Konu
:
Dedemin Battaniyesi..
Yalnız Mesajı Göster
Dedemin Battaniyesi..
08-13-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Dedemin Battaniyesi..
Annem göğe çamaşır asmaya gidiyorum diyerek evden çıkmış bir daha eve dönmemişti
Annem belki de bacadan tütmüştü
Annem belki de yan odada bana uyku dikiyordu
Anlaşılan annem gökteki çamaşırları hala kurutamamıştı hele dedemin fil mendili büyüklüğündeki battaniyesini kurusun diye bekliyorsa annem göğe takılı bir çamaşır şarkısı olarak kalacaktı
Dedemle aynı evde kalıyorduk
O benden üç yaş büyüktü sadece
neredeyse romatizma ilaçlarını biberonla içecekti
kısacası dedem inatçı bir baston kralıydı en önemlisi çocuktu
Bahçemizin karnında kocaman bir mantar çıkmıştı sadece o mantarla konuşur mantara şarkılar söyler kızdığı zaman bastonuyla mantarın gövdesine vurur ve peyniri biten fareler gibi eve ağlayarak gelirdi
Hayalet gibi sadece belirli günlerde ortaya çıkan halam dedemi ziyarete gelir ucuz ve renksiz küp şekerleri gibi olan dişlerini sıkar kapıları çarparak evden uçardı
Dedem de arkasından ekşi ekşi biriktirdiği limonları fırlatırdı
Bütün isteği battaniyesine kavuşmak ona sarılıp uyumak ve şarkılar söylemekti belki de bütün kızgınlığı bu yüzdendi
Ben kendi kendine büyüyordum bahçedeki mantarda kendi kendine büyüyordu dedem kendi kendine sadece konuşuyordu bunun yanında diline torba geçirmiş gibi bütün limonları şapırtılı ve şupurtulu yiyordu
Bir sabah yanıma geldi gözlerimi bastonuyla açarak;
Ben gidiyorum evlat mantarıma iyi bak onunla konuş olur mu dedi ve kapıya doğru yönelirken ben de
Nereye diye sordum
Dedem yine sinirlenmişti ayaklarını zıplatarak
Nereye olacak havaalanına gidiyorum
Bütün pilotlara soracağım
Battaniyemi gördünüz mü diye
Halan gelirse uçmaya gitti dersin
Dedem uçmaya gitti
Hayır hayır bunu size söylemeyecektim halama söyleyecektim
Dedem gitti
Battaniyenin gökte asılı kaldığını düşünüyordu demek
Acaba annem de bütün çamaşırları toplayıp gelir miydi ? Kapı çalıyordu
dedemin gittiğine sevinen bir hal vardı kapıda
Kapı beni çağırıyordu
Kapıyı açtım
musluğa benzeyen burnuyla sinirli sinirli nefes alan halam dedemi soruyordu;
Deden yok mu?
Yok
dedim
Uçmaya gitti
Bu sırada halam sinirden domates taşıyan kamyonlar gibi hızlıca koşmaya başladı
Ben arkasından birkaç kez güldüm ve içeri girdim
Tek başına kalmıştım
Dedem o gece eve gelmemişti
Bir sürü limon Dedemin gelmesi için sulanmaya başlamışlardı
Dedem gelmezse bu limonları gömecektim çünkü ben limon sevmiyordum hele hele dedemin canlarını çıkardığı bu limonları hiç sevmiyordum
Gökten dedeme benzeyen bastona binmiş başka dedeler geçiyordu sanki
Sonra pervaneli bir battaniyenin üzerinde limon yiyen halam kafasını yıldızlara vurup çıldırıyordu
Bütün bunlar bir oyundu biliyorum bu gece korkmadan uyumak için uydurduğum bir gök oyunu
İçeri girdim ve dedemin yerine yattım limonlar benim oradan kalıp gitmem için ekşi ekşi kokmaya başlamışlardı
Ne yaparlarsa yapsınlar dedemin sineklerin bile konmasını istemediği yatağında bu gece ben yatacaktım
Limonlar bağırmaya başlamışlardı
Şılap şulup bize dedeni getir
Şulup şılap bize dedeni getir
Şapır şupur dedenin yatağından çabuk kalk
Hıh hiç umurumda değildi
Ben de onlara;
Beni dinleyin
beni dinleyin diyorum
Dedem battaniyesini aramaya çıktı
Eğer daha fazla gürültü ederseniz suyunuzu çıkarır size içiririm
O zaman anlarsınız ne kadar ekşi olduğunuzu
Sesleri bitmişti
Sessizliği hiç bu kadar sevmemiştim
Uyumaya koyulmuştum bu gece komik rüyalar görmek için oyuncaklarımı ve dedemin takma dişlerini uykumun içine atıvermiştim
Anlaşılan uyumam kolay olmayacaktı bu sefer de yataktan dedeme benzeyen sesler gelmeye başlamıştı yatak hem sesler çıkarıyor hem de yerinden kalkmaya çalışıyordu bense yataktan neredeyse düşecektim
Sonra düşünmeye başladım dedemin uyuyamamasının sebebi demek bu yatakmış yatak bu sefer beni sallamaya başlamıştı yatak bana şöyle sesleniyordu:
Hey küçük canavar! kalk üstümden zaten deden ezdi bütün tahtalarımı bu gece kendi kendime şarkılar söyleyerek uyuyacağım
Haydi diyorum yoksa seni dedenin olduğu yere fırlatırım
Gece horozları ötmeye başlamıştı ben tek başıma bir yatakla konuşuyordum buna inanamıyordum ama yatağa da sinir olmuştum
Yatak beni hızlı hızlı sallamaya devam ederken yastık da tek gözünü sonuna kadar açmış bana bakıyordu
Dedemin niye bu kadar tuhaf olduğunu şimdi daha iyi anlıyordum
Yatağın ardından yastık da kafamı sallamaya başlamıştı limonlarsa gözüme ekşi ekşi sularından fışkırtıyorlardı bu bir savaş mıydı? Hemen toparlandım dedeme çok yalvarmama rağmen bir mum almamıştı bana gece neden güneş açmıyordu ki kapkaranlık bir odada dedesiz kalmıştım önümü görebilseydim keşke
Kapı kapı çalıyordu kapı yine beni çağırıyordu
Kapıya koşarken yere düşmüştüm kafam yatağın altına girmişti kafamı kurtarmaya çalışıyordum fakat yatak kafamı sıkmaya başlamıştı kapı çalıyordu yatak kafamı sıkmaktan vazgeçmiş bu sefer de çevirmeye başlamıştı bu arada çok sevdiğim ama kaybettiğim kalemtraşım da buradaydı yatakla olan kavgamızı kesmek için yanıma koşmuştu kalemtraşım yatağın bir tahtasını tuttu ve sivriltti yatak kendisine battı ve yaralandı kendi kendini yaralayan yatağı da ilk defa görmüştüm demek ki kötülük böyleydi sivri ve yaralayıcı yatak herhalde ölmüştü halbuki onunla iyi anlaşabilirdik demek ki kötülerle anlaşma olamazdı
Tam yatağın altından kafamı kurtarmıştım ki bir tahta kurusu yani kuru böcek ailesi yanıma geldi bana koroyla bir teşekkür şarkısı söylediler
TAHTA KURULARININ ŞARKISI
Teşekkürler kötü olan her şeyi ortadan kaldıran evlat
Bu yatak rüyalarımıza karışıyordu
Teşekkürler dedesi giden evlat
Lay lay lomm
Yatak ölmüştü sanki her şey daha farklı olmuştu böylece evin duvarları kendilerini boyamaya başladılar yastık kafamı bir gecelik uyumaya davet ediyordu her şey ne kadar tuhaflaşmıştı peki ya mantar pis kokan küf mantarı ne olmuştu dedemin tutunması için kristal bir bastona dönüşmüştü peki dedem bu kristal bastona tutunabilecek miydi? Limonlar birleşip sarı renge dönüştüler ve sulu boyamın sarısına karıştılar ekşi de olsalar onları güneşin açmasına yardımcı olan sarı renk olarak kullanacaktım
Yatak ölünce her şey iyileşir olmuştu
Demek kötü olan bir şeyin çevresine etkisi şişman yani kocaman yine bir kötülüktü oh olsun bütün kötülükler ölmeliydi
Bu arada ben beş adet takvim değiştirdim yani çook uzun zaman oldu kristal bastona tutunmasını beklediğim dedem gelmedi halam beni yanına almak istedi musluk burunlu halama belli etmesem de onu seviyordum ama yanında kalamazdım çünkü uyurken ilkokulda ezberlediği bütün şiirleri okuyormuş ben geceleri rahat uyuyabileceğim bir hala bulamayacağım için dedemi hep bekledim
Bahçede gezinirken kristal bastonun üzerinde uyuyakalan bir battaniye gördüm battaniye dedemin sesiyle şarkı söylüyordu;
GELMEYEN DEDEMİN ŞARKISI
İşim çıktı gelemiyorum evlat
Gök battaniyesini kaybeden dedelerle dolu
Limonlarımı göndermişsin güneşe
Artık limon yemiyorum
Buradaki dedelerle dostluğu oynuyorum
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul