektik
Gökyüzüne mutlulugun resmini yapacaktik
En güzel çiçegi  
Umut çiçegini
Hep birlikte sulayacaktik
Yalova sahillerinde
Özlemlerimizi dile getirecektik
Çiçege ve Umuda dair  
Ve sen!
Yine yeniden Toros canavari olacaktin
O Insan sevgisi yüreginle
Olmadi Karayagiz, olmadi
Perde bu kadar erken kapanmamaliydi
Simdilik mutlulugumuz olmasa da
Yalova’nin acilari vardi
Seninle paylasmayi bekleyen
BIR ZAMANLAR YALOVA
Dün,
Yalova bahçelerinde,
Seralari gezdim saatlerce
Elma bahçeleri içinde,
Gelincikleri, Kasimpatilari,
Papatyalari da gördüm
Çiçek seralarinda,
Domates, kivircik degil,
Gülleri, Karanfilleri kokladim
Sonra,
Kepenksiz dükkanlar arasinda
Yalova sokaklarini dolastim…
Evlerin balkonlarinda,
Yapay çiçekler degil,
Zambaklar, sarmasiklar sarkiyordu
Ve Yalova pazarinda,
Amasya degil,
Yalova elmasi satiliyordu…
Balaban deresinde çakil taslari arasinda,
Oltayla degil,
Çuval ile balik yakaladim…
Damacanadan degil,
Yalova deresinden içtim suyu,
Avuç avuç
Yalova sahilinde…
Arabalarin korna sesleri degil,
Faytona bagli bir çift atin nal sesleri
Duyuluyordu…
Bir de pamuk sekerci Niyazi dedenin sesi
Bekirin gazinosundaSanat,
Akasya parkta ise
Halk müzigi yükseliyordu
Sahil kolibasili degil,
Midye doluydu
Ve sonra,
Kan ter içinde
Uyaniyorum
Yüzlerce kez,
“Keske, keske” diyorum
“YALOVA'NIN”
Yalova'nin Elmasi
Çiçegi
Üzümü
Yesili
Denizi
Kaplicasi
Ama…
Hepsinden önce
Ekmegi bozuldu
Simdi mi?
Mantarlastik!
Çünkü,
Artik
Sadece
Yalova matari var
“SEYIRLIK”
Evim iki kilometre uzaktaydi,
Yalova iskelesine
Bahçedeki dut agacina
Çiktigimda,
El sallardim,
Arabali vapuruna
Haci Mehmet
Safran köyünü görürdüm
Evimin çatisindan
Otobüslerin korna sesleri
Duyulurdu,
Cumhuriyet Meydanindan
Simdi
Yine çikiyorum çatiya,
Sadece
Güzel komsum Melahat'i
Görüyorum,
Yemek pisirirken
“YALOVA'LISIN DEMEK”
“Yalova'lisin demek ki” dediler
Sonrada eklediler:
“Sizin oralarda ne güzel elma bahçeleri var ”
Bizim buralarda ne elma bahçeleri vardi!
Önce agaçlar kesildi,
Sonra da araziler…
Simdi ne elmasi kaldi,
Ne de bahçesi…
“Yalova'lisin demek ki” dediler
Sonra da eklediler:
“Sizin orada her tür çiçek yetisir
“Seralariniz bir baska…”
Bizim buralarda çiçek seralari ne güzeldi!
Önce çiçek seralari,
Sonra da yesil alanlar yok oldu
“Yalova”lisin demekki” dediler
Sonra da eklediler:
Sizin Termal Kaplicalariniz ne kadar güzel”
Bizim tarihi eserlerle çevrili
Termal'imiz vardi! 
Önce Çinar agaçlarini,
Sonra da,
Tarihi kalintilari temizledik
“Yalova'lisin demekki” dediler
Sonra da eklediler:
“Demek Atatürk'ün kentindesin”
Tam üç kösk birakmisti,
Bizlere,
Gelecek kusaklara…
Önce Yürüyen köskü kapattilar,
Sonra da bir digerini…
“Yalovalisin demek ki dediler:
Sonra da eklediler:
Sizin oralarda
Ne çok uyusturucu çiftligi varmis?
“Çetelerde cirit atiyormus”
YALOVA'YI ANLATMAK
Yalova da dogacaktin
Çamurlu yollarda
Düsüp kalkacaktin
Karanlik sokaklarda,
Korkmadan dolasacaktin
Sonra,
Bugdaytarlalarinda,
Elma bahçelerinde,
Yorgunluk atip
Tütün saracaktin
Ihlamur kokusu arasinda
Çekecektin
Nefes nefes
En keyiflisi de…
Aksamlari
Kussesleri arasinda
Berrak akan
Safran deresi kenarinda
Gizlice sarap içmek…
Hele birde paran olacakti
Dört kez turlayacaktin faytonla
Sahili…
Bak nasil sarhos olacaktin
Elbette iki bardak içtigin
Ucuz Marmara sarabindan
Degil,
Denizdeki yakamozlar
Yosun kokusu
Sarhos ederdi adami…
Sözün özü
Anlat bana diyorsun burayi
Erzurumlu Kemal,
Nasil anlatayim ki,
Yalova
Anlatilmaz…
Anlamak için
Yalova'da dogacaktin
SÖYLE
Söyle!
Neden
Soguk tas duvarlar
Duvarlar insan,
Insanlar duvar
Söyle!
NiyeYalova'da
Esmiyor
Çinar agaçlari…
Söyle!
NeredeYalova'da
Bugday tarlalari
Deniz mavisi
Toprak kokusu
Söyle!
Nerede
Kardelen çiçegi
Söyle!
Nerede o Atatürk'ün kenti
Orada yasamak istiyorum
Eger diyorsan
Iste burasi
Hayir!
Çünkü
Taniktir simdiki zaman
Söyle! 
Nerede o Atatürk'ün kenti
Orada ölmek istiyorum
YALOVA KÜÇÜK BIR KASABAYDI
Takvimler, 1960'li yillari gösteriyor,
Gazeteler baslik atiyordu
“2 bin kisiye bir sinema düsüyor” diye
4'ü yazlik olmak üzere 7 sinema salonu
Kervan'da “zavallilar”
Özen”de vurun kahpeye ”
Park sinemasinda da yabanci bir film…
Gazeteler baslik atiyordu
“ Yesilçam, Gala Gecelerini yine Yalova'da yapiyor ”diye
Yalova küçük bir kasabaydi…
Ayda bir degil, her aksam izlerdik,
Sanatçilari
Her zaman bir adim önde olanlar,
Ilk sarkilarini bizlerle birlikte söylerdi,
Akasya Park'ta
Mecmualar paslik atardi
“Akasya, yine bir sanatçi çikardi” diye
Yalova küçük bir kasabaydi
Yilda bir degil, hafta da 2 kez,
Tiyatrolari izlerdik salonlarda
Ögrenciler, yasaksizca oyun oynar,
Ögretmenler alkis tutardi
Gazeteler yine baslik atardi
“403 kilometre, sekizinci kez sergileniyor” diye
Yalova küçük bir kasabaydi
Siirler dinlerdik,
Okul bahçesinde,
Bir agacin altinda
Kurtulus savasi kahramanlarini,
Bikmadan defalarca izlerdik,
Halk Egitim Merkezinde
Yalova küçük bir kasabaydi…
Kitaplar okurduk
Atatürk Okulu Kütüphanesinde
Yasar Kemal'in, Fakir Bayburt'un,
Kemal tahir'in romanlarini,
Orhan Veli'nin, Fazil Hüsnü Daglarca'nin,
Siirlerini okurduk,
Korkmadan, özgürce
Yalova küçük birkasabaydi…
Tiyatrolar, ilk oyununu burada sergiler,
Yeni filmler ilk kez burada oynar,
Gala geceleri burada yapilirdi
Sançtilar, ilk sarkilariniburada söylerdi
Yeni baski kitaplar,
Ilk kez burada okunurdu
Ve Yalova büyükbir il
Takvimler,1999'u gösteriyor,
Yüzbini askin nüfusa,
1 cep sinemasi…
TOPRAK
Topraktan korktuk,
Betona bogulduk
Topraktan yüksek
Kurduk evlerimizi
Simdi!
Asagida kaldi
Kavak agaci
Asagida kaldi
Bakkal Mehmet efendinin dükkani
El sikmiyor
Ip, sarkitiyoruz yukarilardan
Çünkü!
Asagida kaldi dostluklar…
Simdi iyi bak yukaridan
Gördügün bir karis topraga
Kimbilir
Neler sakliyor bagrinda
Korktuk topraktan,
Yükseklere kurduk evlerimizi
Simdi uzaklarda kaldi
Dostlar,dostluklar…
KORKU
Siz
Fidanlardan
Korktunuz
Koca bir çinar
Olmasin diye…
Siz
Tarihten
Korktunuz
Yiktiniz
Örnek olmasin diye…
Siz
Karanfillerden
Korktunuz
Yakalara
Takilmasin diye…
Siz
Üzümden
Korktunuz
Sarap olmasin diye…
Siz
Dikenden
Korktunuz
Dikensiz
Bir gül bahçesi
Yaratmak için
Dikenli
Tüm çiçekleri
Kopardiniz
Elinize
Batmasin diye…
Ben,
Son beyaz gülü de
Koparmistim zaten
Lekelenmesin diye…
SORMA
Sorma!
Sularimizi kimin bulandirdigini
Elmayi dalindan kimin kopardigini
Sorma!
Denizin neden mavi olmadigini
Gökyüzünün neden gri oldugunu
Sorma!
Bizimn kentimizin üzerinden,
Kuslarin artik
Neden topluca geçmedigini
Sorma!
Nerede çam agaçlari
Bugday tarlalari,
Üzüm baglari…
Yikildim deme,
Bak!
Hatiralar ayakta tutuyor beni…
DEFINE
Tasi topragi altin dediler,
Hep birlikte geldiler
Bir gecede
Emir Bayira
Kondu diktiler
Kondu reisi Ahmet,
Konduya kaçak elektrik çekerken,
Halime ana is kazasinda cam silerken,
Ayse, kanalizasyon çukuruna düserek,
Ahmet'de,
Bir kamyonun altina girerek,
Bebek Zeliha ise veremden ölerek,
Defnedildiler
Onlar buraya,
Tasi topragi altin,
Diye geldiler
Define aradilar
Köylerine,
Defnedilerek
gittiler…
GEÇ KALMADAN
Yolun düserse bir ara
Ugra safran ormanina
Uzaniver
Bir kavak agacinin gölgesine
Dinle!
Kus seslerini
Yaprak hisirtisini
Simdilik
Kirli de olsa
Akan Safran Deresi'ni
Dinle!
Dinlerken
Dinleneceksin
Çok geç kalmadan
Yolun düserse bir ara
Ugra Safran ormanina
DELIKANLI
Evet,
Çok haklisin delikanli…
Gençligimizde,
Amerikan trasi olup,
Bad Godesberk parkinda,
Kay kay yapamadik
Fransiz parfümünü
Üstümüzde boca edip,
Cd dinleyemedik
Mendirekte…
Ama! 
Sizlerde,
Yalova'da,
Bugdal tarlalarinda
Harmana binemediniz
Komsunun bahçesindeki
Agaca çikip
Erik çalamadiniz…
Ay çiçegi, tarlalarinda
Gelincik surubu içemediniz…
YILLAR ÖNCEGELDILER…
Yirmiyilöncegitmislerdi
Bizim mahalleden
En iyi binada oturur
En güzel elbiseleri giyerdi Corc Wende
Babasi Yüzbasiydi Karamürsel'de
Görev yapiyordu Amerikan üssünde
Sabahgider,aksamgelirdi
ABD bayrakli maviotobüsle
Haefta sonlariTermal'de
Aksamlari sahilde
DolasirdiWolksvaganle
Giderken dediki Corc Wende
“ Bir Gün Yine Gelecegiz Bekle”
Sonra,yillar sonra
Yine geldiler
Yeni Dünya'dan
Yeni Dünya Düzeni ile
Her seyi satacaksiniz
Özellestireceksiniz dediler…
Ve sonra…
Parça,parça
Toprak,toprak
Fabrika, fabrika
Satildik,satiliyoruz…
SU SEHRI
Su sehriYalova'dan
On yilönce
Susatilirdi tankerlerle
Simdi!
Su sehrinde
Su satiliyor pet siselerde
TONOMI
Kardesim Tonami
Seninle kardes sehir olali
Tam Onyil oldu
O gün,
Yani on yilönce
Bana gönderdigin soganlar
Nedense!
Bir türlü lale olmadi
Birde bizim burdakiler
Onca yildan sonra
Bir türlü adam olamadi!
“SEYIR”
Akdeniziseyrediyorum bir aksam üstü
Durgunlugu,sessizligi
Yalova'yihatirlatiyor bana
Martilar…
O'nu anlatiyor
Dalgalar O'nu getiriyor bana
“ GECELER”
Yalova'da
Birtek sen degismedin
Çünkü
Sana ulasamadilar
Karanlik Geceler
Yesilin
Mavinin
Renginidegistirdiler ama…
Sana ulasamadililar
Sen hepkara kaldin
Karanlik geceler
Iste oyüzden seni seviyorum
Karanlik geceler
"DÖRTLÜK ”
Kirikpencere camindan esen
Rüzgardan korunmak için
Sarilmisim bir sevgiligibi
Hatiralara…
“SASIRMA”
Dayko!
Az sonra Termal'de olacaksin
Termal Oteli,Mavi çamlari
Stelleri,Sütunlari
Ve diger tarihi eserleri
Göremeyeceksin
Sakin sasirma!
“BÜYÜKTERMALOTEL”
Bindokuzyüzotuzalti'da 
Mimar Sedat HakkiEldemtarafindanyapildi
Dörtkatlidoksanodali
Büyük Termal otel
Bidokuzyüzotuzsekiz
Yirmiikiocak günü açildi
“CumhuriyetTürkiyesi'ninenbüyü ktoteli
Demokrasimizyasadikçayasayacak ” Dedi
Atatürk
Bindokuzyüz otuzsekiz'de
Hasta yataginda
Termal otel'deki
Ceviz karyolasini istedi
On Kasim bindokuzyüzotuzsekiz'de
Ceviz Karyolada 
Termal'i solukladi
Son kez
Nefes nefes…
“Termal Otel,
Demokrasimiz yasadikça yasayacak”
Dedi
Atatürk
Bin Dokuzyüz Seksen de
Demokrasi,
Askiyaalindi
Bindokuzyüzseksendört'te
Büyük TermalOtel,
Bir gecede yikildi
“YÜRÜYEN KÖSK”
Yürüyenkösk,
Bir tek çinar agacinin
Dallari için,
1930'da
Kizaklarla yürütüldü…
1980'de
Içindekiler…
1931'de
Halkabagislandi
1980'de
Halka ziyarete kapatildi…
1930'da
Çinar agacinin dallari korundu…
1990'da
Çinar agaçlarikesildi
1998'de
Halen kapali
TERMAL'DE BIR SAFAK VAKTI
Oraya da girdilerbir safak vakti
Termal, AtatürkKöskü'ne
Önce tarihibinalariyiktilar,
Sonra da agaçlari,
Körpefidanlarikestiler,
Hiç acimadan
Neden? Niçin? diye soruldu
“emir büyük yerden” dediler
Sonra ögrendik ki,
Emri verenler
Lojman yapacaklarmis,
Kendilerine
Vesonra,emri verenler,
Bulojmanda,
Bacaklarini uzatacak yüttigi yerden
Atatürk köskünü seyredecek,
Kahvesini içerken
Hiç yüregi sizlamadan,
Tarihle hiç hesaplasmadan,
Purosunu tüttürecek
Viskisini içerken,
“bu Termal nekadar güzelmis be…!” diyecek…
''TERMAL BIZIMDIR ”
Esleriyle, çocuklariyla,
Hep birlikte gelmisler
Yan yana, omuz omuza
Haykiriyorlar
''Termal Bizimdir, Bizim kalacak '
Yalovalilar,
Yürüyorlar hep birlikte,
Termal atatürk kösküne
Tek bir ses duyuluyor,
''Termal Bizimdir, Bizim kalacak ''
Küçük bir çocuk,
Atatürk'ün büstüne sariliyor
Sonra da annesi ve babasi
Agliyarak bagiriyor,
''Termal Bizimdir, Bizim kalacak ''
Ihtiyar bir köylü,
Yasli gözlerle seyrediyor,
Tüm olan biteni
Aglamak istiyor,
Yapamiyor,
Önce yumrugunu sikiyor,
Sonra da dislerini
Mirildaniyor
'' Güçlü olmanin tam zamanidir simdi ''
'' PANDELI ''
Termal otel'inin
Ilk bahçevaniymis
Pandeli
Ilk kez 1935' te tanimis
Mustafa kemal'i
Mavi çamlara
Ortancalara
Can suyu vermis
Yillarca
1969'da ise
Pandeli
Can vermis
Eger ki;
Bir onbes yil daha
Yasasaydi
Pandeli,
Görecekti
Termal oteli
Emin olun ki,
Olacakti
Tamdeli
''NETEKEM -II -''
Bu termal otel
Selçuklar' dan mi
Yoksa
Osmanlilar' dan mi
Bize kaldi?
Netekem
Yikin bu
Termal oteli
Çünkü!
Atatürkçü'yüm
Netekem 
''HERSEYE RAGMEN''
Yasamak!
Elbet güzel
Ama yalova'da
Bir baska güzel
Üstelik
Her seye ragmen
Yalova
Bir baska güzel
'' SESLENMIS ''
Sana anlatmak istedim
Yazdiklarimin
Her kalimesinde,
Dünü, bugünü
Her cümlesinde
Özlemimi dile getirdim
Mutlugu düsledim
Satirlarimda
Bir dünya yarattim
Kalemimle
Gözyaslarindan yagmur,
Rüzgarlarindan,
Özgürlük türküsü esiyordu
Ve sanki sen
Karabulutlar arasinda
Göremiyordun
Gökyüzünü
'' BIYOGRAFI ''
1960'da yalova'da
Dogmusum
Tam yirmibir gün sonra da
Darbe olmus
Ilkokulum müfettis hamdi girgin
Ilk ögretmenim ise artist mümin 
Ilk kez on yasinda duydum
Hasan mutlucan'in gür sesini 
Ilk dogum günümü
11 yasinda kutladim,
Babamin tatlici arnavut hamza' dan
Aldigi tulumba tatlisiyla
Bir yil sonra yine bekledim
Dogum günümü 
O gün ne tulumba tatlisi geldi 
Ne de çamlica gazozu 
Surat yapinca, geldi cevabi
Bugün gençler asildi
Daragacinda
Yani anlayacaginiz
Ilk dogum günüm,
Son olmustu
Sonra, gençlik devri
Ilk ask ve
Ilk hüsran 
Ilk yazimi
17 yasinda yazdim
Arabacilar sokaginda
Bir duvara
“Bagimsiz Türkiye
Ilk copu kafamda
Gece bekçisi Niyazi kirdi
Ilk ifademi
Komiser Hulusi amca aldi
Sonra bir sabah yine uyandim
Hasan Mutlucan'in gür sesiyle
Bes yil sonra
Boyun egdim,
Simdiki esime
Suskun ve duru bir denize
Benzeyen toplumun
'Çagla'masi için
Çagla adini verdim
Ayni yil dogan kizima
Bir bes yil sonra
Darbe olmadi!
Ama!
Hiç bir sey de degismedi
Bir seylerin degismesi için
Çagri adini verdim
O yil doga kizima
Simdi ise
Yine yaziyorum
Duvarlara degil,
Bilgisayara 
“HALIL IBRAHIM “
Yalova'da
Her gün,
Sokak ortasinda
'Acisiz sicak lahmacun'
Diye bagirdi
Güleç yüzlü halil ibrahim 
Bir gün 
'Çocuk düsüyor' diye bagirdi
Kimse ne dedigini anlamadi
Bes yasindaki kiz
Besinci katin balkonunda 
Düstü düsecek 
Ok gibi firladi besinci kata
Yukari çiktiginda 
Açamadi kilitli kapiyi
Buldugu bir çarsafla
Fisek gibi indi
Asagiya 
Bes yasindaki kiz
Besinci katin balkonunda 
Düstü, düse 
Çarsafin bir ucunda
Halil ibrahim
Bir ucunda ben 
Bes yasindaki kiz
Besinci katin balkonundan
Düstü
Çarsafa
Kucakladi çocugu
Halil ibrahim 
Çocuk agliyordu
Korkusundan
Halil ibrahim
Sevincinden 
Bir hafta sonra
Yine geldi yanima
Artik, adi da çikmisti
Cankurtarana 
Bir anons duyuldu birden
Belediye hoparlörinden
Çinarcik'ta kaza olmus
Kana çok ihtiyaç varmis  
Irkildi!
Halil ibrahim
Bir korku düstü yüregine 
Elleri titredi
Bir hafta önce,
Benim oglan burada
Ise basladi 
Diye mirildandi 
Sonra da ekledi
Içim çok sikiliyor,
Oraya bir gitsem!
Gittigimde 
Kanlar içersinde buldum
Halil ibrahim'in
Onyedi yasindaki isçi oglunu 
Döndügümde 
Cankurtaran
Halil ibrahim
Agliyordu acisindan 
Simdi ise,
Halil ibrahim
Acilar içersinde
Acili lahmacun yapiyor
Karamürsel caddesinde
“HA SANA !”
Hasan'i on yil önce görmüstüm ilk kez,
Yalova'da deniz kenarinda
Toprak yiginlari arasinda,
Küçük bir naylon çadirin içinde
Karisi nigar, kizi zeynep'le
Mekan edinmisti naylon çadiri
Adana'dan geleli sekiz gün olmustu
Korkuyordu hasan
Üç kez yikmislardi zabitalar evini!
Hasan, gözü yasli,
Hasan korku dolu 
Hasan yaniklar içinde 
Hasan 35 yasinda
Bir yün fabrikasinda çalisiyormus 
Sonra bir gün, muhasebeye çagrilmis
Iste o gün,
Önce isini kaybetmis 
Sonra 
Iste hersey sonrasinda degismis 
Is aramis hasan günlerce,
Bir gün eve döndügünde 
Tek katli ahsap evini alevler içinde bulmus 
Hasan girmis alevlere,
Kurtarmis nigar'ini
Kemal'ini ise,
O gün kaybetmis
Pamuk toplamaktan gelen esi,
Bir gün sonra haberdar olmus 
Ve sonra 
Artik yapamam demis buralarda 
Acisini yüregine gömerek,
Bir azik torbasiyla düsmüs yollara
Bir kamyon kasasinda yolculuk yaparken 
Bir tabela ilismis gözüne 
“az sonra denizi göreceksin, sakin sasirma!”
Ve böylece
Burada bulmus kendini 
Ve bir gün yanina gittigimde
O ve çadiri yok olmustu 
Sonradan ögrendigim ise,
Esinin kahrindan öldügüydü 
Esinin 40'i dolmadan 
Zeynep'te düsmüs yataga 
Ve bir gece 
Zeynep için 'öldü' demisler
Iki yil sonra karsilastigimda 
Hasan ,
En son olarak,
Aklini kaybetmisti
BIR YAZAR “
Ehlikeyf
Kötümser
Suskun
Bilgisiz
Ve
Ilgisizdi
Üstelik
Karistirici
Önyargili
Saptirici
Itirazci
Bir yazardi
Ayni zamanda
Bir yalakaydi! 
“BIR OKUR “
Girisken
Bilgili
Duyarli
Yaratici
Ve
Sabirliydi 
Üstelik
Hosgörülü
Yürekli
Gerçekçi
Samimi
Bir okurdu
Ayni zamanda
Bir yalovali'ydi !
“NETEKEM -III-”
Hamamlar diyarina
Netekem çok gitmisim
Önemli islerimi
Burada bitirmisim
Amma velakin
Her seferinde de
Hamamdaki oglani görmüsüm 
Hamamin girisinde
Çizittirip duruyor
Bana ilham veriyor
Elinde bir firça var,
Karalayip duruyor,
Sözde resim yapiyor
Ve nihayet
Bana ilham geliyor
Diyorum ki kendime
Bu oglan,
Bu karikatürü
Resim diye satiyorsa,
Bende karikatür yapar,
Resim diye satarim
Netekem
“GÖÇMEN RECEP “
A be göçmen recep,
Oldu mu simdi!
Telefon kulübesinin
Önünde
Cep'le konusmak
A be göçmen recep,
Oldu mu simdi,
Elde tespih
Belde wolkman
Çengi mahallesinde
Lambada yapmak
A be göçmen recep,
Dört yil önce yoktu
Çayin sekerin,
Simdi her gece dersin
Nerde benim kestane sekerim
A be göçmen recep,
Komsun bulamaz,
Makarnanin çubugini
Sen takarsin
Iktidar çubugini
“KÜÇÜK YASAR “
Diyarbakirli yasar
9 yasinda
5 yil önce göçmüs yalova ya
Sabah okula,aksam ise
Okurken isini,
Isteyken okulunu düsünür
Babasi,
Is bulursa çalisanlardan
Diyarbakirli yasar,
9 yasinda
Ayaginda 38 numara ayakkabi 
Üstünde boyu kadar bir palto
Altinda konserve kutusu
Önünde bir boya sandigi
Küçük yasar ayakkabi boyacisi 
Okursam,çok para kazanirsam bir gün
Kendime bir boya sandigi alacagim
Diyor,
Diyabakirli küçük yasar
Yani yasar
Büyüyünce,okuyunca
Büyük boyai olacak
Diyabakirli yasar
Isini yaparken yalova iskelesi'nde,
Kesik,kesik öksürüyor
Öksürürken,cigerlerini tutuyor,
Diyarbakirli küçük yasar
Aksama sicak bir çorba içersem
Kesilir öksürük diyor 
Oysa ben bilirim ki
Küçük yasar
Iyi oldugu ünlerde de
Çorba içiyor
DEREAGZI'NDA “
Dereagzi'na dogru,
Agir agir yürüyen
Su saçlari kirlasmis adam
Ya da
Herkesin dedigi gibi
Yalova'nin berdusu
Biliyorum
O da sevmisti bir zamanlar
Büyük bir umutla
Dudaklari kenetlenmisti sanki,
Anlatamamisti sevdigini
Duyuramamisti
Terkedilmisligin acisini
Gözleri buruk buruktu
Haykirmak istiyordu belli
Sitem etmisti yasama
Ince ayaklari zor tasiyordu
Yillarin aci hatiralarini
En büyük dostu
Bos masalardi
Mekan edinmisti
Dereagzi'ndaki ahsap binayi
Bilmiyorum
Yine içecek orada
Sabaha kadar
Teselli arayacakti kadehlarde
Yudum yudum
Silecekti anilari
Az sonra unutacakti herseyi
Yigilip kalacakti yine,
Dereagzi'ndaki
Los kaldirimlara
“O'NU TANIR MISINIZ ?”
O, yalova'da, bir gecekonduda dünyaya geldi
O, hiç bir zaman doktorla karsilasamadi
O, hiç bir zaman yünlü çocuk bezi kullanamadi
O, hiç bir zaman elma sekerinin tadina bakamadi
O, hiç bir zaman deniz kenarinda kumdan kaleler yapamadi
O, hiç bir zaman renkli balonlarla kosup oynayamadi
O, hiç bir zaman atli karincada dönemedi
O, hiç bir zaman çarpisan araba süremedi
O, hiç bir zaman bisiklete binemedi
O, hiç bir zaman kokulu silgilere sahip olamadi
O, hiç bir zaman renkli kalamlerle defterini boyayamadi
O, ilk kez 4 yasinda bir bayram sabahi et ile tanisti
O, ilk kez 7 yasinda pazarda limon satip para kazandi
O, ilk kez 9 yasinda okul önlügünü giydi
O, 11 yasinda iken,
Açliktan ve soguktan tir tir titreyerek büyüyen gözbebeklerini,
O, son kez de olsa rahat bir yatakta bile yatamadi
O'nu iste simdi tanidiniz !
“AYSE “
Ayse büyük acilar içinde 
Ama büyük bir umutla çikmisti
Dere mahallesindeki evinden
Ilk bebegi gelecekti dünyaya
Bir komsusu
Taksi çagiralim dedi
Ayse, hastane yakin,
Zaten para da yok
Diyerek,
Yola koyuldu
Ayse sancilar içinde
Yürüdü hastaneye
Tam varacakken,
Ayse
Belediye çukuruna
Düstü 
Sonra da bebegi
“HALIM ILE HALIME “
Yillar öncesinin yalovasi'nda
Soguk bir kis günü
Tahta köprünün üstünde
Birbirlerini tanidilar
Halim ile halime 
Halim lise sona
Halime ise
Elma toolamaya gidiyordu 
Sonra 
Her sabah ayni saatte
Tahta köprünün üstünde
Görüstüler gizlice 
Üçüncü sabah
Tanimislardi aski 
Sevmeyi sevilmeyi
Halim ile halime 
Üsüyordu 
Titriyordu dudaklari
Yanibaslarindan akan
Derenin azgin sularinda
Bogulmaktan korktugu gibi
Yagmurlu bir sabah
Çinar agacinin altinda
Ilk kez el ele tutustular
Birbirlerine fisildadilar
Her yagmur tanesi
Sevgimizi yüceltecek 
Bir kaç yil sonra
Halim üniversiteyi kazanip
Gitmisti ankara'ya 
Halime ise 
Çeyiz düzmek için fabrikaya 
Halim, büyüksehirde
Bir tek agacin olmadigi
Isikli genis caddelerde
Kaybederken geçmisini 
Halime de kaybediyordu isini
Bir sonbahar günü
Sararan yapraklarin
Dört bir tarafa savruldugu gibi
Savrulmuslardi,
Halim ile halime
Bir yil sonra da
Tahta köprü yikildi
Büyük çinar agaci da
Çürüyüp, kurumustu
SIIRLER: FARUK KIRTAY
XXX
OKURLARDAN GELEN YALOVA SIIRLERI
Atatürk’ün Kenti Yalova
Çiçeklerle, seralarla,ormanlarla süslüdür,
Karaca Arboretum'la bülbül seslidir,
Ondokuz Agustosta yürekler yaslidir,
Atatürk'ün Yali kent dedigi Yalova
Çinarlarla kaplidir, yesil mavi yollari,
Çocuk kültür senligi ile açar elleri,
Bin derde dermandir, Termal'in sifa sulu yerleri,
Atatürk'ün güzel kent dedigi Yalova
Bindokuzyüzdoksanbeste, yetmisyedinci il oldu,
Delmeceyle, Erikliyle, Kadirgayla, Altin Çinarla güldü,
Atatürk'ü "Yürüyen Kösk'te yasarken buldu,
Atatürk'ün yasanacak kent dedigi Yalova
Akköy'de, Kocadere'de, Tavsanli'da sehitler verdi,
Yagli güreslerde söleni, coskuyu buldu,
Temmuzda özgürlük bayramini sehit kaniyla aldi,
Atatürk'ün vatansever kent dedigi Yalova
Altin Karanfiller kokar halk oyunlarinda,
Çiçekçilik fuarinda çiçekler boylarinda,
Dürüstlük, temizlik, insanlarinin huylarinda,
Atatürk'ün dürüst kent dedigi Yalova
Ihlamuruyla, kestanesiyle, baliyla,
Senköy'ün festivalli kizilciklariyla,
Altinova'nin kirazi, hurmasi,dag çilegi, gülüyle,
Atatürk'ün meshur kent dedigi Yalova
Gün batiminda yakamozlar görülür,
Çinarcik'ta, Esenköy'de, Armutlu'da denizlere girilir,
Kurtköy'de Kirmizi benekli alabaligin tadina varilir,
Atatürk'ün çiçek kent dedigi Yalova
Güneyköy'de altin, gümüs islenir,
Sugören'de ipek hali baslanir,
Yalova'da yasayan Yalova'da yaslanir,
Atatürk'ün gelecegin kenti dedigi Yalova
Hayrettin Karaca, Sirri Acar, Mehmet Okur,
Ögretmen Yusuf Ziya sani ile anilir,
Yagli kir pidesi sofralarda sunulur,
Atatürk'ün gül kent dedigi Yalova
Su düsen çaglayanindan sular dökülür,
Yamaçlara elma ile gül fidani dikilir,
Istanbul'dan, Bursa'dan insanin gözüne takilir,
Atatürk'ün su kenti dedigi Yalova
Türk boylari, Kafkaslardan sölenlere gelirler,
Yalova'da yasayanlar huzur bulurlar,
Istanbul'u Marmara'dan görürler,
Atatürk'ün benim kentimdir dedigi Yalova
03 12 2007 Yavuz Bayram Çaliskan
YALOVA'DA SENIN IÇIN  
Vakit Gecenin Yarisiydi…
Sessizlik Bürümüstü Yalova’yi 
Sahilde Ayak Sesleri Yoktu
Sarhoslarin Naralari Geliyordu Uzaklardan…
Dalgalar Susmus
Türkülerini Söylemiyorlardi Denizciler Bu Gece
Gazoz Kapakli Dilenci Bile
Yoktu Ortalikta…
Sanki Aglamakliydi Yalova
Yalova Hüzün Doluydu
Yalova Sensiz
Yalova Zavalliydi
Elinden Tutacak Bir Arkadasi Yoktu
Tipki Benim Gibi O Da Kimsesizdi
Kaderimizi Paylasiyorduk
Karanliga Gömülerek
Gözyaslarim Süzülüyordu
Yanaklarimdan…
Ve Ben Sana Bir Tanem
Yalova’da Senin Için Agliyordum
25 Mart 2008 Yalova
Fatma Diner
|