Yalnız Mesajı Göster

Konya Hakkında Bilgi

Eski 08-13-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Konya Hakkında Bilgi



Konya Sözlü Tarih


Mevlana Celaleddin Rumi’ye ilişkin söylenceler

Mevlana ile Şems arasındaki yakınlığı çekememektedirBunun üzerine Şems birden ortadan kaybolurNe zaman nnereye gittiğini bilen yokyutr

Mevlana üzgün üzgün Konya çarşısında gezerken kuyumcular çarşısında altın varakları dövenlerin çekiçlerinden çıkan uyumlu sesleri duyarÖyle bir ses oluşmuşturki bu sese kendini kaptırıreli feracesinin yakasındadırEvrenin düzeni güneş sistemi,gezegenler,uydularonla rın ilahi bir düzen içinde dönüşleri aklından geçerBu duyguyla dönmeye başlarHerkes işini gücünü bırakıp onu izlemektedirgözlerini kaapmışbaşını sağ omuzu üsütne eğmiştirBir kolunu gökyüzüne birinide aşağı doğru açmıştırkendinden geçmiş tüm acılardan sıyrılmıştırİzleyenler arasında daha sonra Şems’in yerini alacak olan Selahattin Zerkubi de vardırMevlana’nın duygularını anlayan Selahattin Zerkubi de dönmeye başlarçevresindekilere tüm malını mülkünü bağışlayan Selahattin Zerkubi "Şeyhim" der "senden başka birşeye ihtiyacım yoktur"

Mevlevi ayınlerindeki sema böyle başlar

MEvlana babsının kabrini ziyarete giderHer yan gül kokmakta,dallarda bülbüller ötüşmektedirMevlana bülbüll sesinden bir türlü kendini duaya veremez"İki bülbül bir diyarda ötemez biri susmalı der ve bülbül sesi kesilirBir dahada Konya’da bülbül sesi hiç duyulmaz

Ölünce babaının yanına gömülen Mevlana’nın tabutu toprağa gömülürken babasının tabutunun saygısından ayağa kalktığı söylenir

Sultan’ul Ulemaya ilişkin söylence

Mevlana’nın babası Sultan-ül Ulema ya ilişkin ise söylence:

Belh’de bir cuma gecesi üç yüz müftü ve din bilgini aynı düşü görürMuhammet Mustafa bir sahrada çadır kurmuş dinlenmekte sağ yanında Bahaeddin Veled dırmaktadırMüfütler ve bilginler uzakta diz çökmüş lerdirPeygamber bu din adamlarına döner ve şöyle der:"bu günden sonra Bahaeddin Veled’e ,Sultan-ül Ulema deyiniz ve öyle hitap ediniz

Ertesi gün Belh’de ki tüm bilgin ve müftüler Bahaeddin Veled’in müridi olur,aynı düşü gördükleri anlaşılırBahaeddin Veled onlar demeden düşünü onlara anlatır
NASREDDİN HOCA’YA İLİŞKİN SÖYLENCELER

Bir söylenceye göre Halkın düş gücü Hoca’yı Hallac’ı Mansur ve Seyid Nesimi ’yle arkadaş yaparBuna göre Akşehir Medresesi’nde Seyid Hayrani’nin öğrencisidirmollalar bu üç arkadaşı çok sevmekte ,zaman buldukça revaklı bahçede toplanan Hoca’nın fıkralarını ,Nesiminin şiirleini Mansur’un öykülerini dinlemektedirler

Hayrani bir gün köyüne gitmek zorunda kalırçok sevdiği kuzusunu Nasrettin,Nesimi,Mansur üçlüsüne emanet ederBunlar bir gün yanlarına kuzuyu da alıp kırlara açılırBir süre sona canları açıkırKuzyu kesip yemeye karar verirlerMansur Kesimi,Nesimi deriyi yüzmeyi üstlenirHoca’ya:"Ya sen ne yapacaksın?"diye sorarlar"Seyit efendi hoca ermişlerdendirondan korkarım kuzuya dokunamam ama pişmişine de dayanamamder kuzuyu kesip yerler

Seyit Hoca dönünce durumu öğrenir çok kızar"Kim kesti kuzumu çabuk söyleyin" der Mansur başı önünde :"ben Hoca efendi"derNesimi de sözün ardını getirir"bende derisini yüzdüm" Seyit Hoca bu kez de Nasrettin ’e döner "Ya sen sen ne yaptın?" Nasrettin Hoca:"Ben onların hallerine hem güldüm hem de etin ucundan biraz yedim" der

O zaman Seyit Hayrani şöyle bir bakar ve :"Mansur günün birind esenide böyle kesecekler,Nesimi , senin de derini yüzecekler Nasrettin sana da kıyametet dek evet kıyamete tek güleceklersiz istedinizbu Allah’ın hükmüdür" der

Dedikleri zamanla bir bir gerçekleşir
Kaşıkçı güzeli söylencesi

Konya çarşısında küçük bir kaşıkçı dükkanı ve burada çok yakışıklı becerikli bir genç vardır bütün kızlar genci görmeye gelirDelikanlı hiçbirine yüz vermez

Bir gün Konya Paşa’sının kızı dükkana gelirUstayı görür görmez aşık olurPeçelidiryüzünü görmez ama delikanlı da kıza aşık olurSevgisini kaşıklarda dile getirirÖyle güzel kaşıklar yapar ki bir alan bir daha alırPaşa kızı her gün dükkana uğramakta deste deste kaşık almaktadırGünün birinde kızın babası merak edip kaşıkları kimin yaptığın araştırmaya gider yanına şehrin kadısını da alırDükkana varır,delikanlıyla konuşursözün bir yerinde "doğrusu çok ustasın kaşıklara diyecek yok ,hele o üzerine yazdığın beyitler,o ne ateş,o ne yangın öyle,belli ki sevdalısın" derDelikanlı "sizden gizleyemem Paşam derBu sevda yüzünden ne gecem ne gündüzüm belli"Paşa kızın kim olduğunu sorarDelikanlı bilmediğini söyleyip olanları anlatınca Paşa şaşırır:

-"sizi başgöz etmek boynumun borcu olsunKimin nesi olursa olsun,alacağım sana onu" der

Birlikte beklemeye başlarlar Derken kız dadısıyla görünür Delikanlı işaret edince Paşa kızın peçesini aniden kaldırıverirBakar ki kendi kızı!" Bir kızına bir de delikanlıya bakar ve "Tanrı’nın yazısı böyleymişyarından tezi yok düğün kurula" deyip iki sevdalıyı evlendirir
Tavus baba söylencesi

Konya’nın meram bağları sırtlarında Tavus Baba adlı bir türbe vardırBurada yatanın kim olduğu ,nasıl yaşadığı bilinmemektedir Onunla ilgili söylence:

Bir gün şimdi türbenin bulunduğu yere hint diyarından çok güzel bir kadın gelip yerleşirKüçük kulübesinde rebab çalarsesi güzeldirMevleviler’i büyülemiştirKimseler yüzünü göremezRebabının eşsiz sesiyle tepenin eteklerinde sema edilir

Günün birinde birden ses kesilince hereks tepeye koşarKulübede kırık bir rebababve bir yığın tavus tüyünden başka bir şey yokturtüyler toplanırburaya bir türbe yapılırAdına da Tavus Baba türbesi denirYörede incelemeelr yapan Gotdolevski göre Bektaşiler bu yabancı kadına ölümünden sonra Baba sanını vermiştirBu yüzden Tavus Baba diye anılır

Alıntı Yaparak Cevapla