08-11-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Hz. Mevlana Hikayeleri
BAŞKA BİR ŞEY BİLMİYORUM
Mevlânâ'nın talebelerinden biri, hac vazîfesini yapmak üzere Hicaz'a gitti O Hicaz'da iken, evinde hanımı, Arefe gecesi bir tepsi helva yapıp, Mevlânâ'nın talebelerine gönderdi Mevlânâ, helvayı kabûl edip, orada bulunan bütün talebelerine bizzat kendi eliyle taksîm etti Herkes hissesine düşeni aldığı hâlde, tepsiden hiçbir şey eksilmedi Alanlar tekrar aldılar, doyuncaya kadar yediler, yine eksilmedi Bunun üzerine helvâ dolu tepsiyi Mevlânâ mübârek eline alıp;
"Bu tepsiyi sâhibine göndereyim " diyerek dışarı çıktı İçeri girdiğinde, elinde tepsi yoktu Ertesi gün helvayı getiren hanım, tepsisini medresenin mutfağında arattı, ancak, bulamadı Mevlânâ'yı da bunun için rahatsız etmedi
Aradan günler geçti, hacca gidenler dönmeye başladılar Bu hanımın da beyi Kâbe'den dönüp Konya'ya geldiğinde, o tepsi, eşyâlarının arasından çıktı Kadın tepsiyi görür görmez tanıyıp, hayretinden dona kaldı Beyine; "Ben Arefe gecesi bu tepsi ile helva yapıp Mevlânâ'nın talebelerinin yemesi için göndermiştim Tepsiyi ertesi günü arattığım hâlde bulamadım Nasıl oldu da bu tepsi senin eline geçti?" deyince, şaşırma sırası hacıya geldi O da; "Arefe gecesi hacı arkadaşlarımla oturup sohbet ediyorduk Bir ara çadırın kapısından bir el bu tepsiyi uzattı Biz de tepsiyi aldık, elin sâhibini araştırmak da aklımıza gelmedi Helvayı yedikten sonra tepsiyi tanıdım Kimseye vermeyip eşyâların arasına koydum Başka bir şey bilmiyorum " dedi Bunun Mevlânâ'nın bir kerâmeti olduğunu anlayınca, ona olan bağlılıkları daha da arttı
|
|
|