Konu
:
Şu Çarıklılarla Oynamaya Doymadın Mı
Yalnız Mesajı Göster
Şu Çarıklılarla Oynamaya Doymadın Mı
08-13-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Şu Çarıklılarla Oynamaya Doymadın Mı
“Şu çarıklılarla oynamaya doymadın mı?”
Dedemler çok varlıklı ailedir
Ayrıca köyün ağası olmak sorumluluk da getirmektedir
Bu yüzden çok hareketli yaşantıları vardır
Sabah namazına kalkan ev halkı tekrar yatamaz
Yanlarında onca çalışanları vardır
Onca bakılacak hayvanları vardır
Tarlalar ekilip biçilecektir
Dedem genç yaşta babasını kaybedince evin en büyük oğlu olarak bütün bu işleri devralmıştır
Zaten iki kız
iki oğlan kardeştirler
Kız kardeşleri evlenmiştir
Erkek kardeşi de okumaktadır
Dolayısıyla köydeki bütün yük dedemin omuzlarındadır
O gün ninem
köyde oyun oynamakta olan oğluna seslenir
Babası eve gelmiştir
Oyunu bırakıp gelmesini ister
Ama çocuk bu
Ha deyince oyundan kopup gelebilir mi?
Biraz sonra dedem nineme biraz da sertçe seslenir:
-Şöyle şu çocuğa hemen gelsin!
Ata erkil aileleriz tabii ki
Kadıncağız kocasının hışmına uğramamak için alelacele dışarı çıkar
Hâlâ oyunda olan oğluna biraz daha öfkeli çıkışır:
-Oğlum beni bağırtma
baban acele seni çağırıyor
-Tamam ana ya
geliyorum
Ne oldu ki?
Zıkkımın kökü oldu! Gel işte! Şu çarıklı çocuklarla oynamaya doymadın mı?
İşte burada kantarın topuzunu kaçırmıştır ninem
Diğer çocukların bu sözden kalbinin kırılacağını hesap etmemiştir
Babam der ki:
-Eyvah ne yaptın babaanne o çocukların kalbini kırdın
Onları küçümsedin
Bu sana yakışır mıydı?
Ninem de o anki sinirle ve telaşla söylediği bu sözlere çok pişman olacaktır ama ok yaydan çıkmıştır bir kere
Halbuki dedem ve ninem köyün en sevilen insanlarıdır
Fakirleri gözeten
yanında çalıştırdıklarına hane halkı gibi davranan kimselerdir
Öyle ama oyundaki diğer çocuklar kendilerine “çarıklılar” denilmesine çok üzülmüşlerdir
Kalpleri kırılmıştır
Ne var ki söyleyen ağanın hanımı
Ne söylenebilir ki
Aradan bir iki yıl geçmiştir
Babam on dört yaşına geldiğinde dedem onu evlendirmeye karar verir
O yörenin soylu ve güzelliği dillere destan kızına söz kesilir
Derken kısa bir süre sonra düğün hazırlıkları başlar
Dedem dillere destan düğün hazırlığı içerisinde koştururken o hengamede pejmürde kıyafetli yaşlı bir zat çıkagelir
Doğruca ninemin yanına varır
Yaşlı ve nur yüzlü ihtiyar
yorgun ve aç olduğunu söyler
Ninemden yiyecek ister
Düğün telaşındaki ninem adamcağızı
evlerinin hemen bitişiğindeki
dört tarafı yüksek duvarla çevrili
üstü açık
içeride masa ve sandalyeye bulunan “kahve” olarak adlandırılan yere götürüp sandalyeye oturtur:
-Babacım sen burada iki dakika otur
Ben sana bir şeyler getiririm yersin
der
Çıkarken el alışkanlığından olacak kapının üzerindeki büyük asma kilidi de dışarıdan kilitleyivermiştir
İşte o sırada düğün için eve hatırı sayılır bir kalabalık grup çıkagelmiştir
Ninem yeni bir telaşla onları karşılayacağım ve ağırlayacağım derken ihtiyarı orada unutmuş gitmiştir
Aradan hayli zaman geçer
Dedem gittiği yerden dönmüş
düğün telaşı yavaş yavaş sakinleşmeye başlamıştır
Dedemin hatırına gelir:
-Hatun
biz yola çıkarken yaşlı bir adamcağız gelmişti
Kimdi o ihtiyar
Tanıdık değildi
Aç ve yorgun gibiydi
Adamcağızı yedirip içirdin mi?
Ninem “eyvaah!” demiş
Oraya düşeyazmış
Neredeyse dili tutulmuş:
-Anacım
adamcağızı içeride unuttuk
Aç susuz öldü mü kaldı mı?
Başlamış ağlamaya
Merhamet timsali dedem durumu anlayınca çılgına dönmüş
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul