Yalnız Mesajı Göster

Kanser Çeşitleri

Eski 08-13-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kanser Çeşitleri




Küçük Hücre Dışı Akciğer Kanseri



Küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastaların tedavisindeki ilk amaç hastaların operasyon durumlarını değerlendirmektir Hastaların operabiliteleri a) rutin kardiyovasküler değerlendirme b) basit spirometri ve c) arteryal kan gazlarıyla değerlendirilir Sınırda pulmoner rezervi olan hastalarda Ventilasyon / Perfüzyon sintigrafisi ve egzersiz testiyle ilave bulgular elde edilecektir

Ventilasyon / Perfüzyon sintigrafisi postoperatif pulmoner fonksiyonlarla ilgili bilgi verecektir

Hastaların cerrahi rezektabiliteleri hastalığın evresine göre değerlendirilir Evre I ve II hastalar rezektable hastalardır ve olanak varsa cerrahi olarak tedavi edilmelidirler Evre III

heterojen bir gruptur Bulky hastalık ve multinodal tutulumlu N2 hastalık cerrahiye zayıf cevap verir ve primer olarak cerrahi tedavi denenmemelidirMediastinoskopisi negatif olan ancak torakotomide tek bir nodal mikrometastazı çıkan hastalarda sadece cerrahi tedaviyle 5 yıllık sağ kalım %25-30 dolaylarındadır Evre IIIB ve IV cerrahi rezeksiyona uygun hastalık grubu olmayıp diğer tedavi modaliteleri denenmelidir

Kemoterapi ve radyoterapi preoperatif ( neoadjuvan) , postoperatif ( adjuvan) ve ayrı ayrı ( ardışık) veya beraber ( kombine ) olarak uygulanabilir

Neoadjuvan tedavi evre I- II- III hastalarda araştırma aşamasındadır Evre IIIA hastalarda neoadjuvan tedavi umut verici olmakla beraber halen sadece akademik araştırmalar için önerilmektedir

Adjuvan kemoterapi rezeke edilen evre I-II- III hastalarda hastalıksız yaşam süresini uzatmakla beraber genel sağkalıma fazla etki etmediğinden araştırmalar dışında önerilmemektedir

Adjuvan radyoterapi evre I ve II hastalarda önerilmemektedir Rezeke edilen evre III hastalarda lokal nüksü azaltmakta, bir miktar sağkalıma etkisi olmaktadır



Evre IIIA ve IIIB hastalarda kombine ve multimodal tedavi önerilmektedir Sadece radyoterapi ile bu grupta 5 yıllık sağkalım %10’dan azdır İndüksiyon kemoterapisiyle beraber radyoterapi bu oranı %17’e yükseltmiştir

Evre IV hastalarda sistemik kemoterapi bir yıllık sağkalım üzerine olumlu etkiler yapmaktadır


CERRAHİ TEDAVİ



Akciğer kanserinin başarılı rezeksiyonu en iyi tedavi yöntemi olarak görünmektedir Son yıllarda cerrahi müdahelelerdeki teknik gelişmeler , postoperatif bakım şartlarında gelişmeler

sonucunda hastaların yaşam süreleri ve yaşam kaliteleri daha da artmıştır Sınırlı ve erken dönemdeki lezyonlarda cerrahi rezeksiyon sonucunda 5 yıllık sağkalım %80’dir Oysa genel olarak akciğer rezeksiyonlarından sonra 5 yıllık sağkalım %40-50 dir

Bundan 2-3 dekat önce akciğer kanseri evrelemeleri klinik bulgular, rijid bronkoskopi, akciğer grafisi ve tomografi, bazı merkezlerde ise mediastinoskopiyle yapılmaktaydı

Torakotomilerin %25-30’unda rezeksiyon olanağı kalmıyordu Şimdilerde kemik sintigrafisi, yeni bilgisayarlı tomografiler, fiberoptif ronkoskopideki gelişmeler, torakoskopi kullanımı, ve son olarak PET kullanımıyla rezeksiyonu gereksiz kılan torakotomi %2’den daha az orandadır Bu

oranlarada genellikle sol atrium tutulumu, pulmoner arter veya özofagus invazyonu nedeniyledir

Hastaların cerrahi müdaheleye uygun olup olmadığı da önemli bir konudur Hastaların fonksiyonel değerlendirilmeleri yapılmalıdır Kardiyak durum, FEV1, DLCO, egzersizde maksimal oksijen tutulumu (VO2max ) ve akciğer perfüzyon sintigrafisi bu konuda mutlaka gözden

geçirilmelidir

Ancak aşağıdaki koşullarda kesin inoperabilite söz konusudur

3 ay içinde geçirilen MI FEV1’in 1 Litrenin altında olması ( beklenenin %50 sinden daha az olması )

VO 2max 10 mLkg/dk dan az olması

TLCO nun %40 altında olması

Ayrıca sigara içimi, obezite, hipertansiyon, diabetes mekllitus, araya giren bir hastalık, kardiyak

hastalıklar operabiliteyi etkileyen önemli faktörlerdir

Cerrahi için hazırlanan hastalarda

Sigara kesilmelidir

Araya giren bir infeksiyon tedavi edilmelidir

Atriyal fibrillasyon, iskemik kalb hastalığı, gibi kardiyak durumlar kontrol altına alınmalıdır

Aynı güne ait PA akciğer grafisi ve son 1 ayda çekilen CT olmalıdır

Cerrahi rezeksiyonda iki hedef vardır Tam rezeksiyon ve optimal fonksiyonel kapasiteyi korumak Segmentektomi ve wedge rezeksiyonlar önerilmekle beraber lobektomi genel kuraldır

Bazı durumlarda bilobektomi ve pnömonektomiye kadar giden cerrahiler olabilir Unutulmamalıdır ki, pnömonektomi kendi başına bir hastalıktır Bu nedenle rezeksiyonlarda daha ihtimamlı olmak gereği vardır

Postoperatif morbidite;

Ağrı

Bronşiyal sekresyonlar

Atrial fibrillasyon

Hava kaçağı olması

Bronkoplevral fistül

Pulmoner emboli

Miyokard infarktüsü

ARDS


RADYOTERAPi

Radyoterapi küratif veya palliyatif olarak akciğer kanseri tedavisinde önemli bir yer tutmaktadır Son yıllarda teknik gelişmeler bu tedavi modalitesinde de ciddi ilerlemeler ortaya çıkmasına neden olmuştur Küçük hücreli dışı akciğer kanseri tedavisinde cerrahi temel küratif


tedavi şeklidir Ancak hastaların sadece %20-30’u cerrahiye adaydırlar Geriye kalan 2/3 olgu rezeksiyona uygun değildir Bu koşullarda radyoterapi lokorejionel tedavide lokal kontrol sağlamada oldukça etkindir Radyoterapide tümör büyüklüğü önemli prognostik faktördür T2N0 büyük bir tümör kitlesini gösterir ve lokal kontrol zordur Oysa T3 veya T4 tümör küçük olabilir ve daha iyi kontrol sağlayabilir Erken dönem tümörlerde ( T1 , 2 ve N0 , 1 ) tek başına radyoterapinin

sonuçları tartışmalıdırBu hastaların seçiminde bias vardır ( medikal olarak operable olmadıkları için ) ve 5 yıl sağkalım %6-32 dir Bu sonuçlar cerrahi olarak tedavi edilen hastaların sonuçlarından daha kötüdür Ancak radyoterapi dozları düşük ve genel durumu daha bozuk

hastalardır Son yıllarda daha yüksek dozlarla tedavi edilenlerde iyi sonuçlar elde edilmiştirAncak lokal kontrol gene de cerrahiden iyi değildir ve erken lokal nüks radyoterapiyle tedavi edilen grupta

daha sıktır Sonuç olarak radyoterapi medikal olarak cerrahiye kontrendikasyon varlığında gündeme gelmektedir Lokal ilerlemiş hastalıkda dozlar 45-60 Gy arasında değişir Tümör çapı, lenf bezlerinin durumu ve total radyasyon dozuna bağlı olarak sağkalım süreleri değişir Standart olarak ışınlanan saha primer tümör sahası ve muhtemel lenfatik drenaj bölgesidir İpsilateral, hiler, mediastinal ve supraklaviküler lenf drenaj bölgeleri radyoterapi sahasına alınır Toraks ışınmasında en önemli kısıtlayıcı faktörler normal akciğerin kendisi, spinal kord problemi ve kalb doku toleransıdır Dozun sınırlarını taşması radyasyon pnömonitisine yol açacaktır Bu durumun morbiditesi ciddidir Son yıllarda gündeme gelen üç boyutlu konformal radyoterapi tümöre daha yüksek doz vererek diğer normal dokulara verilen dozu minimuma indirmektedir




Endobronşiyal obstrüksiyonlarda FOB ile bronşa iletilen katetrin içinden daha sonra lokal radyoterapi uygulamasına Brakiterapi denir Bu yöntem endobronşiyal tümörlerde semptomları kontrol altına almak, hastanın yaşam kalitesini yükseltmek için kullanılabilir Kanama , stenoz ve

pnömotoraks gibi yan etkileri vardır Radyoterapi alan hastaların anemik olmaması gerekir Oksijen radyasyon cevabını etkiler Hipoksik durumdaki bir hücrenin ortadan kaldırılması için normal hücreye göre 3 misli daha fazla

radyoterapi dozu alması gerekir Hastaların hemoglobin düzeyi 14 g/dL olmalıdır Preoperatif radyoterapi bazı avantajlar sağlar Bunlar rezeksiyon sınırının ötesindeki

subklinik hastalığın eradikasyonu , tümörün küçülmesiyel rezeksiyonda daha kolay dokulara ulaşabilmeyi, rezeke edilemeyen tümörür rezektable hale gelmesidir Ancak cerrahi morbiditeyi arttırır ve tümör yayılımıyla ilgili değerlendirmeyi zorlaştırır Yapılan iki büyük ABD çalışmasında preoperatif radyoterapi yaşamı uzatmamış aksine postoperatif komplikasyonlarda artışa bağlı

olarak yaşam süresinde azalmaya yol açmıştır Preoperatif radyoterapi süperior sulkus tümörlerinde ( Pancoast tümörleri ) önerilmektedir Bu sayede bu grup yerleşimli tümörlerde daha uzun yaşam süresi elde edildiği bildirilmektedir Postoperatif radyoterapi hala tartışmalı bir konudur Bu konula ilgili birçok randomize çalışma yapılmıştır Yapılan tüm çalışmalarda yaşam süresinde anlamlı bir fark bulunamamıştır Postoperatif radyoterapi lokal nüksün azalmasında rol almıştır Yapılan erken evre çalışmalarında da evre I ve II hastalarda postoperatif radyoterapi önerilmemektedir Lancet dergisinde 1998 yılında

yayınlanan 2128 hastalık bir analiz serisinde postoperatif radyoterapinin yaşam üzerine negatif etkisi olduğu gösterilmiştir Evre I ve II için bu durum kesin olsa da evre III hastalarda hala bazı çekinceler vardır Evre III hastalarda lokal kontrol radyoterapiyle sağlansa dahi sağkalım avantajı yoktur Ancak bu konu net olmayıp çalışmalar devam etmektedir Çünkü evre III çok heterojen bir

gruptur Şimdilerde incelenen konu evre III hastalarda neoadjuvan kemoterapi ve cerrahi sonrası uygulanan radyoterapinin etkinliğidir

Hastaların semptomlarını azaltmaya ve yaşam kalitesini arttırmaya yönelik palyatif radyoterapi hava yollarında obstrüksiyon , hemoptizi gibi primer tümöre bağlı semptomların palyasyonunda , vena kava süperior sendromu, göğüs ağrısı, kemik tutulumu, spinal kord kompresyonu ve beyin metastazı gibi klinik durumlarda uygulanabilirToraks radyoterapi toksisiteleri; Radyoterapi sırasında hastalarda halsizlik, öksürük, balgam ve özofajite bağlı yutma

güçlüğü görülebilir Semptomlar tedavinin tamamlanmasından bir-iki hafta sonra düzelir

Pnömonitis ve pulmoner fibrozis akciğerlerde görülen en önemli iki etkidir Pnömonitis 1-3 ay sonra ortaya çıkar Ciddi solunum sıkıntısı , ateş , öksürük yapar Steroid gerekebilir Akciğer fibrozisi 6 ay sonra ortaya çıkar ve spesifik bir tedavisi yoktur

Diğer toksisiteler;

1) Özofageal toksisite: Radyasyon özofajiti

2) Kardiyak toksisite ; perikardit, sol ventrikül fonksiyon bozulması,

3) Spinal kord toksisitesi

4) Deri ve kemik toksisitesi ,

KEMOTERAPİ


Sitotoksik kemoterapi küçük hücreli dışı akciğer kanserlerinin tedavisinde artan bir öneme

sahip olmaktadırLokalize hastalıkta kemoterapinin tedaviye eklenmesi tedavi şansını arttırmaktadır İlerlemiş hastalıkta kemoterapi sağkalım süresini arttırmakta ve yaşam kalitesini daha iyi hale getirmektedir



İleri evre hastalık , küçük hücreli dışı akciğer kanserinde 5 yıllık genel sağkalım %15’in altındadır Hastaların %40’ından fazlası ilerlemiş hastalık formunda başvurur ve bu grupta 5 yıllık sağkalım %1’in altındadır Hastaların büyük bölümü kısa sürede kaybedilirler Kemoterapide en iyi sonuçlar kombine tedavilerle alınsa da yeni çıkan ajanlarla faz II çalışmalar yapılarak ilacın etkinliği gösterilmektedir

Bu grup hastalarda hastalığın evresi ve hastanın performans dururmu en önemli prognostik faktörlerdir Çok değişkenli analizlerde gösterilmiştir ki, iyi performans, kadın olmak , tek bir metastatik bölge, normal Ca ve LDH, hemoglobinin 11 g/dL üzerinde olması ve Cisplatin kemoterapisinin kullanılması iyi karakteristiklerdir Bu faktörlerden en önemlisi performans durumudur

Son yıllara kadar ileri evre akciğer kanserlerinde kemoterapinin değeri az olarak değerlendirilirdi Ancak yeni ilaç kombinasyonları, özellikle Cisplatin kullanımıyla yüksek cevap oranları elde edilmiştir, yaşam kalitesi düzelmiş ve orta derecede bir sağkalım elde edilmiştir Bazı gruplar rehberlerini yayınlamışlar ve günlük pratikte sitotoksik kemoterapi rutine girmiştir 1980 yılından itibaren kemoterapiyle standart best supportif care arasında etkinlik

çalışmaları yapılmıştır Bu çalışmaların çoğu küçük çapta çalışmalar olduğundan bazı analizler yapılmıştır Yapılan 3 metaanaliz sonucuna göre kemoterapi ilerlemiş hastalıkta hastaların tedavisinde önemli rol oynamaktadır

Bazı yeni çalışmalarda tek ajan ile best supportive care karşılaştırılmıştır Haftalık verilen vinorelbine’in yaşlı hastalarda BSC’e göre daha üstün olduğu gösterilmiştir Docetaxel ve paclitaxel ile BSC’e göre daha üstünlük gösterilmiştir Gemcitabine ile yapılan çalışmada sağkalımda üstünlük gösterilmezken yaşam kalitesinde belirgin bir düzelme ve palyatif radyoterapi ihtiyacında azalma saptanmıştır

İleri evre akciğer kanserlerinde kombine tedaviler tek ajan tedavilerle karşılaştırıldığında etkinlik artmış ancak etkinlikle beraber toksisitede artış gözlenmiştir analizler ile kombine tedavilerde cevap oranlarının arttığı , 6 ve 12 aylık sağkalımların uzadığı gösterilmiştir Ancak kombine tedavilerde toksisite artmaktadır




KÜÇÜK HÜCRELİ AKCİĞER KANSERİ



Küçük hücreli akciğer kanserine gelince ; tedavi verilmezse küçük hücreli akciğer kanseri hastayı hızla ölüme götürür Sınırlı hastalıkta kemoterapi ve radyoterapi ile kombinasyon sağlanırsa ortalama yaşam 20 aydır İki yıllık sağkalım %45, 5 yıllık sağkalım %15-20 arasındadır Tam remisyon sağlanan hastalarda koruyucu kafa ışınlaması yapılmalıdır Çünkü hastalardaki nüksün en sık görüldüğü yer santral sinir sistemidir Yaygın hastalıkta tedavi verilmezse yaşam 1-3 ay arasındadır Kombinasyon kemoterapisiyle 9-12 ay arasında yaşam sağlanır Radyoterapi palyasyon ve tedaviye cevap vermeyen olgularda gündeme gelebilir Cerrahinin rolü tartışmalıdır Soliter pulmoner nodül nedeniyle opere edilen hastalarda küçük hücreli akciğer kanseri çıkma olasılığı vardır ve bu olgularda sağkalım %50’ye yaklaşır Bu hastalara adjuvan kemoterapi önerilmektedir Sınırlı hastalık kemoterapi ve radyoterapi kombine edilerek tedavi edilir İki analiz sonucu göstermiştir ki, toraks radyoterapisinin eklenmesi sağkalımı anlamlı olarak uzatmaktadır Cisplatin ve etoposide kombine tedavisi tüm dünyada standart olarak kullanılmakta ve etkili bir kombinasyondur Tam cevap veren sınırlı hastalıklı hastalarda koruyucu kafa ışınlamasının uzun süre yaşayanlarda beyin metastazı riskini oldukça azalttığına dair güçlü kanıtlar vardır Son zamanlarda yapılan tartışma radyoterapinin kemoterapinin hangi döneminde verilmesi şeklindedir Yapılan çalışmalarla şimdilik görünen radyoterapi erken dönemde devreye sokulursa sağkalım uzamaktadır Yaygın hastalıkta kemoterapi seçilecek en önemli tedavi yöntemidir Cisplatin ve etoposide bu grup hastalarda da etkin seçenekler olmakla beraber hastanın genel durumu tedavinin yaklaşımını etkileyebilir


Küçük hücreli akciğer kanserinde yeni ajanlar denenmekte ve iyi cevaplar elde edilmektedir Bunlar arasında taxanlar, topoizomeraz 1 inhibitörleri ile çalışmalar devam etmektedir Akciğer kanserinin diğer tedavi seçenekleri arasında bronş obstrüksiyonlarına yönelik palyatif tedaviler, gene VKSS , kraniyal metastazlar, kemik metastazları ve ağrılar için palyatif radyoterapiler gündeme gelebilir


Larenks Kanseri


-Larenks kanseri malign hücrelerin larenks dokusunda oluşması ile oluşur

-Sigara kullanımı ve fazla alkol alımı larenks kanseri gelişim riskini etkiler

-Boğaz ağrısı ve kulak ağrısı görülebilen semptomlardır

-Boğaz ve boyunu inceleyen testler tanı ve evrelemede kullanılır

-Bazı faktörler tedavi ve prognozu etkiler


-Larenks kanseri malign hücrelerin larenks dokusunda oluşması ile oluşur

Larenks farenksin hemen altında boyuna yerleşmiştir Hava geçiçi sırasında titreşen ve ses çıkaran vokal kordları içerir Ses farenks, ağız ve burunda eko alarak insan sesine dönüşür

Çoğu larenks kanseri larenks içini döşeyen ince hücrelerden oluşan squamöz hücrelerden oluşur

Larenkste üç kısım vardır

-supraglottis: Kord vokal üstündeki epiglotu içeren kısım

-glottis: Kord vokali içeren orta kısım

-Subglottis: kord vokal ilke trakea arasındaki kısım


-Sigara kullanınımı ve fazla alkol alımı larenks kanseri gelişim riskini etkiler

-Boğaz ağrısı ve kulak ağrısı görülebilen semptomlardır

Bu ve başka semptomlar larenks kanseri ve başka nedenlerle oluşabilir Bir doktor aşağıdaki problemler olduğunda hastayı konsulte etmelidir

-Geçmeyen soğuk algınlığı ve öksürük

-Solunum zorluğu

-Kulak ağrısı

-Boğaz veya boyunda şişlik

-Ses değişikliği

-Boğaz ve boyunu inceleyen testler tanı ve evrelemede kullanılır


-Boyun ve boğazın muayenesi: Boyundaki şiş lenf nodu için muayene ve küçük bir ayna ile boğazın incelenmesi

-Larengoskopi: ayna veya larengoskop ile larenks muayenesi

-Endoskopi: Vücud içindeki organları görmek için kullanılır Endoskop bir kesi veya ağız gibi vücuttaki açıklıktan sokularak yapılır Doku biyopsisi alınabilir

-BT: Vücud içindeki alanların değişik açılarla detaylı resmini almaktır Kompitüre bağlı x-ray cihazı ile yapılır Dokuları daha iyi görmek için ilaç verilebilir Komputerize tomografi denir

-MRI: magnetik rezonans görüntüleme: magnet, radyo frekansı ve bilgisayar kullanılarak Vücud içindeki alanların değişik açılarla detaylı resmini almaktır

-Biyopsi: Mikroskop altında incelemek ve kanser araştırmak için alınan doku parçası

-Baryum yutumu: Özefagus ve mide için baryum içeren sıvı içilerek x-ray ile çekim yapılırr Üst GI serisi de denir


Malign Mezotelyoma


Kanserin nadir bir çeşidi olan Malign Mezotelyoma göğüs veya periton zarında(plevra,periton) bulunan hücrelerde oluşan bir kanser hastalığıdır Malign mezotelyomalı çok insan asbestos soluyan yerlerdeki işlerde çalışanlardır

Bir şahısta kısa solunum, göğüs ağrısı veya karında ağrı veya şişlikk olduğunda doktor bunları değerlendirmelidir Şikayetler mevcutsa doktor karın veya göğüs filmi isteyebilir

Doktor torakoskop (thoracoscope) diye adlandırılan özel bir aletle göğüs boşluğu içine bakabilir Göğüs duvarı boyunca bir kesi yapılacak ve torakoskop iki kot arasından içeri sokulacak Torakoskopi (Thoracoscopy) olarak adlandırılan bu test hastanede yapılır Testten önce hastaya lokal anestezikler verilecektir ( bu ilaçlar kısa bir zaman peryodunda duyu kaybına sebep olur) Bazı basınç hissedilebilinir, fakat genellikle ağrı yoktur Doktor Peritoneskop ( peritoneoscope) diye adland?ırılan özel bir aletle karın içine(peritoneoscopy) de bakabilmelidir Peritoneoscope karında açılan yere yerleştirilir Bu işlem de hastanede yapılır Testen önce lokal anestezik verilir Doku normal bulunmazsa herhangi bir kanser hücresi için mikroskop altında incelenecek küçük bir doku parçası kesilebilecek Buna biyopsi denir Biyopsi torakoskopi veya peritonoskopi esnasında yapılır Düzelme şansı (Prognoz) kanserin çapına, kanserin bulunduğu yere, kanserin ne kadar uzaklığa yayıldığına, kanser hücrelerinin mikroskop altında nasıl göründüğüne, kanserin tedaviye nasıl cevap verdiğine, hastanın yaşına bağlıdır


Malign mezotelyoma evreleri

Malign mezotelyoma bulunduğunda kanser hücrelerinin vücudun diğer bölgelerine yayılıp yayılmadığını bulmak için daha çok test yapılacaktır Bu evreleme (staging) olarak adlandırılır Tedavi planı yapmak için doktor evreyi bilme ihtiyacı vardır



Mesane Kanseri


Erkek mesane kanseri olması riski kadınlardan üç kat daha fazladır Amerika da her yıl yaklaşık kırk bin yeni mesane kanseri olayı teşhis edilir ve onbeş binden fazla ölümün nedeni bu hastalıktır Mesane kanseri kırk yaşın altındakilerde nadiren görülür Bunun en azından çevresel faktörlerle ilişkili olduğu düşünülmektedir Bu hastalık sigara içenlerde boya, kimya ve lastik sanayiinde çalışan işçilerde daha fazla görülür



Belirtiler


-İdrarda kan;

-Pelvik sancı (ön ve yanlardaki kalça kemiklerinde sancı);

-İdrar yapmada zorluk;

Teşhis



En sık görülen ilk belirti, ağrı ya da başka bir rahatsızlık olmaksızın, idrarda kan bulunmasıdır Sık yapılan bir teşhis hatası, idrardaki bu kanın mesane iltihabına bağlanmasıdır Eğer mesane kanserini düşündüren şikayetleriniz varsa, doktorunuz kanserli hücreleri saptamak üzere idrar tahlili yaptıracaktır IVP denilen özel bir böbrek röntgeni çekilebilir ve doktorun mesanenin içini görebilmesi için, sistoskopi yapılacaktır Sistoskopi sırasında, habis hücreler açısından mikroskop altında incelenmek üzere, mesane duvarından parça alınır

Eğer kanser saptanırsa, doktorunuz kanserin hangi evrede olduğunu saptamak için, karın ya da pelvis tomografisi isteyebilir Kanserin mesane dışına yayılıp yayılmadığını anlamak için yapılan testler, göğüs röntgeni ve kan tahlilleridir

Eğer mesanedeki tümör küçükse ve mesaneyi kaplamamışsa, iyileşme şansı yüksektir Bu türden mesane kanseri olan insanların yaklaşık %50si ile 70i arasında kalan kısmı üç yıllık bir süre içerisinde iyileşme gösterecektir Ancak kanser yine de önemli olacaktır

Kanseri kaslara ve yağ dokusuna yayılan şahısların yaklaşık %45i radyasyon tedavisinin yapılmış olması koşuluyla en azından 5 yıl süreyle yaşarlar

Mesane kanseri diğer organlara da sıçrayan insanların büyük bir çoğunluğu tedavi görse de 2 yıldan fazla yaşayamaz


Tedavi


Yüzeysel mesane kanserindeki tedavi genellikle tümörün kendisinin alınması şeklindedir Bunun için büyük bir ameliyat gerekmez, çünkü cerrah tümörü bir sistoskop aracılığıyla alınabilir Yüzeysel tümörün alınmasından sonra biyopsiyi ihtiva eden sistoskopik değerlendirme her 3 ile 6 ayda bir kanserin yeniden oluşup oluşmadığını belirlemek için yapılır Eğer bu olay yinelenirse, tümör yeniden sistoskopi ile alınabilir Ancak bu sefer gelecekteki mesane kanseri olasılığını azaltmak için kanserle mücadele edici ilaçlar verilir

Eğer hastalık mesane kasları ve yağ dokusunu kaplarsa mesanenin kendisinin, erkeklerde de prostat bezinin de birlikte olmak üzere, alınması gerekir İlerlemiş mesane kanseri olan kadınlarda da yumurtalıkların, rahmin ve vajinanın bir kısmının alınması gerekir

Mesanenin alınması, idrarın geçeceği bir açıklığın yaratılmasını gerektirir Bunu yapmanın değişik yolları vardır En başarılı olan tekniklerden birinde üreterler, bir parça bağırsaktan yapılmış yapay bir mesaneye bağlanırlar Yani mesane göbeğin yan tarafından vücudun iç kısmına tutturulur Daha sonra idrarı giysilerin altından vücut üzerinde bir torbaya boşaltmak üzere karın duvarından bir delik açılır Buna ileal kanal işlemi denir

Bazı hekimler, invazif (yayılma gösteren) mesane kanseri için bu operasyondan sonra radyasyon terapisi ve kemoterapi önerirler Tümör lenf ise kemoterapi kullanılabilir Metastatik hastalığı (diğer organlara yayılan kanser) olan şahısların %30 ile 70 i arasındaki kısmında kemoterapi kanserin yayılmasını kontrol altına almak ve ağrıyı hafifletmek açısından yararlıdır Ancak bunun yararı 6 aydan daha fazla sürmez ve kanser bu süreden sonra ilerlemeye devam eder Mesanenin ameliyat ile alınması veya radyasyon terapisi ile devam eden kemoterapinin bir kombinasyonu yayılma gösteren (invasiv) hastalığı olan şahısların bazılarında yaşamı uzatır


Merkel Hücreli Karsinom


Merkel hücreli karsinom, cildin nöroendokrin kanseri olarakda bilinen, malign (kanser) hücrelerin cildin hemen üzeri veya yanında ve kıl folikülleri içinde bulunan nadir bir hastalıktır Merkel hücreli karsinom genellikle ciltte ağrısız, katı parlak kitleler şeklinde fark edilir Bu tümörler kırmızı,mpembe veya mavi olabilir ve çeyrek inçden küçükten 2 inçten büyüğe değişen boyutlarda görülür Merkel hücreli karsinom genellikle güneşe maruz kalan baş, boyun, kol ve bacakta bulunur Genellikle 60-80 yaş arası, beyaz tenlilerde bulunur, ancak başka ırk ve farklı yaşlarda da görülebilir

Merkel hücreli karsinom hızlı büyür ve sıklıkla vücudun başka kısımlarına metastaz (yayılma) yapar Küçük tümörlerin bile metastaz yapabilme yeteneği vardır Hastalık yayıldığı zaman genellikle bölgesel (komşu) lenf bezlerine yayılır ayrıca, karaciğer, kemik, akciğer ve beyinede yayılabilir Lenf bezleri küçük, fasulye şeklinde yapılar olup, tüm vücutta bulunur Bu bezler enfeksiyonla savaşan hücreler üretip depolarlar

Merkel hücreli karsinomun tedavisi hastalığın evresine, hastanın yaşına ve genel durumuna bağlıdır


Alıntı Yaparak Cevapla