Yalnız Mesajı Göster

Korkudan Ölene Kadar Okuyun(İstemediğiniz Kadar)

Eski 08-13-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Korkudan Ölene Kadar Okuyun(İstemediğiniz Kadar)




Kasabanın doğusunda, karanlık, sisli ormanın içinde tiz bir çığlık yankılandı Bardaki erkekler dışarı çıkıp ormana doğru baktılar İçlerinden bazıları çığlığın geldiği yöne doğru koşmaya başladı Gençlikleri ve içtikleri bira bunu yapacak cesareti onlara vermişti Koyu karanlık, rutubetli, tekin olmayan gecede ıssız ormana daldılar Bir kadın yerde baygın yatıyordu Kadının niçin bayıldığı bir bakışta anlaşılıyordu Ormanda bir şey bulmuştu Kanlı bir ağaç gövdesinin önünde, yerde kımıltısız yatan bir şey Bu şeyi gördüklerinde, ormana koşarak gelen cesur erkeklerden biri kendinden geçip yere yığıldı İçlerinden bir tanesi elleriyle yüzünü örttü Bir diğeri bir ağaç gövdesine tutunup yere doğru eğildi ve zemini kaplayan ölü sonbahar yapraklarının üzerine kustu Hepsi dehşete düşmüştü Ne yapmaları gerektiğini bilemiyorlardı Gecenin içinde bir puhu kuşu birdenbire öttü ve hepsi korkuyla irkildi

Buldukları şey bir bebek cesediydi Vahşice öldürülmüştü Katil, yavrunun ölü bedenine hiç saygı göstermemişti Berbat etmişti ölüyü Sivri ağaç dalları ve diğer şeyler Ağacın gövdesinde bazı deri parçaları vardı

Kasaba halkı ertesi gün kasaba meydanında büyük bir toplantı düzenledi Bebeği öldüren bu zalim, bu gaddar, bu barbar katil derhal yakalanmalı ve işkenceler yapılarak, yakılarak öldürülmeliydi Fakat suçluyu nasıl bulacaklardı? Kimsenin bir fikri yoktu Şimdilik, her gece kasabanın çevresinde nöbet tutulması, araştırmayı yürütmek için başkanlığını hakimle rahibin birlikte yürüteceği bir komite kurulması ve kadınlarla çocukların belli bir saatten sonra tek başlarına sokağa çıkmalarının yasaklanmasında karar kılındı Belediye başkanı ateşli bir konuşma yaptı Kurbanın ailesi intikam istiyordu Bebeğin annesi üzüntüsünden hasta olmuş, yataklara düşmüştü Bebeğin babasının saçları bir gecede ağarmıştı Küçük oğlunun ölü, parçalanmış bedenini ayık kafayla görmüştü adam İntikam istiyordu Kan istiyordu

İkinci bebek ilkinin bulunduğu günden bir hafta sonra kayboldu Kaybolan, nalbantın iki aylık torunuydu Biri öğle vakti adamın evine girip çocuğu kaçırmıştı Küçük kızın annesi o sırada su almak için kuyunun başına gitmişti Döndüğünde beşik boştu

Çocuğun cesedini sekiz ayrı yerde buldular: Kilise, bir ahır, meyhanenin kapısının önü, belediye binasının önü ve orman Parçalar farklı günlerde bulundu Katil hergün bir parçayı kasabadaki belirli bir noktaya bırakıyordu İnsanlar korku ve paranoya içinde yaşamaya başlamışlardı Her an her yerde karşılarına zavallı bir küçüğün bedeninden arta kalan kanlı bir et parçası çıkabilirdi Çoğu bu yüzden korkunç kabuslar gördü

Artık bu gidişe bir son verilmesi gerekiyordu Anneler çocukları için korkmaya başlamışlardı İnsanlar diken üzerindeydi Geceleri sokaklar bomboş kalıyordu Meyhaneye bile yalnızca bir iki eski müdavim, bir iki ayyaş ve bir de 'hiçbir şeyden korkmayan' 'cesur' gençler geliyordu Fakat kasaba halkı korku ve tedirginlikten çok öfke ve nefret duyuyordu Katil ne yapıp edip bulunmalıydı

Bir cadı avı başladı

Katilin bir cadı olabileceği ihtimali zaten daha en başından beri gözönünde tutuluyordu Bunun resmiyet kazanması ve adının konmasıysa nöbetçilerin bazı ipuçları, şehrin dört bir yanına dağılmış bazı gizemli işaretler bulmasından sonra oldu

Önce bir ahırda esrarengiz bir çömlek bulundu Bu çömlek, içinde bazı bitkilerin dövülerek ezilmesinde kullanılmıştı Çömleği bulan nöbetçi onu kokladıktan sonra derin bir uykuya dalmıştı Doktorun ve rahibin adamı uyandırmak için harcadığı tüm çabalar boşa gitti Genç adam komadaydı

Ağaç dallarında esrarengiz ipler bulunmaya başlandı Hiç kimse bu ipleri çözmeye cesaret edemedi Kasabanın çevresinde, dört bir yanda ağaçlara bu ipler düğümlenmişti

Kasabadaki fare ve sıçan nüfusunda gözle görülür bir artış olmuştu Sıçanlar ürünü talan ediyor, eşyaları kemiriyor, hatta küçük hayvanları öldürüyorlardı Küçük hayvan ölülerine kasabanın her yerinde rastlanıyordu Bunların tümünün sıçanlar tarafından öldürülmediği de belliydi

Bir sabah bir belediye görevlisi işe gitmek için kasaba meydanından geçerken meydanın tam ortasındaki bir şey dikkatini çekti Yanına yaklaştığında bunun, birbiri ardına konulan taşlarla yere çizilmiş tuhaf bir şekil olduğunu gördü

En sonunda, ilk cesedin bulunuşundan tam iki hafta sonra küçük bir kız çocuğunun daha kaybolması bardağı taşıran son damla oldu Bu küçük kız hiçbir zaman bulunamayacaktı

Kasaba halkı o gece yine meydanda toplandı Çok sıkı önlemler alınması karara bağlandı İnsanlar çocuklarını asla yalnız bırakmayacaklardı Tüm evlerde arama yapılacaktı Şüphelenilen herkes gözaltına alınıp sorgulanacaktı Komiteye bu konuda geniş yetkiler tanındı Komitenin emrindeki askerlere karşı koyan herhangi biri zor kullanılarak yakalanacak, kaçmaya çalışan olursa emir beklemeden vurulacaktı

Bir gün sonra araştırmalar başladı Bütün evler didik didik aranıyor, genç erkekler ve kızlar sorguya çekiliyordu Şehrin saygın ailelerinden ve asillerden pek fazla gözaltına alınan olmadı Yalnızca genç olanları mahkeme salonunda sorguya götürüp, zararsız bir iki soru sorduktan sonra serbest bırakıyorlardı Hakimin, rahibin ve belediye başkanının evleri aranmadı bile Öte yandan, yoksul halkın arasından oldukça yaşlı olmalarına rağmen gözaltına alınanlar olmuştu Bunların başında da yabancılar geliyordu Kasaba halkından olmayanlar Yaşlı bir dilenci kadın Gece gündüz içen bir ayyaş İşsiz güçsüz bir adam Kasabanın delileri Kör bir çalgıcı

Sorguların başlamasından sekiz, ilk cesedin bulunmasından tam yirmi üç gün sonra katil bulundu Katil, bir avukatın evinde çalışan genç, sarışın bir hizmetçi kızdı Her şeyi itiraf etti Zaten uzunca bir süredir bu kızla ilgili pek çok söylenti dolaşıyordu Arkadaşları hizmetçi kızı uçarken gördüklerine yemin ediyorlardı Odasında esrarengiz kitaplar bulundu Bunların çoğu din dışı, müstehcen şeylerdi Bazı kitapların içinde büyü tarifi olduğunu sandıkları bazı tarifler de vardı

Genç cadı çocukları nasıl öldürdüğünü anlattı Kasabada görülen tüm tuhaf işaretlerden de o sorumluydu Ağaçlardaki düğümler, kasaba meydanındaki lanetli taşlar, küçük hayvan ölüleri, hepsi onun eseriydi

Neden böyle bir şey yaptığını sorduklarında yüzünde esrarlı bir gülümseme belirdi Cevap vermedi O an hakim kendini tutmasa bu genç kızı boğazlayıp öldürebilirdi

En şüpheci olanların bile bu kızı tanıyan diğer hizmetçi kızlardan herhangi biriyle konuştuktan sonra katilin o olduğuna dair en ufak bir şüphesi dahi kalmıyordu Bu yoksul ve dürüst kızlar onun bir cadı olduğuna ve onu uçarken, geceyi renklere bürüyüp havada yüzerken gördüklerine İncil'e ellerini basıp yemin ediyorlardı Gözlerinde korku dolu bir bakış vardı Doğruyu söyledikleri her hallerinden belliydi

Cadının odasında tuhaf bitkiler bulundu Bunlardan birini koklayan genç bir asker bayıldı Arkadaşlarının onu uyandırma girişimleri sonuçsuz kaldı Ahırda çömleği bulan genç nöbetçinin daldığı uykunun aynıydı bu! Bu kanıt, geride kalan son şüpheleri de sildi

Datura stramonium Cadının bahçesinde buldukları çiçeğin adı işte buydu Kızın kendi gibi güzel Zehirli, lanetli, gaddar!

Bu lanetli çiçeği bir meşaleyle tutuşturup yaktılar

Onu yetiştiren cadıyı da aynı son beklemekteydi!

O gün kasaba meydanı bir bayram yeri gibiydi Sonunda adalet yerini buluyordu Zavallı bebeklerin hain katili, bu zalim, bu adi şıllık, cehenneme gidecekti! İntikam günüydü bugün! Kardeşlerim Hallelujah!

Tek bir endişeleri vardı Tek bir korkuları Bu cadının bir büyü yapıp ellerinden kurtulması İplerini çözüverip, uçup gitmesi Hakkın yerini bulmaması Ve bu lanetin sürmesi Rahip cellatlara şöyle tembih etmişti: "Cadının gözlerine bakmayın Sizi büyüler ve siz de ona acımaya başlarsınız" "Sakın gözlerine bakmayın!"

Korktukları tek şey buydu

Olan da bu oldu!

Cadı, o gün onun idam edilişini seyretmek için toplanmış bulunan kalabalığın gözleri önünde uçup gitti ve gözden kayboldu:

Hizmetçi kızı

Yaktılar!

Küle döndü kız Bedeninden arta kalan kül, rüzgarla havaya savruldu Ve uçup gitti

Saatlerce süren işkencenin ardından, cellat meşaleyi yakmış ve saman yığınını ateşe vermişti Hizmetçi kız oracıkta çığlık çığlığa can verdi Halkın zafer nidaları ve haykırışlar alacakaranlığı doldurdu Sonunda bitmişti! Kurtulmuşlardı! O musibet, o illet şey, o cehennem kaçkını yaratık artık bir daha asla onları rahatsız edemeyecekti Masum bebeklerin kanına giremeyecekti Gitmişti

Hakimin ve askerlerin çevresini saran halk, delice onların lehine tezahüratlar yapıyor, onları alkışlıyor ve kutluyordu Fakat hakim ve mahkeme aslına bakılırsa öyle çok da büyük bir başarı göstermiş sayılmazdı Sonuçta üç küçük çocuk öldürülmüş ve iki genç asker de lanetli bir uykuya dalmıştı

Ayrıca hizmetçi kız da aslında masumdu!

Sorgulama sırasında her şeyi, işkenceye bir son versinler diye itiraf etmişti

O gün şehir meydanında genç ve masum bir kızı yaktılar!

Sonra da onun küllerinin doldurduğu havayı içlerine çekip "Adalet!" diye haykırdılar

Dünya'nın her yerinde

Yaptıkları hala budur


Not: Katil rahipti


**********************


İzmir'in oldukça işlek olan İnönü Caddesi'nde kaza eksik olmaz Fakat bu kazaların nedeni sürücülerin ve yayaların dikkatsizliği değilmiş 1960'larda yapılan bu cadde, bazı yerlerde mezarlığın üzerinden geçirilmiş

-----------------------------------------------------------

Çanakkale'de Jandarma Kampı'nın önünden İzmir'e giden yol, civardeki en çok trafik kazası olan yolmuş Bu yolda haftada en az bir kere kaza oluyormuş Kazalar genelde kampın önünde olurmuş Çünkü geceleri savaşta ölen askerlerin ruhları askeriyeyi ziyaret edermiş Bu görüntüden tırsan sürücüler direksiyon hakimiyetini kaybedermiş

**********************


Hikayeleri okuyunca biraz etkilendim birazda tebessüm ettim başıma gelen bu olayı kime anlatıysam yarısı inandı yarısıda olamaz öyle şey dedi yoru hakkı sisze ait tabii


2004'ün temmuz ayı günlerden cuma annem ve babam kütahya da ki abim yanına gitmişlerdi evde kimse yoktu ve haliyle aklıma bin bir türlü şeyler geliyodu sebze ve meyve toptancılığı yaptığımız için bursa ya çarşamba günü gitmiş cuma günü ise geri dönüyordum Başıma bir kaç kez karabasan geldiği için artık alışmıştım ne biliyim arabanın içinde bile bana geliyodu artık cuma günü eve geldiğimde saat 23":30 civarıydı yatağıma girip uyuma çalışırken birden olduğum yere sızdım ve derken o uyku esnasında kapı gıcırtısı geldi yattığım yerden kalkamadım ve sanırım bizimkiler geldi dedim

sonra mutfaktan tava tencere sesi geldi ve yattığım odanın kapısı yarım kapalıydı ve kapı birden yavaşca açıldı fakat benim üstümde bir ağırlık vardı ve bir türlü kalkamıyordum odaya girdi üzerimde ki örtüyü yavaşca kaldırdı ve bir diziyle üstüme bastırdı ve ağzımı kapamaya çalıştı o an aşırı bir korku ve telaş vardı bende ağzım san ki düğümlendi hiç birşey yapamıyordum ve allah'a dua etmeye başladım sonra kelime-i şahadet getirdim e üzerimden yavaşca kalktı o karabasan kalkar kalmaz bende ayaga kaltım iki elim öne doğru uzatıp yakalamaya çalıştım sonra evde ki telefonluğun altına doğru sıkıştırdım telefonluğun ayansından ayın ışığı yansıyordu birden kafamı kaldırıp aynaya baktım kendimi göremedim kafamı geriye çevirip baktım ve bedenim ilk yattığım şakilde duruyordu o an içime öyle bir krku ve heyecan sardı ki ne pacağımı şaşırmıştım

sonra bedenimin içine tekrar giridim Allah'a tekrar dua ettim karabasan geldi üzerimden sıyırmış olduğu örtüyü iki eliyle tutu havaya kadırıdı(kaldırıdğı esna da kolları ve bedeni uzadı nerdeyse tavana çarpacak duruma geldi)üstümü örttü ve geldiği gibi odanın kapısını yavaşca kapadı sonra tekrar mutfaktan yine tava tencere sesi geldi en son dış kapı sesi gırtısı geldi ve gitti

karabasan gider gitmez ben yattığım yataktan kalktım ve saate bahtım saat tam 00:30 u gösteriyodu afallamıştım oturdum 3 kulfü 1 fatiha okuyup yattım ama yatana kadar da en bi 2 saat geçti


not : bu olaya inanmayanların başına da aynı şekilde gelmiştir(ben modernica olarak 1 aydır inanmadım sırf başıma gelsin diye )


***************************


Adamın biri, bi cumartesi gecesi evine dönüyomuş Birden 15-16 yaşlarında sevimli bi kızın yolun kenarında otostop yaptığını görmüş Adamın da aynı yaşlarda iki kızı varmış Hemen arabayı kızın yanına yanaştırmış, "Gece yarısı böyle ıssız bir yerde n'apıyosunuz Allah aşkına? Bu saatte otostop mu yapılır?" demiş Kız, "Uzun hikaye Rica etsem beni evime götürür müsünüz? Buraya çok yakın Bu iyiliğinizi ömür boyu unutmam" diyerek arka koltuğa oturmuş Kızın üzerinde cicili bicili, hoş bi elbise varmış Evinin adresini vermiş Gerçekten de yakınmış ev Adam eve vardığında önünde durmuş, "İşte geldik küçük hanım" diyerek arka koltuğa dönmüş ama arkada hiç kimse yokmuş Gözlerine inanamamış tabii Hemen arabasından inip evin kapısını çalmış Beyaz saçlı, çok yorgun görünen yaşlı bi kadın açmış kapıyı Adam heyecanla, "Bana inanmayacaksınız ama yoldan küçük bi kız aldım Bana buranın adresini verdi ama tam geldiğimizde" Yaşlı kadın adamı susturmuş, "Biliyorum, biliyorum" demiş, "Sonra da ortadan kayboldu di'mi? Bu başımıza ilk defa gelmiyor Her cumartesi akşamı aynı şey olur" Meğer kız bir cumartesi gecesi diskodan dönerken trafik kazası geçirmiş ve oracıkta ölmüş Şimdi her cumartesi gecesi kazada öldüğü yerden otostop yapıp evine gelmek istiyomuş ama bunu bugüne kadar başaramamış Kadın bunları anlatırken adamın gözü piyanonun üzerindeki kızın fotoğrafına ilişmiş Evet, kız aynı kızmış ve üzerinde de aynı elbise varmış


******************************

Alıntı Yaparak Cevapla