Yalnız Mesajı Göster

Cilt Hastalıkları

Eski 08-13-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cilt Hastalıkları




ATOPİK DERMATİT-2-


Prof Dr Cengizhan Erdem

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi


1 Atopik dermatit nedir, nasıl bir hastalıktır?


Atopik dermatit, bebeklik ve çocukluk döneminde oluşan, ancak yetişkinlerde de görülebilen, yinelemelerle karakterize, kronik, kaşıntılı bir deri hastalığıdır Çocukluk döneminde başlayan atopik dermatit, hastaların %90’ından fazlasında, ergenlik dönemi sonrasında da devam eder Sıklıkla kişisel ve ailesel atopik dermatit, alerjik nezle ya da astım hastalığı öyküsü ile birlikte bulunur


2 Semptomları nelerdir?


Atopik dermatitin klinik görünümü ve belirtilerin dağılımı hastanın yaşına ve hastalığın şiddetine göre değişiklik gösterir Akut belirtiler kızarıklık ve kaşıntı şeklindedir Akut atopik dermatit sıklıkla bebeklerde görülür ve yüzü, saçlı deriyi ve kol ve bacakların dış yüzeylerini etkiler Büyük çocuklar ve yetişkinlerde, deride kalınlaşma ve deri çizgilerinde belirginleşme ile karakterize, kronik atopik dermatit ile karşılaşılır Belirtiler boyun, göz kapakları, dirsek önü ve diz arkası gibi bölgelerde yoğunlaşır Hastalığın her döneminde deri kuruluğu mevcuttur Atopik dermatitli hastalarda virus, bakteri ve mantar hastalıkları daha sık gelişir Kaşıntı olmaksızın atopik dermatit tanısı konamaz Atopik dermatitli hastalarda kaşıntı gün boyu aralıklı seyrederken, genellikle akşamları ve geceleri daha şiddetlenir Bu durum hastaların uyku düzenlerinin bozulmasına neden olabilir


3 Atopik dermatitin ortaya çıkma sebepleri nelerdir?


Atopik dermatitin oluşmasında genetik, immünolojik ve çevresel etkenler rol oynamaktadır Hastaların %80’inde ev tozu allerjenleri, polenler, küf mantarları gibi hava yolu ile alınan allerjenlere ve gıdasal allerjenlere karşı antikorlar bulunur Bakterilerin de atopik dermatitin gelişimine katkıda bulundukları düşünülmektedir


4 Atopik dermatitin tedavi yöntemlerinden söz eder misiniz? Kesin tedavisi mevcut mu? Yeni gelişmeler var mı?


Atopik dermatitin tedavisinde farklı güçte değişik yerel kortikosteroid preparatları yaklaşık yarım yüzyıldan beri derideki kızarıklığın, ödemin ve kaşıntının tedavisinde kullanılmaktadır Bu grup ilaçların deride incelme, deri enfeksiyonları, deri çatlamaları, kılcal damar genişlemeleri, deri içi kanamaları gibi yan etkileri vardır ve geniş yüzeylere sürüldüklerinde deriden emilip kana geçerek sistemik yan etkiler oluşturabilirler O nedenle kortikosteroid kremlerinin geniş deri yüzeylerinde, göz çevresinde ve boyun, yüz, koltuk altı ve kasıklar gibi derinin ince olduğu bölgelerde doktor kontrolünde dikkatlice kullanılması gerekir Deride infeksiyon varsa yerel kortikosteroidler uygulanmamalı, kullanım için hekimin direktiflerine dikkatle uyulmalı ve hekimin önerisinden daha uzun süre kullanılmamalıdırlar


Atopik dermatit tedavisinde tıbbın her alanında olduğu gibi yenilikler ve yeni tedavi olanakları ortaya çıkmaktadır Örneğin steroid (kortizon) içermeyen bu nedenle de yukarıda sözü geçen yan etkileri bulunmayan yeni ilaçlar geliştirilmiştir Bu preparatların deriden emilimi çok az olduğundan özellikle bebeklerde ve erişkinlerde hassas bölgeler ve geniş alanlarda bile güvenli bir şekilde kullanılabilmektedir


5 Hastalığın ilerlemesini önlemek için hastalar günlük yaşamlarında nelere dikkat etmelidir? Ne gibi önerileriniz olabilir?



Duştan hemen sonra, krem ya da merhem şeklindeki nemlendiriciler uygulanmalıdır Banyoda ılık su tercih edilmeli sabun kullanımı sınırlanmalı ya da daha iyisi sabun içermeyen temizleyiciler kullanılmalıdır Kurulama hafifçe bastırılarak yapılmalı, havlu ile kuvvetle ovarak kurulama işleminden kaçınılmalıdır


Çocukların tırnakları kısa ve temiz olmalıdır


Atopik dermatitin alevlenmesine yol açan, sabun ve deterjanlar, kimyasal çözücüler, beyazlatıcılar, boyalar, yün ve sentetik kumaşlar, alkol içeren deri bakım ürünleri, kozmetikler ve parfümler gibi irritanlarla temastan kaçınılmalıdır


Soğuk havalarda deriyi en fazla koruyacak şekilde giyinilmeli, Yazın ince ve pamuklu giysiler tercih edilmelidir


Yataklarda, halk arasında ev tozu böcekleri olarak bilinen akarları geçirmeyen kılıflar kullanılmalı, koltuk kanepe gibi özel kılıfla kaplanmayan yerlerde uyumaktan kaçınılmalı, çarşaflar her hafta 65o C’de yıkanmalıdır 6-12 ayda bir halı, koltuk ve kanepeler için akarları öldüren temizlik ürünleri kullanılmalıdır Evde hayvan, çiçek, bitki bulundurulmamalı, kuştüyü yastık, yorgan ve yünlü giysiler kullanılmamalıdır





ATOPİK DERMATİT: EGZAMA


A ATOPİK DERMATİT ( EGZEMA ) NEDİR ?


Kronik, tekrarlayan, pembe renkli, yüzeyi pütürlü olan kaşıntılı döküntülerdir Aktif lezyonlar tüm vücütta

yaygın veya bir bölgede sınırlı olabilir Bunlar pembe renkli, sulantılı, kaşıntılı lezyonlar şeklinde olabilir

Aşırı kaşınma sonucu enfekte olabilirler Lezyonların sürekli olarak nüks ettiği veya iyileşmediği

dönemlerde cilt kalınlaşması, çizgilenmesi, soyulmalar ve renk koyulaşması olabilir Hastalığın

başlangıç yaşına göre lezyonların vücüttaki dağılımı farklılık gösterir


1 İnfantil ( bebeklik dönemi ) Atopik Dermatit:


2 ay-2 yaş arası çocuklarda görülür Lezyonlar özellikle yüzde ( sıklıkla yanaklarda ), saçlı deride,

boyunda, sırtta, diz ve dirsek bölgelerinde oluşur Bu dönemde başlayan hastalık 3 yaşında

iyileşebilir veya ileri çocukluk yaşlarında da devam edebilir


2 Çocukluk Çağı Atopik Dermatiti:


2-12 yaşlar arasında görülür Cilt lezyonları sıklıkla dirsek önü, diz arkası, boyun, el bileği ve ayak

bileğinde görülür Lezyoların olduğu cilt bölgelerinde kuruluk, çizgilenme, sulanma ve kaşıntı vardır


3 Erişkin Dönemi Atopik Dermatiti:


Çocukluk çağı atopik dermatitinin devam etmesi veya ilk kez 12-20 yaşlar arasında başlayan cilt

hastalığı şeklinde ortaya çıkabilir Cilt lezyonları sıklıkla dirsek önü ve diz arkasında bulunur Bazen

ellerde de olabilir Genellikle ciltte çizgilenme, kalınlaşma ve rengin kahverengileşmesine neden olur

Bazen göz çevresi ve ağız çevresinde kuruluk ve cildin dökülmesi eşlik edebilir Genellikle kronik

seyirlidir

Atopik Dermatite Eşlik Edebilen Bulgular:

· El ve ayak tabanı çizgilerinin belirginleşmesi

· Göz altında koyu gölgeler

· Yanak, sırt, kol ve bacakta sınırları belirgin soluk renkli bölgeler

· Atopik dermatiti olan bebekler ileriki yıllarda astım veya allerjik rinit olabilirler


Atopik Dermatit ( Egzema ) Nasıl Tedavi Edilir?


1Koruyucu Önlemler:


Bu hastaların ciltleri aşırı kurudur Cilt kuruluğu belirtilerin alevlenmesine neden olur Bu nedenle

cildin sürekli olarak nemlendirilmesi son derece önemlidir Ayrıca bu kişiler normal sabun

kullanmamalıdır Kremli sabunların kullanılması önerilir Terleme şikayetleri arttırdığından, özellikle

sıcak havalarda dikkat edilmesi önerilir Tetkiklerde belirtilere sebep olan herhangi bir allerjen (

inek sütü, yumurta, ev tozu akarı gibi ) saptanırsa, bu allejenden kaçınmak için doktorun önerdiği

önlemler mutlaka alınmalıdır


2İlaç Tedavisi:


1Kaşıntı önleyiciler ( antihistaminikler-şurup, tablet )


Bu hastaların en önemli şikayeti kaşıntıdır Bu şikayetlerin ortadan kalkması için doktorunuzun

önerdiği ilacı şikayetlerin alevlendiği dönemlerde kullanmak gerekir


2Lokal Kortikosteroidler ( merhem, krem )


Cilt lezyonlarının aktif olduğu dönemlerde lezyon üzerine haricen ince bir tabaka halinde doktorunuzun

önerdiği kullanma süresi dikkate alınarak uygulanır Bu ilaçlar doktorun önerdiği nemlendirici ile cilt

nemlendirildikten sonra uygulanmalıdır





aşırı terleme hiperhidroz


Hiperhidrozis = Aşırı Terleme Bozukluğu


Terleme: egzersiz esnasında, sıcak veya soğuk havalarda vücut sıcaklığını ayarlamak için gerekli fizyolojik bir mekanizmadır Bunların dışında stres ve heyecan nedeniyle terlemede artma olabilir


İnsan vücudunda bulunan iki sinir sisteminden biri olan somatik (istemli) sinir sistemi bize ağrı, ısı ve dokunma gibi duyuları hissetmemizi ve vücudun farklı bölümlerinin hareketlerini sağlayan kaslarımızı kontrol etmemizi sağlar

Otonom (istemsiz) sinir sistemi ise solunum hızı, kalp atışı ve vücut ısısının ayarlanmasında önemli olan ter üretimi gibi bedensel fonksiyonların şuur dışı kontrol edilmesini sağlar Otonom sinir sistemi sempatik ve parasempatik sistem adı verilen iki bölümden oluşur


Sempatik sinir sistemi vücudun her yerinde ter salgılanmasını kontrol eden sistemdir Bu sistemin bazen hiçbir nedene bağlı olmadan kendiliğinden çok yüksek seviyede çalışması belirli bölgelerde aşırı terlemeye neden olur


Günlük hayatı etkileyen aşırı terleme durumuna hiperhidrozis adı verilmektedir


Nedenleri


Hiperhidrozis insanların %1’inde görülen bir rahatsızlıktır

Birkaç özel durum dışında aşırı terlemenin nedeni bilinmemektedir

Aşırı terleme genellikle adolesan (ergenlik) döneminde başlar ve hayat boyu sürer


Geçici bir durum değildir, ancak aralıklı veya devamlı olabilir

Sinirlenme ve kaygı terlemeyi artırır

Hipertiroidi, psikiyatrik hastalıklar, menapoz ve şişmanlık, diyabet, böbreküstü bezi hastalıkları ve vücutta oluşan enfeksiyonlar kendini aşırı terleme ile gösterebilir

TEDAVİ ZAMANLAMASI


Aşırı terleme normalde sağlığa zarar vermeyen bir rahatsızlıktır


Ancak kişilerin sosyal yaşantısını, öğrenimini, iş hayatını, psikolojik durumunu etkiliyorsa tedavi edilmelidir



Nasıl hareket etmeliyim?




Aşırı terleme olan kişiler öncelikle Pratisyen Hekime başvurmalıdır

Pratisyen hekim aşırı terlemeye neden olabilecek sistemik hastalık düşünürse ilgili uzmana yönlendirmeli ve öncelikle bu hastalık tedavi edilmelidir

Anksiyete bozukluğu gibi psikiyatrik rahatsızlık varsa bu durum düzeltilmelidir



Aşırı terlemeye neden olabilecek bir hastalık yoksa hasta Dermatoloji Uzmanına yönlendirilmelidir Dermatoloji uzmanı hafif ve orta derecede şikayeti olan hastalara öncelikle terlemeyi önleyen pomad ve spreyler önerebilir


Bu tedaviden yarar görmeyen ve ileri derecede şikayeti olan hastalarda diğer tedavi yöntemleri uygulanmalıdır




TEDAVİ YÖNTEMİ SEÇİMİ


Primer (bir nedene bağlı olmayan) aşırı terlemede uygulanan temel tedaviler:


İlaç tedavileri


Terleme önleyici pomad ve losyonlar


İyontoforez


Botox enjeksiyonu


Cerrahi tedavi (sempatektomi)'dir




İlaç Tedavileri


Terlemeyi etkileyen birçok ilaç mevcuttur

Psikotrop (sedatif) ve antikolinerjik (atropin) gibi ilaçlar bir süreliğine faydalı olabilirler Ancak bunların sedasyon, ağız kuruluğu, görme bulanıklığı, üriner problemler ve hatta kalp krizi riskini artırma gibi yan etkileri bulunduğundan genellikle önerilmezler

Özellikle strese bağlı aşırı terlemelerde sedatifler (sakinleştirici ilaçlar) ve sinir sistemini etkileyen ilaç tedavileri kullanılabilir

Psikoterapi genellikle bu durumda fazla yardımcı değildir




Terleme Önleyiciler


Terleme önleyici merhemler ve spreyler ilk önerilen basit tedavi şeklidir

En sık kullanılan Aluminum chloride’li ajanlardır

Özellikle koltuk altı terlemelerinde ilk seçilen ilaçlardan biridir


El ve ayak terlemelerinde hafif ve orta şiddetteki olgularda kullanılabilir

Sıkıştırma etkisi ile ter kanalının ağzını fiziksel olarak tıkar ve ter bezlerinden ter atılımını önler Tedavide ilaç gece kuru deriye uygulanır ve 6-8 saat kadar burada kalır

Ertesi sabah tamamen yıkanarak temizlenir Önce hergün, durum düzeldikçe daha seyrek uygulanırTedavinin tekrarlanması gerekir Uygulamadan sonra kapama ile etki artırılabilir Erken dönemde hastaların yarısında cilt irritasyonu gelişebilir


Cilt irritasyonu yapması ve cevabın gecikmesi nedeniyle uzun süreli tedaviler bıktırıcıdır




Terleme önleyici pomad ve losyon uygulama uyarıları !

Uygulama öncesinde:

Kullanımdan hemen önce banyo yapmayın

Zedelenmiş ya da irritasyonlu deride kullanmayın

Uygulama esnasında:

Gözler ya da mukoza ile temas ettirmeyin

Uygulama sonrasında:

Koltuk altları 12-24 saat kadar tıraş etmeyin

Tüy dökücü kullanılmayın

Giysilerle temas ettirmeyin


İYONOFOREZ TEDAVİSİ


Aşırı el ve ayak terlemesinde kullanılır


Eller ve/veya ayaklar içinde elektrolit solüsyonu veya metal plaka bulunan küvete konulur Solüsyon veya plakadan insanı rahatsız etmeyen düşük şiddette elektrik akımı verilir



Etki şekli elektrik akımının oluşturduğu iyonlarının ter kanallarını (basit olarak su musluğunu) belirli bir süre kapatılması olarak tanımlanabilir


Her seansın uygulama süresi 20-30 dakika kadardır


Başlangıçta 3 günde bir, sonra haftada bir tedavi yapılır


Durumun şiddetine bağlı olarak tedavi gerekebilir

4-7 haftalık bir tedaviden sonra terleme


tamamen kesilebilir



Terleme tam olarak kesilemezse banyo içine ilaç (Glycopyromium Bromide) eklendiğinde iyi sonuçlar alınabilir


Tedavi sonrası terleme olmayan dönem 2-12 hafta kadar devam eder

Bu nedenle tedavinin tekrarı gerekir


Zaman alıcı ve toplamda pahalı bir yöntemdir


Uygulama ağrısız olup hafif iğne batması şeklinde duyum alınabilir


Emniyetli bir tedavi yöntemidir Cihaz satın alındığı takdirde evde uygulanabilir


Gebelikte, kalp pili ve metal ortopedik implant olanlarda uygulanmaz


BOTULİNUM TOKSİN TEDAVİSİ (BOTOX)


Özellikle koltuk altı terlemelerinde kullanılır El ve ayak terlemelerinde de uygulanabilir


Botox düşük dozlarda enjekte edilerek yüz veya boyunda kırışıklıkları önlemek için lokal kasların felç edilmesi için kozmetik amaçla veya kas spazmlarını çözmek için kullanılan bir maddedir


Benzer etki nedeniyle terlemeye neden olan sempatik sinirleri felç ederek ter bezlerinden ter üretimini önlemek için kullanılmaktadır


Uygulamada Botox olarak bilinen Botulinum Toksin’i terleme olan bölgede deri içine enjekte edilir ve sinir uçlarında 6-12 hafta süre ile geçici blok yapar


Etkisi geçici (1-6 ay) olduğundan tedavinin tekrarı gerekir


Ayaktan uygulanabilir


Uygulama yaklaşık 30 dakika kadar sürer


Lokal anestezik krem uygulandıktan sonra bölgeye enjeksiyonlar yapılır


Tedavinin etkisi birkaç saat veya gün sonra ortaya çıkar


İlk uygulamadan sonra ikinci seans 2-3 hafta sonra yapılır ve tedaviye 6 ay aralıklarla devam edilir


Oldukça pahalı bir yöntemdir


Tedaviden sonra enjeksiyon yerinde birkaç gün devam eden ağrılar olabilir


Bazen yapılan enjeksiyon kaslara giden sinirleri de etkileyebilir ve kolda geçici güç kaybına neden olabilir


Botox’un bu ilaca karşı allerjisi olanlarda, gebelerde ve kas problemi olanlarda kullanılması uygun değildir Antibiyotikler veya kas gevşetici ilaçlarla birlikte kullanılmamalıdır



CERRAHİ TEDAVİ



Endoskopik Torakal Sempatektomi


Özellikle el ve koltuk altı terlemelerinde uygulanmaktadır

Kalıcı çözüm sağlar


Cerrahi tedavinin esası aşırı çalışarak fazla terlemeye neden olan sempatik sinirlerin kesilmesi veya çıkarılmasıdır Bazen sempatik zincir ve dalları klips ile sıkıştırılabilir veya koter ile yakılabilir


Bu sinirlerin terleme dışında fonksiyonu olmadığı için; ameliyatın felç oluşturma, his kaybı, refleks azalması gibi etkileri olmaz




Koltuk altından açılan 1 cm kadar küçük 1-2 delikten sokulan kamera ve küçük aletlerle işlem gerçekleştirilmektedir Diz artroskopisi veya laparoskopi gibi bir yöntemdir


Hastaya genel anestezi verilir

İşlem süresi bir saatin altındadır

Ameliyatın etkisi hemen ortaya çıkar

Hasta uyandığında elleri kuru ve sıcaktır


Operasyon sonrası hasta 12-24 saat kadar hastanede kalınır


Ameliyat sonrası çok az rahatsızlık verir


Deri kıvrımları içinde kaybolacak kadar çok küçük bir iz bırakır


İyileşme bir veya birkaç gün gibi kısa bir sürede olur

Hastaların çoğu 1 haftada normal çalışma düzenlerine dönerler


Ağır kalp-akciğer hastalığı olan, plevral hastalık veya akciğer ameliyatı geçiren, tedavi edilemeyen tiroid hastalığı olanlar cerrahi tedavi için uygun değildir


Etkili, kalıcı, emniyetli ve çok az rahatsızlık veren bir tedavi yöntemidir


Vücudun başka bölgelerinde (sırt, kalça) terlemenin artması (%20-50) en sık görülen yan etkidir Ancak hastaların çok azında (%2) önemli olur Nadir görülen diğer bir yan etki de yemek esnasında terleme olmasıdır



Komplikasyonlar %1 civarında, çok az görülür


Nadiren veya her cerrahi işlemde görülebilen anestezik maddelere ve ilaçlara karşı allerjik reaksiyonlar, kanama, enfeksiyon ve komşu organ yaralanması oluşabilir


Bazen göğüs boşluğunda hava kalması (pnömotoraks) gelişebilir Ancak çoğunda kendiliğinden kaybolur ve pek problem yaratmaz


Horner sendromu denilen (göz kapağında düşme, göz bebeğinde küçülme ve yüzde terleme azalması) komplikasyon; çok nadiren kalıcı olsada birkaç ay içinde normale dönebilir


Bu yöntemle: el terlemesinde: %98, koltuk altı terlemesinde: %80 üzerinde, ayak terlemesi için yapılmasa da ayak terlemesinde: %25 civarında başarılı sonuç alınmaktadır





BEHÇET HASTALIĞI


Genel Bilgiler


İlk kez 1937 yılında bir Türk doktoru olan Hulusi Behçet tarafından tanımlanmıştır Tıp Dünyasında bir Türk doktoru tarafından tanımlanan nadir hastalıklardan birisidir

Behçet hastalığının en tipik özelliği, ağızda tekrarlayan aft adı verilen yaralar olmasıdır


Ağız yaraları

Ağız yaralarına hemen hemen her hastada rastlanır ancak % 1 - 3 gibi az bir kısım hastada ağızda yara şeklinde bir belirti görülmeksizin hastalığın diğer belirtileri görülebilir Genellikle ağızdaki yaralar hastalığın ilk belirtileridir ve diğer belirtiler ortaya çıkmadan yıllarca aft yakınması bulunan hastalar az değildir Behçetteki ağız yaraları, tekrarlayıcı basit aftlardan ayırd edilemez ise de çok sayıda olmaları ve daha sık nüks etmeleri gibi farklılıklar vardır Behçette aftlar genellikle ayda bir veya birkaç kez tekrarlar ve bir kaç gün içersinde iyileşirler


Cinsel Bölge Yaraları

Behçet hastalığının diğer bir belirtisi de genital bölgede tekrarlayan yaralardır bu yaralar küçük, deriden kabarık kırmızılık veya sivilce halinde başlar ve bunu, çabucak zımba ile delinmiş görünümde ve yavaş iyileşen yaranın gelişmesi izler Bu yaralar hemen her zaman yerlerinde iz bırakarak iyileşirler Genital bölge yaraları aftlara göre sayıca daha az ve daha uzun sürede iyileşirler


Deri Belirtileri

Behçet hastalığında, koltuk altları ve kasıklar gibi büyük kıvrım yerlerinde de benzer yaralara zaman zaman rastlanabilir

1 Kırmızı ve ağrılı yumrular şeklinde oluşumlar

2 Sivilce benzeri belirtiler

3 Deri damarlarının hastalanmasıyla ilgili belirtiler



Göz Belirtileri

En önemli organ tutulmalarından biri olan gözdeki iltihaplanma hastaların yarısında tespit edilir Gözde kanlanma ve bulanık görme şeklinde kendini gösterir Erkeklerde ve genç kisilerde göz belirtileri daha sık ve daha ağır seyrederken, kadınlarda ve yaşlılarda daha seyrek ve daha hafiftir seyreder Göz belirtileri bazan körlüğe kadar gidebilir


Bu belirtilerin dışında Behçet hastalarının hemen hemen yarısında eklem ağrısı ve eklemlerde şişme gibi şikayetler, beyin hastalıkları, böbrek iltihabı, damar tıkanma ve genişlemeleri de görülebilir

Behcet hastalığı daha çok 20-30 yaşlarda ve erkeklerde görülür Türkler, Araplar, Yahudiler, Ermeniler ve Japonlarda daha sık görülür Behçet hastalığının en karakteristik özelliklerinden birisi ataklar halinde seyretmesidir Yaşla birlikte hastalığın aktivitesi azalır Behçet hastalığının nedeni bilinmemektedir Tedavi hastalığın etkilediği organa göre değişir Tedavi kesinlikle doktor kontrolünde yapılmalıdır Genetik biliminde sağlanacak gelişmeler Behçet hastalığının tedavisinde yeni ufuklara yol açacaktır Behçet hastalığının en tipik özelliğinin ağızda tekrarlayan yaralar olduğu unutulmamalı ve bu yakınmaları olan hastaların mutlaka Behçet hastalığı yönünden araştırılması gereklidir


Behçet, aslında bir hastalık değil tıbbi adı ile "sendrom" dur, ancak anlaşılır olması nedeni ile "hastalık" olarak yazılmıştır


Bu sayfa içeriği İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç Dr Tekin Akpolat tarafından hazırlanmıştır






Bel soğukluğu Gonore


Neisseria gonorrhoeae (gonokok) adı verilen bakterinin yol açtığı bir enfeksiyondur Cinsel yolla bulaşan hastalıkların en sık görülenidir


ABD'de her 30 saniyede bir kadının bel soğukluğuna yakalandığı ileri sürülmektedir Bu kişiler 3-5 gün süren kuluçka dönemi süresince ileri derecede bulaştırıcı olmaktadırlar Gonoreli bir erkek ile ilişki kuran her kadın enfekte olmaz Sadece %60-90 kadında enfeksiyon gelişir Kadından erkeğe bulaşma ise daha zordur


Gonoreli bir kadınla ilişkide bulunan erkeklerin %20-40'ı enfekte olur


Kadınlarda en çok rahim ağzında yerleşir


Dokuların yapısı nedeni ile vajina dokusunda gonore bakterisi yerleşemez Rahim ağzı (serviks) dışında sırasıyla ürethtra ve vajinanın hemen girişinde her ki yanda yer alan bartholin bezlerini tutar Kadınların %80'inden fazlası asemptomatik kalır yani hiçbir belirti olmaz Bu kuluçka döneminin değişken olabileceğinin belirtisidir Gonoreye neden olan diplokoklar



Bel soğukluğuna neden olan gonokoklar


Belirtileri

Bel soğukluğunun en sık yarattığı yakınma vajinal akıntıdır Bu akıntı sarı-yeşil renkli ve kötü kokuludur Sümüğümsü bir yapısı vardır Beraberinde nadiren kaşıntı da olabilir Bu tabloya idrar yaparken yanma da eşlik edebilir Akıntıdan sonra en sık görülen yakınma ise kasık ağrısıdırGenelde her iki tarafta da ağrı olur Öğleden sonra ve akşam çıkan ateş görülebilir Bartholin bezi tutulmuş ise vajina girişinde oldukça ağrılı bir şişlik yani bartholin absesi olabilir Mikroorganizma kan dolaşımına geçer ise eklemlerde de enfeksiyona neden olabilirEklem ağrıları ve şişlikleri görülür Tek bir eklemde belirtiler olmaz Ağrılar gezici tiptedir Bir eklem düzelir belirtiler bir diğerinde başlar Buna gezici eklem ağrıları adı verilir Nadiren gonokoka bağlı boğaz enfeksiyonları gelişebilir Doğum esnasında anneden bebeğe geçerek yenidoğanın gözlerinde konjuktivite yol açabilir


Gonorenin en önemli komplikasyonu pelvik iltihabi hastalıktır Enfeksiyonun tüplere ve yumurtalıklara kadar ilerlemesidir Kısırlık dahil pekçok komplikasyon yaratır


Tanı

Servikal ve vajinal akıntının incelenmesi ile konur Vajen kültürü alınmasının en faydalı olduğu durum gonoredir Kültürde gonokokların üretilmesi tanı için yeterlidirKlinik olarak tanı konmuş olsa bile bunun kültür ile doğrulanması gerekir


Tedavi

Bel soğukluğu tedaviye son derece duyarlı bir hastalıktır Antibiyotik tedavisi ile genelde iyileşme sağlanır Antibiyotik kullanımından bir hafta sonra kültürler tekrarlanarak enfeksiyonun geçtiği teyid edilmelidir

"Bu yazı Dr Alper Mumcu





BİTLENME: PEDİKÜLOZİS





Saç Biti Nedir?


Saç bitleri insan saçında yaşayan ve üreyen çok küçük , kanatsız, günde 2-8 kez kan emerek beslenen gri böceklerdir Sirke denilen yumurtaları görmek bitin kendisini görmekten daha kolaydır ve genellikle enseye yakın, kulakların arkasında ve başın arkasında saç tellerine tutunmuş halde bulunurlar Sirkeler kir veya kepek gibi yıkanarak temizlenemezler Önce etkili bir ürün ile öldürülmeli, sonra bu amaç için yapılmış ürünün kutusundan çıkacak olan özel bir tarak ile saçtan temizlenmelidir


Saç biti insan vücudu dışında yalnızca 48 saat yaşayabilir ve evcil hayvanlar üzerinde yaşayamaz Sirkeler ise insan vücudu dışında kumaş ve battaniye üzerinde 10-15 gün canlı kalabilirler



Nasıl Bulaşır?


Bitlenmenin yaygın olarak düşünüldüğü gibi pislikle bir ilgisi yoktur; aslında bit temiz, sağlıklı saçı, kirli saça tercih eder Yetişkin ya da çocuk, herkes bitlenebilir En yaygın belirtisi, başın ve ensenin şiddetle kaşınmasıdır Saç biti son derece bulaşıcıdır Tarak, fırça, eşarp, yastık, şapka ve tüylü oyuncaklar gibi paylaşılan kişisel eşyalar ile yayılırlar Tekrarlanan salgın riskini azaltmak için bu eşyaları paylaşmaktan kaçınılmalıdır




Bitlendiğimizi Nasıl Anlarız?


Bitlenmeyi gösteren ilk ipucu sık sık kafa derisinin kaşınmasıdır Biti tespit etmek ve yayılmasını engellemek amacıyla, ensenin arka kısmındaki ve kulak arkasındaki saçlar dikkatle incelenmelidir Bitler ışıktan kaçtıkları için, yalnızca saç kılına yapışmış küçük beyazımsı, oval yumurtaları (sirkeleri) görebilirsiniz




İdeal Bir Bitlenme Tedavisi Nasıl Olmalıdır?



Tek uygulama ile kısa sürede etki göstermeli

Güzel kokulu, saçları dolaştırmayan, taramayı zorlaştırmayan, etrafa bulaşmayan, boyalı ve permalı saçlarda problem yaratmayan özelliklere sahip olmalı

Kalıcı etkisiyle bitlerin saça tekrar yerleşmesini engellemeli

Sadece bitleri değil,sirkeleri de yok etmeli

Kullanıcı tarafından iyi tolere edilmeli, yan etkileri olmamalı

Kullanıcıya toksik etkisi olmamalı

Bugüne kadar pek çok yolu kullanarak insanoğlu bitle mücadele etmeye çalışmıştır Kötü kokulu gaz ve kimi zehirli maddeler içeren ilaçlar bunlardan bazılarıdır Daha çok çocuklarda rastlandığı için tedavinin çocuklar için güvenli, yüksek oranda etkili, sadece bitleri değil yumurtalarını da öldüren bir bit ilacı ile yapılması gerekir


Oysa günümüzde artık bu alanda kullanılan madde ve ilaçlarda büyük gelişmeler kaydedilmiş, hatta koruyucu etkili permetrin etken maddesi içeren ilaçlar geliştirilmiştir Saç biti tedavisinin bitleri olduğu kadar yumurtaları da öldürmesi ve tekrar bulaşmayı önlemesi gerekir Piyasada birkaç bit öldürücü ilaç vardır ve değişik şekillerde bulunmaktadır; şampuan, saç kremi gibi Fakat bunların hepsi bit tedavisinde istenen etkiyi göstermez!!!


Bitlenme tedavisinde kullanılan çeşitli maddeler şunlardır:


Gamma Benzen Hekzaklorid


Böceğin sinir sistemini felç ederek etki gösterir Ülkemizde yasaklanmıştır


Benzil Benzoat


Deri ve mukozayı tahriş ettiği için bit tedavisinde pek tercih edilmez


Fenotrin (Sumitrin)


Işıkta stabilitesini koruyamaz Uygulamadan sonra güneş ışığı altında etkinliğini yitirir Bu nedenle kalıcı etkisi yoktur


Piretroidler 1 Jenerasyon


Krizantem çiçeğinin böcek öldürücü etkisi Farslar zamanında fark edilmiştir Eski Yugoslavya toprakları üzerinde olan Dalmaçya'daki bir halk hikayesine göre, yaşlı bir kadın beyaz papatyalara benzeyen bir çiçeği toplar Çiçek solduğunda bir köşeye atar, daha sonra dönüp baktığında solmuş çiçeklerin çevresinde ölü böcekleri fark eder ve krizantem ailesinden olan bu çiçek çeşidinin böcekler üzerinde öldürücü etkisi bu şekilde fark edilir 1800'lü yıllardan başlayarak kuru çiçekler böcek öldürücü olarak ABD'ye ihraç edilir 1900'lü yıllarda piretroid olarak adlandırılan bu madde bit tedavisinde kullanılmıştır, ancak ışıkta bozulması sorun oluşturmuştur


Permetrin 2 Jenerasyon 1973'de ışığa dayanıklı piretroid olan permetrin İngiltere'de geliştirilmiştir Permetrin aynı zamanda bit tedavisinde en az iki haftadan altı haftaya kadar koruyucu etkiye de sahiptir Günümüzde permetrin koruyucu özelliği, kullanım kolaylığı, yan etkilerinin az olması ve güvenilir olması nedeniyle en çok tercih edilen ilaçlardandır

Alıntı Yaparak Cevapla