Prof. Dr. Sinsi
|
Aliyyül Mürteda Kimdir - Aliyyül Mürteda Hakkında
Aliyyül Mürteda
Aliyyül Mürteda Kimdir
Aliyyül Mürteda Ne Yapar
Allahın arslanı ve Resûlullahın dâmâdı
Halifeliği devrinde zuhur eden fesatçılarla mücadele ettiğinden, sükun ve huzur bulamamıştır Hükumet idaresinde Hazret-i Ömer’in yolunu tutmuştur Her işin emniyet ve istikamet dairesinde yapılmasına çalışır, halka şefkat gösterirdi Her tarafta askeri birer merkez vücude getirmişti
Hakkında bir kaç ayet-i kerime nazil olup, pek çok hadis-i şerifle medhedildi Ehl-i sünnetin gözbebeği, evliyanın reisi, kerametler hazinesidir Adalet, ilim, cömertlik, merhamet ve diğer yüksek faziletleri kendisinde toplamıştır Peygamber efendimiz Hazret-i Ali’ye cömertlerin sultanı manasına Sultan-ül-eshiya buyurmuşlardır
Buğday benizli, orta boylu, uzun gerdanlı, güler yüzlü, iri siyah gözlü, geniş göğüslü, iri yapılı ve sık sakallı görünüşe sahib olan Hazret-i Ali, ilim ve amel bakımından en yüksek derecede idi Allah korkusundan devamlı ağlardı Namaza durunca, alem alt-üst olsa, haberi olmazdı
Hazret-i Ali'nin Hazret-i Fatıma'dan Hasan, Hüseyin ve Muhsin adında 3 erkek, Zeyneb ve Ümmü Gülsüm adında iki kızı olmuştur Hazret-i Fatıma'dan sonra evlendiği hanımlarından 15 erkek, 16 kız çocuğu olmuştur
Hazret-i Ali, fevkalade beliğ ve fasih konuşurdu Peygamber efendimizden sonra, onun derecesinde beliğ hutbe okuyacak bir başkası yok idi Arap lisanının ilk kaidelerini koyan odur Bu sebeple Kur’an-ı kerimin lisanına herkesten çok aşina idi Devamlı Peygamber efendimizin yanında bulunması ve onun feyizli nurlarına ilk kavuşanlardan olması sebebiyle Kur’an'ın hükümlerini en iyi bilen o idi Tefsire dair birçok rivayetler bildirmiştir Bilhassa ayetlerin iniş sebepleri konusunda birçok rivayetleri vardı Bu konuda buyuruyor ki:
-Sorunuz, bana ne sorarsanız, size cevabını veririm Allahın kitabını bana sorunuz Vallahi bir ayet yoktur ki, ben onun gecede mi, gündüzde mi, kırda mı, dağda mı nazil olduğunu bilmiyeyim
Bu sebeplerden dolayı, hakkında birçok rivayet olup, anlaşılması güç meselelerde, onun rivayeti tercih edilmiştir Hacc-ı Ekber’in kurban bayramı olduğuna dair olan rivayeti gibi
Hazret-i Ali, Ehl-i beytten olması sebebiyle, Peygamber efendimizin sünnetine herkesten daha fazla vakıftı Bu hususta herkesin müracaat kapısıydı Bizzat Resulullah efendimizden duyarak yazdığı bir hadis sahifesi vardı Bu sahife, Sahifetü Ali bin Ebi Talib adıyla 1986’da yayınlanmıştır Kendisinden 586 hadis-i şerif bildirilmiştir Bunlardan 20 tanesi hem Buhari’de, hem de Müslim’de bulunur Bundan başka 9 hadis-i şerif Buhari’de, 15 hadis Müslim’de, tamamı da Ahmed bin Hanbel’in Müsned adlı kitabında vardır
Hazret-i Ali, Eshab-ı kiramın en büyük fıkıh alimlerindendi Halledilemeyen mevzular ona havale edilirdi Hatta Hazret-i Ömer buyurur ki:
-Şayet Hazret-i Ali olmasaydı, Ömer helak olurdu
Fıkha dair bildirdiği hükümler, Mevsûatü Fıkhı Ali bin Ebi Talib adıyla yayınlanmıştır
Hazret-i Ali’nin hikmetli sözleri birçok kitaplarda toplanmıştır Bunlardan Emsalü İmam Ali, Gurer-ül-Hikem ve Dürer-ül-Kilem adlı eserler basılmıştır Bu kitaplardaki sözlerinde Hazret-i Ali buyuruyor ki:
Affetmek fazîlettir Kararlı olmak metâ'dır, sahip olunan maldır Kararsız olmak ise zâyi olmaktır Doğruluk emânet, yalancılık hıyânettir İnsâf rahatlık, şer küstahlıktır Emânete hıyânet etmemek, îmândandır, güler yüzlülük ihsândandır Doğruluk kurtarır, yalan felâkete sürükler Kanâat insanı zengin yapar, yerinde kullanılmayan zenginlik azdırır Dünya aldatır, şehvet kandırır Lezzet oyalar, nefsin arzuları alçaltır Hased yıpratır, nefret çökertir
Akıllı kimse, günâhlarını tövbe ile örtendir Cömert, kötülük yapana iyilikle karşılık verendir
İlim; güzel bir mîrâs, genel bir ni'mettir İnsaf, ihtilâfı giderir, ülfeti getirir
Adâlet; îmânın başıdır, ihsânın birleştiği noktadır ve îmânın en yüksek mertebesidir
Âlim; sözü, işine uygun olandır Âlim ilme doymaz
Hikmet; akıllıların bahçesi, ermişlerin mesîresidir, gezinti yeridir
Akıllı; şehvetten uzaklaşan, âhıreti dünya ile değişmeyendir Akıllı, yalnız ihtiyâcı kadar ve delille konuşur, sâdece âhıretinin ıslâhı için çalışır Akıllı, günâhlardan sakınır, ayıplardan uzak durur Cömertlik günâhları siler, kalblere sevgi eker
Câhil; dayakla uslanmaz, nasîhatlerden payını almaz
İlim; insanı akla götürür, kim ilim öğrenirse akıllanır İlim; rûhu ihyâ eder, diriltir Aklı aydınlatır, cehâleti öldürür
Zulüm; ayakların kaymasına, ni'metin yok olmasına, milletlerin helâkine sebep olur
Gerçek mü'minin sevgisi, kızması, birşeyi alması, yapması ve terki, hep Allah için olur
Kâmil mü'min gizli şükür eder, belâya karşı sabır eder, ümîd hâlinde iken bile korkar
Akıllı kimse, ibâdetle, nefsin arzusuna karşı gelendir Câhil kimse, günâh işleyerek nefsin arzusuna uyandır
Allaha kavuşmak, kötü insanlardan uzak durmakla olur
İhtiraslı kimse, bütünüyle dünyaya mâlik olsa bile yine fakîrdir
Doğruluk, İslâmın direği, îmânın desteğidir
Allahın azâbından korkmak, müttekîlerin, takvâ sahiplerinin nişânıdır
Dînin esâsı, emâneti yerine vermek, sözünde durmaktır
Hased eden dâimâ hastadır, cimri insan, dâimâ fakîrdir
Başa kakan, nefret ateşini körükler
Kanâatkâr olmak, boyun eğme zilletinden daha hayırlıdır
Olgunluk üç şeyde gereklidir: Musîbetlere sabır, isteklerde aşırıya kaçmamak ve istiyene vermektir
Yumuşaklık, durulmayı çabuk sağlar ve zor olan şeyleri kolaylaştırır
Âlim, câhili hemen tanır, çünkü daha önce o da câhildi Câhil âlimi tanımaz, çünkü daha önce âlim değildi
Akıl ve ilim, birbirinden ayrılmayan ve zıt olmayan iki kardeş gibidir
Îmân ve hayâ, birbirinden kopmayan bir bütündür
Îmân ve ilim, ikiz kardeş ve birbirinden ayrılmayan arkadaş gibidir
Öfke, tutuşturulmuş bir ateş gibidir Her kim ki öfkesine hâkim olursa, onu söndürür ve her kim onu salıverirse, ilk yanan kendisi olur
Ahmaklık, dermânı bulunmayan bir dert, şifâsı olmayan bir hastalıktır
Allah için kardeş olanların sevgisi, sebebi dâim olduğu için devam eder Dünya için kardeş olanların sevgisi, sebebi devam etmediği için, kısa sürer, bir an gelir son bulur
Akıllı, sustuğu vakit tefekkür, konuştuğu vakit zikir eder, baktığı vakit de ibret alır
Kendisi amel etmeksizin Allah yoluna çağıran kişi, oksuz yaya benzer
Sükût, sana vakar kazandırır ve seni özür dileme zahmetinden kurtarır
İhtiras, gâfillerin kalbinde şeytanların sultânıdır
Hasedcilerin en ehveni, hased ettiği kişinin elindeki ni'metlerin yok olmasını ister
İlim, insanı Allahın emrettiği şeylere götürür, zühd ise o şeylere erişilmesini kolaylaştırır
Korkaklık, ihtiras ve cimrilik, Allaha karşı kötü zannın bir araya getirdiği kötü arkadaşlardır
Mal, harcandığı kadar sâhibine ikrâmda bulunur Kişinin yaptığı cimrilik kadar ona ihânet eder
Fakîh öyle biridir ki, insanları Allahın rahmetinden ümitsizliğe düşürmez ve onları Allahın rahmetinden yüz çevirtmez
Mal ve çocuklar, dünya hayâtının zînetidirler Sâlih amel de, dünyadan âhırete götürülen mahsûldür
Allah için seven bir kardeş, en yakından daha yakın, anne ve babalardan daha merhametlidir
Amel eden câhil kişi, yoldan başka yerde yürüyen gibidir Bu yürüyüşü ona, ihtiyâcından uzaklaşmaktan başka birşey kazandırmaz
İnsan, sözü ile tartılır veya işi ile değerlendirilir Seni zînet yönünden ağır getirecek şeyi söyle ve kıymetini artıracak şeyi yap
Yalancı, sözünde suçludur, isterse delîli kuvvetli ve ağzı lâf yapan biri olsun
İstişâre, danışma sana rahatlık, başkasına yorgunluktur
Dünya mü'minin hapishânesi, ölüm hediyesi, Cennet de varacağı yerdir
Dünya kâfirin Cenneti, ölüm korkulu rü'yâsı, Cehennem de varacağı son duraktır
Allaha tâatle uğraşmak en kârlı iş, doğru konuşan dil ise, en güzelidir
Gaddarlık, herkes için kötü bir şeydir Şan, şeref sâhibi ve büyük zâtlar için daha çirkindir
Takvâ, dîni ıslâh, nefsi muhâfaza eder ve mürüvveti süsler
Akıllı; alçak dünyadan el çeken, Cennet-i a'lâya göz dikendir
Sabır en güzel huy, ilim en şerefli süs eşyasıdır
Kalblerin gafletine, gözlerin uyanık olması fayda vermez
Sıkıntıya düşmeden önce emniyet tedbirini alan kimse, ayağını sağlam yere basmış olur
Sabır, insanın başına gelene katlanması demektir Onu kızdırana karşı da kendisine hâkim olmaktır
Korku kaderi değiştirmez, yalnız sevâbın yok olmasına sebep olur
İhtiras, rızkı artırmaz
Kârlı olan, dünyayı âhıretle değiştirendir
Cimri, dünyada kendi nefsine cömert davranmaz, bütün malını mîrâsçılara vermeye râzı olur
Mal, sâhibini dünyada yükseltir, âhırette alçaltır
Hased, bir dert ve hastalık olup, hased eden veya olunan helâk olmadıkça çâresi bulunmaz
Günâhlar birer dert olup, devâsı istiğfârdır
Sabır iki kısımdır: Sevmediğin şeye sabretmek ve sevdiğin şeye sabretmek
Sabır, en güzel îmân kisvesi ve insanların en şerefli ahlâkıdır
Şek ,şüphe, yakîni bozar, îmânı yok eder
Mürüvvet; insanın, kendisini lekeleyecek şeylerden kaçınması ve güzellik kazandıracak şeylere yaklaşmasıdır
Cömertlik ve cesâret, şerefli maksatlar olup, Allahü teâlâ bunları sevdiği ve denediği kişilere ihsân eder
Sıkıntıya karşı sabır etmek, bolluk ânındaki âfiyetten daha efdaldir
Akıllı, iyiliklerini canlandıran, kötülüklerini öldürendir
Tûl-i emel, fazla yaşama arzusu, serâb gibidir, bunu gören su sanıp aldanır
İyiliği tamamlamak, yeniden başlamaktan daha hayırlıdır
Kendi nefsinden râzı olan, aldanmıştır Ona güvenen, mağrûr ve yolunu şaşırmıştır
Gerçek dost, ayıbını görüp nasîhat eden, gıyâbında seni koruyan ve seni kendisine tercîh edendir
Ahmaklık; herşeyi fuzûliymiş gibi hiçe saymak ve câhil insanlarla arkadaşlık kurmaktır
Allah için dost olan, kişiye doğru yolu gösteren, fesattan uzaklaştıran ve ibâdetlerinde yardımcı olandır
İlim, maldan daha hayırlıdır İlim seni, sen de malı korursun
Fazîlet; çok mal ve büyük işlerle değil, güzel kemâliyet ve hayırlı işlerle olur
İslâmiyet, teslimiyettir Teslimiyet, yakîndir Yakîn, tasdîktir Tasdîk, ikrârdır İkrâr, edâdır, yerine getirmektir Edâ ise ameldir
Fazîlet, en iyi maldır Cömertlik, en güzel mücevherdir Akıl, en güzel zînettir İlim, en şerefli meziyettir
Adâlet, halkın dirliği ve düzeni, idârecilerin süsü ve güzelliğidir
Akıllı kimse; dilini kötü söz ve gıybetten koruyan, mü'min; kalbini şek ve şüpheden temizleyendir
İyilikle emretmek, insanların en fazîletli amelleridir
İffet; nefsin koruyucusu ve kinlerden paklayıcıdır
Sabır iki kısımdır; belâya sabır iyi ve güzeldir Bundan daha güzeli, harâmlara karşı sabırdır
Harâmlardan çekinmek, akıllıların şânı, şereflilerin tabiatındandır
Allah korkusundan dolayı göz yaşı dökmek, kalbi nûrlandırır Tekrar günâh işlemekten insanı korur
Yaptığı günâh bir işle öğünmek, o günâhı yapmaktan daha kötüdür
Ârifin, yüzü nûr ve tebessüm, kalbi korku ve hüzün doludur
Dünya; güzel, aldatıcı ve geçici bir serâb, çabuk yıkılan bir dayanaktır
Sevgi, kalblerin birbirine yakınlaşması ve rûhların ünsiyetidir
Yumuşaklık, öfke ateşini söndürür Hiddet ise öfke ateşini körükler
Mü'min, baktığında ibret alır Bir şey verilirse, şükür eder Musîbet ve belâya uğrayacak olursa, sabır eder Konuşacak olursa, Allahü teâlâyı hatırlatır
Akıl, mü'minin dostu; ilim, vezîri, sabır, askerlerinin komutanı ve amel ise silâhıdır
Îmân ile amel, ikiz kardeş olup, birbirinden ayrılmazlar
Hased edenin sevgisi sözlerinde görülür Kinini işlerinde gizler Adı dost, fiili düşmancadır
Yumuşak başlı olanlar; en sabırlı, derhal affedici ve en güzel huylu olan kimselerdir
Allahü teâlâdan hayâ etmek, insanı Cehennem azâbından korur
Gaflet, insana gurûr getirir, helâke yaklaştırır
Mü'min, dünyaya ibret gözü ile bakar İhtiyâcı için karnını doyurur Dünyadan konuşulduğu vakit, nefret ve tenkid kulağı ile dinler
Fazîlet, gücü yettiğinde affetmektir
Hayâ ve cömertlik, ahlâkların en efdalidir
Kötü insan, hiç kimseye iyi zan beslemez Çünkü o, herkesi kendisi gibi görür
Kâmil olan kimse, aklı, arzu ve isteklerine galip gelendir
Söz ilâç gibidir Azı faydalı, çoğu zararlıdır
|