08-14-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Örf Ve Adetleri Nasıldır?
Güneydoğu Anadolu bölgesi örf ve adetleri
Adıyaman örf ve adetleri
Adıyaman ili bir çok kültürün yoğrulup özleştiği; sözü, giyimi,kuşamı, oyunu, düğünü, ve hayatın çeşitli dönemleriyle (doğum,evlenme,ölüm) ilgili adet ve inançları, misafirperverliği insan sevgisi hayat felsefesi , dünya görüşü, halısı, kilimi, cicimi, heybesi ile zengin bir yaşayan halk kültürüne sahiptir
YOK DEME OYUNU
Yine harfanaya katılan kişiler biri birlerine değişik ve karışık sorular sorarlar Bu sorulara karşılık olarak Evet, he  vs gibi ifadeler kullanabilirler ama, bunların yerine Yok(Hayır) kim derse işte o kişiye de gecenin masraflarını karşılama cezası verilirdi
HIDIRELLEZ
Hızır ve İlyas (a s )'ın her bahar başlangıcında buluştuklarına inanılan, miladi takvime göre 6 Mayıs, Rûmî takvime göre ise 23 Nisan'a rastlayan güne verilen isimdir Söz konusu günde, Hızır ve İlyas (a s ) buluşarak sohbet ederler Ve bu günlerde vakitlerini Allah yolunda olmanın ve birlikteliklerinin verdiği sevinçle kuvvet bulurlardı
BATMAN ÖRF VE ADETLERİ
KIZ GÖRME VE KIZ İSTEME
Evlenmeler, görücü usülü ile yapıldığı gibi, gençlerin birbirlerini görüp tanımaları ile de yapılmaktadır Evlenmede görücü usülünü anlatacak olursak; erkek tarafı görücü gözüyle kız evine gider Gelinlik kız tarafından sunulan kahveyi içerek kızı değerlendirirler Kızı tekrar görmek isterlerse su isterler Erkek tarafını temsilen yaşlı bir kadın, su getiren gelin adayının fiziğini süzer Yürüyüşünü inceler, hafif seslenişle işitme özelliğini, ayrılırken de öperek ağız kokusunun olup olmadığını öğrenmeye çalışırlar
Görücü kız evinden ayrılırken, kendi aralarında beğendikleri kızı kimin için isteyeceklerini, istenildiği takdirde verilip verilmeyeceği hususunu kız yakınlarından sorup öğrenirler Erkek tarafı bazen aracı kullanarak kız tarafından kız istemek üzere evlerinde çay içmeye gelip gelmeyeceklerini ve gün vermelerini isterler Kız tarafı gerekli araştırmayı yapmak için " Biz de aile arasında konuyu düşüneceğiz " diyerek zaman isterler Kız tarafı isteği uygun görürse erkek tarafının aracısı ile çay içmek için misafir oldukları günü bildirirler Bu da kızın verileceğinin teyidi olur
Erkek tarafı imam ile birlikte birkaç kişilik grupla kız evine gider Kız istenir ve söz kesilir Bundan sonra nişan ve düğün yapılır İlimizde düğünler genelde Perşembe ve Cumartesi günleri başlar Takip eden günlerde devam eder Düğünlerde davul, zurna, tef, kemençe ve kaval çalınmaktadır
BAŞLIK PARASI
Hızlı bir gelişim ve bu meydanda değişim gösteren topluluğumuzda eski adetlerin yerini yeni değer yargılarının aldığı görülmektedir Toplumumuzda sosyal bir yara olan başlık parası kısmen kalkmıştır Şehir ve ilçe merkezlerinde bilhassa okumuş aileler arasında bu usül terkedilmiştir Köy bazında özelliğini muhafaza eden başlık geleneği, başlık parası alan kız tarafının bu paranın üstüne ilaveler yaparak geline çeyiz yapması suretiyle sürdürülmektedir
CENAZE TÖRENLERİ
Cenazenin kaldırılmasını müteakiben üç gün taziye kurulur Bu süre köylerde daha da uzar Cenaze yakınları bu sürede işlerine gitmez Başsağlığı vermek üzere çevreden gelenleri karşılarlar Başsağlığı, ( Taziye ) için cenaze evine gelenler, maddi durumlarına göre beraberlerinde çay şekeri, un, yağ gibi hediyeleri getirirler Bu durum il merkezinde yapılmaktadır Başsağlığı ( Taziye ) için gelenler, Kur'an-ı Kerim'den bir sure veya Fatiha Suresini okur Meftaya rahmet ve mağfiret dilerler Eve gelen misafirlere çay ve yemek verilir
SÜNNET
Dini bir vecibe olan sünnet, ailelerin maddi gücü nispetinde yapılan eğlence ile başlar Önce sünnet olacak çocuk, arkadaşlarıyla birlikte araba ile şehirde gezdirilir Sünnet giysileri giydirilir Sünnet öncesinde evlerde mevlit okunur Daha sonra davetlilere yemek ziyafeti verilir Seçilen kirvenin kucağında çocuk sünnet edilir Kirve, ömür boyu bir akraba gibi değer görür ve aileden sayılır
DİYARBAKIR örf ve adetleri
Diyarbakır'da Türk-İslâm kültürü hâkimdir Diyarbakır, hazret-i Ömer devrinde 639'da, İslâm orduları tarafından fethedildikten bu yana Müslümanların ve 1042'den bu yana da Müslüman-Türklerin idâresinde kaldığı için, Türk-İslâm kültürü ile yoğrulmuştur 639 öncesi kültürler unutulmuştur 1085'te Selçuk, 1097'de İnaloğulları, Nisanoğulları, Artukoğulları, Akkoyunlu ve bilhassa Osmanlılar bu bölgenin Türkleştirilmesinde mühim rol oynamıştır İnaloğulları zamânında Diyarbakır kütüphânesinde 1 040 000 kitap bulunuyordu Artukoğulları ve Osmanlılar devrinde burada kültür ve mîmârî zenginlik doruk noktasına ulaşmıştır
|
|
|