08-13-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Düşündüren Yazı Ve Hikayeler...
Düşündüren Yazı ve hikayeler  
ÜÇ EVLAT
Üç kadın çeşme başında toplanmış konuşuyorlardı Az ötede ihtiyarın biri oturmuş, kadınların çocuklarını methetmelerini dinliyordu
Kadınlardan biri: -Benim oğlum öyle marifetlidir ki, hiç kimse bu konuda onunla boy ölçüşemez  Tam bir cambazdır o! İp üzerinde bir yürüse de görseniz
Diğer kadın heyecanla atılarak: -Benim oğlumun sesini bilseniz, dedi Tıpkı bir bülbül gibi şakır Yeryüzünde hiç kimsenin böyle bir sesi yoktur Allah vergisi bu 
Üçüncü kadın susup duruyordu Diğerleri sordular: -Sen çocuğunu niye övmüyorsun? Nesi var ki? -Çocuğumun çok üstün bir tarafı yok ki  Ne diye durup dururken öveyim onu
Kadınlar kovalarını doldurup yola koyuldular İhtiyar adam da peşleri sıra yürümeye başladı Kadınlar ağır kovaları taşımakta güçlük çektikleri için ara sıra duruyor ve dinleniyorlardı Sırtları ağrı içindeydi Bu sırada çocukları onları karşılamaya çıktı
Birinci çocuk hemen elleri üzerinde havaya kalkmış, çeşitli marifetler gösteriyordu Kadınlar gözleri hayretten büyümüş haykırdılar:
-Aman ne kabiliyetli çocuk! İkinci çocuk altın gibi bir sesle öyle güzel şarkılar söyledi ki, kadınlar gözleri yaşlarla dolu hayranlıkla dinlediler onu  Üçüncü çocuk koşarak geldi, annesinin elinden kovayı aldı ve eve kadar taşıdı
Kadınlar ihtiyara dönüp: -Bizim çocuklarımız hakkında ne diyorsun, dediler İhtiyar şaşkınlıkla: -Çocuklarınız mı? Dedi Onları bilmem Yalnız biri vardı, annesinin elinden kovayı alıp eve taşıdı Onu çok beğendim 
************************************************** ****
Ah bir başarabilsek !
Bizim gibi acıların çocuğu olmayı seven bir toplum için biraz zor ama  
Hintli bir yaşlı usta, çırağının sürekli herşeyden şikayet etmesinden bıkmıştı Bir gün çırağını tuz almaya gönderdi Hayatındaki herşeyden mutsuz olan çırak döndüğünde, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyledi Çırak, yaşlı adamın söylediğini yaptı ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başladı “Tadı nasıl?” diye soran yaşlı adama öfkeyle “acı” diye cevap verdi
Usta kıkırdayarak çırağını kolundan tuttu ve dışarı çıkardı Sessizce az ilerdeki gölün kıyısına götürdü ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesini söyledi Söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken aynı soruyu sordu:
“Tadı nasıl?”
“Ferahlatıcı” diye cevap verdi genç çırak
“Tuzun tadını aldın mı?” diye sordu yaşlı adam, “hayır” diye cevapladı çırağı
Bunun üzerine yaşlı adam, suyun yanına diz çökmüş olan çırağının yanına oturdu ve şöyle dedi:
“Yaşamdaki ızdıraplar tuz gibidir, ne azdır, ne de çok Izdırabın miktarı hep aynıdır Ancak bu ızdırabın acılığı, neyin içine konulduğuna bağlıdır Izdırabın olduğunda yapman gereken tek şey ızdırap veren şeyle ilgili hislerini genişletmektir
************************************************** *******
Bilgelik
Bir bilge, bir göletin kıyısında oturmaktayken, susuzluktan dili dışarı
sarkmış bir köpeğin devamlı olarak göletin dibine kadar gelip tam su
içecekken kaçması dikkatini çeker
Dikkatle izler olayı
Köpek susamıştır ama gölete geldiğinde sudaki kendi yansımasını görüp
korkmaktadır ve bu yüzden de suyu içmeden kaçmaktadır
Sonunda köpek dayanamayıp kendini gölete atar ve kendi yansımasını görmediği için suyu içer
O anda bilge düşünür
"Benim burada öğrendiğim şu oldu," der
"Bir insanın istekleri ile arasındaki engel çoğu zaman kendi içinde büyüttüğü korkulardır
İnsan bunu aşarsa, istediklerini elde edebilir ?
Ama biraz daha düşününce aslında gerçek öğrendiği şeyin bundan farklı olduğunu görür
Asıl öğrendiği şey; insanın bir bilge bile olsa bir köpekten öğrenebileceği bilginin varolduğudur
Alıntıdır 
|
|
|