08-13-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Aç Göz
Halinden yoksul olduğu anlaşılan bir adam,deniz jıyısında oltayla balık avlıyordu Tesadüf eseri ülkenin padişahı bu gariban adamla ilgilendi ve ona
-”Senin oltana ben burada iken ilk takılan cisim ne olursa sana onun ağırlığınca altın vereceğim,” dedi
Biraz zaman geçtikten sonra adamın oltasına delik bir kemik takılır Hükümdar balıkçıya,
-”Ne yapalım,şansına küs ,oltana ağır bir şey takılmadı” diyerek adamı alıp sarayına götürür
Saraya varınca nöbetçilerine,balıkçıya elindeki kemiğin ağırlığınca altın vermelerini söyler Kemiği tartının bir kefesine koyarlar,öbür kefesine de altın koymaya başladılar Beş,on ,yirmi,elli diyerek altınları koydular ama kemik yerinden hiç kıbırdamıyordu Görünüşte dört beş altını zor tartar göründüğü halde,tahminlerin on milli üzerinde altın koydular kemik hâlâ banamısın demiyor Altını doldurmaya devam ettiler,terazinin kefesi doldu taştı ama kemik aynı duruyor hiç kıbırdamıyordu Kısa zaman sonra kemikte bir sır olduğunu düşünürler
Bir bilgeyi çağırıp bu sırrın ne olduğunu sorarlar Bilge kemiği eline alıp şöyle bir baktıktan sonra şu açıklamada bulundu
” Bu kemik açgözlü bir insanın göz çukurudur Siz bunu eşitlemek için tüm hazineyi koysanız yine yerinden asla kıbırdamaz Çünkü doymaz Ama bir avuç toprak bunu doyurur”
|
|
|