Prof. Dr. Sinsi
|
Bursa'nın Doğal Güzellikleri - Bursa'nın Tarihi Yerleri
Sultan Orhan Camisi (Osmangazi)

Bursa Merkezde, Ulu cami ile Belediye arasında yer alan Orhan Camisi’ni Sultan Orhan Gazi yaptırmıştır Giriş kapısı üzerindeki kitabesinden 1339’da yaptırıldığı öğrenilmektedir Bursa’nın Karamanoğulları tarafından işgali sırasında (1413) yanarak harap olan Cami, Osmanlı birliğini yeniden kuran Çelebi Sultan Mehmet tarafından 1414’te yeniden yaptırılmıştır Bunu izleyen yıllarda deprem ve yangından birkaç kez zarar görmüş ve onarılmıştır
Sultan Orhan Camisi, Bursa’da yan mekanlı veya ters T planlı diye nitelenen cami planlarının erken örneklerindendir Ayrıca Bursa’da son cemaat yeri ilk kez burada ortaya çıkmıştır Kesme taştan, dört köşeli ayaklarla son cemaat yeri beş kemerli olup üzeri üç kubbe ve iki tonozla örtülmüştür Girişten mihrap ekseni üzerinde peş peşe iki mekan bulunmaktadır Oldukça büyük kemerle ikiye ayrılan bu mekanlardan ikincisine üç basamakla çıkılmaktadır Mihrabın da yer aldığı bu mekan ibadete ayrılmıştır Bu mekanların üzerleri sekizgen kasnağa oturmuş iki büyük kubbe ile örtülmüştür Kubbelerin çapı 8 45 m olup, yüksekliği 16-17 50 m arasındadır Ancak mihraplı kısım diğerlerinden biraz daha yüksekte ve 17 50 m dir
İç kısımda pencere sayısı az olup, loş bir görünümü vardır İbadet mekanının yanındaki bölümler duvarlarla ayrılmış ve dar geçitlerin yardımıyla birbirleri ile bağlantıları sağlanmıştır Bu bölümlerin devletin idari işlemleri veya mahkeme salonu olarak kullanıldığı sanılmaktadır Ayrıca buradaki ocaklar, nişler ve dolapların bu yerlerin gezgin dervişlere tahsis edildiği izlenimi de vermektedir
Cami duvarlarının yapımında kesme taş ve tuğla kullanılmıştır Caminin sol tarafında, tek şerefeli tuğla minaresi yükselmektedir
Orhan Camisi 1417, 1619, 1629, 1732, 1773, 1782, 1794, 1888, 1863, 1904 onarılmıştır Son onarımını 1963 yılında Y Mimar Süreyya Yücel yapmıştır
Osmanlıların ilk Şeyhülislamı Molla Fenari burada ders vermiştir
Yıldırım Beyazıt Camisi (Yıldırım)
Bursa Ovasına hakim bir tepe üzerinde, Bursa’nın doğusunda Yıldırım semtindedir
Yıldırım Beyazıt Camisi yapı topluluğu medrese, darüşşifa, türbe, han, hamam, imaret, misafirhane ve kasırdan meydana gelmiştir Kitabesi günümüze ulaşamadığından yapım tarihi belgelere ve tarihi kaynaklara dayanılarak söylenebilmektedir Yıldırım Beyazıt’ın h 1360 (1403)’de yapımını başlattığı bu yapı topluluğu Ankara Savaşı nedeniyle yarıda kalmış ve oğlu Musa Çelebi tarafından h 1407’de tamamlanmıştır Caminin 2855 depreminde minaresi, 1876’da kubbesi yıkılmıştır Sürekli onarılarak günümüze iyi bir durumda gelmesi sağlanmıştır
Yıldırım Beyazıt Camisi’nin ilginç bir mimari plan şeması vardır İlk defa ters T planı burada açık şeklini almış ve kendisinden sonra yapılan camilere örnek olmuştur Bursa’da ters T veya yan mek3anlı cami tipinin en anıtsal örneklerinden biri olduğu ileri sürülmektedir Ayrıca Bursa tipi diye isimlendirilen kemerlerin burada çokça kullanılmış oluşu da dikkat çekmektedir Bursa kemerinin kökeni ahşap inşaata dayanmakta olup, Bursa üslubunun karakteristik bir unsurudur Bu kemer şekli daha sonraki yıllarda Edirne ile İstanbul başta olmak üzere Anadolu’nun bazı yerlerinde karşımıza çıkmaktadır Bunun yanı sıra ahşap mimarinin de gelişmiş örnekleri en iyi biçimde kullanılmıştır Kapı ve pencere kenarlarındaki mermer oymalar, stalaktitler ve alçı bezemelerin güzel işçiliği bunları tamamlamaktadır
Caminin son cemaat yeri gri kesme taşlarla kaplıdır Beş kubbeli son cemaat yerinin önü beş, yanları ikişer Bursa kemeriyle dışa açılmıştır Giriş kapısı üzerindeki kitabe yeri boştur İbadet yeri arka arkaya iki kubbeli mekan ile yanlarda küçük eyvanlar ve bunların iki yanında tonoz örtülü birer odadan meydana gelmiştir Orta bölümü örten kubbe 12 00 m çapında, 18 80 m yüksekliğindedir
Caminin yapımında kesme taş kullanılmış, tuğlaya hiç yer verilmemiştir İç mekanın orijinalinde çini levhalarla kaplandığı, kalem işleri ile bezendiği günümüze ulaşan bazı kalıntılardan anlaşılmaktadır Birkaç kez yıkılarak yenilenen, en son 1948’de deprem sonucu bir kere daha yıkılan minaresi 1970’de yenilenmiştir
Yıldırım Beyazıt’ın türbesi caminin altındaki bir set üzerinde 1407’de Emir Süleymanoğlu tarafından yapılmıştır Yıldırım’ın Timur’a esir düşmesinden ötürü Sultan V Mehmet’e kadar hiçbir padişah tarafından ziyaret edilmeyen türbede oğulları İsa ve Kasım çelebiler de gömülüdür (Bkz Yıldırım Beyazıt Türbesi) Yıldırım Beyazıt Medresesi caminin kuzey batısında (Bkz Yıldırım Beyazıt Medresesi), Yıldırım Hamamı caminin batısındaki meyilli alanda (Bkz Yıldırım Hamamı) ve Yıldırım Darüşşifası (Bkz Yıldırım Darüşifası) da caminin 250 m doğusundadır
Ulu Cami (Osmangazi)

Bursa Merkez’de, Atatürk Caddesi üzerinde yer alan Ulu Cami, Yıldırım Beyazıt tarafından 1396-1400 yılları arasında yaptırılmıştır Ulu Cami plan düzeninin klasik örneklerinden olan cami dikdörtgen planlıdır
İç mekan on iki eş ayak ile yirmi eşit parçaya bölünmüştür Ayaklar kemerlerle birbirlerine ve ana duvarlara bağlanmış ve her bölümün üzeri kubbelerle örtülmüştür Plan düzeninde kubbelerin mihrap duvarına dik beş sıra halinde dizildikleri görülmektedir Ayaklardan kubbelere geçiş pandantiflerle sağlanmıştır Bu kubbelerin dış görünümleri sekizgen kasnaklıdır Kubbelerin çapları birbirlerinin eşi olmakla beraber yükseklikleri birbirinden farklıdır Mihrap ekseni üzerindeki kubbe, içlerinden en yüksek olanıdır Ayrıca giriş kapısından itibaren ikinci bölümün üzerini örten kubbe orijinalinde üzeri açık iken, sonradan camekanla kapatılmıştır Bunun altında fıskiyeli bir şadırvan yer almaktadır
Caminin dış duvarlarının kesme taştan yapıldığı ve tuğla kullanılmadığı görülmektedir Oldukça kalın, kütlevi beden duvarlarının ağırlığını hafifletmek amacı ile cephelerde kubbe hizasına kadar yükselen sağır sivri kemerler yapılmıştır Ayrıca her kemerin içerisine de iki sıra halinde ikişer pencere yerleştirilmiştir Kuzey cephesinde ana giriş kapısı dışa doğru taşmış bir taç kapı görünümündedir Kapının çevresini geniş bir silme çepeçevre dolaşmakta olup, içerisi mermer oymacılığının en güzel örneklerini yansıtacak şekilde bezenmiştir Bu kapının yanı sıra caminin doğu ve batı cephelerinde de birer kapının daha olduğu görülmektedir
Son cemaat yeri bulunmayan yapının kuzey cephesinde, köşelerde iki minaresi bulunmaktadır Bunlardan camiye bir merdivenle bağlı olan kuzeybatıdaki minare cami ile birlikte yapılmıştır Bu minarenin kaidesi Sultan I Beyazıt, doğudaki diğer minare ise büyük olasılıkla Çelebi Sultan Mehmet dönemine aittir Minareler sekizgen biçimli kürsülere sahip olup, tuğladan yapılmışlardır Şerefeler her ikisinde de aynı ve tuğla mukarnaslarla bezenmişlerdir Kurşun kaplı külahları 1889 yangınından sonra bugünkü taş külahlara dönüştürülmüştür

Mihrabın üzerindeki kitabesinden 1571’de Mehmet Usta tarafından yapıldığı öğrenilmektedir Kum saati şeklinde sütuncuklar ve mukarnaslarla bezeli mihrap, döneminin zengin taş işçiliğini gözler önüne sermektedir Bunun yanı sıra 1400 tarihli çivisiz ceviz minber de Antepli Hoca bin Abdülaziz el-Dukki’nin eseridir Selçuklu ağaç işçiliğinden Osmanlı ağaç işçiliğine geçişin güzel bir örneği olan minber, kündekâri tekniğinde yapılmıştır
Ulu Cami’nin diğer özelliği de içerisinin 192 adet levha ile bezenmiş oluşudur Bu yazılar arasında Osmanlı hat sanatının önde gelen kişilerinden Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Abdülfettah Efendi, Şefik Bey, Hafız Mehmet Efendi, Yesari Mehmet, Mehmet Şevket Vahdeti, Ahmet Refik ve Sultan IV Mehmet’in eserleri bulunmaktadır Ayrıca mihrap bezemesini de Bursa’ya sürgün edilen Ressam Tevfik Paşa (1819-1866) yazmıştır
Bursa Ulu Camisi çeşitli dönemlerde, savaşlardan ve doğal afetlerden zarar görmüş ve birçok kez onarılmıştır 1855 depreminde 18 kubbesi birden çökmüş, 1801, 1890 yıllarında da yangın geçirmiştir Caminin son onarımları 1961-1965 yıllarında Y Mimar Hüsrev Tayla, Y Mimar Süreyya Yücel ve Cahide Tamer tarafından yapılmıştır
Emir Sultan Camisi (Yıldırım)

Emir Sultan semtinde, hemen her yerden görülebilen, asırlık ağaçlar arasında bulunan Emir Sultan Camisi, Tasavvuf bilgini Emir Sultan (Mehmet Şemseddin Buhari) (1349-1429) adına eşi, Yıldırım Beyazıt’ın kızı Hundi Fatma Hatun tarafından yaptırılmıştır Bir söylentiye göre de Bursa tüccarlarından Hoca kasım tarafından Emir Sultan anısına yaptırılmıştır Yapım tarihi kesinlik kazanamamakla beraber, Çelebi Sultan Mehmet zamanında yapıldığı da ileri sürülmüştür Ancak, bu yapı 1795 yılında bütünüyle yıkılmış, h 1219 (1804)’de Sultan III Selim tarafından aynı plan düzeninde yeni baştan yapılmıştır Bursa’da büyük hasara neden olan 1855 depreminde zarar görmüş, 1868’de şehzade olan II Abdülhamit tarafından yenilenircesine onarılmıştır
Emir Sultan Camisi, ilk yapılışında tek kubbeli küçük bir cami iken, sonradan önüne üç kubbeli bir revak ile odalar eklenmiştir Dikdörtgen bir plan düzeninde ahşap korkulukların, sivri ve yatay kemerli revaklarla çevrili bir şadırvan avlusu yapının ana plan şemasını meydana getirmektedir Bunun kuzeyine tek kubbeli dört köşeli ibadet yeri, aksi tarafa da Emir Sultan’ın türbesi ile iki yanına ikişer oda yerleştirilmiştir

İbadet yeri ile türbe ekseni üzerine simetrik olarak minareler yerleştirilmiştir Böylece çevresi on altı yuvarlak sütun üzerine kubbelerle örtülü iç bahçenin bir yanı camiye diğer yanı da türbeye ayrılmış, ortasına da şadırvan yerleştirilmiştir
Cami kısmı 15 20x15 20 m ölçüsünde kare planlıdır Üzerini kemer ve köşelerde trompların taşıdığı merkezi bir kubbe örtmüştür İçerisi kasnakta yer alan on iki, duvarlarda da kırk pencere ile aydınlatılmıştır Bu sistem XIX yüzyıl barok camilerinde yaygın biçimde görülen bir aydınlatma sistemidir
Caminin mihrabı XVII yüzyılın iznik çinileri ile bezenmiştir
Emir Sultan Türbesi’nin ilk yapılışından günümüze hiçbir şey gelememiştir Bugünkü sekizgen planlı türbe 1868 yılında yapılmıştır Türbede Emir Sultan’ın eşi Hundi Fatma Sultan ile iki kızı gömülüdür Ayrıca camiye giden ana cadde üzerinde tarihi mezar taşlarının bulunduğu bir mezarlık ile h 1156 (1743) ve h 1254 (1838) tarihli iki çeşme bulunmaktadır Emir Sultan camisinin güneyinde Emir Sultan'ın eşi Hundi Hatun tarafından yaptırılmış hamamı bulunmaktadır
Kanberler Camisi (Sitti Hatun Mescidi) (Osmangazi)
Tatarlık Köprüsünün batısında, Deveciler Caddesi, Eski ve Hamam sokakların kesiştiği köşede yer almaktadır
İznik’teki Mahmut Çelebi Camisi’nin bir benzeri olan bu camiyi Timurtaş Paşa’nın oğlu Oruç Bey’in kızı Sitti Hatun h 834 (1459) yılında yaptırmıştır Küçük ölçüdeki caminin cephe görünümü diğer Bursa camilerine göre ayrı bir karakter özelliği göstermektedir Cepheyi meydana getiren revak, biri ortada, diğer ikisi yanlarda olmak üzere üç bölüme ayrılmıştır Ortadaki bölüm diğerlerine göre daha dardır İki taraftaki bölümlerin kemerleri sivri, ortadaki bölümün kemeri ise Bursa kemeridir Ayrıca bu kemerlerin üzerleri üç köşeli köfeki taşlar arasına yerleştirilmiş zikzaklı derzlerle bezenmiştir
Kare planlı ibadet mekanının üzeri Türk üçgenlerinden oluşan bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülüdür Pencere alınlıkları tuğladan dikey zikzak motifleri, testere dişleri ve altıgen taş, tuğla ile bezenmiştir Caminin tek minaresi batı yönündedir
Bedreddin Camisi (Hafsa Sultan Mescidi) (Osmangazi)
Kayan Mahallesi’nde, Simavlı Sokağı üzerinde, Boyacı Kulluğu Köprüsünün yakınındadır Kapısı üzerindeki iki satırlık mermer kitabeden h 847 (1443) yılında Çelebi Sultan Mehmet’in kızı Hafsa Sultan tarafından yaptırılmıştır Bedreddin Camisi denilmesinin belli bir nedeni yoktur Bedreddin isimli biri tarafından yaptırılmış olabileceği gibi, Emir Buhari’nin ikinci oğlu Bedreddin Mahmut (ölm 1451) anısına ithaf edilmiş olabileceği de ihtimaldir
Caminin ortası dar, yanlardakiler daha geniş üç gözlü bir son cemaat yeri vardır İbadet yeri 9x9 m ölçüsünde kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülmüştür Kubbe Türk üçgenlerinden meydana gelen bir kasnağa oturmuştur Mihrap stalaktitlidir ve oldukça yüksektir
Duvarlar iki sıra tuğla, bir sıra moloz taş ile örülmüştür Duvarlardaki ikişer pencere ile aydınlatılan caminin kemerleri üzerinde sekiz sıralı, zikzak tuğla motifli zengin bir bezeme dikkati çekmektedir Tek minaresi batısındadır
Selçuk Hatun Camisi (Osmangazi)
Kayan Mahallesi’nde, Selçuk Hatun Cami Sokağı’nda yer almaktadır Giriş kapısı üzerindeki mermer kitabesinden Çelebi Sultan Mehmet’in kızı Selçuk Hatun tarafından h 854 (1450) yılında yapıldığı öğrenilmektedir
Caminin üç gözlü bir son cemaat yeri vardır Burada da diğer camilerde olduğu gibi, ortadaki göz daha dar, yanlardaki daha geniştir Giriş kapısı yedi sıralı stalaktitlidir İbadet mekanı 8 75x8 75 ölçüsünde kare planlı olup, sekiz köşeli bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülüdür Mihrap yaldızlı stalaktitlerle bezenmiştir
Duvarlar iki sıra tuğla, iki sıra moloz taşla örülmüştür Bezeme olarak tuğladan zikzak, balıksırtı motifleri, altıgen taşlar ve lacivert çinili bir pano dikkati çekmektedir Sekizgen kaideli minaresi yan tarafındadır
Beşikciler Camisi (Osmangazi)
Muradiye Mahallesi’nde, Beşikçiler Caddesi ile Cem Sokağı’nın kesiştiği köşededir Sadrazam İnegöllü İshak paşa’nın kethüdası Sofu Hacı Sinan tarafından yaptırılmıştır
Son cemaat yeri taş ve tuğla örülü dört ayağın birbirinden ayırdığı küçük kubbeli üç bölümden meydana gelmiştir İbadet yeri 5 80x6 35 m ölçüsünde kareye yakın bir plana sahiptir Üzeri Türk üçgenlerinden meydana gelen bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülüdür Çok sayıda pencere ile aydınlatılmıştır
Döneminin ilginç bir özelliğini taşıyan minaresi tuğladan örülmüş olup, şerefe altları stalaktitlidir
Altıparmak Camisi (Osmangazi)
Altıparmak Caddesi’nde, Çıkıntı Cami Sokağı’ndadır XV yüzyıl sonlarında, Fatih Sultan Mehmet zamanının ünlü alimlerinden Hoca Mehmet Altıparmak tarafından yaptırılmıştır
Caminin 1855 depreminde minaresi yıkılmış, duvarları çatlamış ve son cemaat yeri çökmüştür Uzun süre harap bir halde kalan yapı, 1968 yılındaki onarımdan sonra günümüze gelebilmiştir
Son cemaat yerinin orta bölümü dar ve yüksek, yanlardaki iki bölümü daha geniştir İbadet yeri kare planlı olup, sekiz köşeli, üç pencereli bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülüdür
Duvarlar üç sıra tuğla, bir sıra kesme taştan örülmüş, pencere alınlıklarında altıgen taş, küçük üçgenler, zikzaklarla bezenmiştir Mihrap geniş çerçeveli ve stalaktitlidir Onarım sırasında bir de minber eklenmiştir Kesme taştan güdük minaresi ile dikkat çekmektedir
Kavaklı Cami (Osmangazi)
Kavaklı Caddesi üzerinde yer almaktadır Bursa’da yaygın bir söylentiye göre, eski bir Bizans kilisesinin temelleri üzerine yapılmıştır Ayrıca cami önündeki içi boş çınarın da Bursa’nın en yaşlı eseri olduğu ve Orhan Bey zamanının erenlerinden Geyikli Baba’nın diktiği söylenmektedir
Kare planlı caminin üzeri diğerlerinde de olduğu gibi Türk üçgenlerinden meydana gelen bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülmüştür
Üftade Camisi (Osmangazi)
Üftade Mahallesi’nde, kendi ismini taşıyan sokaktadır Giriş kapısı üzerindeki kitabesinde h 1285 (1869) yılında Serasker Rıza Paşa tarafından yeniden yaptırıldığı yazılıdır İlk yapısı ile ilgili yeterli bilgi bulunmayan bu camiyi Üftade isimli bir kişinin (ölm 1580) yaptırdığı sanılmaktadır
Son cemaat yeri ortadaki büyük, yanlardakiler de küçük olmak üzere üç kubbelidir İbadet yeri yuvarlak sütunlarla birbirlerine bağlı dört sütunun üzerine oturan sekiz köşeli bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülmüştür İçerisi 36 pencere ile son derece güzel aydınlatılmıştır
Duvarlar iki veya üç sıra tuğla, bir sıra kesme taş ile örülmüş olup, yer yer merdiven dizisi ve zincir motifleri ile bezenmiştir
Hacı Seyfeddin Mescidi (Osmangazi)
Bursa İncirli Caddesi, Fırın Sokak’ta bulunan Hacı Seyfeddin Mescidini Hacı Seyfüddin isimli bir kişi yaptırmıştır Bu mescit Fatih döneminde yapılmış olup, XV yüzyılın ikinci yarısının sonlarına tarihlendirilmektedir
Mescit 6 70x 675 ölçüsünde kareye yakın planlıdır İlk yapılışında kubbeli olduğu sanılan bu yapı daha sonra çatıya dönüştürülmüştür Mescidin giriş kapısı mihrapla aynı eksende olmayıp, yan taraftadır İçeriden üçgen pandantiflerin geçişini sağlayan kubbe çatının altında kalmıştır Yapının içerisinde mimari yönden bir özellik bulunmamaktadır
Banisi Hacı Seyfüddin’in 1487 yılında ölümünden sonra mescid Mevlâna Hayrettin tarafından onarılmış, daha sonra çeşitli onarımlar geçirmiş, 1962 yılında yeniden onarılmış, çatısı kaldırılarak, üst örtüsü kubbeye dönüştürülmüştür Bugün bu kubbe dıştan sekiz kasnaklı ve beton kaplıdır Bu bakımdan cami orijinalliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır
Yapı malzemesi üç sıra tuğla, iki sıra moloz taştır Ana mekanın kuzeybatısındaki bir kapıdan çıkılan minare duvara bitişik olup, onikigen kaide üzerinde silindirik gövdelidir Bu gövde üzerinde kuş gagası motifleri ve yatay tuğla kuşakları bulunmaktadır
Zeyniler Camisi (Osmangazi)
Bursa’nın doğusunda, Zeyniler Mahallesi’nde, Zeyniler Caddesi ile Gündoğdu Sokağı arasındadır
Sultan II Murat zamanında, Zeyniye tarikatından Abdüllâtif-i Kudsi Efendi adına Hoca Ramazan tarafından derg3ah olarak yaptırılmıştır Muallimzade Ahmet Şemseddin Efendi tarafından da 1568’de camiye çevrilmiştir
Yanları kapalı, ortadaki dar, yanlardaki geniş üç bölümlü, tonoz örtülü bir son cemaat yeri vardır İbadet mekanı kare planlı olup, sekiz köşeli kasnağın taşıdığı bir kubbe ile örtülüdür
Duvarlar iki sıra tuğla, iki sıra moloz taş ile örülmüştür Mihrap ve minberi oldukça sadedir Cami çeşitli dönemlerde, 1568, 1600, 1679, 1745, 1761 ve 1957 yıllarında onarım geçirmiştir
|