08-13-2012
|
#14
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Psikoloji Tarihi
Sadrettin Celal Antel
Sadrettin Celal Antel 1891’de İstanbul’da doğdu Paris St Cloud yüksek öğretmenlik okulunu bitirdikten sonra bir süre Sorbonne’da Durkheim’ın pedagoji derslerini takip etti Bu sırada marksizmle tanıştı ve 1919 yılında ilk sayısı Almanya’da yayınlanan ve aynı yıl içinde faaliyetlerini İstanbul’a taşıyan Kurtuluş dergisi çevresine katıldı Türkiye Komünist Partisi’nin yayın organı Aydınlık’ın sorumlu müdürlüğünü üstlendi 1924’te yapılan Komintern V Kongresine TKP delegesi olarak katıldı Şubat 1925’te Takrir-i Sükun yasası sonucunda tutuklandı Komünist olmak nedeniyle yedi yıl hapse mahkum olduysa da bir yıl sonra çıkan genel afla serbest bırakıldı Hapisten çıktıktan sonra TKP ile ilişkisini kestiyse de, sol içerikli bakış açısını kaybetmedi
Bu bakış açısı Antel’in bilimsel yaklaşımında da belirgindir 1926 yılında çevirdiği “Declory Usulü” adlı kitabın önsözünde iş okulu düşüncesini vurguluyor ve öğretmen merkezli bir anlayıştan, çocuğun çalışarak öğrendiği ve etkin olduğu öğrenci merkezli bir anlayışa geçilmesini savunuyordu Bu anlayış üzerinde dönemin Sovyet pedagojisinin etkisini gözardı etmemek gerekir
Antel partiden ayrıldıktan sonra çeşitli okullarda çalıştı ve 22 aralık 1936’da İstanbul Darülfünunu Pedagoji ve Psikoloji Enstitüsü’ne profesör olarak atandı İkinci Dünya savaşı döneminde tutarlı bir şekilde anti-faşist bir tutum aldı Liberal içerikli Tan gazetesinde nazizme karşı çıkan ve Sovyet Dış politikasını öven yazıları çıktı Ancak böylece Irkçı-Turancı basının da şiddetini üzerine çekti Irkçı hareketin en önemli demagoglarından Nihal Atsız (1944b) Orhun dergisinde başbakana yönelik yazdığı açık mektupta “bir vatan hainini ve hapisten çıkmış bir sabıkalıyı Türk üniversitesinde pedagoji enstitüsünün başına getirmek şaheser bir gaflettir” diyordu
Bu açık mektup Türkçü hükümet üzerinde etkili oldu ve Antel mektubun yayınlanmasından 16 gün sonra görevinden alındı Bunun üzerine bakanlığı dava etti Antel’in görevinden alınma nedeni üniversite diplomasına sahip olmayışı, okuduğu Paris St Cloud yüksek öğretmen okulunun bir üniversite olarak kabul edilemeyeceği olarak duyuruldu Ancak rektörlük tarafından mahkemeye gönderilen dekanlık yazısı (İÜEF-A – Antel) Antel’in talebe arasında toplantılar yaptığı, dergilerde de isminin geçtiği gibi iddiaları içeriyordu Bu da sorunun hiç de Antel’in diplomasıyla ilgili olmadığını gösteriyordu
Antel’in davası sürerken gelişen olaylar büyük oranda davanın sonucunu etkilemiş olsa gerek İnönü’nün yukarıda söz ettiğimiz ırkçılık karşıtı konuşması tam da Antel’in görevden alınışının beş hafta kadar sonrasına denk gelmektedir Üstelik Atsız’ın mektubunda hakaret ettiği bir dizi öğretim üyesinden Sabahattin Ali’nin açtığı davayı takip eden olaylarla birlikte, ırkçı ve Turancılar aleyhinde tutuklamalar başlamıştı Avrupa’da faşizmin ezilmesiyle, Türkiye’de de demokrasiye doğru bir eğilim belirmişti İstanbul Üniversitesi rektörü Tevfik Sağlam Eylül 1944’de 12 Ders yılını açış konuşmasında Üniversitede faaliyet gösteren ırkçı ve Turancılara karşı Türk milletinin pek çok ırkla ve milletle çaprazlamalar yapıp da bunların en iyi özelliklerini aldıklarını, ırkçılığın akılsızlık olduğunu söylüyordu (Sağlam, 1946, s 2)
Bu yeni yönelim sonucunda Danıştay Antel hakkındaki delilleri yetersiz buldu ve Antel’in 5 Nisan 1945 tarihli kararla görevine dönmesine karar verdi Antel, kendi yokluğunda Sabri Esat Siyavuşgil’in devam ettiği derslerine 6 Nisan 1945’te yeniden başladı Üstüne üstlük dekanlık 27 Nisan 1945’de rektörlüğe Antel’in öğrencilerle yakın ilgisi ve çalışması dolayısıyla terfiye layık göründüğünü yazıyordu Antel 24 Mayıs’ta terfi etti
|
|
|