Yalnız Mesajı Göster

Antalya Türküleri - Antalya Yöresi Türküleri

Eski 08-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Antalya Türküleri - Antalya Yöresi Türküleri



AKSÜNNE TÜRKÜSÜ

Türkünün Hikâyesi : 1950 yıllarında Gazipaşa Gevenes köyünden Eşkıya Hasan adıyla tanınan Hasan Kaya komşu Sünne (Akoluk) Köyü'nden Durdu isminde bir kıza aşık olur İki köy birbirine yakın komşudur Eşkıya Hasan, davar otlatırken bu türküyü yakar Tek taraflı bu aşkın türküsü kısa zamanda çevrede yayılır Bugün türkü anonim bir halde tüm Gazipaşa çevresinde, Anamur'un kuzeyine ve batısına düşen köylerinde yaygın şekilde söylenmektedir
Kaynak: Ahmet Şen 1948 Gazipaşa Gevenes Köyü doğumlu Hikâyesini köyündeki kişilerden öğrenmiş
(Gazipaşa) Ahmet ŞEN

Aksünne'ye giderken de
Yolda bayram ederken
Ben Durdu'ya vurgun oldum;
Koyun, kuzu güderken
Aksünne'nin gedikleri
Gökcevizdir yedikleri
Hiç aklımdan çıkmıyor da
Durdu'canın dedikleri

Gevenestir köyümüz de
Taştan akar suyumuz
Sevip, sevip bırakmaktır,
Deyil bizim huyumuz

TESTİ DOLDURDUM ÇAYDAN
(Antalya) Zeki YANTAÇ

Testi doldurdum çaydan
Gülü kopardım daldan
Bir goncaya vuruldum
O gonca bilmez haldan
Kaderim benim
Arabacı yol ver geçelim
Meyhaneci doldur içelim)
(Kavuştak)

Ey su yolu su yolu,
Gider boş, gelir dolu;
Testi kulpun kırılsın
İncinmesin yar kolu
Kaderim benim
(Kavuştak)

ALİM TÜRKÜSÜ
Ali adlı bir delikanlı bir kıza âşık olur Oğlanın anası ve babası durumu anlayıp kızı istetirler Kız tarafı evet deyince düğün dernek kurulur Ali gerdeğe girdiği sırada kızın onunla evlenmesine karşı olan amcaoğulları pencereden ateş edip Ali'yi vururlar Ali'nin gerdek odasında ölmesi üzerine, yeni gelin şu türküyü yakar:

Gökte yıldız beşyüzelli
Elim kına, yüzüm telli
Gelin oldum nerden belli?
Uyan Ali'm sabah oldu
Anam evi sebep oldu

Ali'min bindiği atlar
Sağdıcım kapıda bekler
Düşmanların gülecekler
Uyan Ali'm sabah oldu
Anam evi sebep oldu

Gökte yıldız sayılır mı?
Çiğ yumurta soyulur mu?
Ali'lere doyulur mu?
Uyan Ali'm sabah oldu
Anam evi sebep oldu

BİR TAŞ ATTIM ARABAYA
Akseki
Bir taş attım dar abaya tık dedi
Bir kız çıktı annem evde yok dedi,
İnanmazsan çık yukarı bak dedi

Nakarat;

Ölüm ver Allahım ayrılık verme
Gız seni seviyom da ellere deme
Galkar galkar darabaya avrulur
Siyah saçlar al yanağına devrülür
Seni saran yanar yanar gavrulur

Nakarat;

SERENLER
Ey serenler serenler, of yar serenler
Ben gidiyorum, mamur kalsın viranlar
Ahret hakkın helal eyle yarenler
Parlaya parlaya doğar sabah yıldızı

Salına salına gelir Çakır'ın kızı
Senin gidi oyunbaz
Cilvesine doyulmaz
Sızdırılmış bal gibi
Yemesine doyulmaz

BAHÇEMİZİN GÜLLERİ
(Akseki) Mustafa Salman

Bahçemizin gülleri (hop de güzelim)
Al menevşe gözleri
Yaktı beni kül etti (hop de güzelim)
Mendili aldım kırkbeşe (hop de güzelim)
Yudum, serdim güneşe
Senin yârin gül ise Benim ki de menevişe
Evleri çukur - mukur
Çuvallık dokur - mokur
Sadıcım düğün yapıyor
Bizi de okur - mokur

SİNANOĞLU ZEYBEĞİ
(Elmalı) Nadir Özgüven
Akçeşmeden sular içtim kanamadım hey
Sekiz de dokuz yerimden kurşunda yedim ölmedim hey
Sinanoğlu inip gelir inişten
Her yanları gözükmüyor gümüşten hey
Sinanoğlu kale yapar taş ilen of
Gözlerim doldu kanlı yaş ilen of

TÜRKÜ
Akseki
Sabahleyin seher vakti geçen yolcular
Avullu'da tuzak kurmuş avcılar
Ben diyar-ı gurbete gidiyona
Sılayı, vatanı terkediyorum
Aydın içine gideli tam yedi yıl oldu
Diktiğin Ağaçlar meyveye döndü
Seninle gidenler Sılaya döndü
Tez gel ağam tez gel bayram geliyor
Eller sevdiğine neler alıyor
Ağamın saçları burma burma
Bir teli ibrişim, Bir teli sırma
Mevlayı seversen gurbette durma,
Sözünde dur sakın olma yalancı
Beni komşulara etme dilenci

MENEVŞESİ TUTAM TUTAM
Menevşesi tutam tutam
Arasına güller katam
Nice gurbet elde yatam
Sen gel menevşeli gelin
Gelin gelin allı gelin
Al yanağı ballı gelin
Gelin gider su doldurur pınardan
Yıllar geçti haber gelmedi yardan
Menevşe buldum derede
Sordum evleri nerede
Üç - Beş güzel bir arada
Sen gel Menevşeli gelin
Gelin gelin allı gelin
Al yanağı ballı gelin
Gelin gider su doldurur pınardan
Yıllar geçti haber gelmedi yardan

KIZILCIKLAR ÇİÇEK AÇTI
(Elmalı) Mehmet Tetik
Kızılcıklar çiçek açtı
Hovardalar bayrak açtı
Benim yârim Bursa'ya kaçtı
Yar başıma neler açtı
Camilere Hu geldi
Çeşmelere su geldi
Ben yari görünce
Aklıma neler geldi
(Aklıma kumrum geldi)

BİRİNİ YAVRUM BİRİNİ
(Akseki) Nimet Balkan
Birini yavrum birini
Öldüm de sürünü sürünü
Takıver de zilin birini
Öt benim garip bülbülüm, palazım
Yine benim gönlüm sendedir sende
Beslemeli yağlık eldedir

Hekisin yavrum hekisin heki
Meydanda bülbül şakısın, şakısın
Takıver de zillerin ikisin, ikisin
Öt benim garip bülbülüm, palazım
Yine benim gönlüm sendedir sende
Beslemeli yağlık eldedir

Merdini de yavrum merdini,merdini
Kimbilir kimin derdini derdini
Takıver de zilin dördünü dördünü
Öt benim garip bülbülüm, palazım
Yine benim gönlüm sendedir sende
Beslemeli yağlık eldedir

İNDİM ÇEŞME TÜRKÜSÜ
İndim çeşme akmıyor
Yar yar aman
Yar yüzüme bakmıyor
Yar yar aman

Hep çiçekler açılmış,
Yarim gibi kokmuyor
Yarim gibi kokmuyor
Yar yar aman

ANTALYA TÜRKÜSÜ
Güfte ve Beste : Ahmet Gazi AYHAN
Bülbülü tuttum gül dalına bağladım
Bülbül feryat etti, ben de ağladım
Derler bize ne derler, ne derlerse desinler
O dilleri yesinler, Antalya 'ya gitsinler,
Tophane 'de gezsinler, Karaalioğlu'nda içsinler
Sularına parklarına, bayıldım;
Eşi olmayan Antalya 'dan ayrıldım
Derler eller bize ne derler, ne derlerse desinler,
Tophane 'de gezsinler, Karaalioğlu'nda içsinler
Kız saçını örüm örüm ördürme
Sonra sana Antalya'nın güzeli derler
Derler eller bize ne derler,
Ne derlerse desinler,
O dilleri yesinler, Antalya 'ya gitsinler,
Tophane'de gezsinler, Karaalioğlu'nda içsinler

ALANYA ŞARKISI
Arif Düştü Görgün
Akdeniz 'de parlayan
Bir incisin Alanya,
Eşin yoktur dünyada
Birincisin Alanya

Yemyeşildir her zaman
Bahçelerin bağların,
Gözü gönlü doyurur
Zümrüt yalçın dağların
Kumsalını okşayan
Akdeniz'in dalgası
Gönlü saran sihirli
Birer füsun halkası

Seni gören her gözden,
Hayalin hiç silinmez,
Bu ne füsun, ne sihir
Ne kuvvettir bilinmez

Eşsiz güzelliğinle,
Bir tanesin Alanya,
Tabiatın şiirine
Bir hâlesin Alanya

KINA GECESİ TÜRKÜLERİ
KINACILAR ÇAY BAŞINA DİZİLDİ
Kınacılar Çay başına dizildi
Yeşil kınam altın tasda ezildi
Kınayı görünce benzim bozuldu
Ağla ana, ağlamanın günüdür

Ocağımızın taşı kara
Yüreğimin başı kara
Sabahleyin kalk da anam
Kızım diye, yerim ara

Al kekliğim seke seke
Boğazımda gümüş halka
Ben evimden ayrılmazken
Ayırdılar çeke çeke

Evimizin önü marul
Sular akar harıl harıl
N'olur anam, gel bir daha
Kızım diye bana sarıl

ANTALYA'DAN ALDIM KINAYI
Antalyadan aldım yaprak kınayı
Bezirgan'dan aldım ballı hurmayı
Yakma yengem yakma, sen bu kınayı
Yaktığın kınaya pişman olursun

Gözümün sürmesin kömür etmeyin
Elimin kınasını çamur etmeyin
Onbeşlik kızım gelin etmeyin
Yaktığın kınaya pişman olursun

KINA KARILIR TASDA
Kınası karılır tasda
Oğlan evi pek havasda
Kız anası kara yadsa
Yarenim, kınan kutlu olsun
Orda dirliğin tatlı olsun
(Kavuştak)

Tuz kabını tuzsuz koyan
Koca evleri ıssız koyan
Anasını kızsız koyan
Yarenim (Kavuştak)
Ana hamama vardın mı ?
Yunduğun yeri gördün mü ?
Şimdi kıymetin bildin mi ?
Yarenim (Kavuştak)

Atlayıp geçer eşiği
Sofrada kalır kaşığı
Gelin evlerin ışığı
Yarenim (Kavuştak)
Kaya dibi karıncalı
Yanı çifte görümceli
Hem dayılı, enişteli
Yarenim (Kavuştak)

Gel kuzucuğum gel, kınalar yakayım
Ak mermer üstüne pekmez dökeyim
Git de, ben burada hicran çekeyim
Annesini koyup giden nazlı kuzular

ACILI TÜRKÜLER (AĞITLAR)
Ölüm karşısında veya sevgili bir varlığını kaybetmesi sırasında insanın içine girdiği bunalım, koku, telaş ve heyecan sırasında, üzüntülerine, yakarışlarına, talihsizliklerini düzenli veya düzensiz lirik ezgilerle anlatım şekline ağıt denir

Ağıt, genellikle kadınlar tarafından söylenmektedir Ağıt söyleyecek kadının önüne ölen kişinin çamaşırlarının bulunduğu bir bohça konur Her kadın ağıtını, ölen kişinin çamaşırlarından birtanesinin eline alarak söyler Daha sonra bohçayı bir başka kadının önüne sürer Böylece çevresinde toplanmış bulunan kadınların ağlamasına da yardımcı olur

Bu ağıtlarda, ölenin ailede toplumda bıraktığı boşluk; beraber geçirilen hoş günlerin hatıra getirilmesi gibi konular işlenir, Ölen küçük bir çocuk ise, o zaman ağıt daha çok ninni şeklindedir (Bk Elif Bacı Ninnisi)

ANTALYA AĞITLARI

ELİF BACI NİNNİSİ
Elif Bacı, Göktepe Yaylası'nın en güzel kadınıydı Kocası askere gitmişti Kundağındaki oğlu Ali ile obada yalnız başına kalıvermişti Göktepe Yaylası'na güz geldimi, göç başlar O yılın güzünde de, konu komşu hep beraber göçe hazırlanıyordu Sabahın tez vaktinde yola çıkacaklardı Elifte gözü olan Çil Hacı, bunu fırsat bildi Elife bir oyun etti Kara bulutlara bakıp bakıp,

"Sağanak bastırsa, halimiz nice olur" diye obayı geceden göçürdü Elifi yaylanın başında yalnız koydu Niyeti kötüydü Elifin sabah tez vakit, oğlunu alıp garip başına yollara düşeceğini biliyordu "İşte o zaman" diye, bıyık altından gülüyor, ellerini oluşturuyordu Çil Hacı

Elif Bacı, sabah obanın göçtüğünü görünce şaşkına döndü Başına bir iş geleceğini sezdi Olsa olsa Çil Hacı'nın oyunuydu bu Anlamakta gecikmedi

Yükünü, sarı deveye vurdu Ali'nin kundağını, beşiğini de*venin üstüne sardı Kendi önde, devesi arkada, bayırdan aşağı vurdu, yürüdü Irz düşmanı Çil Hacı'nın eline düşmemek için gittiği yol, başka bir yoldu Bir yandan gök gürlüyor, bir yan*dan da deli dolu yel savuruyor, bir yandan dizine koymayan çalı-çırpı, diken her yanını çizip kanatıyordu Elif Bacı, Ali'*nin beşiğine bir göz atıyor, "Dayan yavrum" diyordu ama, onu can evinden vuran acı gerçeği nice sonra fark etti Ali'nin sesi soluğu çıkmıyordu "Acep nesi var?" diye sarı deveyi çöktürünce bir de ne görsün?

Beşik boş

Hemen yükünü derede, deveyi bayırda bıraktığı gibi, gel*diği yollardan çılgın gibi geri dönüverdi Kara bulutlar patladı Yağmur boşandı Elif Bacı dövüne dövüne Ali'yi arayıp buldu ama, nafile

Kundağı bir dala asılmış, körpecik vücudunu akbabalar çoktan paylaşıvermişlerdi

İşte Elif Bacı Ninnisi, bu acı olayın üzerine yakılmış bir ağıttır

1)
Sarı çizmem elimde kaldı
Iltarımı sorman belimde kaldı
Allahım bebek Ali'mi aldı
Ben Ali'mi dalda koydum da nenni
Gözlerimi yolda koydum da nenni
Allahından bul emi Çil Hacı,
Neme gerekti, o gün Pazarcı?
Oğlunu verdi de, namus vermedi Elif Bacı
Ben Ali'mi dalda kodum nenni
Gözlerimi yolda kodum da nenni

2)
Bir ananın ölen çocuğu ardından yaptığı yas
(Ormana Kö*yü - Akseki)

Ağlarım oğlum özümden
Esme esen, yağma yağmur
Kanlar domurdu gözümden
Koz dibinde Esadım var
Ben de ayrıldım Allahım
Hoşundu tifo derdi hoşundu
Pek çok sevgili kuzumdan
Gel git yavrum ayakların üşüdü
Pek sevdiğim bal bülücüm
Hepisinin içinde sevgisi baş idi
Yanakları al bülücüm
Anan sensiz duramayacak
Öpmeye kıyamazken
Oyalanma gel bülücüm
Sevmeye doyamazken
Yitirdim güzel bülücüm
Toprağa döşediğim bülücüm
Deydi mi ki nazar bülücüm
Durmaz anan aklını bozar bülücüm

3)
Gelin kız kardeşe ağıt:

Ah'! Ah!
Çattılar kazan taşını
Bozdular gelin başını
Ayırdılar benden kardeşimi
Sala sesini duydunuz mu?

Beni nere teslim ettin
Ufacıkken boynumu büktün
Kaybettiğim benim anam
Gayri ana dayanamam
Şimdiden sonra halim yaman

Bir gelin yitirdik gördünüz mü?
Kardeşimden ayırmaya kıydınız mı?
Yorumdum dostlar yorumdum
Çifte kurşunla vuruldum
Kardeşimden ayrıldığımdan
Ben kaderime darıldım
Bir gelin yitirdik gördünüz mü?
Kardeşimden ayırmaya kıydınız mı?

4)
Başka bir ağıt:
Öldüm Allah yana yana
Çıktığım merdiveni ine ine
Ben bu kaderi ne işleyeyim

5)
Eşini askerde kaybeden bir kadının ağıtı:
Yukarı mahallede yanan evim
Bitlis'teki kalan beyim
Sandıkçı Ahmet benim beyim
İstanbul'un baş ustası
Olmuş Bitlis'in hastası
Askerde kalan beyim
İrafa kabımı dizemedim
Orta yere kilim yazamadım
Yük yığıp karşında bakmadım
Eline bir su dökemedim
Eline peşkir veremedim
Çarşıya yollayıp ardından
Bakamadım beyefendim

6)
Annesini kaybeden bir kızın ağıdı
Ana deyen yorulur mu?
Karlı dağlar ayrılır mı?
Hiç anasız durulur mu?
Durmam anam durmam
Kalkıp ben ele varamam
Gayri ben seni göremem
Ben anasız kuzu oldum
Anam öleli sarardım soldan
Övey ananın elinde
Ben de köşelerde kaldım
Anacığım beni kime koydun gittin
Beni nere teslim ettin
Ufacıkken boynumu bükün
Hüseyin ÇİMRİN'in Antalya Folkloru ( Akdeniz Kitabevi ) adlı kitabından alınmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla