Yalnız Mesajı Göster

Korkudan Ölene Kadar Okuyun(İstemediğiniz Kadar)

Eski 08-13-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Korkudan Ölene Kadar Okuyun(İstemediğiniz Kadar)




Alttaki yazı Kalp hastaları, Çocuklar ve Yaşlılar için değildir !!!


1999 Gölcük depreminden sonra ortalıkta bir sürü esrarengiz olaylar anlatılmakta Ne kadar doğru bu söylenenler bilinmez ama hayret edilmeyecek türden de değil bu anlatılanlar(Buradan 1999 Gölcük depreminde hayatını kaybeden insanlarımıza YÜCE MEVLAMDAN rahmet diliyorum)



OLAY-1=> O gece bayanın birisi doğum için eşiyle beraber bir taksiyle hastahaneye gidiyorlarmışTaksi tam Eyüp şehitliğinden geçerken doğum sancıları tutan bayan kafasını sağa sola çevirmeye başlamışİşte tam bu sırada bayanın gözü şehitliğe ilişmişBayan gördüğü manzara karşısında dona kalmışBütün şehitler kabirlerinden kalkmış elleri semada dua ediyorlarmış



OLAY-2=> Aynı saatlerde Eyüp Sultan Camisinin önünde taksicilik yapan bazı kişilerin anlattıklarıda insanı hayretler içerisinde bırakıyor

-Taksinin içerisinde oturmuş müşteri bekliyordumGözüm birden Cami'nin duvarına iliştiDuvarları nurdan varlıklar kaplamış tutuyorlardıMezarlıklarda yatanlar kalkmış hep beraber dua ediyorlardı



OLAY-3=> Enkazdan 4 gün donra çıkan bir çocuğa su ikram etmişlerÇocuk;

-Su ve yemek ihtiyacım yokYaşlı bir amca bana suda yemekte verdi



OLAY-4=> Denizden çok büyük bir ateş topu yükselmiş



OLAY-5=> O gece yıldızlar bir başkaymışÇoğu insanın anlattığı - sanki elimi uzatsam yıldızları tutacak gibiydim


Bu ve bunun gibi onlarca olay anlatıldıDediğim gibi bunlar ne kadar doğrudur bilinmez


************************


Korkmaya ihtiyacı vardı Yemeğini yemiş,

suyunu içmiş ve uyumuştu

Artık filmler yetmiyor, insan yiyen böcekler,

dinozorlar, vampirler, uzay yaratıkları

ve zombiler heyecanlandırmıyordu onu

Mısırını yerken perdeden pençeler fırlıyor,

gazozunu içerken kan fışkırıyordu

Zarar vermeyen korku, ne gÜzel korkuydu

İşte emniyet içinde koltuğunda oturuyordu

Birazdan film bitecek, sinema,

kalabalığı damperli bir kamyon gibi

caddeye boşaltacaktı Korkmak

için para ödüyordu sinemalara

Korkmaya ihtiyacı vardı



Yeni açılan bir lunaparktan sözetmişlerdi

Korku tüneli müthişmiş

Bayılanlar oluyormuş heyecandan

Abartıyorlardır, dedi kendi kendine

Seyrettiği filmlerdeki en korkunç

sahneler bile kılını kıpırdatmıyordu

Alışkanlığın elleri boğuyordu heyecanını

Yine de denemeye değerdi

Yemeğini yemiş, suyunu içmiş ve uyumuştu

Korkmaya ihtiyacı vardı



Lunapark rengarenk ışıklarıyla şehrin

ortasında devasa bir gecelambası

gibi yanıyordu Bir balerin kulak

zarlarını titreten müziğin eşliğinde

dansediyor, uçuşan eteklerinden

çığlıklar yükseliyordu Donuk gözleri

döndükçe kah bir palyaçoya,

kah çocuğunun elinden tutmuş bir

babaya, kah bir baloncuya değiyordu



Aynı müziği dinlemekten, aynı şekilde

dansetmekten bıkmış gibiydi

Yüzünde korkunç bir ifade vardı

Eteğindeki insanları silkelemek

havalara fırlatmak geçiyordu içinden

Ama kumanda odasındaki adam

izin vermiyordu ona Bir düğmeye

basınca hızlanıyor, bir düğmeye

basınca yavaşlıyordu Durması

için bir düğme yetiyordu



'Bu kez dinlemeyeceğim,' dedi balerin

'Yavaşla' düğmesine rağmen

dönüşünü hızlandırdı Kumanda

odasındaki adam şaşırmıştı

Balerin gittikçe hızlanıyordu

,çığlıklar birbirine karıştı 'Yavaşla'

düğmesi çalışmıyordu Operatör

bütün gücüyle basıyordu düğmeye

Balerin deli gibi eteklerini savuruyor,

imdat sesleri yükseliyordu



Korkmaya ihtiyacı olan adam,

bu işte bir tuhaflık olduğunu düşündü

Balerinin asit dolu gözleri üzerine

değince yandığını farketti Kendi

etrafında bir tur daha atar atmaz

gözünün içine bakmalı ve

'Hadi ama yeter!' diye azarlamalıydı onu



Birden kumanda odasındaki

'yavaşla' düğmesi Çalıştı

Balerin yavaşladı ve durdu

İnsanlar korku ve isyan içinde kumanda

odasına doğru yürürken, balerinin

dudaklarında hınzır bir gülümseme belirdi



Korkmaya ihtiyacı olan adam,

'Bu lunaparkta bir gariplik var,' dedi

Balerin 'Hadi ama yeter!' sözüyle

yavaşlamIş olabilir miydi? Tesadüftü elbette

Ya gülümseme 'Bu kadar

Çok korku filmi izlersen böyle olur,'

dedi kendi kendine



Korku tüneline doğru giderken

atlıkarınca çıktı karşısına ,çocuklar

atlara binebilmek için sıra bekliyordu

Siyah, beyaz, kırmızı, mavi,

yeşil, mor, rengarenk atlar yükselip

alçalarak dönüyorlardı Kalabalığın

arasına karışıp çocukları seyretmeye başladı



Neşeyle atların kafalarını sallıyorlar,

Çayırlarda dağlarda koşturuyorlardı

İnsanı yere atmayan at, ne güzel attı



,çocuklardan sadece biri gülmüyordu

Neredeyse ağlamak üzereydi

Dikkatle baktığında bir tek onun

atının başını sallamadığını gördü ,çocuk

başın iki yanındaki kulpları itmeye

Çalışıyor, ama at inatla kafasını sallamıyordu



Başını sallamayan atı incelemeliydi

Döndüğü için sadece önünden geçtiği

anlarda bunu yapabilirdi Anneler,

kendi Çocukları önlerinden geçtikçe

el sallıyorlardı işte onun atı da geliyordu

,çocuk hala başını sallamaya uğraşıyordu

Tam önünden geçerken atın başına

eliyle hafifçe vurup 'Aptal şey' dedi



At aniden başını çevirdi Garip bir ses

Çıkartarak elini ısırmaya çalıştı

Sonra dişlerini göstererek uzaklaştı

Adam 'Abarttın' dedi kendi kendine 'Abarttın'



O sırada bir palyaço yaklaştı yanına

Kocaman kırmızı burnu 'Gondolu gördün

mü, gel!' derken bir aşağı bir yukarı oynuyordu



Gondol şeklindeki bir salıncaktı bu

Kayığın uçları sırayla gökyüzünü yokluyordu

Her inişte yere bir parça karanlık indiriyor,

her yükselişte göğe bir parça çığlık taşıyordu

Palyaço 'Sen de bin!' dedi O, lunaparka

sadece korku tüneline girmek için gelmişti

Hesapta 'gondol' yoktu Palyaço

'Hadi!' diye ısrar etti

Kıramadı Gondol boşaldıktan sonra

ucunda kaptan heykeli bulunan tarafa yerleşti

Bakalım yanına kimler oturacaktı

Hayret! Hiç kimse gondola binmek

istemiyordu Aşağıda biriken

meraklı kalabalık, gondolun hareket

etmesini bekliyordu Tedirginlik

içinde 'Başka yolcu yok mu?'

diye sordu Palyaço 'Hayır!' dedi



Gondol hareket etmeye başladı

önce ağır ağır, sonra hızlı hızlı sallandı

Daha sonra uçarcasına gidip gelmeye başladı

Bir önceki seferde yolcular beraber çığlık

atarak heyecanlarını bölşüyorlardı

Korkuyu bile paylaşmak güzeldi

Oysa şimdi Palyaço aklından

geçenleri anlamış gibi elini havaya kaldırdı

Bunun Üzerine aşağıda biriken kalabalık

'Heey!' diye bağrıştılar

Artık kayığın her düşüşünde el kalkıyor,

aşağıdakiler hep birlikte çığlık atıyordu



O kadar hızlanmıştı ki bir an yerinden

fırlayacağını zannetti Elleriyle yapışmıştı

önündeki demire Başı dönüyor,

midesi bulanıyordu Palyaço elini

artık kaldırmıyor, kalabalıktan çıt çıkmıyordu

Ay ışığı gondolu ve yüzünü yalıyordu

Sarı bir yüzdü bu aniden sırtında bir

şey hissetti Sırtına dokunuluyordu

'Yok canım!' dedi 'Gondolda benden başka

kimse yok' Ancak arkadaki hareket Israrlıydı

Dürtükleme, neredeyse tekmeye dönüşecekti

Arkasına dönmeye cesaret edemiyordu



'Hey baksana buraya!' diye bir fısıltıyla ürperdi

kulağı ve vücudu birden buz kesti

Arkaya hala bakamıyordu 'Kimsin sen!'

dedi kendi kendine 'Kaptan!' dedi arkadaki

ses 'Gemimde ne işin var?'

Bütün cesaretini toplayarak arkaya döndü

Tahtadan bir kaptan heykeli

Hiçbir hareket yoktu 'İnmeliyim!'

diye bağırdı palyaçoya 'İndir beni!'

Palyaço elini kaldırdı Seyirciler son

kez 'Heey!' diye bağrdılar Gondol durdu

Fena halde dönüyordu başı

Hemen eve gitmeliydi Vakit geç olmuştu



Palyaço: 'Ya korku tüneli,' dedi

'Oraya girmeyecek misin?'

'Nereden biliyorsun?' diye sordu

Ürpererek 'Korku tüneli için geldiğimi

nereden biliyorsun!' Palyaço bu soruyu;

'Bildiğim bir şey yok Lunaparka gelen

herkes korku tünelini görmek

ister' diye cevapladI



***



RaylarIn Üzerinde yürüyen arabalar,

yolcusunu alır almaz hareket ediyor,

korku tünelinin kapısına Çarpıp içeri dalıyordu



Sonunda sırası gelmiş, arabası hızla

karanlığa karışmıştı Hiçbir şey görünmüyordu

YağlanmamIş tekerleklerin raylar

Üzerinde çIkardığı metalik ses sinir bozucuydu

,çok geçmeden sirenler çalmaya, çığlıklar

yankılanmaya başladıKendisinden

öncekilerin çığlıkları olmalıydı

Demek sürprizler yaklaşıyordu



Arabası tam bir virajı alıyordu ki

aniden yavaşladı Karşısına, ağzını açıp

kapayan ve pençesini sallayan bir ayı Çıktı

Kırmızı ışıkla yüzü aydınlatılmıştı ve garip

sesler çıkarıyordu Klasik korku tüneli numaraları,

diye düşündü çok geçmeden kervana

başka vahşi hayvanlar da katıldı Peşi

sıra mumyalar, başına balta, göğsüne

bıçak saplanmış adamlar, cadılar,

hortlaklar, cüzzamlılar sökün etti İskeletler

ona el sallarken, gülüyordu Aman ne korkunç!

Niye girmişti ki tünele? aniden boynuna sarkan

yılan dışında, hiçbir şeyden ürpermemişti



Araba hızlanmaya başladı Artık garip yaratıklar

çıkmıyordu karşısına Demek tünel yolculuğu bitiyordu

İşte kendinden önceki araba da tünelden Çıkıyordu

İçeriye sızan ışık çıkış kapısını aydınlatıyordu



Tam kapının önüne gelmişti ki araba aniden durdu

Elektrikler mi kesilmişti acaba? Hayır!

Araba geri geri gitmeye başladı Ne oluyordu?

Sistemde bir arıza mı vardı? Ya kendisinden

sonra tünele giren arabalarla Çarpışırsa! Belki onlar

da geri geri gidiyordur, diye düşünürken, araba daha

önce yanından geçtiği bir mağaranın içine dalıverdi

Korkunç bir hızla yokuş aşağI gidiyordu

Siren sesi kesilmişti Sadece tekerleklerin

gıcırtısı duyuluyordu Zifiri karanlıkta hiçbir

şey görünmüyordu



Gözlerini yumup tünelden Çıkıncaya kadar

açmamaya karar verdi Ancak şiddetli bir

gökgürültüsü, bu kararını bozmakta gecikmedi

Şimşekler Çakıyor, mağaranın duvarını yer

yer aydınlatıyordu Aydınlanan yerlere

fotoğraflar yapışıyor ve düşüyordu



Caddenin ortasında kan kaybediyordu adam

Görünürde ambülans yoktu Bir başka

adam tezgahta böbreğini satıyordu

Vitrin camlarIna gözler yapışmıştı Adama bak!

Evini yıkmasınlar diye elini doğruyordu

Ya mavi elbiseli kız, neden okula alınmıyordu?

Bir dede torunlarını boğuyor, bir Çocuk babasını

tokatlıyordu Beyaz, kanı ne çabuk sarıyordu!

İlanlar yapıştırılıyordu duvarlara Kasap Çengelleri

için kuzu aranıyordu Kapsama alanı

dışındaydı herkes Bütün tuşlardan aynı ses geliyordu



Sonunda fotoğraflar düştü, gökgürültüsü kesildi,

şimşekler söndü Karanlık hakim oldu mağaraya

Yine hiçbir şey görünmüyordu Araba hızla devam

ediyordu yoluna Ya bu ıslaklık?

Yağmur mu yağıyordu? Ellerine, başına,

yüzüne damlalar düşmeye başladI

Sık sık eliyle yüzünü siliyordu Araba uçuyor, rüzgarı

yüzündeki ıslaklığı soğutuyordu



VE DURDU



EVET ARABA DURDU!



Karşısındaki duvarda cılız bir ışık yandı

Aman Allah'Im! Bu nasıl bir adamdı?

Elleri, yüzü, her tarafı kan içindeydi

Kolunun biri kopmuş, gözleri oyulmuş,

kalbi sökülmüştü Hayır, bu bir oyun olamazdı

Kan kokusu duyuyordu Bu kadar doğal

bir maket olamazdı! Olabilir miydi yoksa?

Ona dokunmalıydI Korkudan kalbi yerinden fırlayacaktı

Dokunmalıydı ona Elini yaklaştırdı

Titriyordu Loş ışıkta duran adama dokundu

Kanın sıcaklığını neden duymuyordu?

Etin yumuşaklığını neden hissetmiyordu?

Soğuk, parlak bir yüzeydi dokunduğu

Biraz daha dikkatli baktı: AYNA!



AYNAYA DOKUNUYORDU

Alıntı Yaparak Cevapla