Prof. Dr. Sinsi
|
Şafi Mezhebinde Namaz Sünnetleri
Teveccüh'ün Müstehab Olduğu Yerler
Teveccüh duasını, farz ve nafile namazların başında Fatiha okuma*dan önce -tek başına kılan için de imam için de- cemaat içinde okumak müstehab'dır
Eğer besmele çekilmiş veya Fatiha okunmuş veya euzübillahi min'eş-şeytan'ir-racim denmişse, başa dönüp yeniden teveccüh duasını okumak uygun değildir Unutarak böyle yapmak da hükmü değiştirmez
Cenaze namazında teveccüh duası okumak müstehab değildir Vakit dar olduğu zaman farz namazda da okumak müstehab değildir Teveccüh duası okunduğunda vaktin çıkma ihtimali varsa okunma*malıdır
5 Teveccüh'ten sonra eûzu billahi min'eş-şeytan'irracim demek
Bunu takiben Fatiha okunmalıdır Fatiha okunduktan sonra eûzu çekilmez Tekrar başa dönüp eûzu çekmek mekruh'tur
Kur'an okuduğun (okumak istediğin) zaman kovulmuş şeytandan
Allah'a sığın!
(Nahl/98)
6 Kur'an'ı, sesli okunması gereken yerde sesli, sessiz okunması gere*ken yerde sessiz okumak
Kur'an'ı sabah namazında, akşam ve yatsı namazının ilk iki rekâtında, Cuma, Bayram, Ay Tutulma, Yağmur, Teravih ve Ramazan'da kılınan Vitir namazında tek başına kılan için de, imam için de, cemaat için de açıktan okumak sünnettir Bunların dışındaki namazlarda işe gizli okumak sünnettir Bunun böyle olduğuna bir çok hadîs delâlet eder Onlardan bazılarını aşağıda zikrediyoruz:
Cübeyr b Mut'im babasından şöyle rivayet etmektedir: 'Ben Hz Peygamber'in akşam namazında Tur sûresini okuduğunu işittim'[14]
Berâ b Âzib şöyle rivayet etmiştir: 'Hz Peygamber'in yatsı na*mazında Tin sûresini okuduğunu işittim Ondan daha güzel sesli bir kim*seyi dinlemiş değilim' [15]
İbn Abbas şöyle rivayet ediyor: 'Hz Peygamber, ashabına namaz kıldırıyordu Onlar namazda okuduğu Kur'an'ı işitince kulak verdiler'[16]
Ebu Katade şöyle demiştir: 'Hz Peygamber bize namaz kıldırdı Öğle ve ikindi namazlarındaki ilk iki rekâtta Fatihatu'l-Kitab ile birer sûre okurdu'[17]
Hz Peygamber'in aşikâr okuduğunu bildiren hadîsler daha önce geçmişti
Ubade b Samit şöyle rivayet ediyor: Biz Hz Peygamber'in arkasında sabah namazını kılıyorduk Hz Peygamber okurken cemaatin okuması ona ağır geldi Namazı kılınca 'Siz imamınızın arkasında okuyor musu*nuz?' dedi Biz 'Evet, okuyoruz1 dedik Hz Peygamber 'Fatiha'dan
başkasını okumayın Hakikat şu ki Fatiha okumayanın namazı olmaz' bu*yurdu[18]
İmam işitmediği zaman gizli okunmuş sayılır İşte bu hadîsler Hz Peygamber'in, hazır olanlara işittirecek kadar yüksek sesle okuduğuna delâlet eder Sözü geçen yerlerin dışında gizli okumanın delili de şu ha*dîstir:
Bir kişi Habbab'a şöyle sordu:
- Hz Peygamber öğle ve ikindi namazlarında okuyor muydu?
- Evet
- Peki, okuduğunu nasıl anlıyordunuz?
- Sakalının hareketinden anlıyorduk[19]
Ebu Hüreyre şöyle demiştir: 'Hz Peygamber her namazda okurdu Hz Peygamber'in bize açıktan okuduğu yerde biz de size açıktan okuyo*ruz Gizli okuduğu yerde biz de size gizli okuyoruz'[20]
Sahabîler, Hz Peygamber'in sözü geçen yerlerin haricinde sesli okuduğunu nakletmemişlerdir Özel namazların delilleri ise yerlerinde belirtilecektir
Gece kılınan mutlak nafile namazlarda ne gizli ne de aşikâre olma*dan, kıraat normal şekilde yapılmalıdır
Namazında açıktan okuma, sesini fazla da kısma, ikisi arasında bir yol tut
(İsra/110)
7 Fatiha'dan sonra âmin demek
Veleddâllîn'den hemen sonra âmin denilmelidir Namaz kılan kişinin her namazda Fatiha'dan sonra âmin demesi sünnettir Sesli kılınan na*mazlarda sesli olarak, sessiz kılınan namazlarda sessiz olarak âmin den*melidir Cemaat de imam'a tâbi olarak yüksek sesle âmin demelidir Âmiriin anlamı 'Yâ rabbî! Duamızı kabul et!' demektir Hz Peygamber şöyle demiştir:
Sizler (namazda) âmin dediğiniz zaman melekler de semada âmin derler Kimin âmin demesi, meleklerin âmin demesine tevafuk ederse o kişiye geçmiş günahları bağışlanır[21]
İmam âmin dediği zaman arkasından siz de âmin deyin Çünkü ki*min âmin demesi, meleklerin âmin demesine tevafuk ederse o kişiye geçmiş günahları bağışlanır[22] Ebu Hüreyre şöyle rivayet etmiştir: 'Hz Peygamber ğayri'l-mağdûbi aleyhim veleddâllîn dediği zaman, birinci saftakilerin işitebileceği şekilde (açıktan) âmin derdi'[23]
Hz Peygamber âmin dediği zaman mescid âdeta sallanıyordu
[24] 8 Fatiha'dan sonra Kur'an'dan birşey okumak
Ne kadar kısa olursa olsun Kur'an'dan herhangibir sûre okumak veya peşpeşe gelen üç ayet okumakla sünnet yerine getirilmiş olur
Farz namazların birinci ve ikinci rekâtlarında zammı sûre okumak da sünnettir Bu tek başına kılan için de imam için de böyledir İmarn'a uyan kişinin gizli okunan namazlarda ve imam'ın okumasını işitmediği durumlarda okuması sünnettir
Sabah ve öğle namazlarında Hucurât ve Rahman sûreleri gibi Tıva-İ'ul-Mufassal denilen sûreleri okumak sünnettir İkindi ve yatsı na*mazlarında Şems sûresi gibi Avasıt'uî-Mufassal denilen sûreleri okumak sünnettir Akşam namazında ise îhias sûresi gibi kısa sûreleri okumak sünnettir
Ebu Hüreyre şöyle demiştir: 'Namazı, falan adamın namazından daha fazla Hz Peygamber'in namazına benzeyen bir kimsenin arkasında namaz kılmadım Onun arkasında namaz kıldığımda öğle namazının bi*rinci ve ikinci rekâtlarını uzatıyor, üçüncü ve dördüncü rekâtlarını hafif tutuyordu İkindi namazında hafif, akşam namazında ise Kusar'ul-Mufassai denilen sûrelerden okuyordu Yatsı namazında Şems ve benzeri sûreleri, sabah namazında da iki uzun sûre okuyordu[25]
Cuma sabahında birinci rekâtta Secde, ikinci rekâtta Hel Eta sûresini okumak sünnettir
Ebu Hüreyre şöyle rivayet ediyor: 'Hz Peygamber Cuma günü sabah namazının birinci rekâtında Secde, ikinci rekâtında ise Hel Eta sûresini okuyordu'[26]
Bütün namazların birinci rekâtını, ikinci rekâtından daha uzun tut*mak sünnettir Çünkü Hz Peygamber birinci rekâtta uzun, ikinci rekâtta kısa okuyordu[27]
9 İntikal tekbirlerini almak
Daha önce namazda tahrim tekbiri'nin rükün olduğunu ve onsuz namazın sahih olmadığını belirtmiştik Tahrim tekbirini alıp namaza du*rulduktan sonra her intikal'de (kıyam'dan rükû'ya, itidal'den secde'ye gittiğinde), tahrim tekbiri gibi tekbir almak sünnettir Ancak rükû'dan kal*karken tekbir yerine semiallahu lknen hamideh, Rabbena ve leke'1-hamd (Allah, hamdini yapan kimsenin duasını kabul eder Rabbimiz! Hamd sana mahsustur) denmelidir
Ebu Hüreyre şöyle rivayet etmiştir: "Hz Peygamber namaz kıldığında ayakta iken (ihram) tekbiri alırdı Sonra rükû'ya giderken tekbir alırdı Sonra rükû'dan belini doğrulturken semiallahu limen hamideh, sonra ayakta iken rabbena ve leke'1-hamd derdi Sonra secdeye giderken tekbir alırdı Sonra başını secdeden kaldırırken tekbir alırdı Sonra ikinci secdeye giderken tekbir alır, sonra başını ikinci kez kaldırırken tekbir alırdı Sonra tamamlayıncaya kadar bütün namazda böyle yapardı İkinci rekâtı bitirip oturduktan sonra ayağa kalkarken de tekbir alırdı"[28]
10 Rükû ve secde'de tekbir getirmek
Rükû ve secde'de tekbir getirme şöyledir: Rükû'ya varıp da itminana kavuştuktan sonra üç defa subhane rabbiye'1-azim ve bi hamdihi denir Secde'ye gidip istikrar bulunca da üç defa subhane rabbiye'1-a'lâ ve bi hamdihi denir Bu en az derecesidir Eğer beş, yedi ve daha fazla söyle*nirse sevabı daha çok olur
11 Teşehhüd için oturulduğunda elleri dizlerin üzerine koymak Bu şöyle yapılır: Sol el açılıp parmakların bir kısmı diğerlerine yapıştırılır Parmak uçları diz kapaklarına kadar uzatılır İşaret parmağı hariç sağ el kapatılır Bu parmağa sebbabe parmağı denir Bu parmak bükülerek diz üzerine konur İllallah kelimesi söylenirken bu parmakla tevhid'e işaret edilir; birliğin sembolü olarak kaldırılır İşaret yapılmadığı takdirde namazın sonuna kadar parmağı kalkık tutmak sünnettir
İbn Ömer şöyle rivayet ediyor: 'Hz Peygamber namazda oturunca ellerini dizleri üzerine koyardı Sağ elinin işaret parmağını kaldırır, onunla Allah'ın birliğine işaret ederdi Sol elini de -parmaklarını uzatarak-sol dizi üzerine koyardı'[29]
12 İlk celse'de iftiraş, son celse'de de teverruk yapmak Teverruk, namaz kılan kişinin sol kalçası üzerine oturup sağ ayağını dikmesi, sol ayağını da sağ ayağı altından çıkararak oturmasıdır Teverruk un kökü olan verk, bacak demektir
İftiraş ise namaz kılan kişinin sağ ayağını dikip sol ayağı üzerine oturmasıdır
Ebu Humeydî es-Saidî şöyle rivayet ediyor: 'Ben Hz Peygamber'in namaz kılışını hepinizden daha iyi hatırlıyorum' dedikten sonra şöyle de*vam etti: 'Hz Peygamber ikinci rekâtın sonunda sağ ayağını dikip sol ayağı üzerine otururdu Son oturuşta ise sol ayağını sağ ayağının altından çıkarıp sağ ayağını da dikerek makatı üzerine otururdu1[30]
13 İbrahimî salâvatlan getirmek ve teşehhüd'den sonra dua etmek Son teşehhüd'de Hz Peygamber'e salâvat getirmenin farz (rükün) olduğu daha önce söylenmişti Bu salât hangi lafızla söylenirse söylensin yeterlidir İster Alhhumme saîli ala Muhammed densin, ister Allahumme salli alâ âl-i Muhammed densin, farketmez Fakat İbrahimî salâvatları okumak sünnettir Bu salâvatların lafızları daha önce geçmişti Bu salâvatlardan sonra kabir azabından, ateş azabından Allah'a sığınmak veya kişinin dilediği şekilde kendisi için dua etmesi sünnettir Ancak bu dua ve istiazeler, teşehhüd ve salâvatın toplamından fazla olmamalıdır Hz Peygamber şöyle buyurmuştur:
Sizden biri teşehhüd yaptığı zaman şu dört şeyden Allah'a sığınarak şöyle desin: 'Ey Allahım! Cehennem azabından, kabir azabından, hayat ve ölüm fitnelerinden ve Mesih Deccal fitnesinin şerrinden Allah'a sığınıyorum!'[31]
14 Namazda ikinci selâmı vermek
Daha önce sağ tarafa verilen birinci selâmın rükün olduğunu söy*lemiştik Birinci selâm verildikten sonra rükün ve vacibler tamamlanmış olur Sol tarafa ikinci selâmı vermek ise sünnettir
Sa'd şöyle rivayet ediyor: 'Ben Hz Peygamber'i sağ ve sol tarafına selâm verirken gördüm Hatta (bu sırada arkadan) yanağının beyazlığını da görürdüm'[32]
Abdullah b Mes'ud şöyle rivayet etmiştir: 'Hz Peygamber -yanağının beyazının (arkadan) görüneceği şekilde- sağ ve soluna es-seîâmu aleykum ve rahmetullahi, es-selâmu aleykum ye rahmetullahi diye selâm verirdi'[33]
15- Namazda huşu içinde olmak
Huşu dilin okuduğu Kur'an, zikir ve dualara kalbin uyanık olarak dikkat etmesi, okunanların anlamını düşünüp onlarla hemhal olup rabbi ile münacaat ettiğinin bilincinde olması demektir Bu huşu, en azından namazın bir bölümünde bulunmalıdır Zira gaflet, namazın tümünde de*vam ederse namaz fasid olur Namazın tümünde huşu içerisinde olunduğu takdirde sünnete en mükemmel şekilde uyulmuş olur Hz Peygamber şöyle buyurmuştur:
Bir namaz (vakti) geldiğinde abdestini, huşû'unu ve rükû'unu güzel yapan her müslümana -büyük günah işlemediği müddetçe- o namazı önceki günahlarına kefaret olur Namazın kefaret olması her zaman sözkonusudur[34]
İşte bütün bunlara namazın heyetleri denir Namaz kılan kişi bunlar*dan birini terkederse, onun için sehiv secdesi yapması sünnet değildir Ama namazın Eb'az'Ianndan biri terkedilirse, onu telafi etmek için na*mazın sonunda sehiv secdesi yapmak sünnettir
|