Yalnız Mesajı Göster

Muğla Hakkında Bilgi

Eski 08-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Muğla Hakkında Bilgi



Ünal Türkeş'in Araştırmalarından Alınmıştır


1-Türk Egemenliği Öncesi Muğla :

Antik Karya Bölgesinin en eski yerleşim alanlarından olan Muğla, sırasıyla Karya, Mısır, İskit, Asur, Dor, Met, Pers, Makedon, Roma ve Bizans egemenliğinde kalmıştır 1284 tarihinde Türk egemenliğine girmiş olan Muğla ilinin antik adı, çeşitli bulgu ve kaynaklarda “Mobella, Mobolia, Moğola” olarak geçmektedir


MÖ 3400 tarihinde bölgeye gelen kavmin başında “Kar” adında bir önder bulunmakta idi Bu sebeple bölge “Karya” olarak anılmaya başlanmıştır Karya kuzeyden Lidya, batıdan Frigya ve güneyden Likya ile çevrilidir Bu sınırlar kuzeyde Söke, Aydın ve Nazilli’nin üstünden başlar, güneyde Dalaman Çayı’nın döküldüğü yerde biter Bu sınırlar bölgemizin bugünkü sınırlarına çok yakındır


Karya’nın toplu yerleşim merkezleri Muğla ve Milas’tır


Bu çağda Karya bölgesi, Ege Denizi’nden gelen Yunan sömürge dalgalarına sahne olur Birinci sömürge dalgası sonunda Datça üst ve alt Knidoslarla Bodrum yerleşim birimleri oluşur İkinci sömürge dalgasının yaratmış olduğu bir şehir yoktur Üçüncü sömürge dalgası sonunda meydana gelen yerleşim merkezleri şunlardır: Dalaman (Daldala), Fethiye (Telmessos, Tlos, Xhantos-Kınık, Patara-Minare, Tlos-Eşen) Stratoneika-Eskihisar, Nakrasa-Karakuyu ve Akassos-Bozüyük


MÖ 1800-1200 yıllarında Milas ile Karya’nın adalar komşuları Rodos ve İstanköy’de Miken ve Hitit buluş alanlarına rastlanır


MÖ 334’te Anadolu’ya geçen Büyük İskender, Karya’ya Bodrum-Gümüşlük kapısından girmiştir Büyük İskender’in Karya’ya girişinde, Karya Satrapı Ada, kardeşi Piksodaros’un isyanı üzerine Alinda’ya çekilmiş bulunmaktaydı Ada, Alinda’da iken topraklarına giren Büyük İskender’e Alinda’nın anahtarlarını gönderdi İskender’den kendisini “anası” olarak kabul etmesini istedi İskender, Ada’nın bu isteğini kabul etti; Ada’yı hem analığa, hem de Karya Satraplığı’na tekrar getirdi


Ada, Karya Satrabı Hecatomnus’un beş çocuğundan biridir Ada’nın kendinden başka, Mausolos, Hidrieus, Piksodaros ve Artemisia adlarında dört kardeşi daha vardır Mausolos kız kardeşi II Artemisia, Hidrieus ise diğer kız kardeşi Ada ile evlidir


İskender’in güvenini kazanan Ada’nın Karya Satraplığı uzun sürmedi İskender’in Lykia’ya çekilmesi üzerine, kardeşi Piksodaros Ada’ya isyan ederek onu öldürdü, kendisi Karya Satrabı oldu (MÖ 333) İskender, Piksodaros’un ölümünden sonra haznedarı Philotas’ı Karya Satraplığı’na getirdi ancak İskender’in ölümünden sonra Karya karışıklık içine düştü Karya’da Selevkos ve Bergama egemenliğine kadar sürecek karanlık devir başladı


Karanlık dönemden sonra Karya, Bergama ve Roma egemenliğine girdi (MÖ 133) MS 395’te Büyük Roma İmparatorluğu ikiye ayrıldı Karya bu ayrımda Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu’nda kaldı


VII yüzyıldan beri İslam dünyasının ilgisini çekmeye başlayan Anadolu, 1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Selçuklu İmparatorluğu’nun hakimiyetine girdi Selçuklu döneminde bölgemizin Türk ve İslam cemaatlerine yaylak ve otlak durumuna geldiğini Paul Vittek’in 1944 yılında Türk Tarih Kurumunca basılan, “Garbi Küçük Asya Tarihine Ait Tetkik Kitabı”ndan öğrenmekteyiz Vittek, bölgede kurulan Menteşe Beyliği’nden çok önce, yöreye Türkmen boylarının yerleştiğini söyler

Henüz sahillere inmemiş olan bu boyların, sahilleri gören yaylalara yoğun şekilde geldiklerini ve bu yaylalarda geniş otlaklara sahip olduklarını kaydeder


Kütahya’dan Muğla’ya gelen ilk Oğuz boyları şunlardır: Horzum, Yahşibey, Kızılcakeçili, Balyabolu, Alayuntlu, Ekerer, Hamza, Emirali, Bart ve Köyceğiz cemaatleri Bu cemaatlere “Menteşe Kayıları” denir Sayı ve dağılım bakımından Konya ve Ankara Kayıları’na oranla daha topludurlar Beçin merkez olmak üzere, kuzeyde Çine ve Selçuk, güneyde Köyceğiz’e kadar tirler halinde yayılmışlardır Menteşe Kayıları önceleri Konya Kayıları gibi yarı göçebe yaşarlarken, Kanuni fermanları ve yasalarıyla göçebelikten yerleşik tarım toplumu haline gelmeye başlarlar Menteşe Kayıları Kütahya göçlerinden ve Karya fethinden önce, Isparta ve Denizli bölgesine yerleşen ve sayıları İbn-i Said’e atfen Ebu’l Feda tarafından 200 bin çadır kaydedilen eski uç Türkmenidirler Yöremize Moğol istilası sonunda geldikleri kaydedilir Bunların doğuda kalan boylarına “Türkmen”, kendilerine “Yörük” denir


Menteşe Kayılarının toplu yerleşimleri şu merkezlerde olmuştur:


Nasuh ve Musa tirleri (Veled-i Mustafa) Beçin,

Mustafa tiri (Veled-i İbrahim) Milas,

Hızır tiri (Veled-i Aydoğdu) Beçin,

Halil tiri Beçin-Acısu,

Demirci İbrahim tiri Eskihisar,

Mustafa tiri (Veled-i Hasan Fakıh) Beçin,

Resul tiri (Veled-i Davut) Beçin,

Mehmet tiri Bozüyük,

Hazma tiri (Veled-i Bayezid) Çine,

İsabalı tiri (Veled-i İvaz) Balat-Çine,

Halil tiri, Mandalyat,

Kara Üveys Zaim tiri, Köyceğiz


Bu cemaatler kolonizatör Türk dervişlerinin emrindedir Özellikle 14 ve 15 yüzyıllarda bu dervişler, aşiretler arasında çok itibara eriştiler Bu nedenle göçebe aristokrasisi ile cemaatler de bunların adlarıyla anılır oldular Muğla’nın bugünkü mahallelerine adlarını veren Emirbeyazıt, Hacı Rüstem, Kara İmam, Şeyh Bedrettin ve Muslihittin gibi


Bölgemize Kütahya dolaylarından gelen ilk İslam-Türk nüfusa, Menteşe Beyliğinin son yıllarında Timur’dan katkılar gelir 1402 Ankara Savaşı’nda Osmanlı ordusunu yendikten sonra Batı Anadolu ‘ya gelen Timur, kış aylarını Ayasuluk’ta (Selçuk) geçirir Menteşe dağlık bölgesinin içlerine talan için gönderilen Timur’un çavuşlarından yer yer geri dönmeyenler olur Bize, bu kaynaşmanın ipuçlarını Türk diyalektoloji araştırmaları vermektedir Prof Dr Ahmet Caferoğlu, 1960’lı yıllarda Muğla dolaylarında yapmış olduğu dil araştırmalarında Nogayca’dan izler bulmuştur Nogayca, Moğol dil kökenine dahildir


Benzer gözlemi Prof Dr Rebii Barkın yapmıştır Afganistan Kabil Üniversitesinde, 1950’li yıllarda öğretim üyesi olarak çalışan Barkın, Türkmence, Nogayca ve Azerice konuşulan coğrafya parçalarını yakından görme ve tanıma olanağı bulmuştur


Prof Dr Rebii Barkın, 1954 yılında Muğla’dan milletvekili adayıdır Aynı yılın bahar aylarında, Muğla’nın ilk eczacılarından Ethem Serim ile merkeze bağlı Akkaya (Dirgeme) Köyü’ne giderler Girdikleri kahvede oturanların fizyonomilerinden etkilenen Barkın, kendi kendine mırıldanır: “Ben bunları yakın geçmişte Orta Asya steplerinde bırakmıştım, ne zaman buralara gelmişler?” Sıra konuşmalara gelince Barkın’ın hayreti biraz daha artar, Ethem Serim’e dönerek şunları söyler: “Muğla’da Nogayca’nın varlığı kesin, Timur’un Ayasuluk’ta geçirdiği dönemin hatıraları bunlar


Muğla, Karaman Beyliği’nin Osmanlı’ya katılması ile beraber Karaman’dan sürülen Türkmen boylarının da yeni yerleşim bölgelerinden biri durumuna gelir Bugün Muğla’da “Karaman” adını taşıyan pek çok aile vardır


Konya’nın Mevlana ailesi, Menteşe’ye özel ilgi duyar Yeni fethedilen “uçların” Hanefi mezhebi ve Mevlevi itikadı etrafında kümelenmeleri, Mevlana ailesinin egemen politikalarıdır MS 1300’lü yıllarda Mevlana soyundan Arif Çelebi Menteşe’ye gelir Menteşe Beyi Mesut Bey’in oturduğu Milas’ta uzun süre kalır Bu süre sonunda Mesut Bey Arif Çelebi’nin müridi olur Paul Vittek, adı geçen eserinde bu geziden söz ederken şu yorumda bulunur: “Uç’a yapılan bu seyahatlerin sebebini kavramak kolaydır Bunun manası, büyük mikyasta fütühhatlar ile önem kazanmış olan hükümdar ailelerini Mevlana ailesi için kazanmak…”


Muğla’nın yaşadığı önemli nüfus dalgalanmalarının bir kaynağı da Kaletavas’tır Özellikle Menteşe mir’i topraklarını Padişah adına yönetmeye başlayan Tavaslıoğullarının hüküm sürdüğü 18 ve 19 yüzyıllarda Muğla Merkeze ve bağlı beldelere yoğun Kaletavas göçleri olmuştur Abbak Süleyman Ağa, Kahyaoğulları, Sucuzadeler, Kaleliler, Özalpler, Özdemirler, Bekir Erdemler, Gümüşler, Keleşler-Selçukiler Muğla’nın ticari, sosyal ve kültür yapısında etkisi görülen Kaletavaslılardır Yeni gelen Kaletavaslı ailelerin bir bölümü, bölgemize, Tavaslıoğullarının kaza ayanlıklarını yapmak üzere gönderilmişlerdir Kaletavaslı Hacı Abbak Ağa’nın etrafına aldığı kalabalık bir cemaat topluluğu ile 18 yüzyılın başlarında Yerkesiği kazasına geldikleri ve bu gelen nüfusun Yerkesiği nüfusunun yarısını oluşturduğu bilinmektedir


Muğla’yı etkileyen nüfus göçleri Konya göçleridir Bugün, Muğla Merkez’in yerleşik nüfusunu oluşturan eski ailelerden bazıları “Konyalılar” olarak bilinir Konyalılar Medresesi, Konyalılar Mezarlığı, “Konyalı Hocalar” lakabı Muğla ve bağlı beldelerin ünlenmiş ailelerini anımsatır


Muğla folklorunun ve basınının öncüsü Hacı Kadızade Hafız Sabri Bey, Menteşe Kuva-i Milliyesi kurucularından Yerkesikli Ömer Ağa ve Hacı Yahya ile Ahiköy Kuva-i Milliye kurucusu Yatağanlı Fehmi Ağa sülaleleri Konya çıkışlı ailelerdendir


Muğla’nın I Dönem (1920-1923) milletvekilleri arasında olan Saadettin Özsan ile Adnan Menderes hükümetlerinin Tekel ve İşletmeler Bakanı olan Nuri Özsan, Konyalı “Müftüler” ailesindendir Muğla’nın eski belediye başkanı Latif Sepil, Muğla’nın bir başka Konyalı ailesine mensuptur Muğla’nın eski belediye başkanlarından Haluk Özsoy da Yerkesik beldesine yerleşmiş olan Konyalı ailesinin çocuğudur


Paris Tıp Fakültesi mezunlarından Dr Fevzi Koçer’in mensup olduğu “Koyunşeyhler” de Muğla’ya Konya’dan gelen aileler arasındadır


Merkeze bağlı Yeşilyurt beldesinin bir mahallesine adı verilen Hacı Ali, Konya çıkışlı olup kendine bağlı ailelerle Yeşilyurt’a (Pisi) yerleşen cemaat liderleri arasındadır


Muğla’nın nüfusunda önemli etkisi ve payı olan Hasan Kadılar ailesi, Fatih Sultan Mehmet’in Muğla kethüdasıdır Bu aileyi izleyen Zorbazlar, Hacı Osman Ağalar (Şevketler, Şerif Efendiler, Mehmet Ağalar, Hacı Memiş Ağalar), Dr Muhsin Ertuğlu’nun bağlı olduğu Kabaklılar, Muğla nüfusunun önemli çekirdeklerini oluşturur Manisa ayanı Karaosmanoğlu ailesinin yıkılan saltanatından bölgemize bir kol gelerek, içinde Muğla eski belediye başkanlarından Naci Karaosmanoğlu’nun da bulunduğu bir ailenin Muğla’da büyümesine neden olur


Muğla nüfusunu etkileyen bir başka göç dalgasını, Celali isyanları döneminde bölgemize sürgüne gönderilen sipahi aileleri oluşturur Bu ailelerden en önemlisi Ula’ya yerleşmiştir Ula dilinde bu aile, “İspahalar” adını almıştır


17 yüzyılın II yarısında Menteşe bölgesine sürgüne gönderilen bir başka sipahi, Ese Paşa’dır Ese Paşa, beraberinde Kırım Türklerinden bazı boyları ilimize getirmiştir Muğla Merkeze bağlı Yerkesik beldesinin köylerinde bu göçün izleri vardır


Bu nüfus hareketlerinin yanı sıra Bilecik, Bursa ve Kütahya dolaylarından gelen Karakeçili, Bayındır, Baydur ve Kötekli cemaatleri ile Muğla nüfusunun yapısı zenginleşmiştir


Bilecik dolaylarından Ula, Uyur, Gölcük ve Sandras bölgelerine gelen Karakeçililerden, Prof Dr Feyyaz Gölcüklü’yü yetiştiren Ula’nın ve Muğla’nın geniş ailesi Gölcüklüler, Ula’nın ünlü saray muallimi Palabıyık Mehmet Efendi soyu ile Prof Dr Ali Rıza Özbek’in bağlı bulunduğu, Muğla’nın okumuş ailesi Hacı Hamzalar meydana gelmiştir


Bursa Uludağ’ın Bayındır ve Baydur cemaatlerinden, Yerkesik beldesinin okumuş ailesi Ahmet Efendiler oluşmuştur


Kütahya dolaylarından gelen Türk ailesinden, Yeşilyurt beldesinin Türk Ömer Efendiler ailesi meydana gelmiştir Aynı beldede, Konya Bozkır’dan gelen ailelerin de önemli payı vardır Kütahya’nın Kötekli cemaatinden de, Üniversite bölgesindeki Kötekli (Hacıaraplar) Köyü kurulmuştur


“Giresun” soyadını taşıyan ailenin atası, Giresun’dan gelip Terzibaşıoğlu ailesine damat olmuştur


Dehri Hoca Mehmet Hilmi Efendi ve Balcılar ailesi Akşehir’den gelmedir


Muğla’nın son dönem yetiştirdiği Paşalardan Mehmet Harput’un dedesi, Harput’tan asker olarak gelmiş ve Bağlamacılar ailesine damat olarak Muğla’da kalmıştır


Muğla’nın okumuş ailesi Baydurlar, Samsun-Vezirköprü’den Muğla’ya subay olarak gelen ve Karahafızoğulları’na damat olan Tüfekçibaşı Hüseyin Ağa’nın soyudur


Muğla’da Anadolu dışından gelen aileler de bulunmaktadır


Halepli Cabbarilerden Derviş Sadettin Efendi, 1838’de Muğla’ya gelerek Aktarlar ailesinin banisi olmuştur


Mısır-İskenderiye’den gelen bir kol, Muğla’nın alaylı eczacısı Arap Hacı Mehmet Ali Efendi soyunu oluşturmuştur


Tunus’tan gelen bir kol, Hacıyanıklar ailesinin atasıdır


Bağdat’tan gelenler aynı adla anılırlar


Şamlı subay Hacı Hüseyin Efendi’nin soyu “Şamlılar” olarak bilinir


Mukaveletçi Ömer Efendiler ile Şevketler’in ninesi Mora’dan gelmedir


Rumeli bozgunuyla Muğla’ya gelen aileler, Serezliler, Filibeliler, Dramalılar, Selanikliler, Arnavutlar, Bosnalılar olarak bilinirler


Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Yunanistan ile yapılan Mübadele (değişim) sonucu, Selanik ve yöresinden gelip Muğla’ya yerleşen yeni hemşehrilerimiz özellikle müzik alanında yaptıkları atılımlarla, yerel kültürümüzün bir kesitine önemli katkılarda bulunmuşlardır Kendileri, Atatürk’ün hemşehrisi olmaktan ayrıca gurur duyarlar


19 yüzyılın Kafkas bozgununda Anadolu’ya kaçan ailelerden bir bölümü, Köyceğiz Ovası’na yerleşerek Döğüşbelen Köyü’nü kurmuşlardır


Giritli Ali Molla, Girit kırımından kaçarak 1313’te (1897) Muğla’ya gelmiş ve Pisi bölgesine yerleşmiştir


Mağribli (Arabistan) Şeyh Ali oğlu Hafız Hacı Ömer Efendi, “Camkıran” lakabıyla bilinmekte olup, Şeyh Camii’nde uzun yıllar imam-hatiplik yapmıştır


Muğla’nın eski ailelerinden Şeyh Aliler ile Cezayirlilerin de Kuzey Afrika’dan (Fas-Tunus-Cezayir) Muğla’ya geldikleri bilinmektedir


Yalnız erkek nüfusun sayımının yapıldığı 1831 Nüfus Sayımı’na göre, Menteşe sancağının toplam nüfusu, 52000 dolaylarındadır Bu nüfusun 50000’e yakını İslam, 2000’den çoğu Hrıstiyandır Hrıstiyan nüfusun, 2294’ü Rum, 52’si Ermeni, 36’sı Yahudidir Muğla Merkez Rumluğu’nun çıkardığı en önemli şahsiyet, 19 yüzyılın II Yarısı ile 20 yüzyılın başlarında yaşamış olan Sir Basil Zaharof’tur Zaharof, dünya silah ticaretini Londra’da elinde toplamıştır Bodrum Rumluğu’nun çıkardığı en önemli şahsiyet, hukukçu Pulluoğlu İstimat Zihni Özdamar’dır Özdamar, Papa I Eftim Erenerol ile Kayseri-Zincidere’de I Türk-Ortodoks Kurultayı’nı toplamış ve bu kurultaydan Ulusal Kurtuluş Savaşı’na destek kararı çıkartmıştır Kayseri’de yayınladığı Sada-i Hak Gazetesi ile ulusal kurtuluşu savunmuştur Muğla Yahudi cemaatinin en önemli şahsiyeti Bodrumlu Prof Dr Avram Galanti’dir Kendisi Jön Türk’tür Atatürk’ün davasına sonuna kadar bağlıdır


17 yüzyılın ikinci yarısında Menteşe’nin nüfusu 29 kazada toplanmıştır Bu kazalar şunlardır: Muğla, Yerkesiği, Ula, Gökabat, Gereme, Bozoyük, Eskihisar, Mesevli, Makri, Üzümlü, Eşen, Pırnaz, Perakende, Beçin, Çine, Agritos, Düver, Saravalos, Sarıç, Dadia, Darahia, Feslikan, Karaova, Keranes, Davas, Köyceğiz, Mazın, Göküyük, Mandelyat




2- Türk Egemenliğinde Muğla :


a) Menteşe Beyliği Dönemi :


1220 yıllarından beri devam eden Moğol istilası, Türk cemaatlerini ve muharip kitlelerini Mavera-ün-nehir’den Küçük Asya’ya (Anadolu’ya) doğru hareket ettiriyordu


Anadolu’da kurulmuş olan Selçuklu Devleti, doğudan gelen Moğol istilaları ile alttan alta oyuldu 1260’lı yıllardan itibaren Menteşe’nin eski sahibi Bizanslılar, Karya ülkesine yeni gelmeye başlayan İslam-Türk unsurlarla tanışmaya başladılar Özellikle Denizli-Fethiye arasında uzayan geniş yaylak ve otlaklar, Menteşe Bey’den önce gelip, yöreyi yurt edinen gezgin Türkmen obaları ile doldu, taştı


Menteşe Bey, 1284 yılında Aydın-Güzelhisar’da Taralleis Savaşı olarak bilinen gaza olayı ile Karya topraklarına girdi


Menteşe Bey Karya’nın içlerine uzandıkça, Bizans nüfusunun önemli bölümünün kıyılara ya da adalara kaçtığını gördü Karşılaştığı Bizans nüfusunu Türkleştirip İslamlaştırdıktan sonra, Batı Anadolu’nun en büyük oymak reisi Germiyan Bey’e mektup yazdı Yeni fethedilen ve nüfustan büyük ölçüde eksilen Karya topraklarına Germiyan boylarından cemaatler istedi


Bu isteği uygun bulan Germiyan Bey, yeni fethedilen Karya topraklarına çok sayıda tirler ve cemaatler göndermeye başladı Böylece, yörenin ilk nüfusu Germiyan Türklerinden oluştu Karya adı bırakıldı; yöreye fatihinin adı olan “Menteşe” verildi


Menteşe Beyliği, Osmanlılar tarafından ilk zapt tarihi olan 1290’lara kadar müreffeh ve sakin yaşadı Kuzey limanı Balat’tan ve güney limanı Gökova’dan Menteşe dışına buğday, safran, susam, bal, balmumu, palamut, zibebe, şap, maroken, deri, halı, köle ve cariye ihraç etti Frenk tüccarların gemileri Balat ve Gökova limanlarından Rodos ve Kıbrıs gibi adalara, güneyde Mısır’a, batıda Avrupa ülkelerine bu ihraç ürünlerini götürdüler Buna karşılık aynı limanlardan Menteşe’ye, devrin önemli ithalat maddelerinden kumaş, sabun, kalay, kurşun vb mallar getirilerek, hem Menteşe’nin ihtiyaçları karşılandı hem de daha iç bölgelere giden deve kervanları ile, ticaretin alanı Anadolu’nun diğer illerine doğru taştı


Menteşe, diğer Türkmen beylikleri içinde birden gelişen Osmanlı Beyliği karşısında fazla dayanamazdı Bütün Türk beyliklerini tek çatı altında toplama politikası güden ve giderek cihan imparatorluğuna yönelen Osmanlı Devleti, Yıldırım Bayezid zamanında Menteşe Beyliği’ni Osmanlı topraklarına kattı Son Menteşe Beyi Mehmet Bey, beyliğini terk ederek Sinop Beyi’ne sığındı Bu sıralarda doğudan Anadolu’ya gelmekte olan ve Osmanlıyı bitirme politikası güden Moğol İmparatoru Timur, Osmanlının fethettiği topraklardan kaçan tüm Türk beylerinin sığınma merkezi durumuna geldi Mehmet Bey de Timur’a giderek O’na sığındı 1402 Çubuk Savaşı’nda Timur’un yanında oldu; Menteşe’den gelen eski askerlerini Timur’un yanına çekti Savaşı kazanan Timur’dan icazet alan Mehmet Bey, tekrar Menteşe’ye gelerek beyliğin başına geçti


Menteşe, Timur’un Çubuk Zaferi’nden sonra 22 yıl daha bağımsız kaldı; 1424 yılında Fatih Sultan Mehmet’in babası II Murat tarafından kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı


b) Osmanlı Dönemi :


1424’te Menteşe’nin Osmanlı sancağı oluşunu izleyen yıllarda, ilimizi Osmanlı Sultanı Kanuni Sultan Süleyman ziyaret etti Rodos adasını almak üzere 16 Haziran 1522 tarihinde İstanbul’dan yüz bin kişilik ordu ile Menteşe iline hareket eden Kanuni, 23 Temmuz 1522 günü Muğla’ya geldi Karabağ’da otağ kurdu


Muğla’nın ileri gelenleri ile yaptığı konuşmada, kendisine takdim edilen kişilerin ve tarif edilen yerlerin “Kara İmam, Kara Mehmet, Kara Molla, Kara Hafız, Karabağlar, Karaçayır, Karadağ ve Karaağaç” olarak sıralandığını duyunca eşrafın sözünü keserek, “Karaları bırakın, bu ilin adı bundan böyle Ganibağ olsun” dedi Böylece şehrimiz ve yaylamız Karabağlar, Sultan methiyesini kazanmış oldu


28 Temmuz 1522’de Rodos’a ulaşan Kanuni, aynı yılın Ekim ayında Rodos’u aldı Dönüş yolunda da aynı güzergahı takip etti 8 Kasım 1522 günü Muğla’ya geldi, 1 gün mola verip otağ kurdu O güne kadar alınamayan Bodrum Kalesi’nin fethini Palas Mustafa Paşa’ya emretti Tamamlanan bu fetih ile beraber ilimizin bugünkü sınırları çizildi


Kanuni’nin Muğla’dan ayrılmasını izleyen yıllarda, ilimiz Celali isyanlarının bir bölümüyle hayli meşgul oldu


Muğla’da, 16 yüzyılın ikinci yarısıyla 17 yüzyılın başlarında “suhte”ler ayaklandı Suhteler, lise düzeyinde öğrenim gören öğrencilerdir Yüksek icazet veren İstanbul “Sahn” Medreselerine gitmek için, başarılı suhteler üç yıllık danişmentlik eğitiminden geçer Suhtelerin itirazları ve isyanı uygulamada bu kuralın dışına çıkıldığı ve yolsuzluklar yapıldığı noktasındadır


Sultan III Murat’ın tahta geçişinin ilk yılında (1576) Muğla’da, Kara Sadık adındaki suhte başbuğu, kayıtsız-şartsız ve sanki hükümran olarak dolaşmaktadır Bu isyana halkın desteği vardır Bu nedenle kadılar, müderrisler, müftüler, imamlar, hatipler, suhtelerle iyi geçinmektedir


Suhte isyanlarının giderek genişlediğini ve halktan destek gördüğünü fark eden Padişah, 1582 yılında yayınladığı Nişan-ı Hümayun ile “Liva-i Menteşe Sancağı beyine ve liva-i mazburda vaki olan kadılara” yumuşatıcı bir takım esaslar önerir; suhte cürümleri affedilir Ehli örf ve kadılara da suhtelerin itiraz ettikleri yolsuzluklara karışmamaları emri verilir


İlimizi 17 yüzyılın ikinci yarısında ziyaret eden Evliya Çelebi, 1670’ler Muğla’sında Karabağlar’a hayran kalır “Benzeri ancak Malatya’da Aspuz ve Konya’da Meram bağları vardır” diyerek Karabağlar’ın zengin ağaç ve meyve dokusuna işaret eden Çelebi, Muğla’nın insanlarını temiz, okumuş, bilgili kimseler olarak tanımlar


O yıllarda Muğla, medreselerin bol olduğu İmparatorluk sancaklarındandır Ev düvenlerinde dokunan giyimlik bezler, sadakor gömleklikler, ipek çarşaflar, keçe hırkalar, harmaniyeler ve başlıklar, dış satıma da sunulan üretim malları arasındadır


Osmanlının mir’i toprakları arasındaki Menteşe Sancağı, 1740’lardan itibaren yörenin nüfuzlu ailelerine kiraya verilmeye başlandı Bu aileler mir’i toprakların kiralanacağı günlerde İstanbul’da Saray’a gittiler; açık arttırma ile kiraya çıkan toprakları, zaman zaman birbirlerini dışlayarak kiraladılar Adlarına “mütesellim” denilen bu aileler, kira süreleri devam ederken Menteşe Sancağı’nın adli, idari, mali ve askeri işlerinin tümünü kendi ayanları, hazinedarları, kadıları ve müftüleriyle yönettiler


1864 İdari Islahatı’na kadar süren yaklaşık yüz yıllık sürede, Köyceğizli Hasan Çavuşoğulları, Milaslı Abdülaziz Ağaoğulları ve Kaleli Tavaslıoğulları Menteşe Sancağı’nın hükümranı oldular


3-Kurtuluş Savaşında Muğla


a) İtalya’nın Menteşe’yi İşgali :


Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu yenik devletler arasında sayıldı Yenik devlet olarak imzaladığı Sevr anlaşmasıyla, İmparatorluk toprakları galip Avrupa devletlerinin fiili istilasına uğradı Bu anlaşmaya göre Menteşe, İtalya’nın işgaline uğradı (11051919)


İtalya’nın Menteşe’deki işgalinde, Yunanistan’ın silahlı mezalimi görülmez İtalya, Menteşe’ye “Hululü Muslihane Politikası (ılımlı, barışçıl politika)” güderek çıkarma yaptı


İtalyan işgali üzerine Muğla’da kuvvacı filizlenme başladı Muğla’ya çıktığından beri İtalya, Muğla kuvvacıları ile iyi geçinmeye çalıştı Yunanistan

’ın 15 Mayıs 1919 günü İzmir’e silahlı çatışmayla çıkması ve bu çatışmada gazeteci Hasan Tahsin’in şehit edilmesi üzerine aynı günün akşamı, direniş cephesini kurma kararını alan Muğla kuvvacıları Muğla Belediye Salonu’nda toplandılar Muğla Belediye Başkanı Zorbazzade Ragıp Beyi, Menteşeliler Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin başına geçirdiler Tam bağımsızlığa giden Ulusal Mücadele’nin Muğla’daki sıçrama noktasını yaratan seçkin öncüler şunlardır: Zorbazzade Ragıp Bey (Belediye Başkanı), Dr Cemil Şerif Baydur (Hastane Operatörü), Hacıkadızade Hafız Sabri Bey-Aksoy (Muğla Sandık Emini), Zorbazzade Emin Kamili Bey-Ereörnek (Çiftçi), Sinanzade MCemal Bey-Artuç (Dava Vekili), Serezlizade Memiş Efendi-Serez (Belediye Meclisi Üyesi), Selimzade İsmail Efendi-Ünal (Molla-İmam), Mestan Efendi (Kereste Tüccarı), Serficeli Reşit Bey (Mutasarrıf Hilmi Bey kardeşi), Bozüyüklü Hacı Süleyman Efendi (İl Genel Meclisi Üyesi), Mehmet Cemal Karamuğla (Orman Mühendisi), Dr Hüseyin Avni Ercan-Topaloğlu (Hastane Doktoru), İskender Alper (Mekteb-i Hukuk öğrencisi), İbrahim Bey (Muğla Jandarma Mülazımı), Gölcüklüzade Şevket Bey (Çiftçi), Tokuçzade Ömer Azmi Bey (İstatistik memuru), Türidizade Kamil Bey-Türer (Tüccar), Karamollazade Ethem Efendi-Karaturhan, Ayaydın (Çiftçi), Osman Bey (Eczacı), Şekerzade Hİbrahim Efendi (Usta, Taşeron), Mehmet Bey (Muğla Hapishane Müdürü)


Bu Cemiyet önce Muğla Kuva-i Milliye Komitesi adını alır Anadolu ve Rumeli Müdaafa-i Hukuk Cemiyeti’ni oluşturur Cumhuriyet’in ilk partisi, Halk Fırkası’nın temeli bu cemiyettir Bu cemiyete, Ragıp Bey’den sonra Hazma Bey, Ağır Ceza Reisi Erzurumlu Gemalmazoğlu Cemal Bey ara ara başkanlık yapmışlarsa da, Cemiyet’in fırkaya dönüşümündeki son başkanı, Zorbazzade Ragıp Bey’dir 21 kişilik ilk listeye ilerleyen yıllarda Muğla’nın seçkin evlatları üye olmuşlardır


Bu Cemiyetin silahlı milis çetesini şu efeler oluşturmuştur: Ejderhaoğlu Muhammet Efe, Topaloğlu Mehmet efe, Topaloğlu Ahmet Efe, Hacıgeçioğlu Hüseyin Efe, Damgalıoğlu Tahir Efe, Gıvılattı Hİbrahim Efe, Sakaloğlu Efe, Tahsildar Feyzullah Efe, Aşçı Abdurrahmanoğlu Mehmet Rıfkı Efe, Aşçı Abdurrahmanoğlu Mehmet Emin Efe, Mutasarrıf Hilmi oğlu Rüştü Efe, Çavuş İbrahim Efe, Hacıiligoğlu Mehmet Efe, Helvacıların MAli Efe, Düverekli Cücümün Ali Efe, Çakıcı Mehmet Efe, Kısa Hasanoğlu Ali Rıza Efe, Kirişçi Yörük Mehmet Efe


Bu milisler Erbeyli Baskını’nı gerçekleştirecek olan Muğla Serdengeçtiler Müfrezesi’nin çekirdeğini oluştururlar


Menteşe ilinin tüm kazaları Ragıp Bey’i izleyerek Müdafaa-i Vatan cemiyetlerini kurdular


Aynı tarihlerde, Menderes cephesinde Yunan işgaline karşı Milli Aydın Alayı’nı kurmuş olan Yörük Ali Efe, Muğla’ya geldi Muğla Kuva-i Milliyecileri ile beraber Çine’ye, Aydın’a giderek, Kurtuluş Savaşı’nın düzenli ordudan önceki gerilla savaşlarını yapmış oldu Muğla, Kurtuluş Savaşı öncesindeki toparlanmasında il içinde üç kongre yaparken, il dışındaki iki kongreye de delegeleri ile katıldı


b) Kongre Hareketleri :


1 Haziran 1919 Kongresi : Menteşeliler Müdafaa-i Vatan Cemiyeti ile Muğla’nın ileri gelenleri, Menteşe Mutasarrıfı Serficeli Hilmi Bey’in başkanlığında toplanırlar Toplantı yeri, Şeyh Camii’nin avlusundaki kütüphanedir “Memleketin selameti hakkında bir fikir edinmek ve icabı halinde Yunan işgaline karşı milli ve mahalli teşebbüsata dair İtalya hükümetinin nokta-i nazarını anlamak” maksadıyla bir araya gelen Dava Vekili Fevzi, Muğla Sandık Emini Hacı Kadızade Hafız Sabri, İl Genel Meclisi Üyesi Datçalı Nurullah ve Hürriyet ve İtilaf Fırkası Muğla Reisi Müftüzade Sadettin Efendiler bu kongrenin murahhas üyeleridir


5 Haziran 1919 Kongresi : 120 kişinin Muğla Belediye Salonu’nda yaptığı kongre, Mutasarrıf Serficeli Hilmi Bey’in başkanlığında müzakerelere başlar Bu kongrede, olası Yunan işgaline karşı İtalya ile aranan ittifak tedbirleri oylanarak kabul edilir İzmir’in işgalinin ertesi günü, Muğla Belediye Başkanı Ragıp Bey’in başkanlığında gizli olarak kurulan Menteşeliler Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin gizliliği kaldırılır Muğla Kuvvacılarının bu cemiyetin öncülüğünde toplanması ve çalışması kararlaştırılır


8 Ağustos 1919-I Nazilli Kongresi : Aydın ili adına Nazilli, Denizli ve Muğla delegelerinin katılımlarıyla toplanan kongrede, illerin Kuva-i Milliye örgütlenmesine bir sistem kazandırılır Muğla livası, Güneybatı Anadolu cephesinin “deposu” olarak görevlendirilir Muğla Kuva-i Milliyesinin; 1-Maliye, 2-İnşaat, 3-İstihbarat, 4-Gönüllü Silah ve Asker Toplama, 5-Fedakaran ve Muhacirine Yardım, 6-Ulaştırma, 7-Alım-satım, 8-Sağlık şubesi halinde etkin ve yaygın bir çalışma yapması kararlaştırılır


I Nazilli Kongresi’nde Muğla’yı, Hacı Kadızade Hafız Sabri Aksoy, Müftüzade Sadettin Özsan ile Muğla Askerlik Şubesi Başkanı Binbaşı Hüsnü Bey temsil ettiler


19 Eylül 1919-II Nazilli Kongresi : Bu kongrede, Harekat-ı Milliye, Redd-i İlhak Aydın ve Havalisi Heyeti Merkeziyyesi kurulur Karara göre bu “heyet-i merkeziyye”, Aydın, Muğla, Denizli, Isparta, Burdur ve Antalya livaları ile bu livalara bağlı ilçe ve bucaklar Kuva-i Milliye komitelerinin yollayacakları birer üyeden oluşacaktır Bu delegeler sürekli Nazilli’de kalacaklar ve ayda 50 lirayı geçmemek üzere aylık alacaklardır


II Nazilli Kongresi’ne katılan Menteşe livası ilçeler delegeleri şunlardır:


Muğla : Müftüzade Sadettin Bey

Bodrum : Dede Rıfkı oğlu Fuat Bey,

Fethiye : Eski komiser Arif Bey,

Köyceğiz : Necmettin Aydınalay,

Marmaris : Hafız Mehmet Efendi,

Milas : Eski subay Emin Bey


20-31 Ekim 1919-Sivas İçin Muğla Kongresi: Bu kongrede, Muğla’nın Sivas’a ve Mustafa Kemal’e kesin bağlılık kararı alınır Kararların bir nüshası Nazilli’deki Heyet-i Merkeziyye’ye, bir nüshası da Alaşehir ve havalisi komutanı Ömer Lütfi Bey’e, Sivas’ta bulunan M Kemal Paşa’ya da ulaştırılması ricası ile gönderilir Muğla’nın bu telgrafına M Kemal Paşa’dan övgü dolu bir cevap gelir M Kemal Paşa, Muğla’dan yeni görüş ve öneriler beklediklerini söyler


Nazilli Heyet-i Merkeziyyesi’nce Muğla’dan Sivas Kongresi delegeliğine seçilen Serficeli Mutasarrıf Hilmi Bey, eski Genç mutasarrıfıdır M Kemal Paşa’yı Genç’ten tanımaktadır İhtimal ki; M Kemal Paşa, çok yakın arkadaşı olan Serficeli Hilmi Bey’in Sivas Kongresi delegeliğine seçilmesini mutlulukla karşılamış ve Muğla’ya vermiş olduğu övgü dolu cevap telini yazarken bu mutluluğunu da dile getirmek istemiştir


Kongre delegeleri şunlardır :

Muğla : Hafız Sabri Bey, Zorbazzade Emin Kamil Bey,

Milas : Hafız Emin Bey, Doktor Servet Bey,

Bodrum : Avukat Ahmet Toker, Dede Rıfkı oğlu Fuat Bey,

Fethiye : Karamollazade Ethem Efendi,

Marmaris : Dede Rıfkı Efendi


c) Muğla Kurtuluş Savaşı’na Nasıl Yansıdı ?


1- Müzaharet bölükleri kuruldu


Haziran 1920’de Denizli’den Muğla’ya atanan Mutasarrıf Müştak Bey, jandarmanın başına getirdiği Cavit Aker’e 1500 kişilik müzaharet bölükleri kurdurdu Kumaş ve postallarını Rodos’dan satın alıp giydirdiği bu askerlerin 100’er kişilik bölükler halinde Batı Cephesi’ne sevk etti


2-Muğla, Malgaç Baskını’na katıldı


Yörük Ali Efe’nin Ulusal Mücadele’ye kazandırılması, 1919 yılının Haziran ayında gerçekleşir Efe, kendi kızanlarının ve çetesinin gücünü bu mücadele için yeterli bulmaz Bu nedenle Menteşe Kuva-i Milliye Komitesi başkanı Hamza Hayati Bey’i arar, bulur, emrine girer Onun büyük yardımını görür İleride Milli Aydın Alayı’na komutanlık yapacak Necmettin Aydınalay, İdris Karazeybek, Bakırköylü Teğmen Kadri Bey gibi önemli kuvvacılarla Hazma Bey vasıtasıyla tanışır Onlardan mücadelesine büyük destekler alır Yörük Ali Efe Aydın Sultanhisar-Atça taraflarında gerçekleştirdiği Malgaç Baskını’na Muğla’nın bu kahraman evlatları ile yönelir Muğla, Ulusal Mücadelenin ilk halk hareketinde bu evlatları ile yerini alır


3-Muğla, Erbeyli Baskını’nı gerçekleştirdi


1919 yılının 20 Haziranını 21’ine bağlayan gecenin sabahına doğru, Celal Bayar Erbeyli’dedir Kalmakta olduğu evde yoğun silah sesleri ile uyanır Kuva-i Milliyeciler Erbeyli İstasyonundaki Yunan bölüğüne baskın yapmaktadırlar


Bu baskını yapanlar Menteşe Serdengeçtileri’dir Özelikle Serdengeçtilerin çekirdeğini oluşturan Altımehmetler Çetesi, Erbeyli’de destan yaratmıştır 4 Ağustos 1973 günü, İstanbul-Caddebostan’daki evinde kendisini ziyaret eden “Kurtuluş Savaşında Muğla” eserinin sahibi Ünal Türkeş’e, Celal Bayar bu anısını duygulu ifadelerle anlatmıştır Hülyasının hakikat olduğunu Muğlalı Serdengeçtilerin Erbeyli baskını ile anladığını söylemiştir


Orman mühendisi Muğlalı Mehmet Cemal Karamuğla’nın başkanlığını, Bakırköylü Teğmen Kadri Bey’in başkan yardımcılığını yaptığı, Mehmet Tevfik Kuran, Mehmet Emin Ulusoy, Kirişçi Yörük Mehmet Mertöz, Aşçı Kara Mehmet ile Telgrafçı Sarı Mehmet’ten oluşan Altımehmetler Çetesi ile Muğla, Kurtuluş Savaşı’nın ilk halk hareketlerinden birini yaratmıştır Bu baskında Yunan bölüğü 40 kayıp vermiştir Muğla Serdengeçtilerinin kaybı ise 7’dir


4-Muğla, Yörük Ali Efe’ye ev sahipliği yapmıştır


Yunana karşı Menderes cephesinde verilen gerilla savaşlarının komutanı Yörük Ali Efe, 24041920’ye kadar Muğla’da kaldı Bu tarihe kadar yaptığı Menderes Cephesi Gerilla Savaşlarının at, kısrak, silah, erzak ve para ikmalini Muğla’dan yaptı Muğla Kuva-i Milliye Komitesi başkanı Hamza Hayati Bey, kendisini evladı gibi sevdi Efe de Hamza Bey’e büyük saygı duydu Ona “Ammi” diye hitap etti


5-Muğla, Sivas’ta temsil edildi


Menteşe Mutasarrıfı Serficeli Hilmi Bey, Nazilli Heyet-i Merkeziyyesi’nce seçilen üç kişilik Sivas delegasyonu arasında yer aldı Hilmi Bey M Kemal Paşa’yı, Genç Mutasarrıfı iken tanımıştı Ondaki cevheri ve geleceği görmüş, hissetmişti M Kemal Paşa, Sivas’a ulaşan Hilmi Bey’i Menteşe’ye geri göndermedi O’nu, Pozantı ve Adana Valisi yaptı


6-Milletvekili Rıfat Börekçi ile Fetva-i Şerife’ye karşı geldi


Padişahın Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı yasaklayan ve bu savaşın önderi MKemal Paşa ve arkadaşlarını idama mahkum eden 11041920 tarihli fetva-i şerifesine, Ankara karşı fetvayı verdi


19041920’de yayınlanan Ankara fetvasını Menteşe milletvekili ve Ankara müftüsü Rıfat Börekçi yazdı, yayımladı


7-Muğla Kuva-i Milliyesi Kayseri’de uç verdi


Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda Mustafa Kemal Paşa’nın yanında yer alan Türk Ortodoks Papası I Eftim Erenerol’un baş yardımcılığını, Bodrumlu hakim İstimat Zihni Özdamar yaptı Özdamar, Isparta ve Afyon gazetelerine ulusal mücadeleci yazılar yazdı Kayseri’de çıkardığı Sada-i Hak gazetesinde, ulusal mücadeleyi destekleyen kişilerin ve akımların önünde yer aldı


8-Atatürk’ün etrafında etkin Muğlalılar oluştu


Kurtuluş Savaşı’nda Muğla, kongre ve gerilla hareketleriyle yerel direnmede yerini başarıyla alırken, aynı yıllarda Atatürk’ün bizzat yanında bulunan ve onunla Cumhuriyeti kuran çok seçkin evlatlar yetiştirdi Kurtuluş Savaşı’nın 11 Tümen Komutanı Orgeneral Mustafa Muğlalı, Gazeteci Yunus Nadi, Ziraat Mühendisi Zihni Derin, Vali Hilmi Uran, Hukukçu Şükrü Kaya, Veteriner Ahmet Şefik Kolaylı, Prof Dr Avram Galanti Bodrumlu, Hakim-Gazeteci İstimat Zihni Özdamar, Yarbay Rifat Ayaydın ve Bodrumlu Hakim Şahımoğlu M Mümtaz Kaynak gibi seçkin Muğlalılar, Kurtuluş Savaşı süresince ve Cumhuriyet döneminde Atatürk’ün bizzat yanında yer aldılar


9-Muğla, TBMM Cephesinde konuşlandı


TBMM Batı Anadolu’da tek cephe açtı İtalya işgali altındaki Muğla, bu cephede yerini aldı Gümülcineli Hoca Esat İleri, (1923-1927 Muğla milletvekili) Ankara’ya kadar giderek durumu bizzat M Kemal Paşa’ya sormuş; Paşa’dan, “İtalya’ya cephe açılmayacağı” yanıtını almıştır Muğla, Büyük Ata’sının görüşü ve işareti doğrultusunda Batı cephesinde yerini aldı Bu cephenin İnönü Zaferleri ile başlayan başarıları, yayılmacı sömürgecileri Anadolu’dan çekilmeye zorlamıştır Muğla, Kurtuluş Savaşı’nda verdiği 1444 şehit ile Ege illerinin en çok şehit veren ilidir


10- Muğla, Kurtuluş Savaşı sona ermeden işgalden kurtuldu


TBMM Hükümeti’nin Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Tengirşenk, 1921 yılının Haziran ayında yaptığı Meclis konuşmasında, İtalya’nın pek yakında işgal bölgelerinden çekileceğini söyledi Prof Dr Mahmut Goloğlu, “Cumhuriyete Doğru” kitabında, Sabahattin Selek de “Anadolu İhtilali” kitabında, bu çekilişin 5 Temmuz 1921 günü olduğunu kaydederek Tengirşenk’in istihbaratını doğruladılar


4-Cumhuriyet Döneminde Muğla :


Cumhuriyet kurulduğunda Muğla Valisi, Asaf Talat Bey’dir Belediye Başkanı, 1914 yılından bu yana seçimle gelen ve Kuva-i Milliye’yi Muğla’da kuran Zorbazzade Ragıp Bey’dir


Cumhuriyetin ilk iki valisi Asaf Talat ve Hüsnü Beyler döneminde, kentin ve ilin ufkunu açacak çalışmalar görülmez


1928’de Muğla Valisi olan Salih Cemal Bey döneminde, Cumhuriyetin ilk imar faaliyetleri başlar Vali Konağı, Aydınlı müteahhit Halil Bey’e 52 bin Türk lirasına ihale edilir Salih Cemal Bey, bugünkü Ziraat Bankası’nın yerindeki Kulüp Binasını, Kurşunlu Camii karşısında yanmış olan Belediye sineması yerindeki Kulüp Sinemasını, Atatürk İlkokulu’nu ve bugünkü Ticaret Lisesi’nin yerindeki Erkek Sanat Enstitüsü’nü yaptırdı Muğla-Marmaris yolunu ıslah etti; ilimizdeki Tarım-Kredi Kooperatifleri hareketini başlattı


Salih Cemal Bey’i izleyen Ömer Cevat (Ökmen) Bey döneminde, Salih Cemal Bey zamanında başlayan ve yarım kalan işler tamamlandı Ömer Cevat Bey, Atatürk İlkokulu’nun bahçesine, kentin ilk Atatürk abidesini açtı Beş ayak merdivenle çıkılan, zeminden üç metre yükseklikteki abidenin masraflarını Muğlalı Faik Gazezoğlu karşıladı Cumhuriyet’in 10 yıl kutlamaları bu abidenin etrafında yapıldı


Muğla’ya Tokat Valiliğinden gelen ve 01041936’da göreve başlayan Recai Güreli, ilimizden ayrıldığı ve Balıkesir Valiliğine atandığı tarih olan 25051939 yılına kadar Muğla’da büyük işler yaptı:


Muğla’nın ilk imar planını hazırlattı


Bu plana göre Muğla Hükümet Konağı inşaatını başlattı Muğla Halkevi’ni yaptırıp hizmete açtı Kurşunlu Camii’nden başlayıp, Cumhuriyet Bulvarınca devam eden ve Orhaniye Mahallesi Devlet Hastanesi çevresinde kümelenen eski mezarlıkları, mezbele durumuna gelen hüda-i nabit halde yetişen kürleri ve çalılıkları imha etti Hamursuz eteğinde yeni bir mezarlık yaptırdı Şehir içindeki sokak aralarındaki bütün mezarları yeni mezarlığa nakletti


Cumhuriyet Alanı’nı yaptırarak bu alanı, Marmaris ve Aydın yönlerine uzayan geniş yollara bağladı Alanın ortasına, 1937 yılının 29 Ekim töreninde açtığı ve mimar Nusret Sunan’a yaptırdığı Atatürk Anıtını dikti


Bu anıt, yüzünü, muzaffer ordularına “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” diye hedef gösterdiği Akdeniz’e ve Recai Güreli’nin temelini attığı Hükümet Konağı’na çevirmiştir


Vali Güreli, Kazancı Şeyh mezarlığını, Kusuoğlu ve İskender bahçelerini kamulaştırarak ve uygun çakıllı toprakla doldurarak bugünkü Şehir Stadı’nı yaptırdı


Hacıpaşaoğlu Ali Adnan İzmirli’nin işletmeciliğini yaptığı ve 1925 yılında kurulan Muğla Elektrik Fabrikası’nı satın alarak, şehir elektriği şebekesini genişletti


Açtığı tüm alan, cadde ve bulvarları yaz-kış yeşil dokusunu bozmayan ağaç türleriyle donattı Şehir koruluğunu kurarak, ailelerin ve gençlerin piknik ihtiyaçlarını giderdi


İlin bütün köylerine, toplam uzunluğu 1860 km’yi bulan ve büyük ölçüde imece yöntemiyle bitirilen köy yolları açtırdı


60 km’lik Tavas yolunu, 165 km’lik Fethiye yolunu, 80 km’lik Marmaris-Datça yolunu, 15 km’lik Ula-Çiçekli-Karabörtlen yolunu açtı


Zamanında Türkiye’nin büyük köprüleri arasında yer alan Namnam ve Dalaman köprülerini yaptırdı


Datça’nın bugünkü merkezi olan İskele Mahallesi’ni kurdurdu Buraya turistik otel yaptırdı


İlin 101 köyüne, köy konağı ve konuk evi yaptırdı


Kozlukuyu-Akçapınar arasındaki sivrisinek üreme alanı olan bataklığı kuruttu Bugün, yerli ve yabancı gezginlerin hayranlığını çeken Gökova-Okaliptüslü Yolu hizmete açtı


İlin belli başlı köylerine örnek genel tuvaletler, çamaşır evleri, sulama yalakları ve köy mezbahaları yaptırdı


İl merkezinde yaptırdığı büyük Halkevi binasıyla, ilçelerde ve bucaklarda açtırdığı Halkodaları’nda, Muğla gençliğini kültürel ve sosyal alanlarda bilgi ve beceri sahibi yaptı


Köy gelirlerini arttırmak amacıyla köy zeytinlikleri, elma, erik, kayısı, şeftali bahçeleri kurdurdu


Hazinenin hammadde kaynaklarında kireç ve kiremit ocakları açtırdı


İl genelinde kurdurduğu at, boğa, tavuk ve tohum ıslah istasyonlarıyla tüm ilde sağlıklı hayvan ve ürün hamlesini başlattı


Merkezde, Muğla Belediyesi’nin katkılarını alarak, çöp imha ve temizleme faaliyetlerini yönlendirdi


İnsan ve çevre sağlığına önem verdi; il merkezine yeni su şebekesi, yollara, alanlara yeni çeşmeler yaptırdı


Sıtma, frengi, verem aşısı kampanyasını başlattı Böylece sıtmanın ve veremin önünü ilimizde ilk kesen Vali oldu


Köy muhtarlıklarına hesap düzeni getirdi Önemli köy gruplarını belirledi Bu grupları hesap-kitap bilen köy katipleriyle denetledi


Jandarma telefon hatlarını Seki Yaylası’nın en uç köyüne kadar, yenileterek götürdü Köylerin haberleşmeleri bu telefonlarla yapıldı


Şehir Stadı’nı Muğla gençliğine kazandırdıktan sonra, Beden Terbiyesi Muğla İl Başkanlığı’na öğretmen Esat Caner’i, Futbol Ajanlığı’na öğretmen Osman Kasapoğlu’nu, Su Sporları Ajanlığı’na öğretmen Osman Günsan’ı atayarak, Muğla’da amatör sporun ivme kazanmasını sağladı


Bisiklet, voleybol, basketbol, binicilik, atletizm ve dağ sporlarını faaliyete geçirdi İlçeler arasında yarışmalar açtı Göktepe Kayak Merkezi’ni kurdu


Muğla Yayla Spor Kulübünü, “Muğla Gençlik Spor” olarak yeniden yapılandırdı Bu kulübe, Ege Bölgesi’nin ünlü futbolcularını transfer etti Onların Muğla’da kalmaları için kendilerine iş, evlilik olanakları sağladı


Muğla Gençlik Spor Kulübü, bu yapılanmadan sonra Türkiye Amatör Küme Şampiyonası’nda başarılı maçlar çıkardı Afyon’da, Bursa Acar İdmanyurdu ile finali oynayan Muğla Gençlik Spor, Muğla’ya Türkiye ikinciliğini getirdi


Vali Recai Güreli’nin 1939 yılında Balıkesir Valiliğine atanmasından sonra ülke, başlayan II Dünya Savaşı’nın buhranına girdi Dünyada olduğu gibi, ülkemizde ve ilimizde de tüm yatırımlar durdu 1939-1949 yılları arasında, Muğla Valiliğini İbrahim Ethem Akıncı yaptı Akıncı, Kurtuluş Savaşı’nda Demirci Cephesini kurmuş ve bu cephede üstün hizmetleri geçmiş bir Kuva-i Milliyeci idi Bugünkü Hükümet Konağı, Vali Akıncı’nın zamanında bitirilerek hizmete açıldı


Ölüm tarihi 1928 yılına kadar 14 yıl Belediye Başkanlığı yapan Ragıp Bey’den sonra, bir başka Kuvvacı olan Dr Hüseyin Avni Topaloğlu Belediye başkanı oldu 1931’de Muğla milletvekili seçilmesi ile göreve bir başka kuvvacı, İskender Alper geldi


İskender Alper, 1950 yılına kadar sürdürdüğü 19 yıllık Belediye Başkanlığı döneminde, kenti çağdaş belediyecilik anlayışı ile yönetti Ankara’da Ata’nın etrafında kümelenen Muğlalı seçkinlerle ilgisini hiç kesmedi Özellikle Vali Recai Güreli ile kurmuş olduğu eşgüdüm sonucunda kentin imarı, yeni alanların ve bulvarların açılımı, kentin yeşillendirilmesi ve ağaçlandırılması çalışmalarında başarılı hizmetler gördü


1950-1955 yılları arasında seçimle gelen Naci Karaosmanoğlu, beş yıl Belediye başkanlığı yaptı 1955-1960 yılları arasında Muğla Belediye Başkanlığını Vali Esat Kaya Ayman yüklendi Naci Karaosmanoğlu, İskender Alper’in başlattığı imar faaliyetlerini sürdürdü Halkın içinden çıkmayarak, halkın istek ve yönelimini Belediyenin meclis ve encümen toplantılarında çok iyi değerlendirdi


Muğla, Vali Şerif Tüten’in göreve başladığı 1961 yılından itibaren turizm olgusuyla tanışmaya başladı Şerif Tüten, dünyaca ünlü bilim adamı Prof Dr Bade’yi Muğla’ya davet etti İlimizin arkeolojik ve turistik değerlerini Bade’nin önüne serdi Ona turizmin master planlarını yaptırdı Köyceğiz-Dalyan projesinin öne geçmesi Vali Tüten’in zamanına rastlar


Muğla, hızlı ve planlı turizm hareketlerine Vali Özer Türk (1971-1975) zamanında kavuşur Vali Özer Türk’ün öncülüğünde kurulan Aktur, Datça’da 2500, Bodrum’da 700 yataklı siteleriyle ülkenin turizm potansiyeline olumlu katkılar sağladı Bu siteler, dış turizme de açılarak, ilimize önemli döviz girdilerinin gelmesine neden oldu Her iki sitenin 10 yıldan bu yana Mavi Bayrak ile ödüllendirilmiş olması, Vali Özer Türk’ün altyapıya önem veren planlama anlayışının sonucudur


Halen Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri olarak görev yapmakta olan Kemal Nehrozoğlu, 1981-1984 yılları arasında Muğla Valiliğinde bulundu Nehrozoğlu döneminde Muğla, halk eğitim çalışmalarını ilin en küçük yerleşim birimlerine kadar götürdü Okuma-yazma ve beceri kazanma kurslarından binlerce kişi yararlandı


Nehrozoğlu döneminde Özel İdarelerin verimsiz kalmış yatırımları ele alındı Örneğin, Muğla Kireç Sanayi ile Köyceğiz Köytaş Fabrikaları yeniden yapılandırıldı Üretime ve kara geçmeleri için büyük gayret gösterildi İlimizin geleneksel mimari yapısı, bu dönemde esaslı korumaya alındı Dünyaca ünlü Muğla hemşehrisi Nail Vahdet Çakırhan’ın geleneksel mimari dalındaki çalışmaları teşvik edildi Bu teşvikler sonucunda meydana getirilen Çakırhan yapıları, 1983 yılında Ağa Han Ödülü’nü aldı


1970’li ve 2000’li yıllar arasındaki Belediye başkanları Haluk Özsoy, Erman Şahin, Orhan Çakır ve Dr Osman Gürün, Muğla’yı güzelleştirme çalışmalarında önemli hizmetler gördüler Özelikle Erman Şahin döneminde başlayan çevreyi geleneksel yapısı ve mimarisi ile koruma çalışmaları, dönemin Belediye İmar Müdürü Oktay Ekinci’nin de katkısıyla, önemli başarıların alınmasına neden oldu Bu dönemde yurdun çeşitli bölgelerinde toplanan şehircilik toplantılarında Şahin, Çakır ve Gürün’e Muğla’nın yansıttığı bilinç ve bilgi dolu şehircilik nedeniyle ödüller verildi


Muğla bugün, ülkeye giren 4 milyar dolarlık turizm girdisinin tek başına dörtte birini karşılamaktadır Her yıl artan modern tesisleri, bu tesislerin rantabilitesine verilen önem, Şerif Tüten ile Özer Türk’ün geniş ve derin ufuklarında açmış olan turizm realitesi, dünyaca bilinmekte ve fark edilmektedir


Vali Erol Çakır döneminde (1988-1991) köy yollarının ıslahına önem verildi, yeni köy yollarının açılması sağlandı


Cumhuriyet döneminin ilk kadın Valisi olarak Muğla’da göreve başlayan Dr Lale Aytaman (1991-1995), ildeki geleneksel el dokumacılığını teşvik etti Merkeze bağlı Yeşilyurt Beldesi ile Fethiye’ye bağlı Üzümlü Beldesinde kooperatifler kurdurarak ya da kurulu kooperatifleri maddi finansmanla destekleyerek, Muğla el sanatlarının Türkiye pazarlarında rağbet görmesini ve alıcı bulmasını sağladı


Vali ACemil Serhadlı (1996-1999), ilin sağlıksız ve yetersiz içme suyu problemine el attı Bu sınıftaki köylerin tümünde Köy Hizmetleri’ni seferber etti


Vali Lütfi Yiğenoğlu (1999-2001), ilin turizm potansiyelini yeniden planlayarak Muğla’yı yeni turizm hamlelerine yöneltti


İlimizde ikinci çalışma yılını doldurmak üzere olan Vali Hüseyin Aksoy’un, kıyılardan kırlara ve dağlara çevrilen turizm bakışı, ilimize Fethiye Eren Dağı ile Köyceğiz Sandras Dağı değerlerini yeniden kazandırmış bulunmaktadır Bu iki turizm cazibe merkezine kazandırılacak yeni tesislerin ve bu tesislerin ardı sıra sürecek ilgi ve desteklerin ilimiz ekonomisini, sosyal yapısını ve kültürel birikimini daha üst düzeylere taşıması beklenmektedir


5- Atatürk ve Muğla :


Atatürk ve Muğla’nın Kurtuluş Savaşı’ndan bu yana olan beraberliği daha önceki sayfalarda verilmiş bulunmaktadır


Muğla’nın, Sivas için toplanan Ekim 1919 kongresinden M Kemal Paşa’ya çektiği bağlılık telgrafı ve bu telgrafa Paşa’nın verdiği övgü dolu yanıt, bu beraberliğin ilk halkalarını oluşturur


M Kemal Paşa’nın Diyarbakır’da görevli iken tanıdığı Genç Mutasarrıfı Serficeli Hilmi Bey’in, Menteşe Mutasarrıfı olarak bulunduğu 1919’da Sivas’a Kongre üyesi olarak seçilmiş oluşu, bu beraberliğin bir başka halkasını oluşturur


Atatürk’ün Muğla ile olan bu beraberliğinin Kurtuluş Savaşı süresince, Meclis’te ve cephede bizzat yanında olan Muğla aydınları ve seçkinleriyle takviyesi, zincirin bir başka önemli halkasını oluşturur


Atatürk, yaşamı boyunca Anadolu’da bazı il ve ilçeleri ziyaret etti Atatürk, karayoluyla ulaşması o yıllarda mümkün olmayan Fethiye’ye 21021935 Perşembe günü, Marmaris’e ise 23021935 Cumartesi günü Marmaris’e uğrayabilir Her iki beldenin yöneticileriyle, Fırka sorumlularıyla ve halk ile geniş görüşmeler ve konuşmalar yapmıştır Doğal ve arızi engeller nedeniyle gidemediği iller arasında yer alan Muğla’yı, 1937 yılında ziyaret etmek ister Muğla Valisi Recai Güreli’nin davetini kabul eden Büyük Önder için Muğla’da, Belediye Başkanı İskender Alper’in başkanlığında, Osman Kasapoğlu, Esat Caner, Osman Günsan, Neşet Dişçigil, Abidin Çakır, Faik Gazezoğlu ve sarraf Fevzi Altınay’dan oluşan bir Hazırlama-Ağırlama Komitesi kurulur Bu komite, şimdiki Turizm-Otelcilik Lisesi Uygulama Oteli’nin 2 katını, banyolu, kabul salonlu ve yatak odalı halde “Reisicumhur Dairesi” olarak hazırlar


Ata’nın “gül kurusu” rengini sevdiği bilindiğinden, yatak takımından tüm mefruşata kadar olan döşemeler bu renkten seçilir Ata için gümüş yemek takımları, kristal mutfak takımları, sürahiler alınır Evlerinde halı olan Muğla hemşehrisi, Ata’nın geçeceği yerlere serilmek üzere evinde bulunan halıları Belediye’ye ödünç verir Bütün bu hazırlıkların maddi finansmanını, dönemin Belediye muhasebecisi olan Mehmet Türdü, Belediye bütçesinden yapmış ve ödemiştir


Fakat aynı günlerde Çanakkale Boğazı’nda beklenmedik bir olay olur Şeker çuvalları altında çok miktarda silah kaçıran bir İtalyan şilebine Ata’nın emri ile el konur II Dünya Savaşı’nın çanları çalınmaya başlamıştır İtalya, bu çanları çalan devletlerin en başındadır


Atatürk, Muğla yolundan geri dönerek Çanakkale’ye intikal eder Bu gemi daha sonra Türk Donanma Kuvvvetleri’ne teslim edilir Donanmanın İzmir’i ziyaretinde, o yıllarda İzmir’de olan H Nuri Öncüer, üç bacalı bu gemiyi “Ata’nın Muğla gezisini engelleyen gemi sen misin?” diyerek, iki defa ziyaret etmiştir Bu olayın hemen ardından Hatay Olayı baş gösterir Ata’yı bir yıl sonra ebediyete götürecek olan hastalık da o günlerde kendini iyice göstermeye başlamıştır Bu önemli siyasal nedenler ve sağlık sorunları sebebiyle, Büyük Atatürk’ün Muğla ziyareti gerçekleşmez


Muğla Halkevi’nin batı yakası üst katında Atatürk için hazırlanan dairede, 1949 yılı Ağustos ayında Muğla’yı ziyaret eden Cumhurbaşkanı İsmet İnönü kaldı İsmet İnönü’nün yatak, yorgan ve çarşafları Sevim-Hasan Özsoy için hazırlanan çeyiz takımından alındı Bu daire, Halkevinin bu bölümünün Kız Meslek Lisesine verileceği 1955’e kadar bütün mefruşatı ve döşemesiyle eski karakterini korumaktaydı


Gerçekleşmeyen bu ziyaret nedeniyle alınan meze, içki ve yiyecekler Hazırlama-Ağırlama Komisyonu tarafından satın alındı


Aziz Atatürk’ü karşılama olanağına kavuşamayan Hazırlama-Ağırlama Komitesi üyelerinden Osman Kasapoğlu, Osman Günsan ve Esat Caner, Ünal Türkeş’e verdikleri mülakat yanıtlarında, “Muğla’nın Atatürk’ü karşılayamaması her ne kadar üzüntü kaynağı olmuşsa da, onun ilkelerini, eserlerini, devrimlerini sonuna kadar yüreğinde hisseden Muğla’nın, bu yüce duygusuyla bu üzüntüsünü aştığını” söylemişlerdir


10 Kasım 1954’te Etnoğrafya Müzesi’nden Anıtkabir’e götürülen Atatürk’ün mezarına Muğla’dan 1 çuval dolusu Muğla toprağı gönderildi Bu toprak Ankara’ya Kazım Eren tarafından götürüldü Kazım Eren, sahip oldukları Doğru Yolda firmasına ait bir otobüse Muğlalıları bindirerek Ankara’ya gitti

Alıntı Yaparak Cevapla