Yalnız Mesajı Göster

İspartada Bulunan Tarihi Yerler

Eski 08-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İspartada Bulunan Tarihi Yerler



Yalvaç Devlethan Camii

Caminin kesin yapılış tarihi ve mimarı bilinmemektedir Bununla birlikte caminin Anadolu Selçuklu Sultanı I Mesud’un ortanca oğlu devlet adına yaptırıldığı ya da Selçuklu hükümdarlarından birinin kız kardeşi olan Devlet Hatun tarafından yaptırıldığı görüşleri vardır

Cami Yalvaç’ın merkezindedir Devşirme malzeme ile yapılan cami, beylikler devri cephe özelliğine sahip olup, enine atılmış üç sütun dizisi ile dört sahana ayrılmış üzeri kırma çatı ile örtülü bir yapıdır Caminin tek minaresi yapının kuzeydoğu köşesinde yer almaktadır Mihrabı ve minberi düz sadedir Caminin muhtelif zamanlarda onarımlar geçirdiği bu yüzden 15-16 yüzyıla ait olan bu yapının günümüzde orijinalinden ayrıldığı gözlenmektedir

Yalvaç Yeni Camii

Yalvaç merkezinde ve Devlethan Camisinin hemen önünde yer almaktadır Duvarları dıştan moloz taş, içten horasan harcı ile yapılan ve 19 yüzyıla ait olan yapı, yaklaşık kare bir plana sahip olup, dört sütun üzerine oturan bir kubbeye sahiptir Tavanı kırma çatı ile örtülüdür Minare kuzeybatı köşede bulunmaktadır Mihrabı ve minberi düz ve sadedir Kubbede bulunan süslemeler son dönemde onarılmıştır

Yalvaç Leblebiciler Camii

Bu yapı da oldukça sade dış cephelere ve bir harime sahiptir Devşirme malzeme ile yapılmıştır Girişin sağında, tuğla malzeme ile tek şerefeli olarak yapılmış bir minaresi vardır

Medreseler

Isparta il merkezinde bugün hiç bir medresenin izi kalmamıştır Sadece isimleri bilinmektedir Bunlar sırasıyla şöyledir: Sa’diye Medresesi, Şakirzade Medresesi, Harabizade Medresesi, Hasan Efendi Medresesi, Müftü Efendi Medresesi ve Mehdioğlu Medresesi

Atabey Gazi Ertokuş Medresesi

Medrese, I Alâeddin Keykubat zamanında, Selçuklu uç kumandanı Mübarizeddin Ertokuş tarafından H 621 / M 1224 yılında yaptırılmıştır Medresenin taşları Agrai (Atabey) ve Seleukeia Sidera (Bayat) harabelerinden getirilmiştir Medrese “Kapalı Tip Medrese” türüne girer ve dış avlu, iç avlu ile türbe ve medrese odalarından oluşur Medresenin hücreleri zemin katta olup, üzerleri kubbelidir İç avluda bir havuz ve üstünde ortası açık bir kubbe vardır Bu kubbe yarım kemerlerle dört mermer direğe dayanmaktadır Medresenin portali ve yan nişleri, daha sonraki Selçuklu Medreselerine göre daha sade bir tezyinatla işlenmiştir Fakat bu sadelik içinde portal birkaç bordürle canlandırılarak olgun bir cephe tesiri yaratılmıştır Medresenin içinde hiçbir dekor bulunmadığından, sadece mimarî kuvvete dayalı değişik bir mekân ifadesi elde edilmiştir Burada büyüklük ve ahenk bakımından gerçekten az görülen tesire varılmıştır Taş mihrabıyla Anadolu Selçuklu eserlerinin nadir örneklerindendir l993 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir

Şarkikaraağaç Medreseleri

Şarkîkaraağaç ilçesinde günümüze ulaşan medrese kalmamıştır Adı bilinenler ise şöyle sıralanabilir: Durmuş Efendi Medresesi, Hacı Emin Efendi Medresesi (Minareli), Süleyman Efendi Medresesi, Beşkonaklızadeler Medresesi, Koca Rüştü Efendi Medresesi, Müftü Ragıp Efendi Medresesi, Hartuşlu İbrahim Efendi Medresesi ve Hacı Sait Efendi Medresesidir

Gargılı Lala Medresesi (Taş Medrese)

Uluborlu İlçesinde, Alâeddin Caminin güneyinde, Hamitoğulları Beyliği döneminde yapılan medrese bugün harap durumdadır Kapalı avlulu plan tipindeki medresenin üst kısmı tuğladan yapılmıştır Medresenin 10 odası vardır

Eğirdir Dündar Bey Medresesi (Taş Medrese)

Medrese, 1237 yılında Selçuklu Sultanı II Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında han olarak yapılmış, daha sonra 1301 yılında Hamidoğlu Dündar Bey tarafından medreseye çevrilmiştir Medrese iki katlı olup, 30 hücresi vardır

Büyük dış kapısının fevkalâde süsü ve mimarî değerinin üstünlüğü ile şöhret bulmuştur Dış kapıdan içeriye girilince, küçük antreden sonra ikinci bir kapıdan geçilerek ortasında şadırvan olan avluya girilir İkinci kata 12 basamaklı bir merdivenden çıkılır Medrese 11 odalı olup, 6’sı avlunun sağında, 5’i solundadır Kitabeleri Selçuklu sülüsü ile büyük kapının etrafına kazılmıştır

Hanlar ve Kervansaraylar

Hanlar ve kervansaraylar, bilhassa Selçuklu devrinin eserleri olup, anıt değeri taşıyan tarihi yapılardır Hanlar ve kervansaraylar askerî ve sivil özelliklidirler Askerî sevkiyatlarda ve ticaret kervanlarının konaklamasında bilhassa güvenlik görevini de yerine getirmeleri bakımından Selçuklu Döneminde önemli bir görev ifa etmişlerdir Isparta il sınırları içinde bulunan kervansarayların tamamı Konya-Antalya yolu üzerinde yer almaktadır

Bu gün Isparta’da eski hanlardan hiçbiri ayakta kalmamıştır Eskilerden bilinenler ise şunlardır: Kerimpaşa Hanı, Antalyalıoğlu Hanı, Hatipoğlu Hanı, Alaybeyoğlu Hanı, Pamuk Hanı, Vakıfhan, Kereste Hanı, Nalbant Hanı

Eğirdir Hanı

Yeni mahallede bulunan Eğirdir Hanı, klâsik Selçuklu hanları özelliğini taşımaktadır İlçe merkezinin 3 km güneyinde, göl kıyısında yer alan yapı Anadolu Selçuklu kervansaraylarının en büyüklerindendir Konya-Antalya kervan yolu üzerindeki yapı avlu ve kapalı mekân olmak üzere iki bölümlüdür Her iki bölüm de yıkılmıştır Avlunun doğu duvarı ortadan kalkmış, günümüze kalabilen diğer beden duvarlarının kaplamaları sökülmüş, bu nedenle duvarlar bir hayli incelmiştir Açıkta kalan moloz taş örgünün içine sızan sular duvarların daha fazla yıpranmasına sebep olmaktadır

Eğirdir Hanı, 1237 yılında II Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından yaptırılmıştır 1237 yılında yaptırılan han 64 yıl gibi kısa bir süre sonra bir yangınla işlevini yitirmiştir Hanın tarihi kesin olarak bilinmemektedir 1993 yılında kervansarayda yapılan kazılar sonucu ortaya çıkarılan geometrik süslü taş parçası Dündarbey Medresesinin portalindeki sol mihrabiyenin çerçeve bordüründeki kırık yere tam oturmuş ve kompozisyon tamamlanmıştır Dündar Bey Medresenin 1301 yılında inşası sırasında portalin handan sökülerek taşındığı ve dolayısıyla hanın inşa tarihinin portalde belirtildiği üzere 1237 yılında yapıldığı kesinlik kazanmıştır

Gelendost Hanı (Kudret Hanı)

Eğirdir Gölünün doğu tarafında, Yeşilköy mevkiinde bulunan Gelendost Hanı Selçuklu kervansaray planına uygun olarak inşa edilmiştir Diğer Selçuklu hanları kadar itinalı olmayıp, duvarları kaba bir işçilik göstermektedir Yıkık portalden içeriye girildiğinde simetrik olarak avluya açılan tonozlu oda, daha ileride iki tarafında dörder revak ile avlu uzanmaktadır Revak tonozları avluya paraleldir Üstü kapalı olan bölüm daha dar olarak yapılmıştır Bu bölüm girişi olan ikinci portalin sivri nişi içerisinde kitabe yer alır Kitabeye göre han, M 1233 yılında Mubarezettin Ertokuş tarafından yaptırılmıştır


Çarşılar


Bedesten (Firdevs Bey Bedesteni)

Mimar Sinan Camiine gelir sağlamak için Isparta Valisi Firdevs Bey tarafından 1561 yılında yaptırılmıştır Mimar Sinan üslûbunu taşıyan bu yapı düzgün kesilmiş kövke taşlarıyla yapılmıştır Kuzey güney doğrultusunda uzanır ve her iki yönden birer girişi vardır Kurşun kaplı beşik-tonoz çatısı 1967 yılında gördüğü onarımla değiştirilerek ahşap çatı ile kaplanmış ve içindeki dükkânlarla birlikte hizmete girmiştir

Eski Üzüm Pazarı Dükkânları

Mimar Sinan Camiine gelir elde etmek için bedesten ile cami arasında 16 adet dükkân kövkeden ve ikişer katlı olarak yapılmışlardır Dükkânların ikinci katına dar birer merdivenle çıkılır ve çatı tonozla örtülüdür


Hamamlar


Erkek Hamamı (Yeni Hamam)

Isparta’daki hamamların en büyüğü ve en önemlisidir Kadın ve Erkek hamamı olmak üzere iki hamam bitişiktir Bunun külhan ve kazanları bir olduğu halde, biri daima kadınlara mahsustur İkisinin de kapıları ayrıdır Sav Köyündeki camide bulunan kayıtlardan anlaşıldığına göre, Hacı Ahmet Ağa adına H 1124 / M 1712 tarihli vakfiyede hamamın suyundan Çelebiler Mahallesindeki akar çeşme ile Yusuf Ağanın evi civarında yapılan çeşmeye su verilmesi uygun görülmüştür Hamamın yapımına l689 yılında başlanmış, 1693 yılında bitirilmiştir

Bey Hamamı

Hamam, Hükümet konağı civarında Ulu Caminin doğusunda yer alır Yaptıranın adı ve yapım tarihi bilinmemektedir Hamamda kullanılan suyun ilk yapılışında çay suyundan ayrılarak bir dolma çeşmede toplandığı ve bu çeşmeden alındığı, daha sonra Âmine Hatun adında bir kadının Andık deresinden getirttiği sudan bir kısmının, hamamdan önceki su kanallarına hamam sahiplerinin bakması ve onarması şartıyla verildiği ve H 1140 / M 1728 tarihinde şer’i senede bağlandığı bilinmektedir Hamamda soğukluk, ılıklık, sıcaklık kısımları vardır Sıcaklıkta soğuk ve sıcak su akıtan ikişer musluklu sekiz kurna ve göbek taşı yeralır Üzerinde çok pencereli olan kubbe basık ve alçaktır

Karaağaç Hamamı

Bina Karaağaç Mahallesi halkı tarafından yapılmıştır Suyunu Âmine Hatun vermiştir Yapılış tarihi bilinmemektedir

Isparta Merkez İlçesinde Sülübey, Sarıkadı, Yenice Mahallesi hamamları diğer hamamlardır Ayrıca Ali Köyü ve Büyük Gökçeli hamamları da Osmanlı döneminde yapılmışlardır

Eski Hamam

Yalvaç ilçesi Kaş Mahalle mevkiinde bulunan hamam, Osmanlı geleneklerini ihtiva eden soyunmalık, soğukluk, sıcaklık, su deposu ve külhan gibi bölümleri ile klasik Türk hamamlarının özelliği yansıtır

Yeni Hamam: Yalvaç ilçe merkezinde yer alan 19 yüzyıla ait olan bir yapıdır Geçirdiği tamiratlarla ilk özelliğini kaybetmekle beraber günümüzde işlevini sürdürmektedir

Çeşmeler

Yılankıran (Çukur) Çeşmesi

Isparta’da Sülübey mahallesindedir Osmanlı dönemi çeşmesidir H 925 / M 1519 yılında Muhammedoğlu İsa Fakih adlı hayırsever yaptırmıştır Hazne kısmı yıkılmıştır İldeki tarihi bilinen en eski çeşmedir

Karbuz Çeşmesi

Isparta’ya su getiren Keçeci Hacı Mustafa Ağa tarafından Halil Hamid Paşa adına yaptırılmıştır Masrafları Halil Hamid paşa tarafından karşılanan Çeşmenin kitabesinde “Yaptı Hamid Efendi anı reisi küttap / Bir nev-ser bu yerde lillah teşne-gane / Bu âbsaf olunca menendi feyzi câri / Bağı canâne döndü pazar ü Hindüvâne / Dad oldu revâni hâm yazdı bu resme tarih / Bu çeşme-i mübâreke heran ola revan Sene 1194” yazmaktadır 32 x 46 cm boyutlu kitabe bugün yok olmuştur 1768 yılından 1945 yılına kadar Mimar Sinan Cami karşısında olan çeşme yol yapımı nedeniyle bugünkü yerine getirilmiş ve en son 1992 yılında yeniden mermer olarak dört yönde, dört musluklu olarak yapılmıştır

Türbeler-Yatırlar

Piri efendi Sultan (Piri Mehmet Halife) Türbesi

Isparta’nın namazgâh yöresinde, şimdiki Halı Sarayı-Sümer Bank karşısındaki yerde bulunan türbe, yerinden kaldırılıp eski mezarlığa nakledilmiştir Fakat mezar daha sonra bulunduğu yerden kaybolmuştur Piri efendi Sultan’ın asıl adı Piri Mehmet Halife’dir Kendisi (Seyit Ahmet Buhari) halifelerinden olup, vatanı olan Isparta’da uzun süre oturmuş, 1554 yılında vefat etmiştir Hakkında pek çok rivayet bulunmaktadır Bunların en önemlisi hâlâ aramızda yaşadığı ve sağlığında Sarıdere’de dağın eteğinde abdest alacak su bulamadığından asasını vurduğu yerden su fışkırmasıdır

Piri efendi’nin sağlığında, Manisa-Konya ve Kütahya Valiliklerinde bulunan ve bir ara Isparta’ya gelen Sultan II Selim (Sarı Selim) Piri efendiyi ziyaret ettiğinde “Büyük Şehzade Mustafa’ya taht nasip olmayacağını, Kanuni’den sonra kendisinin padişah olacağını” söylediği 1556 yılında padişah olunca, kargır türbeyi yaptırdığı söylenir Piri efendi Sultan Karaağaç Mahallesinde evine yakın bir yerde, dolma çeşme ile bir mescit ve bir de okul yaptırmıştır

Halife Sultan Türbesi

Şehrin dışında türbesi olan Halife Sultan farazî (miras payları açıklayıcısı) olarak ün yapmış Seydi Halifedir Bugün türbenin kenarları beton ve üzeri demir açık çatı ile örtülmüştür Bu zatın Feraiz Ruh’al Şuruh adlı eserin yazarı olduğu, sağlığında nice kerametler gösterdiği söylenmekte ise de adı geçen eserin önsözünde ve başka kaynaklarda ve yaşadığı zamana dair bir bilgi yoktur Halk dilinde, Seydi Halife’nin Isparta’da Şeyhi Feraiz’de hocası ve üstadı olduğu, Seydi Halifenin ölümünden sonra, Feraiz’de şüpheye düştüğü halde Halife Sultan Türbesine giderek zorluklarını giderdiği söylenir Şu halde adı geçen eserin, Halife Sultan tarafından, Alaaddin Efendiye bırakıldığı anlaşılmaktadır Bundan da Seydi Halifenin, Şeyh Alâeddin’den önce yaşadığı, eserin Alaaddin Efendinin ölümünden sonra yazıldığı sonucuna varılmaktadır Timurlenk’in Hamid Eli yöresine geldiğinde bu tarikata sevgisinden dolayı Ispartalılara kötülük yapmadığı söylenir

Şeyh Alaeddin Efendi (Aldan Efendi)

Isparta’nın Gülcü Mahallesinde Hergele Meydanı doğusundaki “Binti Emir Mezarlığı” içinde bulunur Yapı dikdörtgen ve kiremitli bir çatı ile örtülmüş olup, yeni yapıdır Erdebili Tarikatından olup, yukarıdaki açıklamalara göre Seydi Halifenin Halifesi (şeyhin vekili) olduğu anlaşılmaktadır

Hace’i Sultani (Abdülkadir Geylani)

Hisar Mahallesinde, dikili taş yanında “Uyuoğlu Tekkesi” adıyla bilinen yerde yatan Abdulkadir Efendi aslen Ispartalı olup, I Murat zamanı bilginlerinden Mevla Ali Tusi’ye hizmet ederek bazı rütbe ve memurluklar almıştır Daha sonra Fatih Sultan Mehmet’e hocalık etmiştir H 857 / M 1453’den 1467’ye kadar Başbakanlıkta bulunan büyük vezir Mahmut Paşa’nın karalamasıyla azledilmiş ve Isparta’da oturmaya mecbur edilmiştir Sonra hastalığa tutularak ölmüştür Adı geçen zat, ünlü Abdulkadir Geylâni’nin kurduğu tarikata üye olmuş, adını ayırmak için Hace-i Sultanî denmiştir Sakalını kına ile boyadığından “Kınalı Abdülkadir Efendi” de denir Türbesi karşısındaki delikli taştan sıska ve hasta olan süt çocukları geçirilerek sağlıklarına kavuşacaklarına inanılır

Gökveli Sultan (Şeyh Recep)

Günümüzde bulunmayan Harabizade Medresesi içinde Kavaklı Camii bitişiğinde gömülü olan Gökveli Sultan veya Şeyh Recep Efendi, Isparta’ya Horasan’dan gelmiştir Kendisinin birçok kerametleri vardır En önemlisi 3-4 yaşındaki yürüyemeyen çocukların bu türbe çevresinde üç defa dolaştırılarak yürümeye başlamalarıdır Bunun için Cumartesi ve Çarşamba günleri çocuklar türbeye götürülür Bu nedenle şeyhe “ayak dedesi” denilmiştir

Sıtma Dedesi

Piri Mehmet Efendi zamanında ve ondan sonra yaşadığı sanılmaktadır Bu zatın sıtma tutanları, ısıtılmış söğüt yaprakları üzerine yatırarak terlettiği, sonra söğüt ağacı yapraklarını ve kabuklarını kaynatıp, hastalara içirerek iyileştirdiği söylenir Yatırın yeri daha sonra yapılan şehir düzenlemeleri dâhilinde kaldırılmıştır

Hızırabdal Sultan

Hızırbey Mahallesinde kendi adıyla anılan türbede gömülüdür Eldeki vakfiyelere göre H 880 / M 1476 tarihinde Nakşibendî Halifesi olarak Isparta’ya yerleşmiş, müritlerince yetiştirilen ürünlerle tekkesinin gelirini sağlamıştır Hızır Abdal H 937 / M 1531 yılında ölmüştür Bu zat aslında Nakşibendî iken, buraya sığınan Bektaşilerin etkisiyle tekkesi zamanla Bektaşi tekkesi haline gelmiştir

Teberdar Mehmet Dede

Mevlevi şeyhidir Eskiden Mevlevihane’de gömülü olan bu kişi oruçlu ve yaya olarak birkaç defa Hicaz’a gittiği rivayet edilir Dönüşte Şam’a uğrayarak Kartal Dede’den halifelik almış, Isparta’ya yerleşerek Mevlevihane’de ayin yaptırmıştır H 1012 / 1032 yıllarında sağ olduğu Sefinevi Mevleviye’de yazılıdır Bu kişinin sarılıklı hastaların dil altını ustura ile kesip, biraz kan akıtarak sarılık hastalığını tedavi ettiği söylenir

Yavruzade (Kılıcı) Hacı Hüseyin Efendi

Tabakhane mahallesinde bulunan Yavruzade Tekkesinin kurucusu olan Hacı Hüseyin Efendi Savlı olup, 1769’da doğmuş ve 1858 yılında ölmüştür

Tavganalı Şeyh Hacı Mehmet Nuri Efendi

Ispartalı olup, Hacı Bektaşi Veli dergâhına Postnişin ve şeyh olarak gönderilmiştir İskender Mahallesinde tekke kurmuş ve 1872 yılında ölmüştür Ağrı ve sızı giderici dualar ve muskalar ile ün yapmıştır

Yedi Şehitler

Yedi Şehitler, yedi ayrı mezarda gömülü olup, en ünlüleri Kesikbaş Gazi’dir Isparta’nın ilk fetih yıllarında düşmanla yaptıkları savaşta her birinin bir bölgeyi koruduğu, şehit olmalarıyla öldükleri yere gömüldükleri söylenir Tabakhane Camii yanında Kesikbaşa ait bir türbe vardır Türbenin kövke yapısı çokgen gövdelidir Yedişehitlerden birisi Şeremed Dede adıyla İskender Mahallesinde, diğeri Hu dede adıyla Doğancı Mahallesinde, diğerleri Kurtuluş ve Yenice Mahallelerinde metfundur

Veli Baba Sultan Türbesi

Senirkent’in 3 km kuzeyindeki Uluğbey (eski adı İlegöp) kasabasındadır Elde bulunan Veli Baba Menakıbnamesi ile kasabada bulunan Veli Baba Türbesi şeceresinden alınan bilgilere göre; Veli Baba, Miladi Ağustos 1533’de Uluğbey’de doğmuş, büyümüştür Dedesinin adı Veliyittin Gazi, babasının adı Hüseyin Veli (Seyyid Hüseyin Gazi), annesinin adı ise Hatice Sultan’dır Veli Baba’nın gerçek adı Hüseyin’dir Bu bilgilere göre Veli Baba Sultan 16 ve 17 yüzyıllarda yaşamış bir kişidir M1613 / 1630 yılında IV Murat’ın başkumandanı Murtaza Zor Paşa, Bağdat Seferi için İç Anadolu, Ege ve Akdeniz yöresinden asker toplamaya çıktığında Isparta Uluğbey’den de geçer O zamanlar türbenin olduğu yer üzeri açık bir mezarlık halindedir Veli Baba Murtaza Zor Paşa ve ordusuna izzet, ikram ve kerametler gösterir Murtaza Zor Paşa da, Veli Baba’dan duyduğu yakınlık, sevgi, hürmet ve iyilikten dolayı Isparta mütesellimine emir yazarak, üzeri açık mezarlığın türbe haline getirilmesini ve bitişiğine de bir cami yaptırılmasını ister Yapımına başlanan türbe H1038 / M1622’de Murtaza Zor Paşa’nın Bağdat Kalesi önünde şehit düşmesiyle yarım kalır Türbe daha sonra M1858’de köy halkından Ramazan bin Halil’in yardımıyla tamamlanır Türbe Veli Baba zamanında yapılmaya başlandığından Veli Baba Türbesi diye adlandırılmıştır

Türbenin içinde Veli Baba’nın aile fertleri ile büyük dedelerinin ve amcasının mezarları bulunmaktadır

Diğer Yatırlar

Çelebiler Mahallesinde Bostan Çelebi, Hastane Caddesinde Leblebici Dede, Sidre Tepesinde Muharrem Dede, Yenice Mahallesinde Tez Murat Dede, Lağus (Yakaören) Şeyh İsmail, Kavak Dede, Aslan Baba, Çünür Mahallesinde Yakup Dede, Niyazi ve Kerim Babalar, Ali Köyünde Şeyh Mehmet Kadı, Hacılar Köyünde Şeyh Ali Dede, Sav Köyünde İlyas Dede, Destab ve Sinan Babalar bulunmaktadır

İncili Çavuş Türbesi

Sav Kasabasında İncili Çavuş’a ait olduğu söylenen içi boş bir türbe vardır Türbe kövke taşından yapılmış, sekizgen gövdeli ve konik çatılıdır İncili Çavuş’un İstanbul Aksaray’da bir mezarı vardır

Sağaşık Mezarı

Isparta-Antalya karayolu üzerinde Sağaşık denilen bir mezar vardır Çocuğu yaşamayan kadınlar ile çocuğu hastalıklı ve sıska olanlar, burayı ziyaret ederek adak adarlar

Mübarizeddin Ertokuş Türbesi

1224 yılında Mübarizeddin Ertokuş tarafından yaptırılan medresenin batı kısa tarafına ekli bir türbesi vardır Medresenin doğusunda yer alan anıtsal kapıdan girilince, batı tarafta mihraplı bir mescidin sağına gelen üç girişten türbeye girilir Türbe sekizgen planlı olup, tamamıyla tuğladan yapılmıştır Türbenin içinde taş sandukalı bir kabir vardır Ceset sanduka içinde olmayıp, girişi öndeki mescit kısmının zemini altında kalmış olan kripta kısmındadır Türbenin içindeki sandukanın kaide kısmı mavi çini ile süslü olup, çinilerin bir kısmı kaybolmuştur

Şeyhül’islam Elberdai Türbesi

Eğirdir Yazla Mahallesinde, caminin doğu tarafındadır Yapı kare planlı ve kareden kubbeye geçişte Türk üçgenleri vardır Türbenin batı tarafı açıktır Üzeri çatı ile örtülü türbenin çatı kiremitleri önce alaturka tipi kiremit iken, 1993 yılında Vakıflar tarafından yapılan onarımla Marsilya tipi kiremit ile kaplanmıştır

Baba Sultan Türbesi

Yazla Mahallesindedir Anayolun hemen kuzeyinde, sekizgen gövdeli ve konik çatılıdır Kövke taşı ile yapılan türbe Selçuklu sitilindedir Her yüzde kör kemerler olup, karşılıklı ikisinde pencere, birinde giriş kapısı vardır Çatı da sekizgen koniktir Türbe kapısında bulunan kitabeye göre, Hamidoğlu İlyas Bey tarafından H 759 / M 1358 yılında İsa bin Musa isimli şahıs için yaptırıldığı anlaşılmaktadır Türbe içinde Baba Sultan’dan başka Sureti Baba (Zorti Baba) ile Palaz Baba adlı kişiler de vardır

Şeyh Muslihiddin Türbesi

Yeşilada (Nis) içinde olup, ahşap bir mezar ve mescitten ibarettir Mescit kısmına ahşap bir merdivenle çıkılır Çatı alaturka kiremitle kaplıdır IX veya X yüzyılda yaşadığı sanılmaktadır Türbesinde bulunan dikişsiz bir gömlek Konya Müzesine gönderilmiştir

Yunus Emre Türbesi

Gönenin doğusunda çam ormanları arasında Yunus Emre’nin türbesinin olduğu belirtilmektedir Türbede bulunan mezarların ermiş insanlara ait kutsal mezarlar olduğuna inanılmaktadır Mezarların bulunduğu ormana Manastır (mana-sır) denilmiştir Yeni adı Pazar Mahallesidir Türbenin girişinden itibaren sağ başta sıra ile Yunus Emre, Taptuk Emre, Buharalı Sinan Efendi, Vakıf Kurucusu Şeyh Sadettin Efendi mezarlarının bulunduğuna inanılmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla