Prof. Dr. Sinsi
|
Mardin'de Kız İsteme - Söz Kesme Nişan - Düğün...
N İ Ş A N (ŞERBET):
Sözü kesilen çift, artık evliliğe ilk adımı atmış ve sorumluluklarının bilincine yavaş yavaş ermektedir Kız ve erkek tarafı nişanın gerek tarihi ve gerekse yeri konusunda tam mutabakata varmışlardır
Genellikle bu takvim, her zaman kız tarafının arzusu istikametinde oluşur Yani, Nişan merasiminin nerede ve nasıl olması gerektiğini kız tarafı tayin eder ve erkek tarafına bildirir
Çünkü nişanın emniyeti, kusursuz ve eksiksiz yapılması tamamen kız tarafına ait olduğundan erkek tarafı bu sorumluluktan kaçmak için kız tarafını bu konuda serbest bırakır ve kız tarafının tüm isteklerini onaylar
Nişanda, kız ve oğlan tarafının birbirlerine bohça alma-bohça verme işlevi vardır Kız tarafı oğlan tarafına, hazırladığı bohçanın içerisinde genellikle bir takım elbiselik kumaş, şimdilerde dikilmiş konfeksiyon takım, bir şöva1ye yüzük, kravat, gömlek, iç çamaşırı, pijama, bornoz, tıraş takımı, kol düğmesi, parfüm, losyon, elektrikli tıraş makinesi, v b gibi eşyalar gayet güzel sim işlemeli bir bohça içerisinde veya lüks bir valize yerleştirilerek birkaç kişi refakatinde ve bir sini baklava, pasta gibi tatlı ile birlikte oğlan evine gönderilir
Oğlan tarafı da, kız için hazırladıkları valiz veya bohça dediğimiz olaya, iç çamaşırı, çoraplar, elbiseler, yazmalar, eşarplar, manto, pardösü kaban gibi giysiler, tuvalet ve makyaj takımları, parfümler, losyonlar, güzellik kremleri gibi eşyalarla birlikte 3-4 kilo ağırlığında birde kelle şeker ve yeteri kadar toz kına gönderilir
Bu kelle şeker, nişan töreninde ikram edilecek şerbetin içerisine tatlandırıcı olarak kullanılmak üzere gönderilir Tabii bu şeker semboliktir
Toplantı yerinin orta yerine yakın bir yerde şerbet servisini yapmak için yer ayarlanır ve dağıtmak için en az birkaç kişi görevlendirilir
Nişan törenin tüm hazırlıkları bitince salonun orta yerine damat ve gelin için iki sandalye konur Gelin ve damat bu iki sandalyeye oturup nişan yüzükleri takılıncaya kadar öylece gelen gidenin incelemesine sunulur gibi boy gösterirler
Nişan yüzüklerini gelin damada, damat da geline takabildiği gibi bir muteber kişi tarafından da her ikisine takılabilir
Yüzükleri takılan çift, ilk önce anne ve babalarının ellerini öper, daha sonra hazır bulunan cemaati dolaşır el sıkışırlar ve geçip onlara ayrılan yere oturup beklerler
Nişan törenini yöneten kişi bir anonsla takı takmak isteyenler buyursun diyerek, damat ve gelini salonun orta yerine çağırır, ve sıra ile takı takacaklar etrafa göstere göstere ve nişan törenini yöneten kişi bu takıyı takanın da adını vermek suretiyle cemaata ilan eder
Bu işi en iyi bizler yapıyoruz Burada kaçamak olmuyor Kim ne takıyorsa ilan edildiği için sonradan bu takı işinin pek lafı olmuyor bizde Çünkü her şey o anda olmuş bitmiştir Taktımdı, takmadımdı, taktıydı, takmadıydı veya az taktı çok taktı gibi laflar bizim nişanlarda ve düğünlerde pek olmaz
Artık nişan yüzükleri takılmış, takılar takılmış ve nişan ŞERBETİ’nin ikramı başlamıştır Pasta tabakları ellerde veya açık büfe olarak ta servis düzenlenmektedir
Nişan töreni genellikle bizde çalgılı oluyor Şayet Mardin’de yapılıyorsa mahalli saz heyetleri çağırılır Çalgılar çalınır, herkes oyuna kalkar, kadınlı erkekli, salonun orta yerinde herkes bildiği kadar boy gösterip çalgının ritmine uymak üzere kıvırtır durur
Bu işin meraklıları da vardır elbette Kalk dersin kalkmaz nazlanır, birde kalktımı oturtamazsın 0 kadar oynadığı yetmiyormuş gibi birde çalgıcılardan oynamak için oyun havası ister Hem söyleyip ve hem de oynayanlarımız dahi vardır bu topluluğa iştirak edenler arasında
Hazır bulunan cemaat özellikle beraberlerinde birer eğlencelik te getirmeyi ihmal etmezler Kabak çekirdeği ve özellikle kavun çekirdeği, buna Mardin’de “BIZR-ID-DEY” (verem çekirdeği) derler
Merasim boyu bu minik çekirdeği çitler dururlar Yerler mezbeleye döner Nişanın yapıldığı yer batmıştır Ama, önemseyen pek olmaz, tören sonunda oğlan evinden birkaç kişinin de yardımı ile bu çöpler bir güzel temizlenir olur biter
Bu nişan töreninin bir özelliği de DEFTER konusudur DEFTER bin nevi envanter, bilânço veya damat tarafından yerine getirilmesi gereken taahhüt ve ona teslim edilen malların bir döküm listesidir
Ama içeriğini teşkil eden rakamlar abartılarak yazıldığı için, ihtilaf vukuunda cezai müeyyideyi gerektirecek bir resmi belge sıfatını taşımaz
Örneğin, defterin içeriğinde muhtelif cinsten 10 adet terlik yazıldığını farz edelim Bu terliklerin beheri o gün için 10 bin liradan alınmışsa, bu on adet terlik deftere bir milyon Türk Lirası olarak kaydedilir
Evlendirilen kızın değeri, her ne kadar bu şekilde abartılarak şişirilen rakamların büyüklüğüne göre ölçülmüyorsa da, bir gelenek olarak defter töre gereği geline eşdeğer olarak gösterilir Hatta Emine hanım Esma hanıma bu konuda nispet dahi eder
Benim kızımın defteri tam 86 Milyon tuttu da, kızım ucuza gitti  
Hele Esmanın kızının defteri o kadar şişirdikleri halde 35 Milyonu geçemedi diye de defter yarıştıranlarımız dahi vardır
Ama yinede bu defter hazırlanır ve oğlan tarafına verilir Kız tarafının istekleri bir bir sıralanmıştır bu defterde
Oğlan tarafı dikkatle inceler bu defteri Kız tarafı, bu deftere, bir adet 5 i birlik, inci kolye, 4 çift burma bilezik, 4 çift inci küpe, yüzükler, 3 metre zincir, manto, kürk, ayakkabılar elbiseler vb istekleri yazılır
Oğlan tarafı yapabileceklerini onaylayıp, yapamayacaklarının üzerini çizmek suretiyle kız tarafına iade ederler Tabii bu deftere damadın borçlu olarak yediemin olarak imzası da alınmıştır
Kız tarafı oğlan tarafının kabul edip etmedikleri eşyalar üzerinde bir müddet tartışırlar Sonuçta onlarda onaylarlar
Genellikle bu defterle ilgili kız ve erkek tarafı ziynet eşyası konusunda çekişirler ama yinede makul olarak zaten herkes birbirinin maddi gücünü bilmekte olduğundan, iki tarafta birbirini pek zorlamaz, işi tatlıya bağlarlar
Bu defter yüzünden muaheze edilen, sorgulanan bir damada tanık olmadık Bu bir töre gereği yapılan güzel bir olaydır Bu deftere eskiden başlık parası da yazılırdı Artık başlık parası da anlamını yitirdi
Zaten Mardin’de kız tarafı alacağı başlık parasının birkaç mislini de ilave etmek suretiyle çeyiz olarak oğlan tarafına iade eder Onun için artık başlık parası diye de bir konu tarihe karışmış oldu
Defterin yazım şekli de pek enteresandır Tüm eşyalar kızın evinde odanın birine gayet dikkatlice düzenli bir şekilde yayılarak sergilenir
Giysiler yan yana, askılarda, kazaklar, hırkalar, katlanmış konfeksiyoncu vitrininde durduğu gibi muntazam, ayakkabılar da öyle terlikler sıra sıra
Mobilyalar, yatak odası takımı, beyaz eşyalar, şilte yataklar, yastıklar, yorganlar istif edilmiş vaziyette tüm eşyalar, yani, çeyizin tamamı genellikle düğün haftasında kız ve erkek aileleri ile konu komşunun seyrine açılır
Gelen giden çeyizi seyreder Bu arada da kız ve oğlan tarafından belli bir yetkili gurup kız evine gelerek bu çeyizin tespitini yapar ve defter dediğimiz belgeyi hazırlarlar
Tamamlanan çeyiz ,düğünden birkaç gün önce veya kız ile oğlan tarafının anlaşmalarına göre oğlan evine taşınır ve yerleştirilir Çeyizinde oğlan evine gitmesi anında ufak yollu bir eğlence tertip edilir, yine lülüüüüüülüler çınlatır mahalleyi  
Şimdi de her iş tamamlanmış, eksikler giderilmiş sıra düğüne gelmiştir
DÜĞ Ü N
O güzelim içine gül esansı karıştırılmış pembe renkli mis gibi şerbetler içilmiş, olay nişan yüzüğünün takılmasıyla noktalanmış ve düğün hazırlıkları için, sahan götürüp leğen getirmeğe başlanmıştır artık
Kız ve erkek tarafında hummalı bir faaliyet başlar Kız evinden oğlan evine, oğlan evinden kız evine adeta bir köprü kurulmuş, havai hatlar çalışmakta, çeyiz, oğlanın evine getirilmiş odalara yerleştirilmiş, eksikler bir bir tamamlanmak üzere heyecanlı koşuşturmalar, sonuçta iki kanatta da, hafiften yorgunluk belirtileri başlamış
Önemsiz konularda kız erkek tarafları arasında ufak ufak tartışmalar baş göstermekte ve düğünün bir an evvel yapılması için iki tarafta birbirini sıkıştırmaktadır
Oğlan tarafı da ayni görüşte olmasına rağmen, sırf kız tarafı istiyor, ısrar ediyor diye, sadece spor olsun kabilinden şöyle bir kıvırır, yani işi ağırdan almaya çalışır gibi atraksiyonlar göstermeğe, nazlanmağa meyilli gibi bir tavır içine girer
Sonuçta, düğün tarihi iki ailenin mutabakatı ile tespit edilir ve faaliyet hızlandırılır
Düğün haftası diye nitelenen zaman, Pazartesi günü başlar ve Cumartesi sabahı biter
Pazartesi günü kız evinde salı günü yapılacak küçük kına gecesi için ufak yollu hazırlıklarla kendi aralarında eğlence düzenlenir
Kız ailesi kendi aralarında çalıp oynarlar, bu bir nevi gelinin evden ayrılacağı için ailenin bir veda eğlencesi mahiyetindedir sanki
Anne, baba ve kardeşler, hala, dayı, teyze, amcalar, Pazartesi akşamı kızın evinde toplanırlar Kendi aralarında yer, içer ve düğün hakkında konuşmalar yaparlar
Bir eksik veya unutulan bir hususun olup olmadığını tekrar gözden geçirirler Bu toplantının amacı budur Bu toplantıya oğlan tarafından ve aileye çok yakın olan kimselerde katılabilir
Salı akşamı KÜÇÜK KINA gecesidir Kız evinde yapılır Oğlan tarafı ufak bir hediye ile kınayı kız evine getirip gelinin eline yakarlar
Bu kınadan bir miktarı da damadın eline de konabilir Biraz çalıp oynadıktan ve birkaç lüüülüüü çektikten sonra oğlan evinden gelenler giderler
Kız evinde, gece geç saate kadar oturulur Ertesi gün yapılacak BÜYÜK KINA gecesine hazırlanmak üzere istirahata geçilir
Çarşamba gecesi yani BÜYÜK KINA gecesi, oğlanın evinde genelde çalgılı yapılır Çalgı , saz söz heyeti için Mardin’ in mahalli sanatçıları vardır
Bunlar I ve 2 sınıf olarak çalışırlar I Sınıf çalgıcılar Mıksi Rezzük’un evlatları, keman’da Tüma, cümbüşte Cemil ve tef’te de Zeki vardı Mahalli havaları gayet nefis bir surette icra ederlerdi 2 sınıf çalgıcılar ise Cercis Haço takımı idi Onlarda yine ayni şekilde bir eğlenceyi baştan sona kadar götürebilecek repertuara sahiptiler
Çarşamba gecesi damadın evinde yapılan bu büyük eğlence ailenin maddi durumu ile ilgili idi Ama yinede hemen hemen her düğünde mutlaka bu eğlenceler yapılırdı
Damadın evinin avlusunda meşe odunundan büyük bir ateş yakılır, gençler çalgıcıların o tahrik edici oynak havaların kıvrak nağmeleri ile kendilerinden geçercesine hep birlikte şarkı ve türkülere iştirak ederek yoruluncaya kadar durmadan hoplar zıplarlardı
Bizim düğünlerde alkollü içkilere fazla itibar olmamakla beraber meraklı gençler dışardan gizlice getirdikleri içkileri evlerimizin zulası olarak kabul edilen mutfaklarda gizlerlerdi
Gençler, mutfağın gizli bir köşesine sakladıkları rakı şişesinden çaktırmadan ve sıra ile mutfağa girerek birer tek atar ve etrafa edalı edalı caka satarak eğlenceye renk katarlardı
Bazıları içkiyi fazla kaçırdığı halde büyüklerimiz, içkiye karşı olmalarına rağmen böylesi belirli ve mutlu bir günde bu tür olayları görmezlikten gelerek gençleri himaye ettikleri gözden kaçmazdı Bu eğlenceye iştirak eden küçük büyük çekinmeden saza söze u***** oynar
Gecenin ilerleyen saatlerinde yakılan düğün ateşine yakın orta yerde bir yere damat getirilir Gençlerin yardımı ile üstündeki giysiler çıkartılarak, maniler, türküler, ilahiler söylenerek damatlık giysileri giydirilir
Büyük bir heyecan ve lüüüüllÜiülüiülii zılgıtları arasında damat arkadaşları tarafından mahallede dolaştırılıp şarkılar ilahiler söylenerek gezdirilir
Büyük kına gecesinde gelin evinden gelen kınadan bir miktar damadın eline de konur Özellikle sol elinin serçe ve yüzük parmaklarına sürülür Ertesi gün bu kına temizlenir, ancak elde kalan kına boyası aylar sonra temizlenir ve el eski haline gelirdi
0 gece erkek evinin hazırladığı kına, beraberinde bir sini baklava, kurabiye veya başka mahalli tatlı ile birlikte gecenin ilerleyen bir saatinde gurup halinde gelinin evine gidilerek gelinin de kınası yakılır, oynanır, zıplanır, hoplanır, türküler söylenir
Gece geç saate kadar devam eden bu eğlenceden artık herkes yorulmuştur Evli evine, köylü köyüne hesabı herkes evine çekilir Ertesi gün yani Perşembe günü gelinin geleceği düğün günüdür Perşembeyi Cumaya bağlayan gece zifaf gecesidir
Perşembe sabahı damadın gerdeğe gireceği yer tespit edilir Zifaf odasına yün şilte yer yatağı serilir Gelin adayı için beyaz ve genellikle ipekten gömlek hazırlanır
Mardinlilerin YENGE dedikleri hanım cinsel konularda bilgili, yalan söylemeyen özü sözü doğru, güvenilen, zifaf sonrası gelinin bakireliğini önce oğlan tarafına sonra kız tarafına kanıtlamak üzere görevlendirilen bir hanımdır
Bu hanım genellikle kız evi tarafından Geline refakat etmek üzere görevlendirilir
Bu yengenin görevi ise, gelinin kanlı beyaz gömleğini önce oğlan tarafına sonrada kız tarafına götürüp göstermektir Bu “yenge” gelinin bakireliğini kanıtlamak üzere hizmet veren bir kişidir
1970 lerden sonra artık ne gelin tarafından ve ne de damat evi tarafından hiç kimse “yenge” diye birisini evlenen gelinin bakireliğini kanıtlamak üzere görevlendirmemektedir Yani anlayacağınız bu töre resmen tarihe karışmıştır
Bu olayda “yenge” en karlı çıkan kişi idi Tabii bu hizmetin karşılığı olarak iki tarafın vereceği bol bahşişlerle memnun edilirdi
Bu durum, kızlarını dünya evine bakire olarak sokan kız tarafı için büyük bir mutluluk oluyor İşte bu YENGE işi de böyle
Perşembe günü damadın evinde, sazlı sözlü çalgılı bir düğün kurulmuş, kurbanlar kesilmiş, etler dağıtılmış, düğüne gelecek misafirler ile hane halkı için ayrıca bol miktarda etli yemek, pilav ve bir de, sütlaç, muhallebi, baklava gibi tatlıların süslediği sofralar hazırlanmıştır
Öğlen kurulan bu sofra sürekli çalışır Gelen misafir karnını doyurduktan sonra kalkar kalkmaz, sofradan sorumlu olanlar çok seri bir biçimde kirli kapları alarak yerine temizlerini koymak suretiyle sofrayı gelecek olan misafire hazır vaziyette tutarlar
Güneş ışınlarının gölgeleri uzattığı saat 16 da, ikindi zamanına doğru yaklaşılmıştır Damat, “damat tıraşı” olmak üzere evin avlusunun orta yerine konan bir sandalyeye oturtulur
Damat tıraşı için berber bol bahşiş toplamak için mümkün olduğu kadar elini ağır tutarak saz ve söz ile oynayanların hem zevklerini tatmin ve hem de kesesini doldurmaya bakar
Tıraşı biten damadın, üzerindeki eski giysileri arkadaşları tarafından çıkartılır ve gerçek damatlık elbiseleri tek tek giydirilir Bu güzel giysilerle birlikte her ne kadar kravat veya papyon gelirse de, damatlar papyon veyahut kravat bağlamayı pek istemezler
Damadın genel olarak gömleğinin üst iki düğmesi ve bağrı açık olarak hava atması sağlanır
Bu işler bittikten sonra, damat tarafından bir gurup lüks lambasını yakarak gelini almak üzere gelinin evine, giderler
Hava kararmak üzere iken, gelin baba evinde son dakikalarını yaşamaktadır Gelini hazırlarken, erkek kardeşi varsa kemerini bağlar ve ona mutluluk dileğinde bulunur
Kız evinde ilahi bir sessizlik hakimdir Damat tarafından gelecek gurup sabırsızlıkla beklenmektedir
Oğlan evinden gelen düğün alayı, önde lüks lambası yanık vaziyette kız evinin kapısına dayanır
Oğlan evi tarafından gelen, damadın en yakını olan iki bayan, gelinin iki koluna girerek düğün alayının en başına ve yanık vaziyette tutulan lüks lambasının arkasına alındıktan sonra gayet ağır adımlarla yola düşülür
Gelinin bu ağır yürüyüşü Mardinliler arasında ”tımşi keme meş-vit-il- arus- gelin gibi ağır adımlarla yürüyorsun” deyimin doğmasına neden olmuştur
Düğün alayını oluşturan erkekli kadınlı bir grup insan, kâh türkü kâh ilahiler söyleyerek damadın evine doğru yavaş ve aheste adımlarla ilerlemektedirler
Nihayet damadın evinin önüne gelinmiş ve düğün alayı kapının dışında gelinle birlikte beklemektedir Damat, evin yüksek bir yerine çıkarak, töre gereği gelinin kafasına bir kaç avuç bozuk para ile karışık şekerleme serper
Bu serpilen para ve şekerlemenin bir zenginlik, rahat bir yaşam getireceğine, yeni kurulan bu yuvaya bereket getireceğine inanılır
Ayrıca bu bozuk para ve şekerleme ile dolu olan küçük bir testiyi geline vererek oturacakları odanın kapısının önünde yere çarparak kırması istenir
Gelinde bütün hışmıyla bu testiyi yere çarparak kırar Testi kırma olayı ileride doğabilecek her nevi şer ve kötülüğün kırıldığı ve hiçbir kötülüğün olmayacağı inancına dayanan bu gelenek de yerine getirilir Bu testi işi bir nevi uğur olarak nitelenir
Testiden etrafa saçılan, bereket ve uğur getireceğine inanılan para ve şekerlemeyi almak için çoluk çocuk yerlerde birbirini kıracak tarzda mücadele verir
Artık gelin adayı içeride, sazlar susmuş düğün alayı bir düzen halinde evlerine dönmek üzeredir Tebriklerden sonra hayır dualar dileyerek dağılmaktadır Evde yalnızca Gelin-Damat-Yenge üçlüsü kalmıştır
Zifaf odasına gelin ve damat için özel yemek hazırlanmıştır Ayrıca üzüm, ceviz içi, badem içi gibi kalorisi yüksek çerezler bir masanın üzerinde hazır kuvvet gibi bekletilmektedir
İslam dinimizin gereği olarak, bir seccade, su dolu ibrik hazır bulundurulur Seccade ve ibrik, damat ve gelinin gerdeğe girmeden önce yemeklerini yedikten sonra aptes alıp, Allah rızası için iki rekat namaz kılmaları içindir
El ayak çekilip de ortalık iyice sessizleştikten sonra, aptesler alınmış, iki rekat namaz kılınmış ve gerdeğe girmek üzere şilte yatağa geçilmiştir
Evlenmenin vuku bulduğunu ve gelin adayının kız-oğlan-kız yani bakire olduğunu belirtmek üzere damat, gelinin beyaz gömleği “kanlı olarak” YENGE’ ye teslim eder
Gelin adayının bakire olduğunun tek kanıtı olarak sayılan kanlı olan geceliğin refakatçı yenge tarafından önce oğlan sonrada kız tarafına göstermesiyle kanıtlanmış oluyor Yenge bu gömleği iki tarafa taşı***** bu görevi böylece ifa etmişi oluyor
Bakireliğin Mardinli için anlamı çok büyüktür Bugün ileri toplumlarda dahi artık bakireliğin en geçerli yol olduğunu ve toplumun ahlaki değerlerinin daha sağlam oluştuğunu kabul etmişlerdir Flörtün bakireliği yok edecek düzeye ulaşmasına asla izin verilmemelidir
Düğün haftasının en önemli günü olan, gelinin erkek evine gelişi ve zifaf gecesinin sonuçlandığı Perşembe günü geçmiş Cuma’ ya gelinmiştir
Cuma sabahı, Mardinliler için en güzel bir gündür Düğünden sonra gelen bu Cuma gününe SABAHIYYE günü derler
Düğünde takı takamamış veya takısı pek orta yerde ilan edilecek cinsten değilse, işte bu Sabahiyye günü gelerek o, mütevazı hediyesini verir ve gelini, damat evini tebrik eder
Bu sabahiyye günü verilen hediye genelde nakit para oluyor Düşünebiliyor musunuz?
Bir gece evvel evlenmişsin ve ertesi gün yani dört-beş saat sonra salonun başköşesinde pür makyaj bir koltuğa heykel gibi oturtulmuş ve gelenlerin seyrine amade tutularak gelen ufak tefek hediyeleri alıyorsun
Bu bir nevi işkenceden başka bir şey değildir Ama ne yaparsın, töre gereği bu iş böyle çalışır
Tebrik için gelenlerin çoğu yakın olsun uzak olsun incelemeğe de pek meraklı
Saz çalınırken orta yerde oyunlar oynanırken bir yandan da beraberlerinde getirdikleri kavun, karpuz, kabak çekirdeklerini çitleyip dururlar
Gelen bu misafirler tamamı havadis toplamak ve Gelini kritik etmek üzere geldiklerini söyleyebiliriz
İşin garip yanı da bu gelen hanımlar, gelinin yanına yaklaşarak ellerine yuvarladıkları 10 lira, 20 lira veya daha fazla az bir parayı gelinin avucuna bırakıp onu tebrik etmeleridir Gelin de zavallı, bu paraları alıp usulca elbisesinin bir cebine yerleştirir
Damat evinde yine sofra açılmıştır Öğleden sonra başlayan sofra, yatsıya kadar sürer Yenilir, içilir, tebrik ve hayır duaları yapıldıktan sonra evli evine , köylü köyüne diyerek herkes evden ayrılır
Tabii ki Cuma sabahı erken kalkılmıştır Gelin, kayınbaba ve kayınvalidesinin ellerini öperek, hayır dualarını alırken, kayınvalide ve kayınbaba durumlarına göre geline hediye verirler Bu hediye bir altın kordon, bir çift bilezik veya bir giyside olabilir
Gelin de baba evinden kayınbaba ve kayınvalide ile görümce, kayınbirader varsa onlara da münasip hediyeler getirmiş ve dağıtmıştır Öylece bu merasimler son bulur
Cuma akşamı oğlan tarafında çok büyük ve olağanüstü bir durum vardır Zira aileye bir üye daha katılmıştır Herkes mutlu, sevinçli ve mesut  
Kız kanadında, ilahi bir sessizlik Kız gitti, evdeki nüfus , yaşam savaşına eksi bir devam edecek
Pazar akşamı kız tarafı, damat tarafının tam tekmil yemeğe çağırır Bu dört başı mamur bir ziyafettir
Damat tarafı da bunu iade için ayni hafta içerisinde kız tarafını davet eder
Bu iki ziyafet adeta bir yemek yapma yarışı gibi cereyan eder Kim kime fark atacak şeklinde olur İşte bizde Kız isteme-Nişan-Düğün bu minval üzere yapılır Yalnız Mardinli Nikahsız evlilik yapmaz Medeni nikahın hemen arkasından dini nikah yapılır Özellikle Medeni nikah yapılmadan kimse ne kız verir ve nede kimse bu tarzda kız istemeğe cesaret eder Bu koşul hem Müslüman ve hem de Hıristiyanlar için değişmez bir kuraldır
sabahın o ezan sesiyle başlayan gün,akşam olunca yerini o muhteşem güneş batışına bırakması gerçekten anlatılamaz sadece yaşanır diyorum bütün uzaktakilerin mardin'de olması dileğiyle 
|