Prof. Dr. Sinsi
|
Hz.Vahşi
Hz Ebubekir R A ’ın hilafet zamanıydı Müseylime adında bir sahtekâr peygamberlik iddiasında bulunuyordu Hz Ebubekir R A da Halid b Velid R A komutasında bir ordunun hazırlanmasını istedi Hz Vahşi R A ’ın aradığı fırsat nihayet ortaya çıkmıştı Bu ordunun arasında bir nefer olarak ver aldı
Savaş günlerce devam etti Müseylime ve ordusu ölüm-kalım savaşı veriyordu Bir ara Müseylime kaleden çıkıp kaçmak isterken, nöbet bekleyen bir sahabi “işte Allah’ın düşmanı kaçıyor!” diye seslendi
Mekke’nin fethedildiği gün nice yüzler gülmüştü Yıllardır ayrı kaldıkları kutsal beldeye kavuşmanın yanı sıra, bir de Allah’ın Evi’nde buluşmanın verdiği haz vardı gönüllerde Bu haz, Beytullah’a girişte ashabın yüzlerinden okunuyordu
Önde Kainatın Biriciği Efendimiz A S , yanında başta Ebubekir R A olmak üzere tüm ashabı  Silah yok, kavga yok, karşı koyma yok 
Gönüllerde rahmanî bir huzur var Allah Tealâ’nın nazargâhı olan Beytullah’ı tavaf edişte bir edep var Bu edepte ise iman etmiş bir kalbin, engellenemez bir teslimiyeti var:
Lebbeyk  Allahümme lebbeyk: Buyur Allahım! Buyur Allahım!
BİR HÜRRİYET ARAYIŞI
Ama Mekke fethedildiği gün yine nice yüzler gülememiş, bu güzelliğe gözleri bile dayanamamıştı, Bu yüzden yer ve gök dar gelmiş; ihtimal, ‘Muhammed artık bizden intikam almak için, hem ibret-i âlem olsun diye bizi Mekke’nin ortasında astırır’ düşüncesiyle pek çok Mekkeli müşrik şehri terk etmişti
Sevgiden mahrum insanlar o sıcak yüreğin, o gönülden süzülen bir tek tebessümün değerini nereden bilebilir? “Muhammed Allah’ın Rasulüdür ” (Fetih/29) diyemeyenler, ezelden ebede kadar ilâhî nur taşıyan o rahmet peygamberini nasıl bulabilir?!
İşte o gün bu şehirden kaçmıştı Vahşi b Harb 
Kaçmak onun için bir çareydi belki de Ne var ki Allah’ın rahmeti sonsuz İnsan tertemiz bir ruh halinde yaratılmışken, nefsi tarafından aldatılmış, kandırılmış ise eğer, insanın kendisine değil, taşıdığı kötü sıfata karşı konulur Bu yüzden olmalı; günah işleyen değil, günahında ısrar edip tevbe etmeyen ateşe çağrılır
Vahşi b Harb köleydi Bedir savaşını kaybeden Kureyşliler ona kölelikten nasıl kurtulabileceğini söylediler:
- Ya Hamza’yı veya Ali’yi yahut Muhammed’i öldür, hürriyetine kavuş!
Hürriyetin anlamını, köleliğin ne olduğu bilen anlar Vahşi b Harb aklına koymuştu bir kere Kurtulmalıydı bu kölelikten 
ŞEHİTLERİN EN DEĞERLİSİ
Ve Uhud Harbi  Her anı ibretlerle dolu muharebe Teslimiyetin fert fert gösterildiği ve hep birlikte ashabın tek vücut olabilme mücadelesini verdiği savaş 
Hz Hamza R A  Rahmet Peygamberi A S Efendimiz’in amcası Vahşi b Harb tarafından bu savaşta karnı yarıldı, ciğeri çıkarıldı, burnu ve kulakları lime lime edildi, bir intikam uğruna ve en vahşi şekilde 
Savaş bittiğinde Peygamber A S Efendimiz, sadece imanından dolayı bu vahşetin uygulandığı mübarek naaşın başına geldi Arkadaşları bir hırka ile üzerini örtmeye çalışıyorlardı Ama başını örtseler ayağı açılıyor, ayağını kapatsalar başına yetmiyor “Ey Allah’ın Rasulü! Geniş bir kefen bulamadık ki onu kefenleyelim!” diyorlardı O gün ablası Safiyye hıçkıra hıçkıra nasıl ağlamıştı! Hele gül neslin anası Hz Fatıma  Ve ardından Kainatın Biriciği Efendimiz A S tutamamıştı gözyaşlarını 
O zaman Cebrail A S Mahzun Nebi’ye gelip şöyle demişti:
“Hamza, göktekiler yanında Allah ve Rasulü’nün aslanıdır, diye yazıldı ”
Vahşi, Uhud günü kölelikten kurtulmuştu Aradan yıllar geçmiş, ama hâlâ esir yaşıyordu Zira Mekke fethedildiği gün Taif’e, Kainatın Efendisi Taif’e gidince de önce Şam’a ardından Yemen’e kaçmıştı Adeta yeryüzü ona dar geliyordu
Ancak Vahşi b Harb’ın bu hali Alemlerin Rabbi’ne elbette gizli değildi İhtimal, Vahşi’nin gönlünde bir yöneliş vardı Nefsi kabul etmese de gözleriyle gördüklerine iman etmeli, gönlüne Son Peygamber’in sevgisini artık koymalıydı Ama ne yapmalı, nasıl bir yol bulmalıydı, gönüller sevgilisi Muhammed A S ’a ulaşmak için 
İlâhî irade sebepler yaratmaya başladı Bir dostu ona: “Bu kaçış niye? Muhammed kendisine iman edenleri asla öldürmüyor” dedi
BİR MEKTUP, BİR DAVET
Belki de bu söz tevbe kapısını aralamıştı Gönüldeki iman ateşinin yanması gibi bir şeydi bu Şimdi o Rahmet Peygamberi’ne sevgi ile bakma zamanıydı
İstisnasız her yaratılmışa Allah vergisi rahmet nazarı ile bakan Sevgili Peygamberimiz, amcası Ebu Talib’in imana gelmesinde ne kadar hassas davrandı ise, ciğerparesi diğer amcası Hz Hamza’yı şehit eden Vahşi b Harb’in Allah’a ve Rasulü’ne iman etmesinde bir o kadar ısrarlı idi Yeter ki bir kul Allah Tealâ’nın huzurunda boynunu büksün 
Ve  Rasulullah A S Efendimiz, Hz Hamza R A ’ı şehit eden Vahşi b Harb’in O’nu ağlatan vahşetine rağmen bir mektup yazdı İman ettiği takdirde, Allahu Tealâ’nın kendisini affedeceğini bildirdi Mektupta şu ayeti kerime yer alıyordu:
“Onlar ki, Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarmazlar, Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler Bunları yapan günahının cezasını bulur Kıyamet günü azabı kat kat olur Ve orada alçaltılmış olarak temelli kalır ” (Furkan/68)
Vahşi b Harb mektubu alınca, şu ifadeleri içeren bir mektup yazdı:
“Sen beni müslüman olmaya davet ediyorsun Ama ben, bu ayette geçen bütün günahları işledim Küfür içinde yaşadım Zina ettim Bir de senin gözünün nuru amcanı öldürdüm Benim gibi birisi affedilir mi ki, ben de müslüman olayım? ”
Günahın ne kadar büyük olduğunu anlayabilmek, tevbenin ilk merhalesiydi Rasulullah A S Efendimiz gönderdiği ikinci mektupta, onun bu haline:
“Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz Bundan başkasını dilediği kimse için bağışlar Allah’a ortak koşan kimse, büyük bir günah ile iftira etmiş olur (Nisa/43) ayeti ile cevap verdi Bu yaklaşım, Gönüller Sultanı’na giden yolu iyice aralamıştı
|