Prof. Dr. Sinsi
|
Rabbani Sistemde Çocuk Eğitimi
C- OLMASI GEREKEN
Aslında 'çocuk', büyüklerin zannettiğinden daha büyüktür Şuna kati bir şekilde inanıyorum: Hele de bugünkü eğitim sistemi, her biri bir cevher olan çocukların neredeyse bütün yeteneklerini köreltmekte çok başarılıdır Ebeveynler de çok zaman bu sürece yardımcı olmaktadırlar Çocuğa gölge edilmese, o bile ihsan yerine geçecektir Gerçek olan odur ki, çocuklar, İbrahim, İsmail, Musa, Meryem, İsa ve Muhammed gibi örneklerin omuzuna yüklenen 'ağır yükü' tahammül etmekte sanıldığından daha fazla dayanıklıdırlar
Bizim Çocuğumuz İsmail'den ve Meryem'den Daha mı Değerlidir?
Anlaşılacağı üzere, modern çocuk eğitim sürecinin hiçbir yerinde çocuğun İsmail gibi ALLAH'a adanması, Meryem gibi mâbede bağışlanması benzeri bir hedef yer almamaktadır Çocukların ekseriyeti -geçmişle ve günümüzdeki bazı toplumlarla kıyaslandığında- bir dediği iki edilmeyecek derecede bir konforun içinde yüzmektedirler Fakat aynı oranda da fikirden, ideolojiden, beşeri ilişkilerden, toplumsal etkinlikten yalıtılmaktadırlar
Ben şunu sormak istiyorum: Acaba bizim çocuklarımız, İsmail, Yusuf, Lokman'ın oğlu, Musa, Meryem, İsa, Muhammed (hepsine selam olsun) ve bunların birçok ashabından daha mı değerlidir acaba? Yukarıda konu ettiğimiz Rasuller'in çocukken yaşadıkları, bir 'hebâ' olmak değildi, onlar kendilerini fedâ etmişlerdi Anne-babalar çocuklarını feda etmekten çekinmiyorlardı Çocuklarını ALLAH yoluna adamışlardı Onların bütün hedefleri bundan ibaretti
Eğer tarihin akışından şikâyetçi isek, eğer bize dayatılan hayat şartlarından bunalmışsak, eğer maruz kaldığımız asimilasyondan bîzar isek, bilmeliyiz ki tarihi yapan bizim irademizdir Başımız sıkışınca başvurduğumuz 'ALLAH'ın hesabı', biz kendimizi ve çocuklarımızı fedâ etmedikçe aktif hale gelmeyecektir Sünnetullah böyledir Biz ise, tüketim toplumunun uysal bir üyesi olmaktan başka bir şeye güdülemediğimiz çocuklarımızdan, tarihin akışını değiştirmesini bekliyoruz Böyle bir bekleyişin 'zulüm' olduğunu hiç düşünmeden
Müslümanca bir toplum oluşturmak için müslümanca bir aile kurmak zorundayız Bunun içinse, ALLAH'ın bize lütuf ve ihsanı olan yavrularımızı, onları bize verenin yoluna adamak durumundayız Yavrularımızı ALLAH yoluna adamak bizi korkutmamalıdır Bizim de onların da koruyucusu O'dur
Müslüman bir ailenin çocuğu, ALLAH'ın göklere, yeryüzüne ve dağlara teklif ettiği fakat yüklenmekten kaçındıkları emaneti (33/Ahzap, 72) kendisinin yüklendiğinin şuurunda olmalıdır Bu şuurdur bizi şerefli bir hayata kavuşturacak olan Eğer yeryüzünde tevhid eksenli müslümanca bir hayat süreceksek, çocuklarımızı buna neden ortak etmeyelim? Onları tevhid mücadelesine ortak kılmayıp, kenarda tutmak onlara acaba iyilik sayılır mı?
Kevser suresi, Mekke kâfirlerinin Peygamberimize 'ebter' (soyu kesik) dediklerini haber vermekte, fakat bunun tersinin doğru olduğunu yani Muhammed'in soyunun kesintisiz, kâfirlerin soylarının ise ebter olduğunu haber vermektedir Eğer İslam davasına kendimiz kadar çocuklarımızı da ortak etmezsek, ebter olan korkarım biz olacağız
Çocuklarımız Kur'an'ın bütün kavramlarını ve şirk-tevhid ayrımını idrak edebilecek seviyededir Onları daima 'çocuk' sanmak bizim yanılgımızdır
Çocuklarımız bizden sevgi, saygı, merhamet ve ilgi beklemektedirler Fakat onlara tevhidsiz bir sevgi-saygı veremeyeceğimiz gibi, sevgi-saygısız bir tevhid bilinci de veremeyiz Son söz olarak, bizi ve çocuklarımızı Rabbimiz, kendi yoluna beklemektedir
|