Konu
:
Şemseddin İbn-İ Münir Hayatı
Yalnız Mesajı Göster
Şemseddin İbn-İ Münir Hayatı
08-11-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Şemseddin İbn-İ Münir Hayatı
ŞEMSEDDÎN İBN-İ MÜNÎR
Şâfiî mezhebi âlimlerinden ve büyük velîlerden
İsmi Muhammed bin Abdürrahîm lakabı Şemsüddîn'dir
Daha çok İbn-i Münîr diye tanınır
Sûriye'de Dımeşk'a (Şam'a) üç günlük mesafede bulunan acâib binâları ve eski eserleri ile tanınan Baalbek şehrindendir
Doğum târihi bilinmemektedir
1531 (H
937) senesi Safer ayının ikisinde Pazar günü Baalbek'te vefât edip talebelerine ders verdiği zâviyesinin bahçesinde defnolundu
Vefât senesinin 1524 (H
931) olduğu rivâyet edimiş ise de 1531 olması ihtimâli daha kuvvetlidir
İbn-i Münîr evliyânın büyüklerinden olan İbrâhim Metbûlî hazretlerinin yetiştirdiği talebelerin önde gelenlerinden âlim ârif fazîletler sâhibi zâhid dünyâya düşkün olmayan bir zât idi
Yumuşak huylu güler yüzlü sevimli bir hâli vardı
İnsanlar sohbetlerinden istifâde etmek mübârek kalbinden yayılan feyz ve nûrlara kavuşmak için huzûruna gelirler hazır bulunurlardı
İbn-ül-Münîr nafakasını temin için üstübeç zercâr (bakır sülfat) gibi maddeler ve ıtriyât (güzel kokular) yapıp satardı
Her gün Baalbek çarşısında hazırladığı bu şeyleri satar kazandığı altın gümüş ve bakır paraları bir kâğıdın içine koyardı
Böylece her satıştan kazandığı para cebinde ayrı kâğıtlara sarılmış hâlde dururdu
Huzûruna fakir bir kimse gelip bir yardım talebinde bulunsa elini cebine atar içinde para bulunan dürülü kâğıtlardan ne kadar gelirse hepsini o fakire verirdi
Bunu yaparken verdiği kâğıtların içinde ne kadar para bulunduğunu fakire ne kadar verdiğini bilmezdi
İyilik ihsân ve ikrâmları pekçok olup çok sadaka verirdi
Bilhassa takvâ sâhiplerine haramdan sakınan iyi kimselere çok yardımda bulunurdu
Mescidleri îmar eder dünyâlık bir malı bulunmayarak vefât eden garîb ve fakir kimselerin kefenleme masraflarını karşılardı
İbn-i Münîr hazretleri de nefsin arzularına uymayıp ona zor gelen ibâdetleri çok yapmakta pek ileriydi
Çok ibâdet eder ve devâmlı Allahü teâlâyı zikrederdi
Her sene hacca giderdi
Bu gidişinin çoğu yaya olurdu
Omuzunda sâdece bir su kabı bulunur ondan insanlara su dağıtırdı
Vefâtından evvel altmış yedi defâ hacca gittiğini söylemiştir
Her sene hac vazifesini îfâ ettikten sonra memleketine dönmez Mescid-i Aksâ'yı da ziyâret ederdi
Orada bir ay kadar kaldıktan sonra memleketine dönerdi
Hacca gidip gelirken yolda ve orada kaldığı müddetçe birkaç hurmadan başka bir şey yiyip içtiği görülmezdi
Bâzı senelerde de hacca giderken hayvanına zâhire şeker iğne iplik sürme gibi ihtiyaç eşyâlarını yükler götürüp oradaki insanlara dağıtırdı
İnsanlar onu şehrin dışına kadar çıkarak karşılarlardı
İbn-i Münîr hazretlerinin tasavvufa dâir Rekâik-ul-Hakâik isimli bir eseri vardır
NİÇİN ZAHMET ETTİN
Abdülvehhâb-ı Şa'rânî şöyle anlatır: "İbn-i Münîr hazretlerinin hastalığı haberi bana ulaşınca Ebü'l-Abbâs el-Harîsî veEbü'l-Abbâs el-Gamrî ile birlikte onu ziyârete niyet ettik
Ertesi günü sabah erkenden Bâb-ün-nasr denilen yerde buluşup yola çıkmaya karar verdik
Oraya erken gelen ötekileri bekleyecekti
Sabahleyin ben geldiğimde arkadaşlarımı bulamadım
Oradaki kapıcı; "Onlar buraya geldiler
Epey müddet beklediler
Sonra da Hânke yolundan çıkıp gittiler
" dedi
Ben onlara yetişirim ümîdiyle yola çıktım
Biraz sonra Yemen tarafından gelen bir derviş ile karşılaştım
Bana; "Nereye gidiyorsun?" dedi
"İbn-i Münîr hazretlerine gidiyorum" deyince; "Ben de aynı yere gidiyorum" dedi
Benim bindiğim hayvan topal vakit de kış günü olduğu için normalde akşama ancak varabilirdik
Fakat daha güneş az yükselmiş idi ki birden kendimizi o zâtın yanında bulduk
Yanına girdik
Çok hâlsiz düşmüş gözlerinde tâkat kalmamıştı
Üç günden beri konuşmadığını öğrendik
Bizim girdiğimizi hissetti fakat kim olduğumuzu tanıyacak hâlde değildi
"Kimsin?" diye sordu
"Abdülvehhâb" dedim
Bunu duyunca; "Kardeşim buraya kadar niçin zahmet ettin?" dedi
"İnşâallah bu ziyâretimiz çok hayırlı olur
Sevap kazanırız
" dedim
Bana çok duâ etti
Öğle namazından sonra vedâ edip ayrıldım
Hanke'ye geldiğimde ikindi vakti olmuştu
Biraz sonra bulunduğum yere Ebü'l-Abbâs girdi
Benim henüz gitmediğimi yeni geldiğimi zannediyordu
"Haydi hayvanına bin gidelim" dedi
"Ben oraya gittim ziyâret ettim
Şimdi geri dönüyorum" dedim
Bu sözüme çok hayret ettiler
İnanmazsanız oraya vardığıma dâir işâretimi de size söyleyebilirim
Meselâ İbn-i Münîr hazretlerinin yaslandığı yastık kırmızı idi
İsterseniz gidince kontrol edersiniz
" dedim
Ben anladım ki yanına giderken ve gelirken aradaki çok uzak mesâfeyi Allahü teâlânın izni ile çok kısa zamanda almam hep İbn-i Münîr hazretlerinin bir kerâmetiydi
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul