Yalnız Mesajı Göster

Aliyyül Mürteda Kimdir - Aliyyül Mürteda Hakkında

Eski 08-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Aliyyül Mürteda Kimdir - Aliyyül Mürteda Hakkında



Aliyyül Mürteda

Aliyyül Mürteda Kimdir

Aliyyül Mürteda Ne Yapar




Allahın arslanı ve Resûlullahın dâmâdı


Halifeliği devrinde zuhur eden fesatçılarla mücadele ettiğinden, sükun ve huzur bulamamıştır Hükumet idaresinde Hazret-i Ömer’in yolunu tutmuştur Her işin emniyet ve istikamet dairesinde yapılmasına çalışır, halka şefkat gösterirdi Her tarafta askeri birer merkez vücude getirmişti


Hakkında bir kaç ayet-i kerime nazil olup, pek çok hadis-i şerifle medhedildi Ehl-i sünnetin gözbebeği, evliyanın reisi, kerametler hazinesidir Adalet, ilim, cömertlik, merhamet ve diğer yüksek faziletleri kendisinde toplamıştır Peygamber efendimiz Hazret-i Ali’ye cömertlerin sultanı manasına Sultan-ül-eshiya buyurmuşlardır


Buğday benizli, orta boylu, uzun gerdanlı, güler yüzlü, iri siyah gözlü, geniş göğüslü, iri yapılı ve sık sakallı görünüşe sahib olan Hazret-i Ali, ilim ve amel bakımından en yüksek derecede idi Allah korkusundan devamlı ağlardı Namaza durunca, alem alt-üst olsa, haberi olmazdı


Hazret-i Ali'nin Hazret-i Fatıma'dan Hasan, Hüseyin ve Muhsin adında 3 erkek, Zeyneb ve Ümmü Gülsüm adında iki kızı olmuştur Hazret-i Fatıma'dan sonra evlendiği hanımlarından 15 erkek, 16 kız çocuğu olmuştur


Hazret-i Ali, fevkalade beliğ ve fasih konuşurdu Peygamber efendimizden sonra, onun derecesinde beliğ hutbe okuyacak bir başkası yok idi Arap lisanının ilk kaidelerini koyan odur Bu sebeple Kur’an-ı kerimin lisanına herkesten çok aşina idi Devamlı Peygamber efendimizin yanında bulunması ve onun feyizli nurlarına ilk kavuşanlardan olması sebebiyle Kur’an'ın hükümlerini en iyi bilen o idi Tefsire dair birçok rivayetler bildirmiştir Bilhassa ayetlerin iniş sebepleri konusunda birçok rivayetleri vardı Bu konuda buyuruyor ki:

-Sorunuz, bana ne sorarsanız, size cevabını veririm Allahın kitabını bana sorunuz Vallahi bir ayet yoktur ki, ben onun gecede mi, gündüzde mi, kırda mı, dağda mı nazil olduğunu bilmiyeyim


Bu sebeplerden dolayı, hakkında birçok rivayet olup, anlaşılması güç meselelerde, onun rivayeti tercih edilmiştir Hacc-ı Ekber’in kurban bayramı olduğuna dair olan rivayeti gibi


Hazret-i Ali, Ehl-i beytten olması sebebiyle, Peygamber efendimizin sünnetine herkesten daha fazla vakıftı Bu hususta herkesin müracaat kapısıydı Bizzat Resulullah efendimizden duyarak yazdığı bir hadis sahifesi vardı Bu sahife, Sahifetü Ali bin Ebi Talib adıyla 1986’da yayınlanmıştır Kendisinden 586 hadis-i şerif bildirilmiştir Bunlardan 20 tanesi hem Buhari’de, hem de Müslim’de bulunur Bundan başka 9 hadis-i şerif Buhari’de, 15 hadis Müslim’de, tamamı da Ahmed bin Hanbel’in Müsned adlı kitabında vardır


Hazret-i Ali, Eshab-ı kiramın en büyük fıkıh alimlerindendi Halledilemeyen mevzular ona havale edilirdi Hatta Hazret-i Ömer buyurur ki:

-Şayet Hazret-i Ali olmasaydı, Ömer helak olurdu


Fıkha dair bildirdiği hükümler, Mevsûatü Fıkhı Ali bin Ebi Talib adıyla yayınlanmıştır


Hazret-i Ali’nin hikmetli sözleri birçok kitaplarda toplanmıştır Bunlardan Emsalü İmam Ali, Gurer-ül-Hikem ve Dürer-ül-Kilem adlı eserler basılmıştır Bu kitaplardaki sözlerinde Hazret-i Ali buyuruyor ki:


Affetmek fazîlettir Kararlı olmak metâ'dır, sahip olunan maldır Kararsız olmak ise zâyi olmaktır Doğruluk emânet, yalancılık hıyânettir İnsâf rahatlık, şer küstahlıktır Emânete hıyânet etmemek, îmândandır, güler yüzlülük ihsândandır Doğruluk kurtarır, yalan felâkete sürükler Kanâat insanı zengin yapar, yerinde kullanılmayan zenginlik azdırır Dünya aldatır, şehvet kandırır Lezzet oyalar, nefsin arzuları alçaltır Hased yıpratır, nefret çökertir


Akıllı kimse, günâhlarını tövbe ile örtendir Cömert, kötülük yapana iyilikle karşılık verendir


İlim; güzel bir mîrâs, genel bir ni'mettir İnsaf, ihtilâfı giderir, ülfeti getirir


Adâlet; îmânın başıdır, ihsânın birleştiği noktadır ve îmânın en yüksek mertebesidir


Âlim; sözü, işine uygun olandır Âlim ilme doymaz


Hikmet; akıllıların bahçesi, ermişlerin mesîresidir, gezinti yeridir


Akıllı; şehvetten uzaklaşan, âhıreti dünya ile değişmeyendir Akıllı, yalnız ihtiyâcı kadar ve delille konuşur, sâdece âhıretinin ıslâhı için çalışır Akıllı, günâhlardan sakınır, ayıplardan uzak durur Cömertlik günâhları siler, kalblere sevgi eker


Câhil; dayakla uslanmaz, nasîhatlerden payını almaz


İlim; insanı akla götürür, kim ilim öğrenirse akıllanır İlim; rûhu ihyâ eder, diriltir Aklı aydınlatır, cehâleti öldürür


Zulüm; ayakların kaymasına, ni'metin yok olmasına, milletlerin helâkine sebep olur


Gerçek mü'minin sevgisi, kızması, birşeyi alması, yapması ve terki, hep Allah için olur


Kâmil mü'min gizli şükür eder, belâya karşı sabır eder, ümîd hâlinde iken bile korkar


Akıllı kimse, ibâdetle, nefsin arzusuna karşı gelendir Câhil kimse, günâh işleyerek nefsin arzusuna uyandır


Allaha kavuşmak, kötü insanlardan uzak durmakla olur


İhtiraslı kimse, bütünüyle dünyaya mâlik olsa bile yine fakîrdir


Doğruluk, İslâmın direği, îmânın desteğidir


Allahın azâbından korkmak, müttekîlerin, takvâ sahiplerinin nişânıdır


Dînin esâsı, emâneti yerine vermek, sözünde durmaktır


Hased eden dâimâ hastadır, cimri insan, dâimâ fakîrdir


Başa kakan, nefret ateşini körükler


Kanâatkâr olmak, boyun eğme zilletinden daha hayırlıdır


Olgunluk üç şeyde gereklidir: Musîbetlere sabır, isteklerde aşırıya kaçmamak ve istiyene vermektir


Yumuşaklık, durulmayı çabuk sağlar ve zor olan şeyleri kolaylaştırır


Âlim, câhili hemen tanır, çünkü daha önce o da câhildi Câhil âlimi tanımaz, çünkü daha önce âlim değildi


Akıl ve ilim, birbirinden ayrılmayan ve zıt olmayan iki kardeş gibidir


Îmân ve hayâ, birbirinden kopmayan bir bütündür


Îmân ve ilim, ikiz kardeş ve birbirinden ayrılmayan arkadaş gibidir


Öfke, tutuşturulmuş bir ateş gibidir Her kim ki öfkesine hâkim olursa, onu söndürür ve her kim onu salıverirse, ilk yanan kendisi olur


Ahmaklık, dermânı bulunmayan bir dert, şifâsı olmayan bir hastalıktır


Allah için kardeş olanların sevgisi, sebebi dâim olduğu için devam eder Dünya için kardeş olanların sevgisi, sebebi devam etmediği için, kısa sürer, bir an gelir son bulur


Akıllı, sustuğu vakit tefekkür, konuştuğu vakit zikir eder, baktığı vakit de ibret alır


Kendisi amel etmeksizin Allah yoluna çağıran kişi, oksuz yaya benzer


Sükût, sana vakar kazandırır ve seni özür dileme zahmetinden kurtarır


İhtiras, gâfillerin kalbinde şeytanların sultânıdır


Hasedcilerin en ehveni, hased ettiği kişinin elindeki ni'metlerin yok olmasını ister


İlim, insanı Allahın emrettiği şeylere götürür, zühd ise o şeylere erişilmesini kolaylaştırır


Korkaklık, ihtiras ve cimrilik, Allaha karşı kötü zannın bir araya getirdiği kötü arkadaşlardır


Mal, harcandığı kadar sâhibine ikrâmda bulunur Kişinin yaptığı cimrilik kadar ona ihânet eder


Fakîh öyle biridir ki, insanları Allahın rahmetinden ümitsizliğe düşürmez ve onları Allahın rahmetinden yüz çevirtmez


Mal ve çocuklar, dünya hayâtının zînetidirler Sâlih amel de, dünyadan âhırete götürülen mahsûldür


Allah için seven bir kardeş, en yakından daha yakın, anne ve babalardan daha merhametlidir


Amel eden câhil kişi, yoldan başka yerde yürüyen gibidir Bu yürüyüşü ona, ihtiyâcından uzaklaşmaktan başka birşey kazandırmaz


İnsan, sözü ile tartılır veya işi ile değerlendirilir Seni zînet yönünden ağır getirecek şeyi söyle ve kıymetini artıracak şeyi yap


Yalancı, sözünde suçludur, isterse delîli kuvvetli ve ağzı lâf yapan biri olsun


İstişâre, danışma sana rahatlık, başkasına yorgunluktur


Dünya mü'minin hapishânesi, ölüm hediyesi, Cennet de varacağı yerdir


Dünya kâfirin Cenneti, ölüm korkulu rü'yâsı, Cehennem de varacağı son duraktır


Allaha tâatle uğraşmak en kârlı iş, doğru konuşan dil ise, en güzelidir


Gaddarlık, herkes için kötü bir şeydir Şan, şeref sâhibi ve büyük zâtlar için daha çirkindir


Takvâ, dîni ıslâh, nefsi muhâfaza eder ve mürüvveti süsler


Akıllı; alçak dünyadan el çeken, Cennet-i a'lâya göz dikendir


Sabır en güzel huy, ilim en şerefli süs eşyasıdır


Kalblerin gafletine, gözlerin uyanık olması fayda vermez


Sıkıntıya düşmeden önce emniyet tedbirini alan kimse, ayağını sağlam yere basmış olur


Sabır, insanın başına gelene katlanması demektir Onu kızdırana karşı da kendisine hâkim olmaktır


Korku kaderi değiştirmez, yalnız sevâbın yok olmasına sebep olur


İhtiras, rızkı artırmaz


Kârlı olan, dünyayı âhıretle değiştirendir


Cimri, dünyada kendi nefsine cömert davranmaz, bütün malını mîrâsçılara vermeye râzı olur


Mal, sâhibini dünyada yükseltir, âhırette alçaltır


Hased, bir dert ve hastalık olup, hased eden veya olunan helâk olmadıkça çâresi bulunmaz


Günâhlar birer dert olup, devâsı istiğfârdır


Sabır iki kısımdır: Sevmediğin şeye sabretmek ve sevdiğin şeye sabretmek


Sabır, en güzel îmân kisvesi ve insanların en şerefli ahlâkıdır


Şek ,şüphe, yakîni bozar, îmânı yok eder


Mürüvvet; insanın, kendisini lekeleyecek şeylerden kaçınması ve güzellik kazandıracak şeylere yaklaşmasıdır


Cömertlik ve cesâret, şerefli maksatlar olup, Allahü teâlâ bunları sevdiği ve denediği kişilere ihsân eder


Sıkıntıya karşı sabır etmek, bolluk ânındaki âfiyetten daha efdaldir


Akıllı, iyiliklerini canlandıran, kötülüklerini öldürendir


Tûl-i emel, fazla yaşama arzusu, serâb gibidir, bunu gören su sanıp aldanır


İyiliği tamamlamak, yeniden başlamaktan daha hayırlıdır


Kendi nefsinden râzı olan, aldanmıştır Ona güvenen, mağrûr ve yolunu şaşırmıştır


Gerçek dost, ayıbını görüp nasîhat eden, gıyâbında seni koruyan ve seni kendisine tercîh edendir


Ahmaklık; herşeyi fuzûliymiş gibi hiçe saymak ve câhil insanlarla arkadaşlık kurmaktır


Allah için dost olan, kişiye doğru yolu gösteren, fesattan uzaklaştıran ve ibâdetlerinde yardımcı olandır


İlim, maldan daha hayırlıdır İlim seni, sen de malı korursun


Fazîlet; çok mal ve büyük işlerle değil, güzel kemâliyet ve hayırlı işlerle olur


İslâmiyet, teslimiyettir Teslimiyet, yakîndir Yakîn, tasdîktir Tasdîk, ikrârdır İkrâr, edâdır, yerine getirmektir Edâ ise ameldir


Fazîlet, en iyi maldır Cömertlik, en güzel mücevherdir Akıl, en güzel zînettir İlim, en şerefli meziyettir


Adâlet, halkın dirliği ve düzeni, idârecilerin süsü ve güzelliğidir


Akıllı kimse; dilini kötü söz ve gıybetten koruyan, mü'min; kalbini şek ve şüpheden temizleyendir


İyilikle emretmek, insanların en fazîletli amelleridir


İffet; nefsin koruyucusu ve kinlerden paklayıcıdır


Sabır iki kısımdır; belâya sabır iyi ve güzeldir Bundan daha güzeli, harâmlara karşı sabırdır


Harâmlardan çekinmek, akıllıların şânı, şereflilerin tabiatındandır


Allah korkusundan dolayı göz yaşı dökmek, kalbi nûrlandırır Tekrar günâh işlemekten insanı korur


Yaptığı günâh bir işle öğünmek, o günâhı yapmaktan daha kötüdür


Ârifin, yüzü nûr ve tebessüm, kalbi korku ve hüzün doludur


Dünya; güzel, aldatıcı ve geçici bir serâb, çabuk yıkılan bir dayanaktır


Sevgi, kalblerin birbirine yakınlaşması ve rûhların ünsiyetidir


Yumuşaklık, öfke ateşini söndürür Hiddet ise öfke ateşini körükler


Mü'min, baktığında ibret alır Bir şey verilirse, şükür eder Musîbet ve belâya uğrayacak olursa, sabır eder Konuşacak olursa, Allahü teâlâyı hatırlatır


Akıl, mü'minin dostu; ilim, vezîri, sabır, askerlerinin komutanı ve amel ise silâhıdır


Îmân ile amel, ikiz kardeş olup, birbirinden ayrılmazlar


Hased edenin sevgisi sözlerinde görülür Kinini işlerinde gizler Adı dost, fiili düşmancadır


Yumuşak başlı olanlar; en sabırlı, derhal affedici ve en güzel huylu olan kimselerdir


Allahü teâlâdan hayâ etmek, insanı Cehennem azâbından korur


Gaflet, insana gurûr getirir, helâke yaklaştırır


Mü'min, dünyaya ibret gözü ile bakar İhtiyâcı için karnını doyurur Dünyadan konuşulduğu vakit, nefret ve tenkid kulağı ile dinler


Fazîlet, gücü yettiğinde affetmektir


Hayâ ve cömertlik, ahlâkların en efdalidir


Kötü insan, hiç kimseye iyi zan beslemez Çünkü o, herkesi kendisi gibi görür


Kâmil olan kimse, aklı, arzu ve isteklerine galip gelendir


Söz ilâç gibidir Azı faydalı, çoğu zararlıdır

Alıntı Yaparak Cevapla