Prof. Dr. Sinsi
|
Bilecik Hakkında Bilgi
Bilecik Cami ve Mescitleri
Osman Gazi Camisi (Merkez)
Eski Bilecik’in Kuzey batısında,dik yamaçlı iki tepenin oluşturduğu bir vadi içerisinde yer alan Osman Gazi Camisi,Vakıf kayıtlarından anlaşıldığına göre Orhan Gazi tarafından babası Osman Gazi adına yaptırılmıştır
Bilecik’in Yunan işgali sırsında yakılan caminin kuzey duvarı, avlu duvarlarının bir bölümü ile minaresi günümüze gelebilmiştir Bu caminin dikdörtgen planlı ve üzerinin de çatı ile örtülü olduğu bilinmektedir Mimari yönden önemli bir cami olmamakla beraber, tarihi yönden üzerinde durulacak bir eserdir Kare kaideli tuğla gövdeli silindirik minaresi ahşap minberi vardı Bunlardan ahşap minberin XIX yüzyılın sonlarında İstanbul’a götürüldüğü biliniyorsa da nerede olduğu tespit edilememiştir
Orhan Gazi Camisi (Merkez)
güneyin de dik yamaçlı bir kayalık vadide bulunan Orhan Gazi Camisi’nin XIV yüzyılın başlarında Orhan Gazi tarafından yaptırılmıştır Büyük olasılıkla caminin yapım tarihi 1331’dir
Cami kareye yakın dikdörtgen planlı olup kaba taştan yapılmış,ibadet mekanını bir bölümünü ahşap çatı,orta kısmını da kubbe örtmektedir Kubbenin üzeri kurşun kaplı olduğundan ötürü de halk arasında Kurşunlu Cami olarak tanınmıştır Kuzey duvarının sağ tarafında eski sıva tabakaların altından bir tamir kitabesi bulunmaktadır:
Bu Selviyi olsun deyu diktim bir tarihte
Sene 1229 (1813) da her kim beni yad edesu ruhuna bir fatiha ihsan ede
Ve inna el Gayüfül Haç
İbrahim Bin Abdülselim
İbadet mekanı kubbeli kısmın örttüğü bölümler sivri kemerlerle genişletilerek dört eyvanlı Osmanlı Erken Dönem plan şemasına uydurulmuştur Bu kemerler aynı zamanda kubbenin ağırlığını taşımaktadır
Mihrap basit bir niş halindedir Caminin bugünkü minareleri 1882 yılındaki fotoğraflarından anlaşılmaktadır Günümüze yalnızca düzgün olmayan bir kaide üzerinde yükselen, yuvarlak gövdeli iki minaresi gelebilmiştir Son cemaat yeri yakın tarihlerde yapılmış ,yapı ile uyum sağlayamamıştır
Emirler Camisi (Merkez)
Bilecik’in doğusunda, Emirler Mahallesinde bulunan bu caminin ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı bilinmemektedir XIX yüzyılda yapıldığı sanılan bu cami de Bilecik’in Yunan işgali sırasında yakılmıştır
Caminin orijinal durumu ile çok az kalıntı günümüze gelebilmiştir Moloz taştan yapılmış olan cami duvarlarında ağaç hatıllar kullanılmıştır Basit bir mihrabı ve minberi bulunmaktadır Duvarları üzerine oturtulmuş minare kaidesi üzerinde on altı köşeli gövdesi bulunmaktadır
Karacalar Camisi Minaresi (Merkez)
Bilecik Emirler Mahallesinde bulunan Karacalar Camisinden günümüze yalnızca minaresi gelebilmiştir Bu caminin ne zaman yapıldığı bilinmemekle beraber günümüze ulaşan bazı kalıntılarından ve minaresinden XIV yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Büyük olasılıkla bu cami kesme taştan ve dikdörtgen planlı idi üzeri kubbe ile örtülü bulunuyordu
Minare kesme taş kaide üzerine tuğladan olup, minare gövdesi altta ve üstte birer bilezik ile sınırlanmıştır
Köprülü Mehmet Paşa Camisi (Vezirhan)
Bilecik, Vezirhan’da olan bu camiyi Köprülü Mehmet Paşa 1665’de yaptırmıştır Mimar Sinan eseri olduğu ileri sürülen caminin bu iddiayı kesinleştirecek bir belgeye rastlanmamıştır
Cami dikdörtgen planlı olup, 17 30 X 18 60 m ölçüsünde, kesme taştan yapılmıştır Üzeri kırma çatı ile örtülüdür Kuzey kenarında birbirlerine yuvarlak kemerlerle bağlı altı sütunlu beş bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır Son cemaat yeri ile ibadet mekanı kırma bir çatı ile örtülmüştür İbadet mekanı sonraki devirlerde yapılmış ahşap bir tavanla örtülmüştür İbadet mekanı yan duvarlarda ikişer, mihrap duvarında iki sıra halinde yuvarlak kemerli pencerelerle aydınlatılmıştır Mihrabı basit olmasına rağmen rozetler, stalaktitlerle süslü minberinin sanat tarihi yönünden güzel bir görünümü vardır
Kuzeybatı köşesindeki kesme taştan minaresi 1965 yılında yenilenmiştir
Mihal Bey Camisi (Gölpazarı)
Bilecik Gölpazarı’ndaki Mihal Bey Camisi XIV yüzyılda Mihal Bey tarafından yaptırılmıştır
Cami 12 x 10 m ölçüsünde dikdörtgen planlı, küçük bir yapıdır Çeşitli dönemlerde yapılan onarımlarla özelliğini büyük ölçüde yitirmiştir Moloz taştan olan caminin önündeki son cemaat yeri ibadet mekanına katılmıştır Caminin mimarisinde ve bezemesinde sanat tarihi yönünden önemli unsurlara rastlanmamaktadır
Kasımlar Köyü Camisi (Gölpazarı)
Gölpazarı’nın l5 km güney batısında Kasımlar Köyü’nde bulunan Kasımlar Köyü Camisinin ne zaman ve kimin tarafından kurulduğu bilinmemektedir XVII-XVIII yüzyıla ait olduğu sanılan cami 18 40 X 10 00 m ölçüsünde dikdörtgen planlıdır Kaba moloz taştan yapılan caminin önüne sonraki devirlerde bir son cemaat yeri eklenmiştir İbadet mekanında iki ahşap sütunun desteklediği kadınlar mahfeli bulunmakta olup, yarım silindirik mihrap özellik taşımamaktadır İç mekana iki sıra halinde dikdörtgen, üsttekiler de alçı şebekeli pencerelerle aydınlatılmıştır Yalnızca ahşap tavanın süsleyen boyalı nakışların ileri düzeyde bir işçiliği vardır
Ertuğrul Gazi Mescidi (Söğüt)
Söğüt’ün batısında küçük bir tepenin eteğinde bulunan Ertuğrul Gazi Mescidi, Ertuğrul Gazi zamanında yapılmışsa da günümüze ulaşan yapı orijinal değildir XIX yüzyıl sonlarında Hacı Hüseyin isimli bir kişi tarafından yeniden yapılırcasına onarılmıştır Cami 96 10 X 6 10 m ölçüsünde kare planlı, kubbeli bir yapıdır Kuzeyindeki son cemaat yerine iki yanında yuvarlak kemerli iki penceresi olan bir kapıdan içerisine girilmektedir İbadet mekanında mimari ve sanat tarihi yönünden hiçbir özellik bulunmamaktadır Minare beden duvarları üzerinde, silindirik gövdelidir
Çelebi Mehmet Camisi (Söğüt)
Söğüt Çarşısında, Hükümet Konağının karşısında bulunan Çelebi Mehmet Camisi, Çelebi Sultan Mehmet döneminde XIV yüzyılda yaptırılmıştır Günümüze yalnızca minaresi orijinal olarak gelebilmiştir Bugünkü camiyi Sultan II Abdülhamit devrinde Üsep Kalfa yapmıştır
Cami kareye yakın dikdörtgen planlı olup, üzeri dört sütunun taşıdığı on iki kubbe ile örtülmüştür Böylece Osmanlı mimarisindeki ulu cami plan tipinde bir eserdir Ancak caminin Çelebi Mehmet zamanındaki ilk yapılışında tek kubbeli olduğu sanılmaktadır
Caminin kuzey, doğu ve batısında beşer basamakla çıkılan üç kapısı bulunmaktadır Doğu ve batı kapısında iki sütunlu sundurmalar vardır İbadet mekanı dört sütunun taşıdığı ve yuvarlak kemerlerle birbirlerine bağlanan kubbeleri taşımaktadır Bunlardan orta kubbe diğerlerinden daha yüksek olup burada ulu cami plan tipi aynen uygulanmıştır Bu kubbelerin içerisi XIX yüzyıl alem işleriyle bezenmiştir Ancak süsleme sanatı yönünden bu bezemenin özelliği bulunmamaktadır
Kuzey batı kenarına camiye bitişik olarak kaide ve pabuç kısmı kesme taştan, gövdesi tuğladan minaresi bulunmaktadır
Rüstem Paşa Camisi (Osmaneli)
Osmaneli’nde Rüstem Paşa Camisi,Sadrazam Rüstem Paşa tarafından l527’de yaptırılmıştır Bu caminin Mimar Sinan eseri olduğu ileri sürülmüşse de, Mimar Sinan’ın yapmış olduğu camiler arasında bu yapının ismi geçmemektedir Büyük olasılıkla Mimar Sinan üslubunu benimsemiş bir mimar tarafından yapılmıştır
Cami kareye yakın dikdörtgen planlı olup üzeri ahşap tavan ve çatı ile örtülmüştür Kesme taştan caminin önünde altı sütunun taşıdığı ve birbirlerine sivri kemerlerle bağlanmış revaklı bir son cemaat yeri bulunmaktadır Camiye giriş büyük bir niş içersindedir Bunun iki yanında da birer küçük mihrap vardır Ahşap tavanlı ibadet mekanının kuzeyinde dört sütunun taşıdığı ahşap bir mahfil bulunmaktadır Mihrap ve minberi oldukça basit olup mihrap ve pencere arasında Kabe tasvirli, XVII yüzyıla ait bir çini pano yerleştirilmiştir
Kırgıllı Camisi (Osmaneli)
Hamidi Hatun ve Şaban Ağa tarafından inşaatına başlanmıştır Tavan kısımları tamamlanmadan, banilerinin ölümleri üzerine inşaat yarıda kalmıştır Hacı Mustafa Ağa tarafından tamamlanarak ibadete açılmıştır
Ertuğrulgazi Gazi Mescidi ( Kuyulu Mescit) (Söğüt)
Ertuğrul Gazi aşiretiyle birlikte Söğüt’e geldiğinde Aktopraklı mevkiine yerleşmiştir Söğüt Çayı kenarındaki mescit, küçük, bahçe içerisinde bir ibadet yeridir Yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir Kare planında tek kubbeli ve minaresi bulunan mescidin kuzeyinde, son cemaat yeri vardır Bahçesinde günümüzde üstü kapatılmış olan bir de su kuyusu bulunmaktadır Kuyulu Mescit adı da buradan gelmektedir Mescit mekan ve plan olarak özelliğini korumakla birlikte zaman içerisinde büyük bir değişikliğe uğramıştır
Balaban Cami (Söğüt)
Osmanlı devletinin kurucusu Osman Bey tarafından 1300 yılından sonra yaptırıldığı bilinmektedir Önünde bir çeşmesi bulunan cami tek minarelidir Cami mekan ve plan özelliklerini korumuş ancak yapılan onarımlarla orijinalliğini kaybetmiştir
Çelebi Sultan Mehmet Camisi (Söğüt)
Çelebi Sultan Mehmet tarafından 1414-1420 yılları arasında yaptırılmıştır Dikdörtgen planı, bir büyük ana kubbe ve on bir küçük kubbesi, bir minaresi kuzey,doğu ve batı taraflarından üç giriş kapısı olan bir camidir İç mekanın aydınlanması için kubbe üzerine, Erken Osmanlı Dönemi camilerinde görülen aydınlanma feneri konulmuştur Ana kubbe dört taş sütun üzerine oturtulmuştur Kubbeler ve iç mekan son devir işlemeleri ile süslenmiştir Bu cami ”Çarşı Cami” diye de bilinmektedir Cami II Abdülhamit döneminde büyük bir onarımdan geçirilmiş olup, bugünkü görünümü daha çok bu döneme aittir Geçmişte büyük bir vakfiyesi olduğu söylenen cami, Söğüt’ün merkezinde olup, avlusundaki ulu çınarlarla geçmişi günümüze taşımaktadır
Hamidiye Cami ( Çifte Minareli Cami) (Söğüt)
Abdülhamit l790 da yaptırmıştır
Cami kare planlı olup ibadet mekanı, kemerlerin taşıdığı büyük ve tek bir kubbe ile örtülmüştür Kuzey yönündeki son cemaat yeri Neo-Klasik üslupta olup hafif sivri kemerli bir kapıdan içeriye girilmektedir İbadet mekanı iki sıralı pencerelerle aydınlatılmıştır Bunlardan alt sıradakiler Neo-Klasik üslupta ,üst sıradakiler de Arap üslubundadır Bu bakımdan XIX yüzyılın ikinci yarısında mimari de görülen üslup karmaşası burada da karımıza çıkmaktadır Ayrıca pencereler arasında yapıldığı dönemin çinileri ile pencereler birbirinden ayrılmıştır Bezeme XIX yüzyıl üslubunda bitkiseldir
Caminin kesme taştan iki minaresi bulunduğundan ötürü de halk arasında bu camiye çifte minareli cami ismi yakıştırılmıştır
Kasımpaşa Camisi (Bozöyük)
Bozöyük merkezinde bulunan Bozöyük Kasımpaşa Camisi’ni Sadrazam Kasım Paşa 1525-1528 yıllarında Mimar Sinan’a yaptırmıştır
Klasik Osmanlı mimarisinde tek kubbeli camiler gurubu içerisindeki cami, kare planlı olup üzeri çokgen kasnaklı, pandantifli bir kubbe ile örtülmüştür Kesme taştan beden duvarları iki kademe halinde yükselmekte silmeli bir saçak kısmı ile son bulmaktadır Kuzey kısmında dört sütunun taşıdığı, çokgen kasnaklı üç kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır İbadet mekanı girişin ve diğer kenarlardaki ikişer bunların üzerinde alçı şebekeli üçer, kasnakta da sekiz yuvarlak pencere bulunmakta olup, toplam sekiz pencere ile aydınlatılmıştır
Mihrap beyaz mermerdendir Üst kısmında palmetli bir bezeme bulunmaktadır Beş köşeli mihrap stalaktitli olarak sona ermektedir Minber beyaz mermerdendir Caminin içerisi XVI yüzyıl çinileri ile bezenmiştir Bu çinilerde sır altı tekniğinde lacivert, sarı, yeşil, mavi sarı renklerde palmet ve rumili kompozisyonlara yer verilmiştir Kalem işleri orijinal olup kiremit kırmızısı, lacivert, sarı, beyaz renklerde çeşitli motifler, rozetler, hatayiler, kıvrık dallardan oluşan kompozisyonlar birbirini izlemektedir Ayrıca kündekari tekniğinde pencere kapaklarında yer yer fildişi kakmalar da dikkati çekmektedir Doğu duvarındaki mermer vaaz kürsüsü, müezzin mahfili de XVI yüzyıl Osmanlı Sanatını yansıtmaktadır
Caminin kare, taş kaidesi üzerinde yuvarlak gövdeli, tek şerefeli minaresi bulunmaktadır
|