Prof. Dr. Sinsi
|
Suç Psikololileri
Freud’a göre, yetişkinlikte görülen cinsel davranış sapmaları, çocuğun Oidipal dönemde karşılaştığı sorunlarla da yakından alakalıdır Cinsel Davranış Sapmalarının, yani Parafili’nin, birçok psikolog veya psikiyatriste göre farklı sebepleri ve kökenleri vardır Freud’a göre erken çocukluk yıllarında cinsellikte ortaya çıkan bazı problemler, yetişkinlik döneminde kendini göstererek o yıllara doğru bir gerilemeye yol açar ve bu tarz sapmalar görülür Kimi psikologlara göre ise, bireyselliklerine kavuşamamış ve otoriter anne imgesinden kurtulamamış kişiler, kimliklerini sürdürememe korkusunu yenmek ve kafalarındaki imgelere karşı bir zafer kazanmak için, bir ilaçmışçasına bu sapmalara yönelirler Cinsel sapmalar arasında Sadizim ve Mazoşizm de yer alır
PARAFİLİ (CİNSEL DAVRANIŞ SAPMALARI)
Freud’a göre, yetişkinlikte görülen cinsel davranış sapmaları, çocuğun Oidipal dönemde karşılaştığı sorunlarla da yakından alakalıdır Cinsel Davranış Sapmalarının, yani Parafili’nin, birçok psikolog veya psikiyatriste göre farklı sebepleri ve kökenleri vardır Freud’a göre erken çocukluk yıllarında cinsellikte ortaya çıkan bazı problemler, yetişkinlik döneminde kendini göstererek o yıllara doğru bir gerilemeye yol açar ve bu tarz sapmalar görülür Kimi psikologlara göre ise, bireyselliklerine kavuşamamış ve otoriter anne imgesinden kurtulamamış kişiler, kimliklerini sürdürememe korkusunu yenmek ve kafalarındaki imgelere karşı bir zafer kazanmak için, bir ilaçmışçasına bu sapmalara yönelirler Cinsel sapmalar arasında Sadizim ve Mazoşizm de yer alır
Araştırmalarda, kadının mazoşizme; erkeğin ise sadizime daha yatkın olduğu ortaya çıkmıştır Freud da, sadist davranışların kökenini aslında mazoşist eğilimlerden aldığı sonucuna ulaşmıştır Yani bir başka kişiye acı vermekten dolayı yaşanan haz ve doyum, aslında acı çeken o kişiyle özdeşleşme ve mazoşist isteklerin o kişiye yansıtılıp onunla özdeşleşilmesi sonucu yaşanır Psikolog Gabbard’a göre ise kurulan sadist düşlerin temelinde, çocuklukta kendilerine yönelen cinsel ve bedensel saldırıları tersine çevirme ve öç alma, kontrol kurma duygusunu tatma isteği vardır
Mazoşizm ve Sadizimin yanında, teşhircilik, röntgencilik, fetişizm gibi davranışlar da cinsel sapmalar arasında yer alır Aslen Parafili’ler iki ana gruba ayrılır Bunlardan biri, cinsel davranış seçimindeki anormalliklere göre sınıflandırılmıştır:
Frotterizm: Halk arasında “fortçuluk” olarak adlandırılan “sürtünmecilik” hastalığıdır
Koprofili: Dışkıdan cinsel haz alma
Skatoloji: Cinsel ima taşıyan konuşma biçimleri ile cinsel haz alma durumu
Sadizm ve Mazoşizm: Acı çekmekten veya acı vermekten cinsel haz alma
Röntgencilik: Bir başkasını çıplak ya da cinsel ilişki sırasında izleyerek cinsel haz alma durumu
Asiksifili: Bir başkası tarafından boğulma eylemi sırasında cinsel haz alma durumu
Teşhircilik: Başkalarına cinsel organını onların rızası olmadan göstererek bundan cinsel haz alma durumu
İkinci grupta ise cinsel obje seçimindeki anormallikler yer alır:
Fetişizm: Cinsel bölge olmayan, belirli bir objeden yoğun bir biçimde cinsel haz alma durumu
Transvestizm: Kişide bi¤¤¤¤üelite ya da homo¤¤¤¤üelite olmadığı halde, kadın elbiseleri giyerek cinsel haz alma durumu
Pedofili: Bebeklere ve çocuklara cinsel yönden ilgi duyma durumu
Zoofili: Hayvanlara karşı cinsel istek duyma durumu
Nekrofili: Ölü insanlara karşı cinsel istek duyma durumudur
Amerika Psikiyatri Derneği, cinsel davranış sapmalarının kıstaslarını son yıllarda oldukça sınırlamıştır çünkü cinsel tercihlerin yargılayıcısı olmaktan haklı olarak kaçınmaktadır Bir davranışın cinsel davranış bozukluğu olarak nitelendirilebilmesi için,
- İnsan olmayan objelerin kullanılması,
- Kişinin cinsel partnerine ya da kendisine ciddi anlamda acı vermesi,
- Partnerini ya da kendisini aşağılayıcı davranışlarda bulunması,
- Cinsel davranışların; çocuklara, insan ya da canlı olmayanlara, veya rızası olmayan yetişkinlere yöneltilmesi kıstasları ele alınmaktadır
Tüm bu Parafililer, yine Freudyen bir bakış açısıyla, Oidipal dönemdeki kimi işleyiş bozuklukları veya çocuklukta yaşanan kimi tatsız olaylarla, veya kimi psikologlar ve psikiyatrlar tarafından “yok olma tehlikesiyle karşılaşılan veya bir anne-baba modeli altında ezilen kimliği ispat etme çabasının yansıması”; ya da “şiddet duygularının cinsel şekle bürünmesi” şeklinde açıklansa da Parafili vakalarına henüz kesin açıklamalar getirilebilmiş değildir
-----------------------------------------------------------------------
Cinsel Sadizim, ¤¤¤¤oloji literatüründe, bir başkasına ya da başkalarına acı çektirerek veya kendine acı vererek cinsel tatmin eğilimlerine verilen adlardır Krafft-Ebing'in bu deyimleri "tarihin en ünlü sadisti" Fransız Marquis de Sade'ın (1740-1814) ve "en ünlü mazoşisti" Avusturyalı Kont Leopold von Sacher Masoch'un (1836-1895) yapıtlarından esinlenerek kullanmasından bu yana, cinsel sadizm deyimi de karşılıklı acı çektirerek hazza ve doyuma ulaşılan cinsel ilişkiyi tanımlamakta kullanılmıştır Bu tür ilişkilerin doğasından ötürü cinsellikle sadizim genellikle beraber varolabilir Görünürde iki insanın birbirine zevk vermesiyle birbirine acı vermesi ters kavramlar gibi gelirse de tüm insan tutkularının birbiriyle ilişkili olduğu bilinmektedir Nitekim Kinsey, cinsel zevkin doruğunda bulunan bir insanın davranışlarının şiddetli acılar içinde kıvranan bir başkasınınkinden pek farklı gözükmediğini savunur
SADIZM, CINSEL SADIZM, SADO MAZOSIZM?
Cinsel Sadizim, ¤¤¤¤oloji literatüründe, bir başkasına ya da başkalarına acı çektirerek veya kendine acı vererek cinsel tatmin eğilimlerine verilen adlardır Krafft-Ebing'in bu deyimleri "tarihin en ünlü sadisti" Fransız Marquis de Sade'ın (1740-1814) ve "en ünlü mazoşisti" Avusturyalı Kont Leopold von Sacher Masoch'un (1836-1895) yapıtlarından esinlenerek kullanmasından bu yana, cinsel sadizm deyimi de karşılıklı acı çektirerek hazza ve doyuma ulaşılan cinsel ilişkiyi tanımlamakta kullanılmıştır Bu tür ilişkilerin doğasından ötürü cinsellikle sadizim genellikle beraber varolabilir Görünürde iki insanın birbirine zevk vermesiyle birbirine acı vermesi ters kavramlar gibi gelirse de tüm insan tutkularının birbiriyle ilişkili olduğu bilinmektedir Nitekim Kinsey, cinsel zevkin doruğunda bulunan bir insanın davranışlarının şiddetli acılar içinde kıvranan bir başkasınınkinden pek farklı gözükmediğini savunur
Kadınların ve erkeklerin yarisindan fazlasinin sevişme sırasında ısırılmaya olumlu tepki gösterdikleri; kadınların yüzde on ikisinin, erkeklerinse yüzde yirmi ikisinin sadist uyarılmalara karşılık verdikleri saptanmıştır Bilinen bir gerçek de insan davranışlarının yaşam boyunca saldırganlık ve savunma kutupları arasında gidip gelmekte olduğudur Kesin kaynağının ne olduğu bilinmemekle beraber, insanın doğasında saldırganlık dürtüsü vardır Böyle bir içgüdü olmasaydı yaşama anne-babalarının çizdikleri koruyucu sınırlar içinde başlayan çocukların, zamanla bu sınırları aşarak kendi kişiliklerini ortaya koymaları, bireyselliklerini ilan etmeleri mümkün olmazdı Bu özgür olma, bağımsızlaşma, tek başına güçlü olma arzusunun yanı başında korunmak, birlikte olmak, sevilmek arzusu da insanın yapısında doğuştan itibaren vardır ve bu iki karşıt güdünün ikilemi içinde dalgalanma, yalnızca; çocukluk çağına özgü değildir yetişkinlikte de sürer gider
Cinsel sadizm, temelde, egemen olma-teslim olma, özgür olma-tutsak olma, mutlak iktidar-mutlak iktidarsızlık ya da çaresizlik ikilemlerini içerir Marquis de Sade ile Kont Leopold von Sacher Masoch'un sapmaları kadar hayal güçlerinin de büyüklüğünü gösteren öykülerinin fazla etkisinde kalanların sandığı gibi, acı çekme ya da çektirme, cinsel sadizm ilişkide birinci planda değildir Genel olarak, sapmaların çocukluktaki suçluluk ve aşağılık duygularının yetişkin çağına sarkması sonucu ortaya çıktığı bilinmektedir Bu özellikle cinsel sadizm için geçerlidir, çünkü sadistçe davranışlar aşağılık duygusunu giderici etki gösterirler Belirli bir olgunluğa erişmemiş kişiliklere cinsel edimin en korkutucu gelen yanı, cinsel zevke ulaşabilmek için egolarının denetimini yitirme zorunluluğudur Oysa cinsel sadizmde bir taraf dürtülerinin denetimini tamamen bırakmaktan korkmaz; çünkü kendi iradesinin dışında onu denetim altında tutacak, ona egemen olacak biri vardır Diğer taraf ise,
karşısındakini tamamen denetimi altına almakla kendi zayıflık hissinden doğan korkularını bastırır
Sadizim, acı vermenin çok ötesine taşan bir kavramdır; sadistçe fan¤¤¤ilerin çoğu da zaten bağlamakla, hareketsizleştirmekle, ağız tıkamakla doludur Sapiğin asıl arzusu da acı vermek değil, üstünlük kurarak kendini tatmin etmektir Bu bağlamda dövmeler, bağlamalar, doğrudan doğruya acı vermek için yapılan hareketler olarak değil, üstünlük kurarak erotik doyuma olanak verecek bir durum yaratmaya yönelik sembolik davranışlar olarak yorumlanmalıdır Esasinda, bir erkekle kadının sevişmeleri sırasında uygar yaşantılarında bastırmak zorunda kaldıkları saldırganlık dürtülerini özgürce dile getirmeleri son derece doğal ve olağandır İçlerindeki bu tür dürtülere bir ifade yolu bulamayanlar yapay koşullar altında bu doyumsuzluklarını gidermeye çalışırlar 
Kesin olan Marquis de Sade'ın "Sodom'un 120 Günü" adlı yapıtından bu yana geçen üç, Leopold von Sacher Masoch'un "Kürkler İçindeki Venüs" adlı yapıtından ise yaklaşık iki yüzyıl sonra *****grafik literatürün ve daha sonraları sinemanın en çok yararlandığı konulardan biri cinsel sadizm tabanlı ilişkiler olmuştur
-------------------------------------------------------------------
Pedofilinin klinik tanimi: Eriskin bir kimsenin ayni ya da karsi cinsiyetteki cocuklari cinsel acidan cekici bulmasi ve onlara cinsel egilim duymasidir
Bir davranisin pedofil olarak tanimlanabilmesi icin cinsel icerikli olmasi gerekir Pedofilik egilimler yetiskin bireyi cocuklara karsi cinsel suc islemeye yol acabilecegi gibi sadece bir ilgi olarak ta kalabilirler
PEDOFILI
Pedofilinin klinik tanimi: Eriskin bir kimsenin ayni ya da karsi cinsiyetteki cocuklari cinsel acidan cekici bulmasi ve onlara cinsel egilim duymasidir
Bir davranisin pedofil olarak tanimlanabilmesi icin cinsel icerikli olmasi gerekir Pedofilik egilimler yetiskin bireyi cocuklara karsi cinsel suc islemeye yol acabilecegi gibi sadece bir ilgi olarak ta kalabilirler
Pedofilin ¤¤¤¤ objesi cocuktur Genelde erkekler arasinda yaygin olmakla beraber kadin pedofil vakalari da vardir Bu egilime sahip yetiskinler birincil olarak cocuklara karsi cinsel ve duygusal egilim icindedirler Cocuklara karsi oksama, kucaklama, koklama, dokunma veya іpme gibi davranislar gіsterirler
PEDOFILI HASTASININ, suclu mu yoksa hasta mi oldugu konusu tartisilmaktadir Pedofilin tedavisinde, psikoanalitik ve davranisci teknikler [orgazmik tekrar kosullama-kapali duyarlastirma) kullanilmaktadir
Orgazmik tekrar kosullama ile pedofilin cinsel ilgisinin kendisine uygun olan objelere(yetiskin kadinlara) yіneltilmesi ve dќrtќlerinin istenildik bicimde sekilenmesine calisilir Bu asamada istendik yіnelimler olusturuldugunda, pedofilin davranisinin degistirilmesi asamasina yani kapali duyarlastirma sürecine gecilir Kapali duyarlastirma da, pedofilin küçük kızlara cinsel uyarilma gosterdigi durumlarda bir itici uyaranla karsi karsiya birakilir Zamanla bu itici uyarici pedofil egilimin gerilemesine yol acabilir 
-------------------------------------------------------------
buradan önceki yazıyı koymadım ölülerle cinsel ilişkiye girmek ”
HENRY LEE LUCAS, bir tartışma sırasında göğsünden bıçakladığı 12 yaşındaki nikahsız karısı Becky Powell’ın ölümüne verdiği tepkiyi anlatırken
Nekrofili - (Ölü sevicilik)
Richard Von Kraft-Ebing, sapkın davranışları incelediği Psychopathia ***ualis adlı klasik eserinde nekrofiliyi tüm sapkınlıkların en canavarcası olarak niteler Nekrofili (Yunanca’da “Ölü Sevicilik” anl    gelir ) Cesetlerle ¤¤¤¤ yapmak anl    geldiğinden, bu şaşırtıcı bir niteleme sayılamaz Aynı şekilde bu en canavarca eylemin, en canavar suçlular olan seri katiller arasında çok rastlanır olması da bizi şaşırtmamalıdır
Earle Leonard Nelson’dan, Ted Bundy’ ye kadar birçok kötü şöhretli psikopat, ara sıra yeni öldürdükleri kurbanlarının cesetlerine tecavüz etmiştir Ancak bazı kriminal psikoloji uzmanları, bu tip bir öfke patlaması ile katilin bir kurbana tamamen hükmetmek ve onu aşağılamak şeklindeki habis arzusundan doğar Gerçek nekrofil, yani ölüme tutku ile bağlı olan ve en büyük zevki bir cesetle ¤¤¤¤ yapmak olan kişi, arasında fark olduğunu belirtirler Bu tür bir nekrofil, seri katiller arasında nadir görülür Fakat bazı kayda değer vakalar da yok değildir
Jeffrey Dahmer’in ölü nesneler ilgisi çocukken başlamıştır, o yaşlarda en büyük zevki, yollarda bulduğu ezilmiş hayvan cesetlerini toplayı kesmekti Büyüdüğünde, bu marazi tutku kelimelere sığmaz bir sapkınlığa dönüştü Dahmer, psikiyatrlara rutin olarak öldürdüğü kurbanların karınlarını kesip iç organları üzerinde mastürbasyon yaptığını anlatmıştır Ayrıca kurbanlarına anal olarak tecavüz ettiğini de itiraf etmiştir Dahmer’in Britanyalı eşdeğeri Dennis Nilsen de, Nekrofili güdülerle hareket ediyordu, fakat kurbanlarına daha nazik davranıp yatakta onlara sokularak mastürbasyon yapardı
Amerikan nekrofilleri arasında en kötü şöhretlisi Ed Gein’dir Tüm klasik nekrofiller gibi, Gein de kesinlikle canlı kadınlarla ilgilenmezdi ¤¤¤¤ partnerlerini yerel mezarlıklardan bulurdu ve on iki yıldan uzun bir süre bu mezarlıklardan ceset çalmıştı Genel olarak nekrofiller seri katillerden daha az tehlikeli görülürler, çünkü kurbanları hali hazırda ölüdür Gein de bir istisna değildi Yine de zararsız sayılamazdı Yerel mezarlıklarda istediği türden kadınlar kalmayınca dişine göre bir kurban aramaya çıktı ve onu en sevdiği kadın türüne dönüştür Yani ölü bir kadına…
------------------------------------------------------------------------
Taş Devri’nden beri, insanlar ya beslenme ihtiyacıyla ya da dini nedenlerden ötürü insan eti yemişlerdir Homo Erectus olarak bilinen tarih öncesinin insanları, diğer mağara adamlarının beyinlerini yemekten büyük zevk alırlardı Yeni Zelanda’dan Kuzey Amerika’ya kadar tüm dünyadaki yerliler, cesaretleri olanlara geçsin diye düşman savaşçılarının yüreklerini yerlerdi Merasimlerde insan eti yenmesi, Aztek dininin temel taşlarındandı Fijililer yalnızca tadını beğendikleri için insan eti (Buna puaka balava ya da uzun domuz derlerdi) yerlerdi
YAMYAMLIK (CANNIBALISM)
Taş Devri’nden beri, insanlar ya beslenme ihtiyacıyla ya da dini nedenlerden ötürü insan eti yemişlerdir Homo Erectus olarak bilinen tarih öncesinin insanları, diğer mağara adamlarının beyinlerini yemekten büyük zevk alırlardı Yeni Zelanda’dan Kuzey Amerika’ya kadar tüm dünyadaki yerliler, cesaretleri olanlara geçsin diye düşman savaşçılarının yüreklerini yerlerdi Merasimlerde insan eti yenmesi, Aztek dininin temel taşlarındandı Fijililer yalnızca tadını beğendikleri için insan eti (Buna puaka balava ya da uzun domuz derlerdi) yerlerdi
Ancak Musevi-Hıristiyan geleneğinde insan eti yemek o kadar yoğun bir nefretle karşılanır ki insan eti yemek veya açlıktan ölmek arasında seçim yapmak zorunluluğuyla karşılaşıldığında, bazı insanlar ikinci şıkkı tercih etmişlerdir (1972’de bir grup genç Urugaylı’nın And Dağları’nın tepelerinde uçakları düştüğü zaman yaşanan olaylara meşhur olan uçak kazası buna örnektir ) Bunun sonucu olarak, seri katillerle ilişkili tüm dehşet verici etkinliklerin arasında insan eti yemek birçokları için en korkuncudur
Kuzuların Sessizliği’nin yazarı Thomas Haris, hayal edilebilecek en canavar seri katili yaratmak için yola koyuluğunda, sonuçta ortaya leziz yemek anlayışı, bakla ve bir şişe Chianti şarabı ile insan ciğeri yemek olan “Yamyam Hannibal” diye anılan Dr Lecter çıkmıştır
Ancak gerçek hayatta insan eti yiyen katillere pek sık rastlanmaz Sadece tahminlere dayalı nedenlerden ötürü, Almanya yirminci yüzyılda insan eti yiyenlerin çok büyük yüzdesini üretmiştir 1920’lerin toplumsal karmaşası sırasında, son derece hasta bir ruha sahip olan Fritz Haarmann, en az elli oğlan çocuğunu kesmiş, etlerinin bir kısmını yemiş ve sonra da kalanları karaborsada dana eti olarak satmıştır En az onun kadar ¤¤¤¤¤¤ olan vatandaşı Georg Grossmann, insan eti satarak gelirine katkıda bulunmuştur; ancak o tombul genç kadınları tercih edip etlerinden sosis yapmıştır Savaş sonrası Alman yamyamlarından biri de müşterilerinden en az otuz tanesini öldürüp etlerini yemiş olan han işletmecisi Karl Danke’dir
Almanya’da bu olayların yaşandığı yıllarda, Sado-Mazoşist bir kaçık olan Albert Fish Amerika’yı dolaşıp küçük oğlanları ve kızları avlamaktaydı En sonunda on iki yaşında güzel bir kız çocuğu olan Grace Budd’ı kaçırığ öldürmekten idam edilmiştir Grace’in vücudunun bazı parçaları ile kendine et yemeği pişirmiştir Yakın zamanlarda “Milwaukee Canavarı” Jeffrey Dahmer, yasak olan insan eti yeme güdüsünün medenileşmiş olduğu düşünülen hayatın yüzeyinin altında hala canlı olduğunun korkunç bir hatırlatıcısıdır
Ne kadar ürkütücü olursa olsun, Dahmer’in suçları, teyit edilmiş elli iki kurbanla modern zamanların en korkunç seri katili olma rekorunu elinde bulunduran Rus “Çılgın Canavar” Andrei Chikatilo tarafından geride bırakılmıştır Yaptığı sayısız korkunç işin yanında, Chikatilo kurbanlarının bir kısmının cinsel organlarının yemiştir Bu, onu yakalayanların ifadesine göre, onu elen veren tuhaf bir ağız kokusuna neden olmuş bir eylemdi
Seri katil sineması aslında, insan eti yemek, Tobe Hooper’ın akli dengeleri bozuk bir ailenin tedbirsiz gençleri mangalda pişirdikleri kanlı klasiği The Txas Chainsaw Massacre’ında çok önemli bir unsurdur Sapık ve Kuzuların Sessizliği gibi, Hooper’ın filmi de Edward Gein’in suçlarından esinlenerek çevrilmiştir Görünüşte, dedektifler Gein’in korku evinde yamyamlığa dair çürütülmesi neredeyse imkânsız işaretler bulmuşlardı Bir tavada bir insan kalbi, buzdolabında kâğıtlara sarılmış vücut parçaları Ancak bu iddia, Gein’in suçları ortaya çıktığı zamana ortalığı saran histerik rivayetlerden sadece biriydi Mezar hırsızı Gein her türden kelimelerle anlatılamayacak eylemlerde bulunduysa da, yamyamlık bariz bir biçimde bunlardan biri değildi Yine de çok sevdiği fasulye yemeğini bir insan kafatasının içinden yemeye bayılıyordu
---------------------------------------------------------------------
Psikiyatr ve kriminoloji uzmanı olan Louise Coldren’in seri cinayetler işleyen katiller hakkında yazdığı birçok eser vardır Son kitabı olan ‘Seri Cinayet İşleyen Katiller ve parçalama’ da, yıkma kavr    eğiliyor ve oradan da bu tür katillerdeki diğer bir temel eğilime yaklaşıyor: teşhircilik Coldren teorisini Polaroitli Katil olayına uyguluyor
SERİ CİNAYET İŞLEYEN KATİLLER VE PARÇALAMA SAPLANTISI
Psikiyatr ve kriminoloji uzmanı olan Louise Coldren’in seri cinayetler işleyen katiller hakkında yazdığı birçok eser vardır Son kitabı olan ‘Seri Cinayet İşleyen Katiller ve parçalama’ da, yıkma kavr    eğiliyor ve oradan da bu tür katillerdeki diğer bir temel eğilime yaklaşıyor: teşhircilik Coldren teorisini Polaroitli Katil olayına uyguluyor
Seri cinayet işleyen katillerin(1) yüzde 77’si kurbanın bedenini kesme veya parçalama yöntemi kullanır ‘Minneapolis Kemikçisi’ denilen Nat Sheridan öldürdüğü fahişeleri parçalayıp kemiklerini çıkarıyordu ‘Mobile Sütçüsü’ Condrad Bercovitch, kurbanlarının organlarını eski sevgililerinin evlerine bırakıyordu Katil işi parçalamaya kadar vardırmasa da genel olarak kurbanın bedenine öfkeyle saldırır: (2) gözlerini oyar, kulak veya parmaklarını keser; cinsel organlarını doğrar v b
Bu özellik nasıl açıklanabilir?
İlk açıklama, bu katil tipinin psikolojik olarak dayanıksız, şiddete başvuracağı önceden kestirilemeyen ve önüne geçilemeyen bir kişi olduğu şeklinde yapılır Katilin böyle anlarda kontrolünü kaybettiği ve işi aşırılığa vardırdığı söylenir Doğrusunu söylemek gerekirse, bu açıklama gerçeğe dayanmayan kolaycı bir açıklamadır: katillerin gayet sakin, zeki ve eylemlerinde son derece bilinçli kişiler olduğu artık biliniyor Bu teori aynı zamanda başka temel bir sorunun da gözden kaçmasına neden olur: seri cinayet işleyen katil mantığını kaybeden biriyse, neden daha korkunç şeyler yapmıyor da sadece kurbanının bedenini parçalıyor?
PARÇALAMA DOĞAL SÜRECİN İNKARIDIR
Bu yoldan giden bazı New Yorklu psikiyatrlar, seri cinayet işleyen katiller üzerine araştırmaları kararlı bir biçimde ilerletti Seri cinayet işleyen katil meramını öldürerek anlatır Normal bir kişinin düşünsel alanda üretimine, toplumsal ilişkilerine, sanata vs kanalize edebildiği arzularından ve yoksunluklarından, seri cinayetler işleyerek kurtulur Bu varsayıma göre, cinayetteki ayrıntıları, katilin kendini diğer insanlara ifade etmesi olarak kabul edebiliriz Peki bu koşullar altında parçalama ne anlama gelmektedir?
Bize göre parçalama, doğal sürecin bir inkarını oluşturmaktadır Katil kendini, insanı yaratan büyük mimarın yerine koyar ve kendi yaptığı işi herhangi bir biçimde bozar Yıkarak ya da daha doğrusu, yapılanı yıkarak yeni bir şey yaratmaktadır Bu varsayım ilgililerin açıklamalarıyla da doğrulanmaktadır Örneğin Nat Sheridan neden kurbanlarının kemiklerini çıkardığını soran yargıca şu yanıtı vermişti: ‘Bu kadınlar, Sayın Yargıç, günahkardı, göklerin krallığına asla giremezlerdi
Tozun toza dönüşeceği deyimini bilirsiniz Onların iskeletini ufaladım, onları toza dönüştürdüm, yaptığım budur, Sayın Yargıç, yaptığım budur, onları toprağa geri verdim ve o zaman Tanrı’nın sağına oturdular’ (3) 1986’da Phoenix bölgesinde yedi eşcinselin bacaklarını kesen Matthew Russell da aynı şekilde şunu söylemişti: ‘Onlar (kurbanlar) ayakta durmayı hak etmiyordu
’ Katil yaptığı işi bozar, çünkü ya yaptığı iş onu tatmin etmemiştir ya da onu ezen Tanrı’yı küçümsemektedir (4) Ne olursa olsun, ruhsal gerginliğin giderilmesi için yıkma dürtüsünden çok, yapılmış olanı yıkma dürtüsünden söz etmek akla daha uygun olur
Bu eğilim, Polaroitli Katil’de çok net bir biçimde göze çarpıyor Kurbanlarının farklı organlarını kesmesi, kendi gücünü bir biçimde kanıtlama olarak yorumlanmalıdır: Polaroitli Katil, herhangi bir organı alıp götürme gücüne sahip olduğunu göstermektedir Ruhsal gerginliklerine katlanamamakta, onları yönetmektedir
Otopsi sonuçları da bir organı kesme eyleminin, öldürme eyleminden önce yapıldığını göstermektedir Katil, anes¤¤¤i altındaki kurbanının bu organ olmadan birkaç dakika yaşayabileceğini elbette bilerek eyleminin tadını çıkarmaktadır
|