Prof. Dr. Sinsi
|
Korkudan Ölene Kadar Okuyun(İstemediğiniz Kadar)
artık korkunç hikayeler paylaşılmıyor dedim bu işe bir el atayım
Kanlı bir saatin hüznü [#4525]
Heyecanla sahibi olan ufak çocuğa doğru koştu Pufy Onun kendisini her çağırışına büyük bir heyecanla gitmek, göreviydi sanki Annesi, babası, kardeşi, arkadaşı  her şeyiydi ufak çocuk onun için Bir kerecik sevse, sevinçten çıldırır, sırf kendini bir kez daha sevdirebilmek adına, her türlü cambazlığı yapmaya çalışırdı Yeter ki, sevsin 
Ölmüş annesini hala emmeye çalışırken tanışmıştı sahibi olan ufak çocukla Süt gelmeyen memeleri zorlarken, arkasından yumuşacık iki minik el sarılmış, onun "annemden ayrılmam" diye feryatlarına kulak asmadan kucağına almıştı Gözlerine bakıp, "bundan sonra birlikteyiz ufaklık, isminde 'Pufy' olsun olur mu ?" demişti Minicik bir köpek, minicik bir çocuk  Sevgi ve dostluğun başlangıcının adıydı Pufy  Böyle başlamıştı yaşamın yeni tadı
Tombiş vücudunu minik ayakları zor taşır, ufak çocuğun arkasından koşarken çoğu zaman hemen yorulur, beni de bekle anlamında "Hev Hev" diye kendini ifade ederdi Ufaklıkta geri döner, Pufy'nin yanına oturur ve Pufy dinleninceye kadar onunla sohbet ederdi Birbirlerini hiç gözden kaybetmemeye çalışırlardı Pufy bir an onu gözden kaybetse bu korkunç dünyada kaybolacak zannederdi Henüz 2 aylıktı, yaşama dair her şeyi çocuktan öğreniyordu Oyun oynayalım diye attığı ufak ısırıklardan birinde, çocuğun ayağı kanayınca, çok utanmış, üzüntüsünden köşe bir yere gidip ağlamıştı Onlar iki kardeş gibiydiler Çimlerde alt alta, üst üste yuvarlanmaları, yemek yemek için olan yarışları, çeşmeye kim önce gidecek müsabakaları Hepsi hayatın öğrenimiydi Pufy için
Geceleri hava biraz serin olurdu Büyük büyük köpekler gelir, etrafta sinirli sinirli gezerlerdi Pufy her akşam kerpiç bir duvarın arkasında uykuya dalar, sabaha kadar uyanmazdı Kim bilir belki uyanırsa büyük köpeklerden biri onu yerdi ? Ya da karanlık onu boğardı Üstelik ufak çocukta yoktu Onu kim korurdu ?
Günler hızla geçiyor, her gün Pufy yeni bir şeyler öğreniyor, her gün ufak çocuğa daha çok bağlanıyordu Doğum tüyleri dökülmeye başlamış, kısa ve gri yeni tüyleri onu daha tombul ve güzel göstermeye başlamıştı Evet, yakışıklı bir delikanlı olacaktı Hatta kocaman olup, ufak çocuğu hep koruyacak, ona kimsenin zarar vermesine izin vermeyecekti Hele çimlere bastıkları için çocuğa bağıran kapıcıyı çoktan gözüne kestirmişti Büyüyünce ufak bir paça alacak, çocuğa bir daha bağırmaması gerektiğini anlatacaktı Sanırım insanlar iyi canlılardı Ufakları bile böylesine sevgi dolu ise, büyükler daha anlayışlı, daha koruyucu olmalıydı Evet, evet Yaşam çok güzeldi 
"Haydi Pufy, saatimi getir" yine büyük bir heyecanla koştu Saati çimlerin içinden alıp, hızla geri çocuğa döndü Saati bırakınca, sevgi dolu ufak eller boynuna dolandı Ah, hep sevseydi keşke Yumuşacık ellerin ilettiği sevginin karşılığını o minik elleri yalamakla verdi Tekrar ayağa kalktı çocuk ve saati fırlattı "Haydi pufy, getir bebeğim" İşte yine saati getirecek ve yine sevilecekti Heyecanla koştu, saati ağzına aldı Kalbi küt küt çarpıyordu Dönmek için hamle yaptığında arkasında biri engel oldu Bacağıyla onu itelemişti Minicik başını kaldırıp, gözlerini yukarıya dikti Kocaman bir insan duruyordu "Acaba saati bu amcaya versem, oda beni sever mi" diye düşündü Adam elindeki küreği havaya kaldırdı, sanırım atıp getirmesini isteyecekti Ama o kürek çok büyüktü, getiremez di ki  Beklediği olmadı Kürek büyük bir hızla başına indi 
"Demek bahçeme pislersin ha!!!" acıdan ne söylediğini anlayamamıştı bu büyük insanın Öyle çok canı yanmıştı ki, avazı çıktığı kadar bağırmak istemiş, fakat ağzına dolan kırmızı sıvı sesinin çıkmasını engelleyerek, ufak bir mırıltı halini almıştı Kulakları duymaz oldu, gözleri kararmıştı Neden vurmuştu o amca ona ? Ufak çocuk nerdeydi ? Neden korumamıştı Pufy'sini Kürek bir kez daha kalkıp vücuduna indi Yine tarifsiz bir acı kapladı vücudunu Bir hüzün perdesi kapatmıştı gözlerini Artık hareket edemiyordu, küt küt atan kalbinden başka hiç bir yerini hissetmiyordu çünkü Minicik gözlerini kaldırıp ufaklığı aradı İlerde belli belirsiz bir gölge Evet oydu, kokusunu buradan bile almıştı Tıpkı oda kendisi gibi hareketsiz, korku dolu gözlerle bakıyordu Acaba ona da mı vurmuşlardı ? Neden donup kalmıştı ? Neden gelip kendisini bu canını yakan adamdan hala kurtarmıyordu  Nedenler ile doldu beyni Saati hızlıca alıp gelemediği için mi böylesine acı bir ceza verilmişti ona ?
Kürek bir kez daha kalktı  Pufy her şeyi anlamıştı Bir kaç saniye sonra, annesi gibi hareketsiz olacaktı Annesi gibi toprak olacak, gözleri güneşin doğuşunu hiç göremeyecek, yeni bir gün başlıyor sevincini, yüreğinde hiç hissedemeyecekti Bir daha kalkıp oynamayacak, kafasını küçük çocuğun kollarının arasına sokamayacaktı Her şeyden önemlisi, büyüyüp onu koruyamayacaktı Kılıçların kınına girerken çıkardıkları ses gibi bir ses çıktı boğazından Yaşamasına niçin izin verilmiyordu ? Soru işaretleriyle dolu minik gözlerini, ufaklığın gözlerine dikti Son yargılamasını yapmıştı, insanlar ufaldıkça sevgi doluyor, büyüdükçe kin ve nefrete dönüşüyorlardı
Kürek indi 
Yaşam bitti 
Pufy' den arda kalan, minicik ağzından bırakmadığı kanlı bir saatti  
*****************
bir gece arkadaşlarla bizim evde toplandık cin çağıralım diye fakat ben inanmıyordum ve ne yazık ki sürekli cinlerle dalga geçiyordum bazen öyle laflar söylüyordum ki arkadaşlar beni uyarıyordu cini çagırdık ve aniden fincan hareket etmeye başladı herkes çok korkmuştu bense hala cinle dalga geçiyordum dalga geçerce sorular soruyordum ve ne olduysa ondan sonra oldu bana gerçek oldugunu kanıtla dedim arkadaşlarım çok kormuştu tam sesizlik olmuştu ki bi anda agzımda korkunç bi açcı hissettim ne oldugunu anlıyamamıştım bişey nefes almamı engelliyordu 1 dakikaya yakın öyle kaldım ağlıyordum yüzümün bazı yerleri yanıyordu çok korkmuştum dua etmek aklıma geldi ve fatiha suresini okumaya başladım bu seferde arkamdan bişeylerle vuruluyor gibiydi artık cinlerin olduguna inanmıştım hiçbişeyden korkmayan ben şimdi titriyordum kaçıcak yer arıyordum ben dua ettikce vuruyorlardı bu sırada gözlerim arkadaşlarımı aradı yardım istiyecektim fakat onlar bayılmıştı bi anda herşey bitti cinler gitti diye düşündüm arkadaşlarımı ayılttım fakat gitmemişlerdi sadece bekliyorlardı ben tekrar dua etmeye çalıştım duaya başladıgım anda mutfak dolaplarının zangırdadıgını duydum tabaklar yere düşüyordu sesler tekrar kesildi biz hala bişeyler olucak endişesiyle bekliyoduk fakat uyuyup kalmıştık sabah baktıgımda mutfakta hiçbir tabak kırılmamış yerlerinde duruyordu dolap kapakları bile kapalıydı halbuki salondan mutfaktan düşen tabakları çok rahat görebiliyorduk o gece ne olmuştu neden tabaklar kırılmış oldukları halde eski yerlerinde saglam duruyordu  işte bunların tek bir nedeni vardı cinler arkadaşlar ister inanın ister inanmayın ama bu olay fazlasıyla dogru lütfen cinlerin varlıgını kabul edin ve kesinlikle onlarla dalga geçmeyin bu size arkadaş tavsiyesi
*******************
Bu olay Bursa'da olmuş 17 yaşında bi genç kız aniden ölmüş Aile perişan olmuş ama n'apsınlar, kızı defnetmişler tabii Aradan bi'kaç gün geçmiş Baba kızını rüyasında görmüş Kız sürekli titriyomuş ve "Çok üşüyorum baba Yalvarırım üstümü ört" diyomuş Adam sabah kalktığında rüya aklına gelince hüngür hüngür ağlamış "Gül gibi evladımı kaybettim Rüyama giricek tabii" diye düşünmüş Karısının üzülmemesi için de ona hiç bişey söylememiş Ama ertesi gece, sonraki gece, daha sonraki gece, hep aynı rüya: "Çok üşüyorum baba N'olur üstümü ört!" Baba bi gece yine aynı rüyayı görürken kan ter içinde uyanmış Dayanamamış, karısının, "Nereye bey bu saatte?" demesine aldırmadan sokağa fırlayıp soluğu mezarlıkta almış Kızının mezarına gelince ne görsün? Mezar açık ve bomboş! Adam ne yaptığını bilmez bi halde mezarlık bekçisinin kulübesine yönelmiş Allahım, o an gördüğüne yürek dayanmaz Bekçi resmen kıza tecavüz ediyomuş! Meğer bu aşşağılık herif her zaman, yeni gömülen ölülere belli bi süre bunu yaparmış
**********************
*Bu olay kütahyanın gediz ilcesinde olmustur *
Bir gün üniversiteli beş kız cin çağırmaya karar verirler çağırmak için hazırlıklar tamamdır Seans başlar cin gelir Neyse ertesi günlerde bu cin onlara musallat olur kızların gitmediği hoca kalmaz bir gün bi hoca tavsiyesiyle cini tekrar cağırrırlar kızlardan birini dolaba saklarlar cin'e kaç kisi oldumuzu bilemezsen pesimizi bırakacaksın derler (dolaptakiyle 5 kişidirler)cin 4 der kızlar sevinirler bilemedin bir arkadasımız dolapta derler cinin yanıtı:Arkadasınızı heba ettiniz pesinizi bırakmaycam der kızlar nasıl yani derler cin ölüler sayılmaz 4 kişisiniz kızlar dolabı actıklarında o kızın kafasız bedeniyle karsılasırlar cin ise hepsine iğrenç oyunlar düzenlemektedir hepside tımarhanede korkunc bir sekilde hayatlarını kaybederler  
********************
Merhaba arkadaşlar Ben 16 yaşındayken sanaayi mahallesinde oturuyordum bizim mahalle küçük ve kalabalıktı herkes birbirini tanırdı neyse, arkadaşlarla hergün olduğu gibi maç yapmak için anlaşmıştık maç bittikten 1-2 saat sonra samimi arkadaşlarımı eve davet ettim ve onlara birşeyler ikram ettim Evde kimse yoktu annemler eryaman daki teyzemlere ziyarete gitmişlerdi televizyon izliyorduk ve zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştık saat 23-24 gibiydi bayağı geç olmuştu Aniden elektrikler kesildi saat geç olduğundan dolayı herkes evlerine gitmek için hazırlanmıştı ki; elektrikler geldi arkadaşlarıma bizde kalmalarını teklif ettim ve kabul ettiler Canımız çok sıkılıyordu ve o saattede televizyonda hiçbirşey yoktu Aklıma 1 hafta önceki din dersi geldi Hocamız "cin vardır" demişti Bende sıkıntıdan vakit geçirmek için arkadaşlara cin çağıralımmı diye sordum Çoğu saçmaladığımı söylediler ben çok ciddi olduğumu söyledim ve bana çağırmayı biliyormusun diye sordular bende bilmediğim halde bildiğimi belirttim Neyse,cin çağırmaya karar verdik ve masanın etrafına oturduk ışıkları söndürüp mumları yaktım El ele tutuştuk ve aklıma geleni söylemeye başladım "Ey cin bizi duyuyorsan ses ver"dedim Arkadaşlar kısık bir sesle gülüyordu mutfaktan metal sesine benzer bir sses gelmeye başladı herkes irkildi ve devam ettik "sesimi duyuyorsan işaret ver"dedim sanki biri bizi izliyormuş izlenimine kapıldım masada duran mumlardan biri söndü ve tekrar işaret vermesini istedim mum alevlendi ve aniden söndü gerçekten hepimiz çok korkmuştuk kikirdemelerin yerini ağlamaklı sesler aldı arkadaşlarıdan biri "korkuyorum"dedi ve seansı bırakmaya karar verdik Cin i bir kere çağırmıştık nasıl göndereceğiz?Işıkları açtım televizyonu açtım aniden elektrikler kesildi mutfaktan hâlâ tıkırtılar geliyordu Elektrikler geri geldi hepimiz kanepeye geçtik salondan telefon sesi geldi gittim telefona bakmaya tanımadığım biri annemin cep telefonundan beni arıyordu ve annemin, kardeşimin, babamın öldüğünü söylüyordu
ilk başta inanmadım "sen kimsin?" diye sordum bana"kaza yerinden arıyorum"dedi gözlerim den yaşlar süzülür gibi oldu içime serin sular boşaldı ve ayaklarım titremeye başladı Arkamdan arkadaşlar gelerek ne olduğunu sordular bende "ailem ölmüş  " dedim ve ağlamaya başladım telefonu adamın yüzüne kapamıştım Tekrar telefon çaldı ve aynı numaradan arıyorlardı yine aynı adam kısık bir sesle "bir daha yüzüme kaparsan sende ölürsün dedi"ne yapacağımı şaşırmıştım ve tekrar telefonu yüzüne kapadım ardından hızla odama koştum kapıyı kilitledim arkadaşlarıma yalnız kalmak istediğimi söyledim Elime Kur'an Kitabını aldım okumaya başladım Cin Suresini okudum ardından Euzübillah içim biraz rahat lamıştı ve içimden bir ses bir daha bilmediğim işe karşmamam gerektiğini söyledi Odadan çıktım arkadaşlarım evde yoktu çok korktum ve kapı çalındı kapıyı açtığımda nefes alamamıştım çünkü;kapıdakiler annem, babam ve kardeşimdi O günden sonra birdaha tövbe ettim cin çağırma gibi saçmalıklarla uğraşmıyacağıma olayın etkisindeyim hâlâ ama arkadaşlarıma anlattığımda bana gülüyorlar bende olayın etkisini üzerimden atmaya çalışıyorum  
*************************
Ben emirhan 14 yaşımdayım bursada yaşıyorum bu olay bu yıl yazlıktayken başıma geldi arkadaşlarımla geziyoruk bir ağacın altında dinlenmeye karar verdik ağaçta bir bez vardı üzerinde anlamadığımız şekiller vardı O bezde birçok düğüm vardı melih o düğümleri çözmeye çalıştı fakat başaramadı bir güç onu bunu yapmaktan alıkoyuyordu sanki sonra o bezle ilgilenmeyi bıraktık biraz konuştuk eğlendik Sonra evlerimize döndük ertesi gün sitede bir çığlık duyduk bu çığlıkla uyandık Melihin annesinin sesiydi bu hemen koştuk melih kanlar içinde yatakta yatıyordu özellikle elleri paramparça olmuştu polis geniş güvenlik önlemleri aldı Çünkü bu olay ilk değilmiş diğer siteden bir ablada bu şekilde bulunmuş çok korktuk ailelerimiz bizi dışarıya tek başımıza çıkarmadılar hep birlikte zar zor izin alıp dışarı çıktık Yine o ağacın yanına gittik çiğdemin gözü o beze takıldı buldum diye bağırdı melih ve o ablanın neden öldüğünü buldum o abla benim ablamın arkadaşıydı dedi onlarla gezintiye çıktık ve o bu bezi çözmeye çalıştı ve ertesi gün öldü melihin de başına aynı şey geldi önce inanmadık ama sonra inandık Ertesi gün yanımıza makas ve bıçak alıp gittik o bezi kestik ve ertesi gün hepimizin elleri kabarmıştı ve buna iyice inandık bunu yapanın kim olduğunu da bulduk bunu yapan kulübede yaşayan dedeydi bunu aynı bezi bağlamaya çalışırken yakaladık korkup kaçtı bir hafta sonra ölü bulundu şimdi o evi satıp başka bir yerden yazlık aldık ama o olaylar aklımdan çıkmıyor her gün kabuslarıma giriyor buna inanın lütfen birkaç arkadaşımız inanmadı ve gördükleri yüzünden delirdiler  
|