Yalnız Mesajı Göster

İslam Tasavvufu (El-Lüma)

Eski 08-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Tasavvufu (El-Lüma)



İKİNCİ KISIM

* Sağlam bir tasavvuf çizgisinde hangi özellikler bulunmalıdır?


a-Ehli sünnet ve ve’l-cemaat çizgisinde sağlam bir inanç


b-Kitap ve sünnete uygun derin bir ibadet hayatı


c-Düzgün bir muamelat,


d-Muhammedi bir ahlak


* Tasavvuf hangi ölçüleri içinde taşır?


a-Tasavvuf manevi tecrübe ile anlaşılan hal ilmidir


b-Tasavvufi bilginin konusu Marifetullah’tır


c-Tasavvuf tatbiki bir ilim olduğundan mürşid vasıtası ile öğrenilir


d-Tasavvuf tecrübi olduğu için kitaptan öğrenilmez


e-Tasavvufun bilgi kaynağı felsefe ve kelam gibi akılla sınırlı değildir İlham ve keşf de bilgi kaynağı kabul edilir


f-Tasavvufi eğitim tarikat denilen özel yollarla katedilir



* İslam’ı tasavvuf, cihad ve nur gibi ekol ve fırkalara ayırmak acz ifadesi değil midir?


Farklı yapıdaki bu cemaatle, birbirleri ile uğraşmadığı ve önündeki hizmet planına göre birşeyler yaptığı sürece faydalıdırlar



* Günümüzün bozuk şartlarında, herşeyin nefse ve şehvete hitab ittiği bir zamanda sadece tasavvuf yeterli olur mu?


Günümüzde tasavvufa belki her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır Fakat islami ilimleri birbirine alternatif görmek yanlıştır Herşeyden tecrid edilmiş sırf tasavvuf diye birşeyden söz edilmez




* İlmiye sınıfı tarikatlara itiraz ediyor veya soğuk bakıyor avam hemen teslim oluyor ve mesafe katediyor Sebep ve hikmeti ne olabilir?


İlmiye sınıfının tamamen karşı çıktığını söylemek yanlış olur Bazıları kişisel hataları genelleştiriyor Bazıları ise enaniyetin altında kalıp eziliyor

* Bugün tasavvufi cemaatlerde görülen sarığın hizmete engel olduğunu söyleyenler var Düşünceleriniz nelerdir?


Tasavvuf grupları arasında sosyal olaylara ve kılık-kıyafete bakış farkı vardır Sakalın, cübbenin ve sarığın sünnet olduğu unutulmamalıdır Kılık-kıyafetle nefse bir pay çıkarılmamalı Sakalsızlarla da “bunların bu hali müslümanlara zarar veriyor” diye uğraşılmamalıdır


* Bediüzzaman hazretleri “üveysi” olarak yaşamıştır O’nun gerçek şakirtleri de bilerek ve bilmeyerek “üveysi-meşreb” midirler?


Üveysilik: Bir mürşidle görüşmeden manevi yolla, rüya tarikıyla yol almaktır Üveys Karani’ye nisbetle ortaya çıkmıştır Bediüzzaman’ın bazı tarikat şeyhlerinden ders aldığı bilinmektedir Bütün Risale-i Nur şakirtlerini üveysi saymak doğru değildir


* Bediüzzaman Risalelerinde tasavvufu bir meyve; tasavvuf ehli ise Ankara’dan İstanbul’a gitmek için bir vasıta olarak tanımlıyor ve bu zamanda kişinin mutlaka bir yere bağlanması gerektiğini savunuyor Ne dersiniz?


İkisi çelişkili değildir Bakış açılarının farklılığından kaynaklanmaktadır Tasavvufun iki boyutu vardır; biri tahalluk (eğitim ve terbiye) diğeri tahakkuk ‘(ma’rifet ve bilgi)’tur Bediüzzaman tahakkuk tarafına bakmıştır




* Bir cemaat: “Zaman; tarikat zamanı değildir, imanı kurtarma zamanıdır” diyerek tarikat ve tasavvufa karşı çıkıyor Ne söylersiniz?


Bu söz XX Yy ın ilk yarısında söylenmiştir O yıllar pozitivist ve materyalist düşüncenin egemen olduğu yıllardır ve ülkemizde bu rüzgarların tesirinde kalmıştır Din, devlet eliyle toplum hayatının dışına itilmiş ve tekkeler tarikatlar kapatılmıştır O günün öncelikli konusu iman idi

* Şeyhin sahtesi ile gerçeği nasıl ayırt edilir?


En önemli ölçü şeriata riayet ve İslami esaslara bağlılıktaki hassasiyettir


* “Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır” sözünü izah eder misiniz?


Bu söz Beyazıd-ı Bestami’ye atfedilir Bir üstadın yanında tasavvufi eğitim görmeden kendi kendine sufilik yapmaya kalkışan bir kimse mutlaka yanılır ve şeytanın oyuncağı olur


* Kadınlar da intisab etmeli midir?


Kur’an da kadınların İslam, iman, taat, sıdk, sabır, huşu, tasadduk, oruç, namusu koruma ve zikir konusunda erkeklerle aynı olduğu vurgulanmaktadır Cihad dışında erkeklerin muhatab oldukları bütün konulara onlar da muhatabdırlar

* Salik ve meczub kime denir?


Salik: Seyr-u süluk’a girmiş, riyazat, mücahede ve muamele ile nefsini arıtıp ruhunu yüceltmeye ve müşahedeye eremeye çalışan kimse


Meczub: Hakk’ın tecellileri kendisine seyr-u süluksuz olarak zuhur eden kimsedir



* “Peygamber dururken mürşide rabıta yapılmaz, biz peygambere rabıta yapıyoruz” diyenler var Bunların durumu nedir?


Zaten Peygambere rabıta yapacak seviyeye gelmiş bir kimsenin şeyhe rabıta yapmada ısrar etmesi şirk sayılır Esas olan peygambere yapılan rabıtadır

Alıntı Yaparak Cevapla