Prof. Dr. Sinsi
|
Rabbani Sistemde Çocuk Eğitimi
V-LOKMAN: KİM DEMİŞ BABALAR KATI YÜREKLİ OLUR DİYE?
Kur'an'ın, Lokman'ın oğluna verdiği öğütlere yer vermesi çok mânidardır Lokman çocuğuna "Yâ büneyye!" diye seslenmektedir "Oğulcuğum!" (31/Lokman, 13) Lokman'ın öğütlerine bakılırsa, oğlunun bu öğütleri anlayacak bir çağda olduğunu kabul edebiliriz Lokman'ın bu küçük oğluna verdiği öğütleri bugün Müslüman anne-babalar, 'ezilmesin' diye, kocaman çocuklarından da esirgemektedirler Lokman, oğlundan üniversiteler değil şunları bekliyordu:
Yavrucuğum! ALLAH'a ortak koşma, ALLAH'a şükredici ol; ana-babana iyi davran, onlara minnettâr ol; eğer ana-baban sana cahilce ALLAH'a şirk koşmayı (İslam dışı bir hayatı) dayatırlarsa onlara itaat etme, ama yine de ana-babanla dünyada iyi geçin; ALLAH'a yönelenlerin yoluna uy; susam tanesi kadar bile olsa iyilik yap, sanma ki ALLAH onu ortaya çıkartmayacaktır; namazı kıl; mârufu emret, münkerden nehyet; başına gelenlere sabret; insanlara karşı kibirli, ukalâ, şımarık olma, mütevazı ve edepli ol; davranışlarında tabii ol; sesinle ve seslerle çevreni rahatsız etme, en çirkin ses eşek sesidir! (31/Lokman, 13-19)
Bunlar, muallim Lokman'ın, oğluna verdiği derslerin müfredatıdır
Lokman'ın, oğulcuğunu güdülediği 'iyi bir gelecek', bu programı kapsıyordu Lokman, çocuğuna küçük değil, çok kısa bir süre sonrasının büyüğü olarak bakmış ve onu ALLAH'ı razı edecek amellerle yönlendirmeye çalışmıştır Lokman oğlunu açıkça etkilemekte, 'islamcı' bir çizgiye yöneltmekte, kafasını, kalbini ve aklını dini telakkilerle doldurmaya çalışmaktadır Bu da Lokman'ın eğitim anlayışıdır
VI- AMİNE'NİN YETİMİ: NEBEVÎ TEDRİSATIN SON TİLMÎZİ
Muhammed (a s)ın hayatın çok zorlu aşamalarından geçtiği malumdur Muhammed, "yavrucuğum!" diye seslenen bir baba sesini hiç duymadı Annesine hiç doyamadı Annesi saçlarını okşayamadı Bayramlara özel elbiselerini annesinin yardımıyla giyip, annesinin parmaklarıyla saçları düzeltilmedi Onun mektebinde kuyu yoktu ama babasızlık yanında bir de, var olan annesinin firâkı vardı Altı yaşındayken, annesini de tamamen yitirmiş olacaktı Yaşlı dedenin yanında geçirdiği iki sene zarfında, boğazına düğümlenen hıçkırıklarını bastırmaya çalışmış, hasretini içine gömmüş olmalıdır Daha bitmemişti, yaşlı dede de hayata veda edecek, müşfik amcanın yanında, olgunlaşma yıllarını tamamlayacaktı Pişmeyi öğrenecekti O artık 'Abdülmuttalib'in yetimi' idi Ta ki, o büyük kadın Hz Hatice ile bir yuva kuruncaya kadar
Rabbi onu yetimken barındırmış, fakirken zengin etmişti Onu ne terk etmiş, ne de ona darılmıştı Rabbi ona ihsanlarda bulunacak, o da razı olacaktı O artık bir eğitici idi Hatice (r a)dan altı çocuğu olmuştu Tıpkı selefleri gibi onun da, çocuklarının ALLAH'dan başka ilah edinmeme esasına dayanan bir hayat yaşamalarından başka bir beklentisi yoktu
***
Nebevî silsileden sunmaya çalıştığımız bu kesitler, çocuk eğitimi konusunda en ileri düzeyde ibret levhalarıdır Her birinin hikâyesi farklı biçimlerde olsa da, özleri aynıdır Bütün peygamberlerin çocuklarının istikbaline ilişkin endişeleri birdir Çocukları ALLAH'a eş koşmamalı, ALLAHa itaat eden mü'min kullar olmalıdırlar Hiçbir Peygamber'in ideali refaha değil, salâha/felâha dayalı bir hayattır Hiçbirinin kafasında rızık endişesi görülmemektedir Memleketin en iyi makamlarına gelmek gibi ikonları bulunmamaktadır Kısacası, ALLAH'ı razı etmenin ötesinde hiçbir şeyi büyütmemekte, hiçbir hedefe kendilerini ve çocuklarını kilitlememektedirle r
|